Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Meni

Meni Erlik suyu, döl suyu, atmık, sperma. Menî kelimesinin çoğulu "münyün"dür. Cenab-ı Hak, pek çok canlı çeşitlerinin üremesini çiftleşme esasına bağlamıştır. Erkekle dişinin çiftleşme sırasında, orgazmı halinde oluşan erkek sperması dişide döllenme meydana getirir ve doğum olayı bunu izler. Ancak erkek veya dişiden spermama gelişi, normal çiftleşme olmaksızın da kendiliğinden veya bir dış etkenle olabilir. Karşı cinsi düşünme, ona bakma, rüyada uyarılma veya el ile oynama bu etkenler arasında sayılabilir. Spermanın asıl yapı taşını su teşkil ettiği için, menî "bir damla su" olarak algılanmıştır. Kur'an-ı Kerimde Biz her canlıyı sudan yaratmışızdır" (el-Enbiya, 21/30) buyurulur. Meni sözcüğü bir ayette şöyle yer alır: ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Meni

 Mendub

Mendub Sevilen, yapılması uygun olan, işlenmesi teşvik edilen iş. Dinen yapılması iyi sayılmakla birlikte yapılmamasında sakınca olmayan ve Rasulullah (s.a.s)'ın bazan yapıp, bazan terkettiği işler. Buna; müstehap, nafile, tatavvu ve ihsan adları da verilir. Farz, vacip ve sünnet-i müekkede dışında kılınan namazlar, tutulan oruçlar ve verilen sadakalar bu niteliktedir. Güzel bir iş sayıldığı için mendubu işleyen sevap alır, terkeden ceza görmez. Bu değerlendirme Hanefi mezhebine göredir. Çoğunluk İslam hukukçularına göre, mendûb, sünnet ve müstehab terimlerini de içine alan genel bir kavram olup şöyle tarif edilir: Allahu Teala veya Rasûlûnün bağlayıcı olmaksızın yapılmasını istediği ve yapılmamasını kötülemediği fiildir. Mendupta hükmün kesin bağlayıcı ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mendub

 Melik

Melik Allahu Teala'nın güzel isimlerinden biri. Hükümdar ve kral anlamında bir kelime. Me-Le-Ke' fiilinden gelir. Me- le-ke', malik ve sahip olmak' demektir. Kelime, hem bir şeye sahip olmayı, hem de kuvvetli olmayı çağrıştırır. Sahip ve malik anlamında 'melik, malik, melîk' kelimeleri kullanılır. Masdarı olan mülk veya milk, üzerinde sahip ve tasarrufta bulunulan şeyi ifade ettiği gibi, tasarrufta bulunmayı da ifade eder. Bu tasarruf, hem insanlar, öncelikle insanlar, hem de mallar üzerinde tasarruftur. Nitekim, Allah Teala için insanların meliki denirken, O'nun insanlar üzerinde mutlak tasarruf sahibi olduğu anlatılmak istenir. Fakat, yukarıda belirttiğimiz gibi, şirk koşan insanlar, Allah'ın melikliğini, yeryüzünde ve dolayısıyla insanlar ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Melik

 Melekut Alemi

Melekut alemi Ruhların ve nefislerin makamı olan alem. Aynı anlama gelmek üzere gayb alemi, batın alemi, emir alemi, lahutî alem tabirleri de kullanılır. Melekût; mülkiyet, kudret, hükümdarlık, büyüklük anlamlarında gerçek tasarruf gücünü ifade eden, mübalağa sığasında bir kelimedir. Kelimede bulunan "vav" ve "te" harfleri zait olup, mübalağayı vurgulamak üzere kullanılmışlardır. Melekût kelimesi Kur'an-ı Kerim'in çeşitli ayetlerinde geçmektedir: "De ki: Her şeyin melekûtu elinde olan kimdir?" (el-Müminun, 23/88); "Yerin ve göklerin melekûtuna bakmıyorlar mı?"(el-Araf, 7/185; ayrıca bk. el-En'am, 6/75; Yasin, 36/83). Melekût tabiri, yakın anlamlara gelmek üzere hem mutasavvıflar hem de İslam filozofları tarafından kullanılmıştır. Fakat daha çok bir tasavvuf terimi olarak ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Melekut Alemi

 Meleklere

Meleklere iman Melek; erkeklik ve dişilik özelliği olmayan, yemeyen, içmeyen, evlenmeyen, doğmayan, doğurmayan, normal gözle görülmeyen, Allah'ın emirlerine itaat eden yaratıklardır. Arap dili uzmanlarına ve bazı İslam alimlerine göre "Melek", arapça bir kelime olup, "Elûk" veya "Elûke" kökünden gelir. Elûk, "götüren", elûke ise "haber götüren" manasınadır. Çoğulu "melaike" gelir. Ancak "melek" kelimesinin, Arapça'da bazan, hem tekil, hem çoğul manasında cins ismi olarak kullanıldığı da görülür. Bu kelimenin kökü sayılan "elk", aslında, "risalet" yani "elçilik"; melekde, "elçi" demektir. Kelime önce, mef'al vezninde "melek" idi. Sonra hemze "lam" harfinden sonraya alınarak "melek" olmuş; daha sonra hemze de kaldırılarak "melek" haline getirilmiştir. Bu gibi ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Meleklere

 Mele

Mele Topluluk, bir toplumun ileri gelenleri; idarecilerin görüşlerine başvurup istişare ettiği grup, toplumun yönetiminde söz sahibi olan yöneticiler. Mele' kavramı Arapça "dolmak, doldurmak, bir kimseye yardım etmek" anlamındaki "Melee" kökünden türetilmiştir. Ayrıca hırs, zan, şüphe, huy ve ahlak anlamları da vardır. Mele' kelimesi Kur'an-ı Kerîm'de otuz ayrı yerde geçmektedir. Kur'an-ı Kerim'de bu terim, genellikle bir topluma tesir edip yönlendirme gücüne sahip kişiler ve yöneticilerin kendileriyle istişare yaptığı bir kesim için kullanılmaktadır. "Mele'" kelime olarak bir olumsuzluğu bünyesinde taşımamakla birlikte; Kur'an-ı Kerim'de bu kelime ile toplumlarını, Allah'ın peygamberine karşı kışkırtıp, onlara uymaktan alıkoyan ve oldukça kibirli tiplerden oluşan zümre kast edilir. Bu ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mele

 Melamiyye

Melamiyye Bir tarikat adı. Melamet, sözlükte kınamak, ayıplamak ve sitem etmek manalarına gelir. Melamîlik yoluna bağlanan kimseye de "Melamî" denir. Melamîliğin bir tarikat olduğunu söyleyenler yanında; kuralları belli bir tarikat olmadığını, her türlü gösterişten ve dünya kaygısından uzak kalmayı benimseyenlerin genel adı olduğunu ileri sürenler de vardır. Melamîliğin bir tarikat olmadığı düşüncesi, kurucusunun ve kuruluş tarihinin bilinmediğinden dolayıdır. Birinci dönem Melamîlik, "Melametiye" adıyla tanınır. İlk defa Nişabur'da hicrî III. asrın başlarında Ebu Salih Hamdun b. Ahmet b. Ammar el-Kassar, Melamîliğin yayılmasında büyük rol oynamıştır. Melamîlik, Hamdun Kassar'dan önce varsa da, bir tarikat haline onun zamanında gelmiştir. Melamîlikte Muhyiddin İbnü-l Arabî'nin "Vahdet-i ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Melamiyye

 Melahim

Melahim Büyük olay, şiddetli savaş; savaş meydanı; kahramanlık, destan, masal ve romanı. Bu kelime uzun ve karışık bir gelişimden sonra "mukadderat" anlamını kazanmıştır. İbn Haldûn (ö. 808/1405) el-Mukaddimesinin çeşitli yerlerinde melahimi şöyle tarif eder: "Devletlerin değişme ve hadiseleri hakkında manzum, nesir veya recez ile yazılmış pek çok eserler; bunların önemli bir kısmı halk arasında yayılmış olup, bazıları bütün halinde müslüman milletler arasında meydana gelen değişmelerden, diğerleri özellikle devletlerden bahseder ve meşhur kimselere isnat olunur." Bu isnatların doğruluğunu isbat etmek çoğu zaman güçtür. Bu kitapların en meşhuru el-Cafr veya el Cifr adı verilmiş kitaplardır. Bu gibi, olayları önceden haber vermelerin Yahudi ve ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Melahim

 Mekruh

Mekruh İslam'ın, yükümlü müminlerin bazı fiillerine verdiği vasıf. Kerahet kökünden ism-i mef'ul. Kerahet; istememek, hoşlanmamak ve çirkin görmek demektir. Mekrûh ise; istenmeyen, hoşa gitmeyen, çirkin iş anlamındadır. Bir fıkıh terimi olarak mekrûh; Allah ve Resulunun, yapılmamasını, bağlayıcı olmayan bir tarzda istediği fiildir. Yükümlünün fiilleri şu hükümlerden birisine girer: Farz, vacip, sünnet, müstehap, mübah, haram, mekruh ve müfsit (bk. "Ef'al-i Mükellefin" mad.). Hanefîler dışındaki çoğunluk fakihlere göre, bu fiiller; vacip, mendup, haram, mekruh ve mübah olmak üzere beş tanedir. Haram ve mekruh arasında bazı yakınlıklar vardır. Her ikisi de yasaklanan ya da hoş karşılanmayan veya çirkin olan fiilleri ifade eder. Ancak haram, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mekruh

 Mekr

Mekr Tuzak, hile ile aldatma; renklendirme; birini hile ile maksadından döndürme; hile, plan ve tedbir. Ancak mekr kelimesi hemen hemen aynı anlamlara gelen "keyd" kendisinden daha zengin bir muhtevaya sahiptir. "Onlar Allah'ın mekrinden (düzen) güvende midirler. Hüsranda olandan başkası Allah'ın mekrinden (düzen) emin olmaz" (el-A'raf, 7/99). "İnsanlara dokunan bir sıkıntıdan sonra, onlara bir rahmet tattırdığımız zaman ayetlerimiz hakkında mekr (yalan, dolan) düzerler. De ki: Allah mekr'i (düzeni) çabuk olandır. Şüphesiz bizim elçilerimiz sizlerin mekr'ini (yalan ve dolanını) yazmaktadırlar" (Yunus, 10/21). Bu iki ayette görüldüğü üzere mekr kelimesi yukarıdaki anlamlarında kullanılmaktadır. Ancak aşağıdaki ayette mekr, yalan, tuzak, hile gibi anlamlardan daha çok ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mekr