Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiMuhrimMuhrim
İhrama bürünmüş, ihramlı kişi;
hacc ve umre niyeti ile telbiye getirerek ihram'a giren kimse
anlamında bir fıkıh terimi. Hacc veya umre'ye giden
kimseler mikat denilen yerlerde ihrama girerler. Burada ihrama girmek
vacip olup, buradan ihram'a girmeden geçmek caiz değildir. Mekke'nin
dışından gelenler için beş ayn mikat* yeri
vardır.
Hacca ve umreye gidecek kişi hangi yoldan
gidecekse o yolun mikatında ihrama girmek zorundadır.
Mikat sınırından içeride oturanlarla
Mekke'de oturanlar Hill ve Harem bölgesinde ihrama girerler.
Muhrim'in, ihrama girdikten sonra ihramlı
bulunduğu sürede, ihramdan çıkıncaya kadar diğer
zamanlarda helal olan bazı fiil ve davranışları
yapması yasaktır.
Bu yasaklara "İhram yasakları"
denir. Bunlardan ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Muhrim MuhkemMuhkem
Sağlam, anlamı açık, yorum götürmez,
şüphe kabul etmez anlamında "if'al" vezninde,
arapça ism-i meful bir kelime; ayet ve hadislerde bulunan ve sevk edildiği
maksada delalet eden lafız manasına gelen bir fıkıh
usulu terimi. Manası, tevil ve tahsis kabul etmeyecek derecede açıktır.
Usul ilminde anlamı açık olan lafızlar dörttür: Zahir,
nass, müfesser ve muhkem. Bu sıralamada muhkem, manası en açık
olan lafızdır. Bunun zıddı olan müteşabih ise;
manası kapalı, yorum isteyen kelimelerdir. Manası
kapalı olan lafızlar dört olup; hatî, müşki, mücmel ve
müteşabih olmak üzere az kapalıdan çok kapalıya
doğru sıralanmışlardır (M. Ebû Zehra,
Usûlü'l-Fıkh, Kahire t.y, s. 119 vd.). Müteşabih; ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Muhkem MuhazatMuhazat
Bir kimsenin karşısına geçme, ona karşı
durma; cemaatle namaz kılarken bir kadının veya
yetişkin bir kız çocuğunun bir erkeğin önünde veya
hizasında arada engel olmaksızın durarak namaz
kılması anlamında bir fıkıh terimi. Böyle bir
durumda önünde veya hizasında kadın bulunan erkeğin
namazı bozulur. Fakat kadının namazı sahihtir.
Namaz kılacak cemaat değişik gruplardan
oluştuğu zaman saflar; en önde erkekler, sonra erkek çocuklar,
sonra kadınlar daha sonra da kız çocuklar bulunmak üzere
düzenlenir. Bu düzenlemeye erkeklerle erkek çocukların
uymaması namaza bir zarar vermez. Ama erkeklerle kadınların
uymaması durumunda kadınla aynı hizada bulunan erkeğin
namazı bozulur. Muhazatta erkeğin namazının geçersiz
olması bazı şartlara ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Muhazat MuhayyerlikMuhayyerlik
İki şeyin, iki işin
hayırlısını isteme; muhayyerlik; seçilen bir akitte
şart, görme veya ayıp muhayyerliği varsa, bu akdi yapanlar
için akdi feshetme veya devam ettirme hakkının olması
anlamında bir İslam hukuku terimi.
Muhayyerliğin birçok çeşitleri vardır.
Ancak altı tanesine ticaret işlemlerinde daha çok rastlanır.
Bunlar da; meclis, tayin, şart, ayıp, görme ve nakit para
muhayyerlikleridir.
Meclis muhayyerliği: Satım akdinde meclis,
akdin yapıldığı yer ve zamanı ifade eder. Meclis,
tarafların birbirinden bedenen ayrılması, konuşmada
alışverişin söz konusu olmaktan çıkması veya
akdin meydana gelmesi gibi sebeplerle sona erer. Hanefilere göre satım
akdi icap ve kabul ile meydana gelir. İvazlı (bedelli olan)
akitler ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Muhayyerlik MuharrematMuharremat
Haram kılınmış, evlenmesi
yasaklanmış kadınlar. Kendileriyle evlenilmesi devamlı
veya geçici olarak haram kılınmış kadınları
ifade eden bir İslam hukuku terimi.
Devamlı olarak evlenme yasağı
doğuran sebepler; kan hısımlığı, evlilikten
doğan hısımlık ve süt hısımlığı
olmak üzere üçe ayrılır. Bunlara "mutlak evlenme
engeli" denir.
Kendileriyle evlenilmesi ebedî olarak yasak olan hısımların,
büyük bir bölümü Kur'an-ı Kerim'in şu ayetinde
zikredilmiştir: "Analarınız,
kızlarınız, kız kardeşleriniz,
babalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşin
kızları, kız kardeşin kızları, sizi emziren
süt analarınız, süt kardeşleriniz,
karılarınızın anaları, kendileriyle zifafa
girdiğiniz karılarınızdan olup himayenizde bulunan
üvey kızlarınızla evlenmeniz size haram
kılındı" (en-Nisa, 4/23).
Yukarıdaki ayetten üç çeşit mutlak
evlenme engeli ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Muharremat MuharremMuharrem
Hicri-Kameri yılın ilk ayı.
Hicri tarih, Hz. Muhammed (s.a.s.)'in Mekke'den
Medine'ye hicretiyle başlar. Ancak takvim başlangıcı
olarak bu tarih, Hz. Ömer devrinde kabul olunmuştur. Ondan önce
arapların belli bir tarihi yoktu. Bazı önemli hadiseleri (Hz.
İbrahim'in ateşe atılışı, Fil vakası
vb.) tarihe başlangıç olarak gösteriyorlardı.
Hicretten on altı yıl sonra (638), dönemin
halifesi Hz. Ömer'in emriyle Medine'de bir meclis toplanarak, tarih
meselesine bir çözüm bulunması istendi. Hz. Ali'nin teklifi ve
mecliste bulunanların kabulü ile Hz. Muhammed (a.s)'in hicreti,
İslam tarihine başlangıcı ve Muharremin de bu
yılın ilk ayı olması
kararlaştırıldı. Böyle bir uygulamanın
konulmasına sebep olarak şu iki husus gösterilmektedir. ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Muharrem Muhammed SuresiMuhammed suresi
Kur'an-ı Kerim'in kırk yedinci sûresi. Otuz
sekiz ayet, beş yüz kırk kelime ve iki bin üç yüz kırk
dokuz harften ibarettir. Fasılası "elif" ve
"mim" harfleridir. Medenî sûrelerden olup Hadîd sûresinden
sonra nazil olmuştur. Adını ikinci ayetinde geçen,
Peygamber Efendimiz'in adından almaktadır. Aynı zamanda
Kıtal (savaş) Sûresi adıyla da anılmaktadır. Bu
isim de, savaştan söz eden, yirminci ayetten alınmıştır.
Bu sûre nazil olduğunda, müslümanlar büyük sıkıntılar
içerisinde idiler. Onlar, sürekli işkence ve zulüm altında
yaşadıkları Mekke'den, kendilerini toparlayabilecekleri ve
rahat bir nefes alabilecekleri Medine'ye her taraftan hicret etmeye
başlamışlardı. Ancak, müslümanlara rahat vermemek ve
onları yok etmek için kararlı ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Muhammed Suresi Muhammed B. Idris Es-safıiMuhammed b. ıdris es-safıi MUHAMMED B. İDRİS EŞ-ŞAFİİ
(150-204 H.)
Şafiî mezhebinin öncüsü ve müctehid
imamlardan biri.
Hicrî 150/Miladî 767 yılında Filistin'in
Gazze şehrinde doğdu. Babası İdris bir iş için
Gazze'ye gitmiş, orada iken vefat etmişti. Dedelerinden biri
olan Şafiî İbn es-Saib'e nisbeten Şafiî olarak bilinir.
Soyu Abd-i Menaf'ta Hz. Peygamber'in soyuyla birleşir.
Henüz küçük yaşta iken babasını
kaybeder. Fakir bir şekilde yaşayan annesi, oğlunu
alıp Mekke'ye gitmeğe karar verir. Mekke'de, daha küçük yaşta
kendisini ilme veren İmam Şafiî, yedi yaşında Kur'an-ı
Kerim'i; on yaşında da İmam Malik'in el-Muvatta' adlı
hadis kitabını ezberlemiş ve on beş yaşına
geldiğinde, fetva verebilecek bir ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Muhammed B. Idris Es-safıi Muhammed B. Hasan Es-seybaniMuhammed b. hasan es-seybani MUHAMMED B. HASAN eş-ŞEYBANİ
Hanefi mezhebinin üç büyük imamından biri.
Eserleriyle Hanefiliğin sistemleşmesinde ve
yayılmasında etkili oldu. Ebu Yusuf'la birlikte, kendisine
Hanefi mezhebinin iki imamı anlamında "İmameyn"
denir.
Adı Muhammed, künyesi Ebu Abdullah'dır.
Babası Hasan b. Farkad'dır, Benî Şeyban'ların
azatlısı olduğu rivayet edilir. Hasan b. Farkad, Şam
dolaylarında Haksati köyündendir. Daha sonra Irak'a yerleşti.
Oğlu Muhammed, 132/749 da Vasıt'da doğdu. Kufe'de
yetişti. O tarihlerde Kufe, fıkıh, dil ve gramer
ilimlerinin merkezlerinden biriydi. Muhammed b. Hasan'ın kültürünün
oluşumunu hazırlayan bu çevre, onun dil, fıkıh,
şiir ve hadis'e yönelmesine de neden olmuştu.
Babasından otuz bin altın miras kalması,
bu ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Muhammed B. Hasan Es-seybani Muhalefetün Li'l-havadisMuhalefetün li'l-havadis MUHALEFETÜN Lİ'L-HAVADİS
Cenab-ı Allah'ın tenzîhî ve selbî zatına
layık ve vacib sıfatlarından birisi. Bu sıfat
Cenab-ı Hakk'ın zat ve sıfatlarında hiç bir şeye
benzemediğini ifade eder. Muhalefetün li'l-havadîs Allah'ın
sonradan olan şeylere muhalif olması (benzememesi) demektir.
Bunun zıddı sonradan olan şeylere mümaselet (benzemek)'tir;
ki, Cenab-ı Hakk bundan münezzehtir. Allah Teala'nın, zat ve
sıfatlarından mümaselet ve müşahebeti (benzeri
olmayı) kaldırdığı ve mefhumunda selb (nefy)
anlamı bulunduğu için bu sıfat da Tenzihat denilen sıfat-ı
selbiyeden sayılır.
Cenab-ı Allah, Vacibü'l-vücûd'tur. Zatından
dolayı zorunlu olarak var olmak, varlığında
başkasına muhtaç olmamak, başlangıcı
olmayıp ezeli olmak, bakî ve ebedî olmak, vacibü'l-vücûd'a lazım
gelen vasıflardır. ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Muhalefetün Li'l-havadis |