Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Mütekellim

Mütekellim A- "Konuşan, kelam eden" anlamlarına gelen Allah'ın kemal sıfatlarından birisi. "Allah Teala'nın sese, harflere ve bu harflerden meydana gelen kelime ve cümleleri tertiplemeye muhtaç olmadan konuşması"nı ifade eden bir ilm-i kelam ıstılahı. Allah'ın "kelam" sıfatıyla muttasıf olduğu ayet, hadis ve ümmetin icmaı ile sabittir. Allah'ın bu sıfatı Kur'an-ı Kerim'in bir çok ayetinde ifade edilmektedir: "Bu peygamberlerin bazılarını bazılarından üstün kıldık. Allah, onların bazılarıyla konuşmuş ve onları derece bakımından üstün kılmıştır" (el-Bakara, 2/253); "Allah Musa ya hitap ederek konuştu" (en-Nisa, 4/164) "Allah'ın insanla konuşması ancak vahiy ile, yahut perde arkasından veya bir elçi gönderip de kendi izniyle dilediğini bildirmesiyle mümkün olur" ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mütekellim

 Mütekaddimun

Mütekaddimun Önce gelenler, öne geçenler, daha önce gelip geçen anlamında bir terim. İslam hukukçuları genelde ilk üç asırda yetişmiş alimler hakkında kullanılır. Hicrî ilk üç asırdan sonra gelen alimlere ise, sonrakiler anlamına gelen Müteahhirun* ismi verilmiştir. Mütekaddimun için "Selef"; Müteahhirun için "Halef" isimleri de kullanılmaktadır. Genelde bu tasnif, Ehl-i Sünnet alimleri hakkında kullanılır. Hatta Şemsu'l-Eimme Abdülaziz b. Ahmed el-Halvanî (448/1056)dan önce yaşayan İslam hukukçularına "Mütekaddimun" denilir. Alimlerin bu şekilde bir ayırıma tabi tutulmaları yaşadıkları zamanla ilgili olmakla birlikte, bu tasnifte başka hususlar da gözetilmiştir. Mütekaddimun ile Müteahhirun arasında nitelik bakımından da bir takım farklar sözkonusudur. Mütekaddimun'un ilk nesli Sahabedir. Sahabe, Peygamber ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mütekaddimun

 Müteahhirun

Müteahhirun Sonradan gelenler anlamında bir fıkıh terimi. Karşıtı "Mütekaddimun''dur. Mütaahhirun'a "Halef", Mütakaddimun'a "Selef" ismi de verilmektedir. Bu ayırım daha çok EhL-i Sünnet mensupları hakkında kullanılmaktadır. Müteahhirun tabiri genelde hicrî üçüncü asırdan ve özellikle beşinci asırdan sonra gelen alimler hakkında kullanılır. Mütekaddimun ve Müteahhirun ayırımı sadece zaman unsurunu ilgilendiren bir ayırım değildir. Üçüncü asırdan sonra gelen alimler nitelik bakımından da Mütekaddimun'a nazaran birtakım farklılıklar arzederler. Hatta Mütekaddimun dönemine İslam hukukunu canlı tuttuklarından dolayı "Müctehidler devri" adı verilmektedir. Bunun sonucu olarak İslam düşüncesinde de bir takım farklılıklar ortaya çıkmıştır. Bu durum ayrı ayrı her alim hakkında sözkonusu olmamakla birlikte, genelde kullanılan bir terim ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müteahhirun

 Müsteşrik

Müsteşrik Şark yani doğu ilimleri ile ilgilenen kimseye verilen ad. Bu arada İslamî konularda araştırma yapan Batılı ilim adamlarına da müsteşrik denilmektedir. Bu insanların gerek Doğuda ve gerekse Batıda önemli ağırlıkları vardır. Bu insanlar, Doğu dil ve medeniyetlerini bilmeleri dolayısiyle özellikle Batı düşünce ve ideolojisine mensup lider kadroların özel bir ilgi ve saygısına muhatap olmuşlardır. Müsteşriklerin tarihi, miladın 16. yüzyılına kadar ulaşır. Müsteşriklik fikrini doğuran amiller dini, siyasî ve iktisadidir. Dinî amilin anlaşılması gayet kolaydır. Bunların maksadı hristiyanlığı yaymak ve bu daveti tebliğ etmektir. Bunun için İslam'ın eksik ve yanlış olduğunu anlatarak hristiyanlığın müslümanlıktan üstün ve değerli olduğunu göstermeye çalışacaklardır. Böylece ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müsteşrik

 Müstekbir

Müstekbir Büyüktük taslayan kimse; toplumu ezen, sömüren, ekabir sınıfını ifade eden Kur'anî bir kavram. Müstekbir, ke.bu.ra. (büyük oldu) fiil kökünün istif'al babına sokulmuş hali olan istekbera (büyüklük tasladı) fiilinin ism-i failidir. "Ke-bu-ra" fiilindeki büyüklük keyfiyet, kemmiyyet, hal, mertebe vs. bakımlarından olabilir. "Kebir (büyük)" kelimesi bazen çokluk belirtmek için de kullanılabilir. "Kebir" büyük; "kebira(tun)" büyük şey, ceza gerektiren günah; "ekber" en büyük; "kiber" yaşlılık; "ekabir" ve "kübera" bir toplumun reisleri, büyükleri, önde gelenleri; "kibriya" ululuk, yücelik; "ikbar" büyük görmek; "tekbir" yüceltmek, ululamak, büyüklenmek anlamlarında aynı kökten gelen çeşitli kullanımlardır. "Kibr" insanın kendi nefsinden hoşlanmasından dolayı kendine has kıldığı ve kendini başkalarından büyük ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müstekbir

 Müsteir

Müsteir Ariyet alan şahıs; başkasından herhangi bir malı ödünç isteyen, bir malın kullanımını, o malı geri vermek üzere meccanen (karşılıksız) taleb eden kimse; "isteare" fiilinin ism-i faili. İnsan sosyal bir varlıktır. Çevresindeki insanlarla çok yakın alakası vardır. Kişi ne kadar zengin olursa olsun, dünyadaki makamı ne kadar yükselirse yükselsin, yine başkasına muhtac olur. Çeşitli hallerde başkasının kendisine yardım etme ihtiyacını hisseder. Onun için İslam dini yardımlaşmaya son derece önem vermiştir. Müstaîr'leri (kullanmak üzere başkasından geçici olarak herhangi bir şeyi isteyenleri) reddetmemeyi emretmiş ve onlara yardımda bulunmaktan kaçınanları tenkid etmiştir: "Şu namaz kılanların vay haline, ki onlar namazlarından yanılmaktadırlar (kıldıkları namazın değerini ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müsteir

 Müstehap

Müstehap Sevilen, hoşa giden amel. Hz. Peygamber'in bazan işleyip, bazan terk ettikleri, selef-i salihinin sevip işlediği ve rağbet ettikleri işler anlamında bir fıkıh terimi. Mendup'la eş anlamlıdır. Buna; nafile, fazîlet, tatavvu ve edeb isimleri de verilir. Kuşluk namazı, teheccüd namazı, tehıyyetü'l-mescid ve evvabîn namazları ile, nafile oruçlar ve nafile sadakalar müstehap amellerdendir. Müstehap, genellikle gayr-i müekked sünnetle eş anlamlı olarak da kullanılır. Müstehabın hükmü: İşlenmesinde sevap olup, terkinde kınama bulunmamasıdır. Rasûlüllah (s.a.s)'ın farz ibadetlerin dışındaki ameller için "tatavvu" terimini kullandıkları olmuştur. Talha b. Ubeydillah (r.a)'den şöyle dediği nakledilmiştir. "Saçı darmadağın fakir olduğu belli olan Necidli bir kimse Hz. Peygamber (s.a.s)'in huzuruna ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müstehap

 Müstear

Müstear Ödünç alınan mal. İslam hukukunda akitlerden biri iare akdidir. Bu akit Türkçe'de "ödünç verme"nin tam karşılığıdır. Ariyet, ödünç akdinde ödünç olarak verilen iğreti malın adıdır. Bu işleme "iare" adı verilir. Bu akdin İslam hukukunda tarifi de şöyledir: "Karşılıklı rıza ile bir şahsın, herhangi bir malını, istifade etmesi için diğer şahsa karşılıksız olarak ödünç vermesidir." Bu akidle ilgili kullanılan ifadeler şunlardır: Ödünç verilen mala, "ariyet" "muar veya müstear" denir. Malı ödünç veren yani mal sahibi "muîr" kelimesi ile ifade edilir. "Müsteîr" ise "malı ödünç alan" demektir. İstiare de "ariyet alma" anlamındadır. İare bir nevi emanettir. İğreti olarak verilen mal olduğu, karşılıksız ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müstear

 Müste'men

Müste'men İslam devleti sınırları içine müsaade alarak giren harbi veya yabancı bir ülkeye aynı şekilde müsaade ile giren müslüman ve zimmiler hakkında kullanılan bir İslam hukuku terimi. Müste'men, müsaade ile girdiği ülkede canı, malı ve namusu hakkında emniyet altında bulundurulan, kendisine eman verilen kimsedir. Buna, müste'min de denilir. Bu takdirde, yabancı bir milletin ülkesine girmek için o milletin hükümetinden müsaade isteyen, güven altına alınmasını isteyen kimse demektir. Müste'men dört kısımdır: a) Küfür ülkesine müsaade isteyerek giren müslüman, b) Küfür ülkesine eman ile giren zımmî*, c) İslam ülkesine eman ile giren gayrı müslim, d) Bir küfür ülkesinden diğer bir küfür ülkesine giren ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müste'men

 Müste'cir

Müste'cir Kiracı, kira ile tutan, isti'car eden; "ecr" kökünden istif'al babında ism-i fail. İslam hukukunda kira akdi anlamına gelen icare bir bedel karşılığında, menkul veya gayri menkul bir malın menfaatini temlik etmektir. Bu tarife göre, icare günümüzde menkul veya gayri menkul kira akitlerini kapsadığı gibi, işi veya memurların işverenleriyle yaptıkları iş akdi, hizmet sözleşmesi gibi açıkça yapılmış sayılan sözleşmeleri de kapsamaktadır. Kur'an-ı Kerim'de Şuayb(a.s.)'ın, Hz. Musa'yı koyun çobanlığı için kiralaması şöyle anlatılır: "O iki hanımdan biri: "Babacığım! Onu ücretle çalıştır. Çünkü o ücretle tuttuklarının en hayırlısı, güçlü ve güvenilir bir adamdır " dedi. Hanımların babası: "Bana sekiz yıl çalışman şartıyla seni ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müste'cir