Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Naib

Naib Vekil, birinin yerine geçen, kadı, kadı vekili, İslam hukukuna göre hükmeden hakim, nöbet bekleyen, nöbetle gelen kimse. Çoğulu nuvvabtır. Bu tabir genellikle memuriyette başkasına vekalet eden şahıs için kullanılır. İslam kültüründe idarî ve hukuki bir terimdir. Ayrıca İslam tarihinin çeşitli dönemlerinde idarî bir ünvan, makam ve rütbe olarak kullanılagelmiştir. Memlûklarda, Delhi sultanlarında, sultan vekili ya da sultan mümessili ve başlıca eyalet valilerine naib denirdi. Memlûklarda sultanın naibi en yüksek mevkiye sahip olup devlet idaresinde bütün işleri sultan adına o yürütürdü. Fakat bu memuriyet geçici idi. Sultanın bulunmadığı zaman ona vekalet eden Kahire valisi ile sultanın naibine vekalet eden Dimaşk valisine ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Naib

 Nahl Suresi

Nahl suresi Kur'an-ı Kerim'in on altıncı sûresi. Yüz yirmi sekiz ayet, bin sekiz yüz kırk bir kelime ve yedi bin yedi yüz yedi harften ibarettir. Mekkî sûrelerden olup, Kehf sûresinden sonra nazil olmuştur. Son üç ayeti Medenîdir. Fasılası ra, mim ve nun harfleridir. Adını, altmış sekizinci ayetinde geçen, arı anlamındaki "Nahl" kelimesinden almıştır. Bu adı almasının özel bir sebebi yoktur. Buna Niam sûresi de denilmektedir. Genel üslubundan, Mekke döneminin sonlarına doğru nazil olduğu anlaşılmaktadır. "Bu sûre de, diğer Mekkî sûrelerde olduğu gibi, büyük itikadi konuları işlemektedir. Ulûhiyet mevzuuna dokunmakta, vahiy meselesine temas etmekte ve öldükten sonra dirilişi ele almaktadır. Ancak, bu ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Nahl Suresi

 Nafile

Nafile Bağış, hibe, ganimet malı, zorunlu olmaksızın yapılan iş. Farz veya vacib namazlar dışında kalan ve Resûlullah (s.a.s)'ın kıldığına dair rivayet bulunan namazlar demektir. Bunlar da sünnet olan nafileler ve mendup olan nafileler olmak üzere ikiye ayrılır. Sünnet olan nafile, Allah elçisinin yapmağa devam ettiği ve ancak nadir olarak yapmadığı kuvvetli işlerdir. Kimi zaman bu işleri yapmamasının sebebi insanlara farz olmadığını göstermektir. Mendup olan nafile ise, Hz. Peygamber'in bazan yapıp, bazan yapmadığı, kuvvetli olmayan sünnetlerdir. Menduba müstehap da denir. Fıkıh usûlünde nafile, sünnet, tatavvu, müstehap ve ihsan terimleri "mendup"la eş anlamda kullanılır. Nafile ibadetleri aşağıdaki şekilde tasnif etmek mümkündür: A. Müekked ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Nafile

 Nafaka

Nafaka İnfak edilen şey, azık, yiyecek, ev reisinin sağlamak zorunda olduğu yiyecek, giyecek, mesken ve benzeri şeyler. "Nafaka" kökünden infak; hayır yolunda mal sarfetmek demektir. Nafakanın çoğulu "nafakat"tır. Bir terim olarak yiyecek, giyecek ve meskenden kişiye yetecek miktarı ifade eder. Nafaka genel olarak ikiye ayrılır: 1. Kişinin kendisine gerekli olan nafaka. Bu, başkasına vereceği nafakadan önde gelir. Çünkü Hz. Peygamber; "Önce kendi nefsine, sonra nafakası sana gerekli olan kimselere tasadduk et" buyurmuştur (Müslim, Zekat, 95, 97, 106; Ebû Davud, Zekat, 39, 40; Ahmed b. Hanbel, II, 94). 2. Kişinin başkalarına vermesi gereken nafaka. Bu çeşit nafakanın üç sebebi vardır. Evlilik, hısımlık ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Nafaka

 Nadirü'r-rivaye

Nadirü'r-rivaye Hanefi imamlarından İmam Muhammedin, hocası İmam Azam Ebû Hanife ve İmam Ebû Yusuf'la kendisine ait kavilleri toplayıp yazdığı üç kitab grubundan ikinci grubunun müşterek adı. Bunlara "Nadiru'r-rivaye" denilmesi, bu kitablardaki meselelerin rivayetinin "Zahiru'r-rivaye" grubundaki kitabların rivayetinden daha zayıf, ahad tarikiyle olması sebebiyledir (İbn Abidîn Terc. I, 85; Abdülkerim Zeydan, el-Medhal li Dirasetiş-Şeriatil-İslamiyye, s. 161 ). Bu gruptaki kitaplara ayrıca "Kütübü'n-Nevadir", "Mesailû'n-Nevadir", "Kütübü Gayri Zahirir-Rivaye" veya kısaca "en-Nevadir" de denir (Zeydan, age., s. 161). Bu kitaplar şunlardır: 1- Keysaniyyat: Süleyman b. Saîd el-Keysan tarafından rivayet olunan görüşleri ihtiva eder. 2- Harûniyyat: İmam Muhammed bu eserini halife Harûn er-Reşîd'le yaptığı seyahatler esnasında ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Nadirü'r-rivaye

 Nadirogulları

Nadirogulları İslam'ın ilk yıllarında Medine'de yaşayan üç yahudi kabilesinden biri. Nadir, birçok manalarının yanısıra "yeşil ve çiçekli bir bitki" anlamına gelir. Bu kabile Medine ve çevresinde büyük hurma bahçelerinin sahibi olarak bilinir. Arabistan yahudilerinin güvenilir vesikalara dayanan bir tarihi yoktur. Arabistan yahudilerinin geçmiş tarihine ışık tutacak herhangi bir yazı, kitap veya yazıt şeklinde bir bilgi de yoktur. Ayrıca Arabistan dışındaki Yahudiler de Arap dindaşlarıyla fazla ilgilenmemiş ve tarihçiler ile yazarları bunlardan hiç söz etmemişlerdir... Arap yahudilerinin tarihini incelerken ister istemez araplar arasında kulaktan kulağa anlatılan rivayetler ve söylenenlere itibar etme zorunluluğu vardır. Bu rivayetlerin pek çoğu da bizzat yahudiler tarafından ortaya ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Nadirogulları

 Müşrik

Müşrik "Ortak (şirk) koşan" kimse. Kelimenin kökünü "ortak koştu" manasını taşıyan eşreka mazi fiili meydana getirir. Bu kelime if'al babındandır ve müşrik kelimesi de eşreka fiilinin ismi failidir. İslami istilahta şirk, Allah Teala (c.c.)'ya inanmakla birlikte, kudret ve kuvvette ona denk başka Allahların da var olduğunu kabul etmek demektir. Açıktan açığa, hiç bir engel tanımaksızın Allah(c.c.)'a ortak koşan, birkaç ilahın varlığını kabul edenler "zahirî müşrik" olarak isimlendirilirler. Mecusîler gibi. İslam dininin esaslarını reddeden, "la ilahe illallah" akidesini kabul etmeyen ve bunları açıkça ilan edenler de "hakiki müşrik" olarak isimlendirilirler. Yahudi ve Hristiyanlar "hakiki müşrik" grubuna dahil olmaktadırlar. Bilindiği gibi "la ilahe ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müşrik

 Müşkil

Müşkil Karışık olan, güçleşen şey, rengi kırmızıya çalan nesne; bizzat lafzındaki bir sebepten veya başka bir nasla çatışmasından dolayı anlamı kapalı olan lafız anlamında bir fıkıh usulü terimi. Müşkil, delaleti açık olmayan lafızlardandır. Müşkildeki kapalılık doğrudan doğruya lafzın kendisinden kaynaklanır ve onunla kastedilen mana, ancak onu kuşatan karîne ve emareler üzerinde incelemede bulunma ve derinlemesine düşünme yoluyla anlaşılabilir. Müşkil'e, birden çok anlam ifade eden müşterek lafızlar örnek verilebilir. Müşterek lafız; her biri ayrı vaz' ile olmak üzere birden fazla anlam için vaz' olunmuş ve tek anlam için vaz' olunmakla birlikte, mecaz yoluyla başka anlamda da kullanılan ve bu mecazî anlamının gerçek ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müşkil

 Müşebbihe

Müşebbihe Allah'ı yaratıklarına benzeten fırkaya verilen isim. Cehm b. Safvan (öl. 128/746) Allah'ın sıfatlarını inkar edip tatile saptıktan sonra buna bir tepki olarak Allah'ı insanlara benzetme hareketi başlamıştır. Abdu'l-Kahir el-Bağdadî (öl. 429/1037). Müşebbihe'yi iki kısma ayırır. Biri; Allah'ın zatını O'nun dışındakilere benzetmiştir. Öteki ise; O'nun sıfatlarını, O'nun dışındakilerinin sıfatlarına benzetmiştir (el-Bağdadî, el-Farku Beyne'l-Fırak, Beyrut (t.y.), s. 225). Allah'ın zatını insanlara benzetenler, Şia'nın gulat fırkalarıdır. Bunlardan Abdullah b. Sebe' Hz. Ali'yi ilah olarak vasıflandırmıştır. Müşebbihe'nin bir çok fırkaları vardır. En meşhurları ise, Hişamiyye fırkasıdır. Müşebbihe denildiğinde ilk akla gelen bu fırkadır. Bu fırkanın ilk kurucusu Hişam b. el-Hakem'dir. Daha sonra gelen Hişam ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müşebbihe

 Müşareke

Müşareke Birinin diğerine ortak olması; iki ve daha çok kimse arasında kurulacak sermaye ortaklığı anlamında bir İslam hukuku terimi; (Şe.re: ke) kökünden "mufaale" vezninde arapça bir mastar. İslam'da şirketler mal, iş ve kredi şirketi olmak üzere üç kısma ayrılır: 1) Mal ortaklığı: Ortaklar belli miktarda sermaye koyarak bununla yapacakları ticaretten elde edecekleri karı paylaşmak., üzere mal ortaklığı kurabilirler. 2) İş ortaklığı: Ortaklar mal yerine sanat ve mesleklerini ortaya koyarak birlikte iş alabilir, ortak taahhütlerde bulunabilir, elde edilecek karı da anlaşma esaslarına göre paylaşırlar. 3) Kredi ve itibar ortaklığı: İki ve daha çok kişi sermayesiz, yalnız kredileriyle, yani ödünç para kullanarak veya ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müşareke