Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Müdrik

Müdrik Namazın başından sonuna kadar ara vermeksizin imama uyan, bütün rekatları imamla beraber kılan kimse. İmama ilk rekatın rükûnda yetişen, o rekata yetişmiş ve "müdrik" vasfını kazanmış olur. Namazı cemaatle kılmanın ve imama uyup onunla başlamanın fazileti çok büyüktür. Bunun ile ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurur: "Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha üstündür" (M.Ali, Nasıf, et-Tac, I, 247 Buhari ve Müslim'den); "İmam namazda kendisine uyulmak içindir. O tekbir aldığında siz de tekbir alın; rükûya vardığında siz de rükûya varın..." (M. Ali Nasıf a.g.e., s. 259). Bir kimse tek başına bir farz namaza başladıktan sonra ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müdrik

 Müdrec Hadis

Müdrec hadis Zayıf hadis çeşitlerinden biri. Müdrec kelimesi, bir şeyi bir şeye eklemek veya içine sokup yerleştirmek manasına gelen idrac'dan ism-i mef'uldiir. Hadis ıstılahındaki manasına göre ise, ravisi tarafından isnadına veya metnine hadisin aslında olmayan bazı sözler sokuşturulmuş olan hadis demektir. Ravi hadisi bu şekilde rivayet edince, dinleyenler de bu ilaveyi hadisten zannedip, öylece rivayet ederler (el-Emîr, es-San'anî, Tavzîhu'l-Efkar, Nşr, Muhammed Muhyiddin Abdulhamîd, Kahire 1366, II, s. 50 (dipnot) Suyütî, Tedrîbu'r-Ravî, Nşr. Abdülvahhab Abdüllatif, Medine, 1972 s. 268). Sahih, hasen ve müsnedlerin ravileri, çoğu zaman hadislerin -gerek metninde gerek senedinde- bulunan önemsiz de olsa ziyadeleri ve bu ziyadeleri yapanları gösterirler. Böyle ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müdrec Hadis

 Müdelles Hadis

Müdelles hadis Zayıf hadîs çeşitlerinden biri; ravisi tarafından bir kusuru gizlenerek ve bu kusurun bulunmadığını vehmettirecek şekilde rivayet edilmiş hadîs. Tedlîs'in lügattaki manası; satıcının sattığı malın ayıbını müşteriden gizlemesi demektir. Muhaddisler de tedlîs tabirini bu manadan almışlardır. Muhaddislerin ıstılahına göre Tedlîs, senede dahil olan bir ravinin ismini hadis isnadları ve isnadlardaki illetlere muttali olan hadis imamlarından başkalarına malum olamıyacak şekilde- düşürmek sûretiyle sanki o vasıta olmaksızın sema'ın meydana gelişini -gerekli kılmasa da- vehmettiren bir lafız ile isnadı sevketmeye denir ki; rivayet kusurlarından biridir. Tedlîs'i yapan raviye "müdellis", ismi hazfedilen, düşürülen raviye "müdellesun anh", tedlîs ile rivayet olunmuş hadîse "müdelles" denilmektedir. Tedlîs, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müdelles Hadis

 Müddessir Suresi

Müddessir suresi Kur'an-ı Kerim'in yetmiş dördüncü sûresi. Elli altı ayet, iki yüz elli beş kelime ve bin on harften ibarettir. Fasılası elif, he, nûn, dal ve ra harfleridir. Mekkî sûrelerden olup, Alak sûresinden sonra nazil olmuştur. Kur'an'ın ilk nazil olan sûresi olduğu rivayet edildiği gibi, Müzzemmil sûresinden sonra nazil olduğu da rivayet edilmektedir. Ancak ilk nazil olan ayetlerin, Alak sûresinin birinci bölümünü oluşturan ayetler olduğu ittifakla kabul edilmiştir (İbn Kesîr, Tefsirü'l-Kur'ani'l-Azim, İstanbul 1985, VIII, 277-278). Adını ilk ayetinde geçen, örtüye bürünen anlamındaki "müddessir" kelimesinden almıştır. Alak Sûresinin ilk ayetleri nazil ol duktan sonra vahiy kesilmişti (fetretü'l-vahy)* Rasûlüllah (s.a.s), buna çok üzülmüş ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müddessir Suresi

 Müctehid

Müctehid Ayet ve hadislere dayanarak hüküm çıkaran İslam bilgini; İslam hukukçusu; alim, fakîh. İctihad, sözlükte güç, takat ve çaba anlamına gelen "cehd" kökünden "iftial" vezninde olup, bir şeyi elde etmek için olanca gücünü harcamak demektir. Ayet ve hadislerden kıyas ve benzeri yollarla hüküm çıkarma anlamında mecazen kullanılır. Ayet ve hadislerden hüküm çıkarma gücüne sahip olan fakîh zata da "müctehid" denir (Zebîdî, Tacû'l-Arûs, II, 329; Şafiî, er-Risale, s. 477, el-Ümm, VII, 275). İctihad, ya şer'î delillerden hüküm çıkarma şeklinde olur, ya da çıkarılan bu hükümlerin toplum hayatına uygulanmasıyla ilgili bulunur. İslam hukukunda şer'î hükümler kesin delillere yani açık ayet ve hadislere veya ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müctehid

 Mücrim

Mücrim Suçlu, günahkar, günah işleyen, haddi aşan kimse, "Ec.re.me" fiilinin ism-i faili. Anlam itibariyle kapsamlı bir kelimedir. Yerine göre bir kişi, bir grup, bir kavim, hatta bir millet hakkında kullanılmıştır. "Cereme", "Cürm" kelimeleri de aynı şeyi ifade etmek için kullanılır. Cürm: Günah işlemek, haddi aşmak demektir. Bu anlamda Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur: "Suçlular şüphesiz inanmış olanlara gülerlerdi" (el-Mutaffifin, 83/29); "Ey Muhammed! Sana, "Kur'an'ı kendiliğinden uydurdu" derler. De ki: Uydurdumsa suçu bana aittir..." (Hûd 11/35); "Ey inkarcılar! Yiyiniz biraz zevkleniniz bakalım, doğrusu sizler suçlularsınız" (el-Mürselat, 77/46); "Doğrusu suçlular (mücrimin) temelli kalacakları Cehennem'in azabı içindedirler" (ez-Zuhruf, 43/74); "Doğrusu suçlular (mücrimin) sapıklık ve çılgınlık ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mücrim

 Mücmel

Mücmel Mübhem ve kapalı olan, kendisinden ne kasdedildiği anlaşılamayacak derecede muğlak olan, tefsir ve araştırmayı gerektiren lafız. Bu itibarla mücmel, manası gizli olan bir lafızdır ki, kasdedilen mana ancak şari yahut mütekellim (sözü söyleyen)den gelen bir açıklama ile anlaşılabilir. Çünkü mütekkelimin kasdettiği manaya delalet eden hiç bir karine (işaret) yoktur. Mücmeldeki gizlilik lafzî olup, Arızî değildir. Yani mücmel lafız, siğası ile kasdedilen manaya delalet etmez. Onu açıklayan herhangi bir karine mevcut değildir. Onun için kendisinden kasdedilen manayı anlayabilmek için doğrudan doğruya şari'e müracaat etmek gerekir. Mücmeldeki icmalin (kapalılığın) sebepleri: a- İstenilen manayı belirleyen karinelerin bulunmayışından dolayı lafıın müşterek olması. el-Bakara sûresinin ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mücmel

 Müceddid

Müceddid Yenileyen, yeni bir şekil veren, yeniden güçlendiren. Peygamberimizin sünneti terk edilip bid'atlar yayılıncaya insanlara yeniden dinlerini öğreten ve bu bid'atleri bertaraf etmeye çalışan İslam bilgini; "Ceddedi: " fiilinden ism-i fail. Cenab-ı Allah, insanlara doğru yolu göstermek için ihtiyaç nisbetinde onlara zaman zaman peygamberler göndermiştir. Bu peygamberlerin sonuncusu Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)'dir. Ondan sonra artık peygamber gönderilmeyecektir. "Muhammed adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. O, ancak Allah'ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur" (el-Ahzab, 33/10). Diğer ümmetlerde olduğu gibi Peygamberimizin ümmeti arasında da zamanla bid'at ve hurafeler baş gösterebilir ve bunun neticesinde müslümanlar dinden ve peygamberimizin sünnetinden uzaklaşmakla karşı karşıya gelebilirler. Ayrıca her gün değişen ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müceddid

 Mücahid

Mücahid Çaba sarfeden, tüm imkanlarını kullanarak belli bir hedefe varmak isteyen; düşmana karşı var gücüyle savaşan, dünyevî hiç bir menfaat beklemeksizin sırf Allah rızası için ve O'nun yolunda cihad eden kimse. "Mücahid" tabiri arapça bir kelime olup "ca.he.de" (Cihad etti) fiilinin ism-i failidir. Çoğulu "mücahidun". "Cihad" ve "mücahid" terimleri birer İslamî kavramdır. Dolayısiyle, bu kavramların ne manaya geldiklerini, kimlerin bu kavramlarla nitelenebileceğini en iyi bilen Allah ve Rasûlüdür. Cihadın Allah rızası için ve O'nun yolunda yapılması, İslam'ın şart koştuğu bir husustur. Allah yolunda olmayan, O'nun rızasını taşımayan tüm savaşlar, harcanan paralar ve sarfedilen gayretlerin cihad sayılamayacağı, bu tür mücahedeye katılan kimsenin ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mücahid

 Mücahede

Mücahede Gayretle çalışma, çaba gösterme, nefs ile savaşma, Allah yolunda düşmanla karşı karşıya savaşma. "Ce.he.de" fiilinin mastarı. Diğer adı da cihad'dır. Allah yolunda savaşana da mücahid denir. Cihad, Hz. Peygamber'in ifadesiyle şu şekilde vasıflandırılır. "Allah'a en sevimli gelen ve en faziletli amellerden birisidir" (Bûhari, Edeb, I, Cihad I; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 32); "İnsanların en faziletlisi de Allah yolunda malıyla ve canıyla mücahede eden mü'mindir" (Buhari, Cihad, 2). Allah yolunda savaşın (mücahede) esas gayesi, Allah'ın dinini yaymak ve onu yüceltmektir (Buhari, Tevhid, 28). Bu özelliğinden dolayıdır ki Kur'an-ı Kerim'in pek çok yerinde cihada teşvik edilmiş ve şöyle buyurulmuştur: "Ey inananlar! ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mücahede