Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiMurakabeMurakabe
Korku; denetleme, gözetleme, kontrol etme, kendi iç
alemine bakma, dalıp kendinden geçme, devamlı gayeyi düşünme;
kalp ile daima Allah'a bakma; kalbi kötülüklerden korumak için nefsi
kontrol altında bulundurma; kişinin daima Rabbinin her halini
bildiğini bilmesi; diz çöküp gözleri kapayıp herşeyi
zihinden çıkararak hakkın ilhamına vesile olma,
anlamında bir tasavvuf terimi.
Gerçek murakabe, Allah'ı görüyormuş gibi
ibadet etme alışkanlığı kazanmaktır.
Çünkü Rabbimiz; "Allah herşeyi gözetmektedir" buyurmuştur
(el-Ahzab 33/33).
Cibril hadisinde de murakabeye işaret vardır.
Cibril Hz. Peygamber (s.a.s)'e; "Bana ihsanı anlat" dedi.
Rasulullah (s.a.s) de; "İhsan, Allah'ı görüyormuş
gibi ibadet etmendir. Sen onu görmesen de O, seni görüyor"
buyurdu.
Cibril:
"Doğru ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Murakabe MurahıkMurahık
Büluğ yaşına yaklaşmış
kimse anlamında bir fıkıh terimi. Büluğ çağına
ulaştığı halde baliğ olmamış
erkeğe "murahık", kadına da
"murahıka" denilir.
Çocuklukla gençlik dönemi arasında kalan
erkeğe murahık, kadına murahıka denir. Bu dönemde
insan çocukluğu geride bırakmıştır, gençlik
dönemine henüz girmemiştir. Bu dönem hakikaten veya hükmen baliğ
oluncaya kadar devam eder.
Büluğ yaşının
başlangıcı, erkeklerde on iki, kızlarda dokuzdur. Büluğ
çağının son sınırı erkekte ve kadında
on beştir.
Büluğ yaşının son
sınırına gelmediği halde ihtilam olan erkek ve hamile
olan kadın hakikaten baliğ sayılır. On beş
yaşına ulaşan erkek ve kadında ihtilam olma, hamile
kalma özelliği görülmese bile bunlar hükmen baliğ
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Murahık MurafıkMurafık
(Refik) Arkadaş, dost, eş; komutan veya
başkanın yardımcısı; irtifak hakkı sahibi;
bir şeye tabi ve ona ekli olan. Tuvalet gibi, evin, dışarıda
olan ve kendisinden faydalanılan akara tabi olan bölümlerine
"merafiku'ddar" denir. Yol, park, bahçe ve mescid gibi
insanların ortak olarak kullandıkları yerlere de "merafiku'lamme"
denir.
"Rıfk" kökü, arapçada yumuşak
davranma, bir kimseyi faydalandırma anlamına gelir. Arkadaş
(refîk), birbirleriyle iyi geçinen, iyi ve kötü günlerinde beraber
olan, birbirlerine yardımcı olan iki kişidir. Bilhassa yol
arkadaşlığı, kişiyi tanımada, onunla
sağlam ve sürekli ilişkiler kurmada ölçü olan hususlardandır.
Çünkü yolculuk sıkıntı ve güçlüklerle doludur; sabrı
gerektirir. Sert davranmak, "rıfk" ile muamele etmeme, ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Murafık MurabahaMurabaha
Alış fiatı veya maliyet üzerine bir
miktar kar ilavesiyle yapılan satış muamelesi.
İslam hukukunda murabahalı satış
akdi güven esasına dayalı akitlerdendir. Bu tür akitlerde alıcı,
satıcının beyanının doğruluğuna itimad
ve akdi buna bina etmektedir. Bundan dolayı müşterinin
rızasına engel olabilecek en küçük yalan beyan veya açıklanması
gereken bir hususun açıklanmaması, akdin oluşmasına
engeldir.
Şartları
Alış fiyatı veya maliyetin belli
olması gerekmektedir. Murabahalı satışta müşterinin
malın ilk fiyatını veya maliyeti bilmesi akdin sıhhat
şartıdır. Bu şart tevliye*, işrak ve vedî'a*
suretiyle yapılan akidleri de kapsar. Çünkü bu tür akitler ilk
bedel esas alınarak teşekkül etmektedir. Birinci bedel veya
maliyet bilinmediğinde akit ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Murabaha Munkatı' HadisMunkatı' hadis
Munkatı, lügatta; kesilmiş, kopmuş
demektir. Bu tabir ilk asırlarda, lügat manasına uygun olarak,
umumiyetle isnadı muttasıl olmayan hadisler için kullanılıyordu.
Buna göre senedinin herhangi bir yerinde bir veya birden çok ravi düşerse
veya müphem bir ravi zikredilirse bu hadise munkatı deniyordu (Nureddin
Itr, Menhecü'n-Nakd, fi Ulûmi'l-Hadîs, Dımaşk 1392/1972, s.
344; Koçyiğit, Talat, Hadis Istılahları, A. Ü. İlahiyat
Fakültesi Yayınları, Ankara 1980, s. 286). Önceleri Tabiînden
sonra yaşamış bir şahsın sahabiden rivayet
ettiği habere de munkatı diyorlardı (Ahmed Naim, Tecrîd-i
Sarih Tercemesi, Ankara 1976, Mukaddime, s. 149). Fakat hadislerle ilgili
her durum için yeni terimler bulununca munkatı daha dar anlamda
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Munkatı' Hadis MuktediMuktedi
Birine uyan, tabi olan kimse. Namazda imama uyan,
arkasında namaz kılan kişi anlamında bir
fıkıh terimi. Bu kimse hareketlerini imama tabi
kıldığı için bu ismi almıştır. Muktedi
iktida fiilinin ismi failidir.
İktida birine uymak ona tabi olmak manasınadır.
"Onların yoluna uy" (el-En'am, 6/90) ve "Biz babalarınızı
bir yol üzerinde bulduk, biz de izlerine uyarız" (ez-Zuhruf,
43/23) ayet-i kerimelerinde bu manaya kullanılmıştır.
1- Müdrik: Namazın başından sonuna
kadar aralıksız imama uyan, bütün rekatları imamla
beraber kılan kimsedir. Hanefilere göre ilk rekatın rukûunda
imama yetişen kimse, o rekata yetişmiş ve müdrik adını
almış olur.
Müdrik cemaatle namaz kılanların en
efdalidir.
2- Lahık* ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Muktedi MukimMukim
İkamet eden, ayakta duran, okuyan, bir ülkede
devamlı duran. Vatanında veya vatanı sayılan bir yerde
on beş günden fazla kalan kimse anlamında bir fıkıh
terimi. Vatanında veya o hükümdeki bir yerde oturan kimseye "mukîm",
buradan çıkıp en az on sekiz saatlik bir uzaklığa
gitmeye başlamış olan kimseye ise şer'an "misafir
(yolcu)" denir.
Diğer yandan mukîm, bir Kelam terimi olarak
Cenab-ı Hakkın isimlerinden olup; her şeyi ayakta tutan, sürdüren
ve kayyûmluk (kendi zatıyla var olmak) sırrı ile bir an
bile hiç bir şeyden ilgisiz olmayan anlamındadır. Mukîmu's-sünnet
terkibi ise; Hz. Muhammed (s.a.s)'in Tevrat ve Zebur'daki ismi, sünneti
yerine getiren demektir.
Mukîm ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mukim MukillunMukillun
Binden az hadis rivayet eden sahabîler.
Sahabe, Hadis ve Sünnet bilgisi yönünden farklı
olduğu gibi, kendilerinden rivayet edilen hadislerin
azlığı ve çokluğu bakımından da
aralarında fark vardır. Daha sonraki asırlarda, takriben
beş ve altıncı asırlarda Sahabilerden nakledilen
hadislerin yekünü tesbit edilmeye çalışılmış,
rivayetleri binden çok olanlara "Müksirûn*"; rivayeti binden
az olanlara da
"Mükillûn" (az rivayet edenler) denilmiştir.
Fakat böyle bir tasnif ve tesbit, sahabenin hadis bilgisini tam olarak
yansıtmada kesin bir ölçü değildir. Toplam sayıları
tahminen yüz binin üzerinde olan sahabeden ancak bin - binbeşyüz
kadarından hadis rivayet edilmiştir. Hadis rivayeti Hz.
Peygamber (s.a.s)'in vefatından sonra başladığı,
zamanla arttığı ve ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mukillun MukayyedMukayyed
Herhangi bir vasıfla kayıtlanmakla beraber,
kendi cinsi içinde umumi manaya delalet eden söz anlamında bir
fıkıh terimi. "Mü'min köle", "Iraklı
adam" sözlerinde olduğu gibi... Bu, bir vasıf, hal, gaye
veya şart kaydına bağlı olarak, mahiyete delalet
eder. Başka bir tabirle; mukayyed, sayı dikkate
alınmaksızın herhangi bir kayda bağlı olan
lafızdır. Mesela: "Mü'min bir köle azad etmek..."
(en-Nisa, 4/92) ayetindeki köle, mü'minlik vasfıyla mukayyeddir.
Şartla mukayyede misal: "... Bulamazsa üç gün oruç
tutsun..." (el-Maide, 5/89) ayetindeki "üç gün oruç
tutsun" sözü, köle azad etme, on kişiyi doyurma veya giydirme
imkanı bulamama şartı ile mukayyeddir. Gaye ile takyide
misal: "...Sonra geceye kadar ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mukayyed MukataaMukataa
Kesişmek, birbirinden kesilmek manasına
mastar bir kelime; devlete ait bir gelirin bir bedel
karşılığında kiralanması, yani geçici
olarak temfiki (mülk olarak verilmesi) anlamında bir Fıkıh
terimi. İkta'da bu manaya gelir. Çoğulu mukataattır.
Daha geniş bir tarifle mukataa (veya ıkta');
kökeninde, halifeler tarafından, hukukî durumuna göre değişen
vergilerini ödemek şartı ile, kimsenin mülkiyetinde bulunmayan
toprakların veya kesinleşmiş bir hazine gelirini
sağladıktan sonra bir yere ait sadece vergilerin, yahut da
sonradan ve bilhassa Selçuklulardan itibaren, belirli yerlere ait devlet
gelirlerinin, halife tarafından hizmet ve maaşlarına
karşılık olarak, kumandan, asker ve sivil
şahıslara terk re tahsisi demektir.
Tariflerden anlaşıldığına göre
mukataa, devlet başkanı ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mukataa |