Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Medine Dönemi

Medine dönemi İnsanlığın, cehaletin, şirkin ve putperestliğin karanlığından ilahi gerçeklerin aydınlığına kavuşup, ebedî kurtuluşa erebilmesi için gönderilen son din olan İslam'ın örnek bir topluluk tarafından nasıl yaşanacağının ortaya konduğu ve insanı insana köle olmaktan kurtaran, bunu bütün insanlığı kucaklayacak şekilde hakim kılmanın bir vasıtası olan İslam'ın devlet sisteminin kurulduğu Medine'ye hicretle başlayıp, Resulullah (s.a.s)'in ölümüne dek süren on senelik tebliğ ve cihat dönemi. İslam, Resulullah (s.a.s)'in yirmi üç yıllık bir tevhid mücadelesi sonucunda tamamlanmış, kemale ermiştir. Bu tebliğin, ilk ayetin vahyoluşundan Resulullah'ın Medine'ye hicretine kadar olan on üç senelik bölümü Mekke Dönemi* olarak adlandırılır. Mekke Dönemi, müslümanların takibata uğradığı, her türlü ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Medine Dönemi

 Medh, Medıh

Medh, medıh Medh övgü, medih ise yapılan güzel işlerden dolayı dil ile yapılan övgü. Medhin zıttı zemmdir. Zemm birinin aleyhinde kötü sözler söylemek ve onun çirkin, eksik hallerini ortaya dökmek demektir. Medhe layık kimseleri medhetmek, toplum arasında faziletin ve kemalin artmasına neden olabileceği gerekçesiyle hoş görülmüş ve hatta teşvik edilmiştir. Ancak medhe layık olmayan kişileri medhetmek, oldukça çirkin bir davranıştır. Bir kişiyi medhederken, medhedenin dikkat etmesi gereken bazı noktalar vardır. Bunlar; övgüde fazlaya kaçıp sözü yalanla bitirmemeli; söylenen sözün içine riya karışmamalı; zalim ve alçak kişileri övme yoluna gitmemelidir. Hz. Peygamber (s.a.s)'ın huzurunda bir zat, orada bulunan diğer kişiyi. övmeye kalkışınca ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Medh, Medıh

 Medeniyet

Medeniyet Şehirlilik, şehire has yaşam tarzını ifade eden bir kavram. Arapça, şehir anlamındaki "medine" kelimesinden türetilmiştir. Tanzimatçılar tarafından batıdaki "civilisation (sivilizasyon)" tabirini karşılayan bir kelime olarak Türkçeye sokulmuştur. Medeniyet kavramının bir çok tanımı yapılmış olup, bunların herbiri, birbirinden farklıdır. Bu tanımlardan bazıları kültürü de medeniyet kavramı içinde ele alır. Ancak kültür, bir milletin yaşamasını kolaylaştıracak olan bilgi birikimi; medeniyet de, bu kültürün maddî alanda ortaya çıkışıdır. Yani medeniyet, bir anlamda maddî kültürdür. Toplumların, gayelerine ulaşmak için birer vasıta olarak kullandıkları sosyal, hukuk ve ticarî kurallar da medeniyetin bir parçasıdır. Tarih boyunca yeryüzünde varlık göstermiş bir çok medeniyet mevcuttur. İç gerçekleri göz ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Medeniyet

 Medeni Sureler

Medeni sureler Risaletin Medine döneminde inen ayetleri kapsayan sureler için kullanılan bir tefsir usulü terimi. İslam'ın kamil bir din olarak insanlığa sunulması, yirmi üç senelik bir zaman zarfında ve çeşitli safhalardan geçerek gerçekleşmiştir. İslamî tebliğin ilk on üç senesi Mekke dönemidir. Bu dönemde, daha çok İslam'ın akidevi (inanç) esasları işlenerek, insanlar cahilî hayatın şirk ortamından uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Bu dönem, İslam inancının kalplere nakşedilmesi dönemidir. Dolayısıyla bu zaman zarfında nazil olan sureler de, insanları putperestlikten ve her türlü kötü davranıştan vazgeçirip, Allah'ın murat ettiği bir yaşama biçimine döndürmek için, onların akıl ve mantıklarına hitap edilerek, Resulullah'ın getirdiklerinin gerçekliği, delilleri ile ortaya konulmaktadır. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Medeni Sureler

 Meczub

Meczub "Çekilmiş, çekiciliğe kapılmış" kimse anlamında veliler hakkında kullanılan bir tasavvuf terimi. Bu veliler topluluğu ilahî çekiciliğe kapılmış olmaktan ötürü kendilerine sahip olamayan, çevreleriyle uyum sağlayamayan, düşünme ve anlama yeteneklerini yitirmiş olmaktan dolayı şerîatın buyruklarını uygulayamayan bir zümre sayılır. Tasavvuf ölçülerine göre, mürid, ya sülûk yoluyla ya da cezbeyle yükselişe geçer. Eğer belli bir şeyhe bağlanmışsa onun gözetimi altında yol alacağı için, sülûk ettiği bu yolda sağlıklı bir ilerleme ve gelişme kaydedecek; bunu yapmayan meczub olacaktır. Tasavvuf'ta cezbeyi ve sülûkü birleştirebilen bir üçüncü mürit grubu daha sözkonusu edilmektedir. Herkesin yeteneğine göre gerçekleşen cezbe, bütün varlıkların kayyumu olan Yüce Allah'a yönelip orada ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Meczub

 Mecusilik

Mecusilik Mecusî, Mecus dinine mensup olan; Mecusîlik ise Mecus dinine ait inanç ve akidelere dayalı tutum ve davranışların bütünü; temel akideleri Ateş (ışık)'e tapmak olan Zerdüştîlik, Mithraîlik, Zurvaîlik, Manilik ve Mazdekîlik gibi çeşitli fırka ve mezheplerin ortak adı. Mecusîler, Ateş'e tapan, nur ile zülmeti iki hayır ve şer kaynağı olarak kabul eden müşrik bir topluluktur. Mecus kelimesinin aslı, Pehlivice (eski Farsça)'dan gelmektedir. Lügatçılar, mecus kelimesinin M-C-S kökünden türediğini ifade ederler. Mecus kelimesi, Pehlevicedeki Minc Kûş kelimesinden elde edilmiştir. Kelime olarak Minc Kûş, arapça "sağîr el-Uzuneyn" (küçük kulaklı)'in Pehlevice karşılığını teşkil etmektedir. Taberî, Hişam b. Muhammed el-Kelbî'den rivayetle; Mecuslarca peygamber tanınan Zerdüşt'ün, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mecusilik

 Mebde

Mebde Başlangıç, kendisinden başlanılan ve gidilen hareket noktası, kendisine dayanılan (mevkufun aleyh) veyahut zihinde ya da hariçte önce olan şey. Mebde (ARAPÇA) fiilinden türemiş bir isimdir. Çoğulu mebadi (ARAPÇA)dir. Türkçeye ilke, esas, temel ve prensip olarak terceme edilir. Mebde, en başta ve en önce bulunup da kendisinden önce başka bir mebde olmazsa buna "mebde-i evvel" denilir. Bilakis, kendisinden önce dayandığı başka bir mebde bulunan ilkele de "mebde-i müteferri" denilir. İnsan bilgisinin temelleri olan mebde-i ayniyyet, mebde-i adem-i tenakuz (çelişmezlik prensibi) ve mebde-i sebebiyyet (sebebiyyet prensibi) gibi prensipler mebde-i evvellerdir. İslam Filozofları, sebeb ve illete mebde ismini verirlerdi. Bunlara göre, madde ile ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mebde

 Mearic Suresi

Mearic suresi Kur'an-ı Kerim'in yetmişinci suresi. Mekke'de nazil olmuştur. Kırk dört ayet, ikiyüz on altı kelime ve sekizyüz altmış bir harften ibarettir. Fasılaları, elif, cim, ayn, lam, mim, nun ve he harfleridir. el-Hakka suresinden sonra nazil olmuş olup, onun tamamlayıcısı durumundadır. Adını üçüncü ayetten almaktadır: "O (Azaba inananların mükafatı) dereceler (mearic) sahibi Allah'tandı". Sûreye, Seele ve Mevaki' adları da verilmektedir. Sure, kendilerine Kıyamet, Cennet, Cehennem hakkında haber verilip, uğrayacakları elîm azaba karşı uyarıldıklarında, buna inanmayıp, alaya alan Mekkeli müşrikleri ikaz etmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s), onları ahiretteki azaptan sakındırmaya çalıştığında onlar; "Biz seni tekzip ediyoruz. Sana göre biz kıyamette cehennem azabına çarptırılacakmışız. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mearic Suresi

 Mead

Mead Geri dönmek, iade ve tekrar etmek, iade edilmek, tekrar döndürmek, dönüş ve varış yeri. Ahiret alemi ve: Öldükten sonra diriltilmeye denilir. Resulüm, Kuran'ı sana farz kılan Allah'a seni mead'a (dönülecek yere) döndürecektir" (el-Kasas, 28/85) ayetinin delaletinden dolayı Mekke şehrine ve Cennete de mead denilmiştir. Mezkur ayet Hicret esnasında nazil olmuştur. Resulullah'ın döneceği yer Mekke ve en sonunda Cennettir. Öldükten sonra diriltilmeye mead denildiği gibi ba's, haşir, nüşur ve neş'etül-ahire de denilir. Kur'an-ı Kerim'in el-Karia (101.) suresinde öldükten sonra diriltilme ve ahiret hayatı zikredilmiştir. Ba's ve mead, birçok ayette açıkça veya işaret edilerek açıklanmıştır. Her Müslümanım diyen kimsenin meadı (haşri cismanînin ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mead

 Maşatlık

Maşatlık Müslüman olmayan topluluklardan Yahudi ve Hristiyanlar, özellikle Yahudilere ait mezarlık hakkında ülkemizde kullanılan bir kelime. Müslümanlar, ölülerini gömdükleri yere kabir, makber, mezar, merkad, türbe gibi kelimeler kullanırlar. Dolayısıyla Arapçada makbere, Farsçada (kabristan), Türkçe mezarlık'la ifade ettiğimiz anlamı ihtiva eder. Mazat, Arapça "meşhet" kelimesinden gelmiş olmalıdır (şehidin gömüldüğü yer anlamında). İbrani dilinin Arapça ile aynı Sami dil grubu içinde olduğu gözden uzak tutulmasa da, bu kelimenin ilkin nasıl şimdiki anlamda kullanılmağa başlandığı pek bilinmemektedir. Hiç bir varlık, ölüsüne insan kadar ihtimam göstermez. Tarih boyunca insanlar ölülerini gömerek, yakarak inançlarına göre bir cenaze geleneği sürdürmüşlerdir. Mezar yapma ve cenazeyi koruma, dini inançları, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Maşatlık