Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiMürtekib-i KebireMürtekib-i kebire
Büyük günah işleyen kimse. Kebîre (çoğulu
kebair) büyük günah, mürtekib-i kebîre ise büyük günah işleyen
kişi anlamına gelmektedir.
İslam'da ilk itikadî görüş
ayrılıklarının ortaya çıkmasında gündemi
belirleyen ve hararetli tartışmalara sebep olan en önemli
konulardan birisi mürtekib-i kebîre meselesi olmuştur. Bu mesele, müslümanlar
arasında meydana gelen ve öldürme olaylarına kadar varan ciddî
ihtilaflar sonucu tartışılmaya
başlanmıştır. Bu ihtilaflar ise, Hz. Osman'ın hilafetinin
ikinci yarısından itibaren hızla ilerlemiş ve çok kısa
bir zamanda müslümanlar arasında var olan birlik ve
beraberliği, sükun ve huzuru tehlikeye düşürecek bir duruma
gelmişti. Müslümanlar arasına atılan fitne ve fesat
tohumları çok geçmeden semeresini vermiş, İslam ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mürtekib-i Kebire MürtedMürted
Geri dönmek, geri istemek, eski haline dönmek anlamındaki
"irtidad" mastarının ism-i faili. Istılahta ise,
müslüman olduktan sonra, İslam'dan dönüp başka bir dine
giren veya dinsizliği tercih eden kimseler için kullanılan bir
akaid terimi. Dinden çıkma olayına da "riddet" denir.
Müslümanın dinden çıkıp, irtidat
etmesine sebep olan şeyler şunlardır:
1- Allah Teala'ya ibadette O'na şirk koşmak:
"Kim Allah'a ortak koşarsa, şüphesiz Allah ona Cenneti
haram kılmıştır ve onun varacağı yer
Cehennemdir. Zalimlerin hiç bir yardımcısı da yoktur"
(el-Maide, 5/72). İbadet türlerinden her hangi birini Allah'tan başkasına
yönelterek işlemek, ölülerden yardım istemek,
aracılık ve şefaat dileyerek ilk müşriklerin
yaptığı gibi Allah'a şirk ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mürted Mürselat SuresiMürselat suresi
Kur'an-ı Kerim'in yetmiş yedinci sûresi.
Yüz seksen bir kelime, sekiz yüz on altı harften ibarettir.
Fasılası elif, be, te, ra, ayn, lam, mim ve nun harfleridir.
Mekkî sûrelerden olup, Hümeze sûresinden sonra nazil olmuştur.
Adını birinci ayetinde geçen
"birbiri ardından gönderilen rüzgarların"
kastedildiği "Mürselat" kelimesinden almıştır.
Sûre, "Urf" adıyla da anılmaktadır. Mina'da
nazil oldu. Abdullah İbn Mes'ud (r.a.)'dan nakledilen bir hadiste
şöyle denilmektedir: "Biz Mina'da bir mağarada Rasûlüllah
(s.a.s.) ile bulunduğumuz bir sırada "Mürselat"
sûresi indirildi. O okuyor, ben de onun ağzından belliyordum"
(Buharî, Tefsîru'l-Kur'an, 77).
Ahireti, yani ölüm sonrası diriliş konusunu
işleyen sûrede, kıyamet ve ahiretin varlığı
anlatılmaktadır. ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mürselat Suresi Mürsel HadisMürsel hadis
Tabîinden birinin senedinde sahabeyî zikretmeksizin
doğrudan doğruya Hz. Peygamber'in adını anarak rivayet
ettiği hadis.
Zayıf hadîs kısımlarından biridir.
Muhaddislere ve usul alimlerine göre ayrı ayrı tarifi
yapılmıştır.
Muhaddislerin genel tarifine göre mürsel hadis,
isnadında sahabî ravisi düşmüş olan hadistir. Tabiun
neslinden birisinin hadis aldığı sahabî ravînin adını
anmadan, onu atlayarak doğrudan doğruya "Rasûlüllah (s.a.s.)
buyurdu ki..." diyerek rivayet ettikleri hadislere "mürsel"
denilmiştir. Usul alimleri kelimenin sözlük anlamını ele
alarak, onunla "munkatı", hatta "mu'dal" arasında
hiç bir ayırım yapmazlar (Suyûtî, Tedrîbu'r-Ravî, Nev.
Abdulvehhab Abdullatif, Medine, 1972, s. 196).
Hadis alimlerinden Hatîb el-Bağdadî de mürsel
hadisin tarifinde usul alimlerinin görüşünü paylaşmaktadır
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mürsel Hadis MüridMürid
Dileyen, isteyen, arzulayan, irade ve istek sahibi
olan kimse.
Dilemek, istemek, arzulamak, talep etmek, emretmek,
tercih etmek, otlamak için salıvermek, iki zıttın birini gönüllü
olarak seçmek anlamında Arapça "E.ra.de" kökünden
türetilmiş bir kelime. "Birşeyi yapıp yapmamaya karar
verme gücü', "Kişinin yine kendisinin seçtiği hedeflere
doğru tavır ve davranışlarını tayin etme
kabiliyeti", "Düşüncenin ortaya koyduğu gayeye
doğruğitme hareketi',"Kalbin Hakk Sübhanehu ve Tealayı
talep etmeye azmetmesi', "Adet üzere yapılan şeyi
terketmek" şeklinde tanımlanan iradenin if'al babında
ism-i failidir.
Mürîd: Tasavvufta; iradesi olmayan, şahsî
irade ve dünyevî alakalarından sıyrılarak Cenab-ı
Hakk'ın ve mürşîdinin iradesine -yıkayıcı
elindeki ölü gibi- kayıtsız şartsız teslim olan, mürşîdince
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mürid MürcieMürcie
Günahın imana zarar vermediği tezini
savunarak, büyük günah işleyene ümit veren ve onun hakkındaki
nihai kararı Allah'a havale edip tehir eden akaid fırkası.
Mürcie kelimesi, "tehir etmek, ümit vermek"anlamlarına
gelen "irca" kökünden türetilmiş çoğul bir isimdir.
İrca kelimesi, çeşitli şekillerde Kur'an-ı Kerim'de
de geçmektedir: "Onu ve kardeşini te'hir et, dediler" (el-A'raf,
8/111; ayrıca bk. et-Tevbe, 9/16; eş-Şuara, 26/36).
Mürcie isminin menşei hakkında çeşitli
görüşler ileri sürülmüştür. Yaygın olan görüşe
göre, Mürcie mezhebi, mürtekib-i kebire* (büyük günah işleyen)
meselesinin tartışıldığı bir ortamda ortaya
çıkmıştır (M.Ebu Zehra, İslam'da Siyasî ve
İtikadî Mezhepler Tarihi, Çev. E. Ruhi Fığlalı,
Osman Eskicioğlu, İstanbul 1970, s. ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mürcie MünkirMünkir
İnkar eden, Allah'ın
varlığını, birliğini; tek
ilahlığını kabul ve tasdik etmeyen imansız kimse.
İnkar, sözlükte nehy etmek, hoş görmemek,
reddetmek, bilmemek manalarına gelir.
İnkar kelimesi Kur'an-ı Kerim'in pek çok
ayetlerinde geçmektedir:
"Kendilerine kitap verdiklerimizden iman edenler,
sana indirilen bu Kur'an ile ferah(lık) duyuyorlar. Düşmanlıklarından
ötürü Peygamber'in aleyhinde hizipleşenlerden Kur'an'ın bir
kısmını inkar eden de var. (Ey Resûlüm) de ki; Ben yalnız
Allah'a ibadet etmekle ve O'na ortak koşmamakla emrolundum. Ancak
O'na davet ederim ve dönüp varışım da ancak O'nadır"
(er-Ra'd, 13/36).
"Müşrikler, Allah'ın nimetini
tanırlar, ikrar ederler. Sonra (Allah'tan başkasına ibadet
ederek) O'nu inkar ederler. Onların çoğu kafirlerdir" (en-Nahl,
16/83); ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Münkir Münker-nekirMünker-nekir
Ölen kimseyi mezarında sorguya çeken ve gerektiğinde
onu cezalandıran iki Melek. Bunların, Münker ve Nekir diye
isimlendirilmeleri, her ikisinin de aşinası
olmadığımız garip bir sûrette olmalarındandır.
Nitekim Arapça'da bir kimsenin, bilmediği veya
tanımadığı bir şeyi bilmediğini ifade etmek
için, "nekirtü'ş-şey'e" der.
Ehl-i Sünnet'e göre, Münker ve Nekir, ölen kişiye
Rabbini, dinini ve peygamberini sorarlar. Mü'min kişi bu sorulara
cevap verir, ama kafir veremez. Bu husustaki hadisler pek çoktur. Söz
konusu iki melek ölünün kabrine gelir, Allah ölüyü diriltir ve
melekler sorularını yöneltirler (Pezdevî, "Ehl-i Sünnet
Akaidi" Çev., Şerafettin Gölcük, İstanbul 1980, 237).
Ebu Hüreyre'den; Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle
buyurduğu rivayet ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Münker-nekir Münker HadisMünker hadis
Zayıf bir ravinin sika (güvenilir) ravilere
muhalif olarak rivayet ettiği ve bu rivayetiyle tek
kaldığı hadis. "İki zayıf raviden daha
zayıf olanın diğerine muhalif olan rivayetidir" diye
de tarif edilmiştir (İbn Hacer el-Askalani, Nuhbetü'l-Fiker
Şerhi, s. 55; Tecrid Sarih Tercemesi, I, 123; Suphi es-Salih, Hadis
İlimleri ve Hadis Istılahları (trc. Yaşar Kandemir),
s. 162-163 Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, s. 287;
Hayreddin Karaman, Hadis Usûlü, s. 92).
Hafız Ebu Bekr Ahmed İbn Harun el-Bedrici
(öl. 301)'ye göre münker, ravinin rivayetiyle teferrüd ettiği (tek
kaldığı) hadistir. Öyle ki bu hadisin metni, ne o ravinin
rivayet ettiği yönden ne de bir başka ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Münker Hadis MünkerMünker
Müneccimleri görev başında gösteren bu
minyatürün aslı Topkapı Sarayı arşivindedir
ye sınıfındandı. Esas görevi
takvim hazırlamaktı. Savaşa çıkmak için uğurlu
zaman (eşref saat) tesbiti de Müneccimbaşının görevleri
arasındaydı (Geniş bilgi için bk. M.Z.Pakalın,
Osmanlı Tarih Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, Müneccimbaşı
mad).
Yıldızlar da ay, güneş ve diğer
varlıklar gibi Allah'ın emrine boyun eğerek insanın
hizmetine tahsis edilmiş varlıklardır(İbrahim: 14/33,
en-Nahl: 16/10, 12, el-Hac: 22/18, el-Araf, 7/54). Allah faydasız ve
hikmetsiz hiçbir şey yaratmamıştır.
Yıldızların
yaratılışındaki fayda ve hikmeti Kur'an şöyle
haber veriyor:
"Daha nice alametler (yarattı). Onlar
yıldızlarla da yollarını doğrulturlar" (en-Nahl,
16/16).
"O, kara ve denizin karanlıklarında
kendileri ile ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Münker |