Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Nebbaş

Nebbaş Kabirleri kazıp kefen soyan kimse; nebş mastarından ism-i fail. Nebbaşın hırsız sayılıp sayılamayacağı, başka bir deyimle hırsızlık cezasının ona uygulanıp uygulanmayacağı konusunda, İslam hukukçuları arasında görüş ayrılığı vardır. İslam usul hukukunda ayet ve hadislerin lafızları anlamlarının kapalılık durumuna göre hafi, müşkil, mücmel ve müteşabih çeşitlerine ayrılır. Hafi; sıygası dışında bir arız sebebiyle manası iyi anlaşılamayan, ne kastedildiği kapalı olan ve ancak araştırma sonucu kavranabilen lafızdır. İşte bu lafza usul bilginlerinin verdiği iki örnekten birisi nebbaş, diğeri tarrar (yankesici)dir. İslam hukukçuları tarrarın hırsız (sarık) hükmünde olduğunda görüş birliği halindedir. Kabir hırsızlığının, koruma altındaki bir malı çalmadaki özellikleri taşımadığı görüşünde olan Ebû ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Nebbaş

 Naşıtat

Naşıtat Müminlerin ruhlarını eziyet vermeden kolaylıkla alan melekler anlamında kullanılan bir isim. Naşıtat kelimesi Arapça "neşeta" fiilinden türetilmiş ismi failin çoğuludur. Allah Teala, Naziat sûresinde naziatın peşinden naşıtat üzerine kasem etmektedir: "Şiddetle çekip alanlara (naziat), kolaylıkla çekip çıkaranlara (naşıtat)" (en-Naziat, 79/1-2). Müfessirler, naziattan neyin kastedildiği hakkında ihtilaf ettikleri gibi (bk. Naziat mad.), naşıtatın anlamı hakkında da ihtilaf etmişlerdir. İbn Abbas ve el-Ferra, naşıtatın, müminlerin ruhlarını, onlara eziyet vermeden kolay bir şekilde çekip alan melekler olduğunu kabul etmişlerdir (İbn Cerîr et-Taberî, Tefsir, XXX, 28; İbn Kayyım da bu anlamı tercih etmektedir. O, naziat ve naşıtat arasındaki farkın, şiddet ve yumuşaklık olduğunu; kafirlerin ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Naşıtat

 Naziat Suresi

Naziat suresi Kur'an-ı Kerim'in yetmiş dokuzuncu suresi. Kırk altı ayet, yüz yetmiş kelime ve yedi yüz otuz harften ibarettir. Fasılası, elif, mim ve he harfleridir. Mekkî sûrelerden olup, Nebe' suresinden sonra nazil olmuştur. Adını ilk ayetinde geçen "Naziat' kelimesinden almıştır. ' Sure, ahiret hayatını inkar edenlerin bu inançlarında ne kadar dayanıksız olduklarını izah eden, özellikle kıyamet ve ahiret hayatını konu alan ve müşrikleri uyaran tehditkar ayetlerden oluşmaktadır. İnkarda direnenlere, Hz. Musanın getirdiklerine inanmayıp düşmanlık yapan Firavunun acı sonu hatırlatılarak, onun akıbetinden ders almaları hedeflenmektedir. Surenin ilk beş ayetinde, vücudun en uç noktalarından kafirlerin canım "söküp çıkaran", müminlerin canım ise "yavaşça çeken" ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Naziat Suresi

 Naziat

Naziat Arapça "bir şeyi olduğu yerden kuvvetle çekmek" anlamında "neze'e" fiilinden türetilmiş ism-i failin çoğulu. "Yayı çekti, elini çekti" şeklinde bilinen anlamında kullanıldığı gibi, "bir şey üzerinde çekiştiğiniz zaman onu Allah'a ve Resulüne götürün" (en-Nisa, 4/59) ayetinde olduğu üzere manevi bir kullanıma da sahiptir. Allah Teala, Kur'an-ı Kerim'de bir çok şey üzerine kasem ettiği gibi, Naziat süresinde de "naziat" üzerine kasem etmektedir. Müfessirler naziatın ne anlama geldiği üzerinde değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. İbn Mesud, İbn Abbas, Mesruk, Saîd İbn Cubeyr vb. alimler naziattan insanların ruhlarını çekip alan meleklerin kastedildiğini söylemişlerdir. Onlar, bu meleklerin kafirlerin ruhlarını zorlukla alan ve sadece kafirlere tahsis ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Naziat

 Nazar

Nazar Göz, bakma, bakış, fikir, düşünme, mülahaza, niyet, dikkat, iltifat, teveccüh. Arapça asıllı olan bu kelime, Türkçe'ye geçerken mana değişikliğine uğramış ve "ayn göz" kelimesi karşılığında kullanılmaya başlanmıştır. Nitekim Araplar, göz değmesi için "isabetül-ayn" tabirini kullanırlar (İbn Manzûr, "Lisanül-Arab", Na.za.ra madd.). Nazar kelimesi Türkçe'de kem göz manasına gelmekte ve daha ziyade "gelme", "uğrama", "değme" ve "etme" fiilleriyle birlikte; "nazara gelme", "nazara uğrama", "nazar değme" ve "nazar etme" şeklinde kullanılmaktadır. "Nazarcılık" deyimi; nazarın zarar verebileceğini kabul eden düşüncenin adıdır. Nazar, bugün için henüz pozitif ilimlerin ilgi alanına girmemiştir. Girip girmeyeceği ya da ne zaman gireceği belli değildir. Zira pozitif diye tanınan bilimlerin ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Nazar

 Natüralizm

Natüralizm NATÜRALİZM (Tabiatçılık) Tabiatı tek gerçeklik, bilgi ve değer kaynağı olarak kabul eden ve insan zihnini doğal kavramlarla izah eden sistemlerin genel adıdır. Başka bir ifadeyle Natüralizm, felsefe, ilim, ahlak ve sanattaki her çeşit yorumu tabiat ve tabiat ilkelerine göre yapan, bütün fizik ve metafizik gerçekleri tabiata ve maddeye indirgemeye çalışan bir doktrindir. Bunlara göre, gerek hayatta, gerek hayatın ötesinde olup ta tabiata indirgenemeyen hiçbir şey yoktur. Tabiatın dışında, varlığı ve eşyayı açıklamak için kullanılabilecek aşkın (müteal, transcendant) bir ilke de mevcut değildir. Natüralist varlık açıklaması, özellikle Sosyoloji, Antropoloji, Ahlak ve Sanat gibi sahalarda yoğunlaşmıştır. Bu doktrin insanı basit bir tabiat ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Natüralizm

 Nat

Nat Methetme, överek anlatma, vasıflandırma; mûsikimizde bir beste türü; Hz. Peygamber'i övmek, onun şefaatine nail olmak maksadıyla yazılan şiirler anlamında bir İslamî edebiyat terimi. Divan edebiyatında na'tlar, daha çok Hz. Peygamber vasfında yazılmış manzumeler (na't-i Şerif, na'ti Nebî; na't-i Mustafa) olmakla birlikte; her hangi bir tasavvuf ulusunun, bir din büyüğünün, özellikle de dört büyük halife (Hz. Ebûbekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali)'nin övgüsüne tahsis edilmiş na'tlar da vardır. İran edebiyatında, XVI. asırda, Hz. Ali hakkında yazılmış olan na'tlar oldukça geniş bir yekûn tutmaktadır. Dört halifenin (Çihar-yar) medihleri hakkında yazılan manzumelere "Na't-i Çaryar"; Hz. Ali'nin medhini konu edinenlere de "Na't-i ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Nat

 Nass

Nass Belirlemek, sınırlandırmak; yukarı kaldırmak; üst üste koymak; teşvik ve tahrik; müellifin kaleminden çıkan asıl ve metin; anlamı açık olan, ihtimalden uzak söz; son sınır; Kitap ve Sünnet. Söz söyleyenin ifade ettiği manaya, zahirde açıklık kazandıran şey; ancak bir tek manaya ihtimali olan söz, te'vîle ihtimali olmayan şey. "Kur'an'ın nass'ı" veya "sünnetin nass'ı" sözleri ile, bu kaynaklardaki açık (zahir) sözler ile ifade olunan hükümler anlaşılır (İbn Manzûr, Lisanül-Arab, Beyrut t.s., VII, 97, 98; et-Tehanevî, Keşşafu İstilahati'l-Fünûn, İstanbul 1404/1984, II,1405 vd.; Taftazanî, et-Ta'rifat, İstanbul h.1283, s.163). Şafiî, er-Risale'sinde, kitabın nass'ı, hükmün nass'ı gibi ifadeleri çokça kullanır ve bununla Kur'an'ın vazettiği hükümleri kasteder. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Nass

 Nasr Suresi

Nasr suresi Kur'an-ı Kerim'in yüz onuncu suresi. Üç ayet, yirmi dokuz kelime ve doksan dokuz harften ibarettir. Fasılası "elif" ve "ha" harfleridir. Tevbe suresinden sonra nazil olmuştur. Veda haccı esnasında inmiş olmakla birlikte Medenî surelerden sayılmaktadır. Adını ilk ayetinde geçen ve müminlere Allah'ın yardımını bildiren nasr kelimesinden almıştır. "İzacae" adı verildiği gibi, veda haccı esnasında nazil olduğundan dolayı "Tevdi" adı da verilmektedir. Kur'an'ın en son indirilen suresidir. Bir hadis-i şerifte sure hakkında; "Bu sure, Kur'an'ın dörtte birine denktir" buyurulmaktadır (Tirmizî, Fedailul-Kur'an, 10). "Yukarıda zikredilen rivayetlerden anlaşılıyor ki, bu sûrede Allah Teala, Resulullah'a, Arabistan'da İslam'ın zaferi kemale erdikten sonra ve insanlar grup ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Nasr Suresi

 Nasihat

Nasihat Bir şeyi yabancı maddelerden ayırma, dikiş dikme, samimi olma, samimi olan ve içinde kötülük bulunmayan bütün iyi söz ve işler. Öğüt verme, akıl ve yol gösterme. Nasihat, İslam'ın pratik hayata aktarılması, ahlakî prensiplerin yaşanması, insanî erdemliliklerin, görgü kurallarının öğretilmesi amacıyla bilenlerin bilmeyenlere öğretmesi ve hatırlatmada bulunması amacıyla yapılan öğütlerdir. Bu öğütler yapılırken asla bir ard niyet güdülmez, dünyevî çıkarlar düşünülmez. Nasihat eden kişi güvenilir olur. Onun yaptığı nasihat samimiyetle yapıldığı takdirde etkisini gösterir. Müminler sürekli olarak birbirine öğüt vermek sûretiyle yardımcı olurlar. Cenab-ı Allah; "Hatırlat, umulur ki bu hatırlatman müminlere yarar sağlar, (öğüt alırlar)" (ez-Zariyat, 51/55) buyurmuştur. Resulullah (s.a.s) da: ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Nasihat