Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiMasonlukMasonluk MASONLUK
Uluslararası bir menfaat kuruluşu. Bünyesine
özel vasıflı ve seçkin insanları alarak geniş bir
teşkilatlanma içerisine giren masonlar, dünyanın hemen her
yerinde seslerini ve etkilerini duyurmuşlardır.
Masonluk, Yahudiliğin gizli faaliyet gösteren bir
örgütüdür. Bütün rütbelerini, sembollerini muharref Tevrat'tan almıştır.
Giriş törenleri Tevrat doktrinine uygun olarak yapılır.
Masonlar, Yahudilerle olan bağlarını sürekli
inkar etmekte ve onlarla hiçbir ilişkilerinin
olmadığını iddia etmektedirler. Eğer Yahudilerle
olan bağları anlaşılırsa, toplum tarafından
hoş karşılanmayacaklardır. Bunun yerine kendilerini
bir hayır kurumu, bir kardeşlik, yardımlaşma cemiyeti
olarak topluma lanse etmeye çalışmaktadırlar.
Masonlar yalnızca üyelerine mahsus olarak çıkarttıkları
Mimar Sinan, Türk Mason Dergisi, Akasya, Büyük Şark gibi
dergilerde, ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Masonluk MaslahatMaslahat
Faydalı olanı elde edip, zararlı
olanı defetme.
İslam dininin maksadı; insanların
faydasına olanları gerçekleştirmek, bunları korumak
ve insanlardan zararı uzaklaştırmaktır. Buna maslahat
denir. Ancak maslahatlara insanların istediklerine göre değil,
Allah'ın koyduğu çerçeve dahilinde itibar edilir.
Maslahatları üçe ayırmak mümkündür.
1. Zarurîyyat: Ümmetin bütünü ve birimleriyle elde
etmek zorunda olduğu maslahatlardır. Bu maslahatlar zemin
edilmediğinde düzen bozulur, ümmetin hali fesat ve çöküşe
gider. Bu maslahatları elde etmeyenler ahirette azaba uğrarlar.
Bundan dolayı bu maslahatlar bütün ilahî dinlerde mevcuttur.
Zarurî maslahatlar beş kısma ayrılır:
a) Dini muhafaza, b) Nefsi muhafaza, c) Nesli muhafaza,
d) Aklı muhafaza, e) Malı muhafaza.
Bu maslahatları korumak ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Maslahat MasiyetMasiyet
Baş kaldırmak, isyan etme, haddi aşma,
sınırları çiğneme; Allah'a ve Resulüne karşı
gelme, günahlara dalma, helal ve haram sınırlarını
çiğneme, Allah ve Resulünün hükümlerini uygulayan emir ve yetki
sahiplerine karşı gelme.
Masiyetin türemiş olduğu "asa"
fiili Kur'an'da birçok yerde kullanılır. Bu fiilin bütün
kullanılışları isyan edenleri, haddi
aşanları, sınırları çiğneyenleri
işaret eder. Bunlar korkutulur, tehdit edilir ve masiyetlerinden
vazgeçmeleri istenir. Bizzat masiyet kelimesi Kur'an'da iki ayette geçer.
Her iki ayette de masiyet rasule karşı gelmeyi ifade eder;
"Görmedin mi şu adamları ki gizli gizli konuşmaktan
alıkonuldukları halde yine o menedildikleri ise dönüyorlar;
günah, düşmanlık, Resule isyan (masiyetür-Resul) hususunda
gizli gizli ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Masiyet Masarifüz-zekatMasarifüz-zekat
Zekatın verileceği yerler. Masarif, "masraf
kelimesinin çoğuludur. Zekat verilecek yerler, Kur'an-ı
Kerim'de sekiz sınıf olarak açıklanmıştır:
"Zekatlar Allah'tan bir farz olarak fakirlere,
miskinlere, onu toplayan memurlara, kalpleri müslümanlığa
ısındırılacaklara (müellefe-i kulûb) verilir,
kölelerin, borçluların, Allah yolunda olanların, yolda
kalanların uğrunda sarfedilir Allah bilendir, hakimdir" (et-Tevbe,
9(60). Buna göre zekatın verilmesi gereken yerlerden ilk ikisi
"fakirler" ve "miskinler"dir. Zekatın sarf
yerleri arasında öncelikle bu iki sınıf insanın
zikredilmiş olması, zekatın farz oluşundaki hikmetin,
özellikle fakirlik problemini ortadan kaldırmak olduğunu göstermektedir.
Mezheb imamlarının ve alimlerin büyük çoğunluğuna
göre fakir; geliri ihtiyaçlarını karşılamayan veya
nisap miktarından daha az malı bulunan kimsedir. Miskin ise; ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Masarifüz-zekat MarifetullahMarifetullah
Allah'ı bilme, tanıma, O'nu bütün sıfatlarıyla
öğrenme, hakkında bilgi sahibi olma.
Marifetullah, iki kelimeden meydana gelen bir tamlamadır.
Bunlar "marifet" ve "Allah" kelimeleridir. Marifet; lügatta,
herkesin yapamadığı ustalık, ustalıkta
yapılmış olan şey, bilme, biliş, vasıta,
hoşa gitmeyen şey, tuhaflık manalarına gelmektedir.
Bununla birlikte, marifet, Allah'ı O'nun isimlerini ve
sıfatlarını, kudret ve iradesinin geçerliğini bilmek;
alçak gönüllü olmak manasını ifade ettiği gibi
bilginler arasında ilim manasına da gelmektedir, ki onlara göre,
her itim bir marifettir, her marifette bir ilimdir. Allah'ı alim (bilen)
herkes ariftir, her arif de alimdir (Abdülkerim Kuşeyrî, Kuşeyri
Risalesi, s. 427).
Genel olarak bu manalara gelmekte olan "marifet",
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Marifetullah Maraz-ı MevtMaraz-ı mevt
İnsanın ölümüne sebep olan hastalık.
Böyle bir hastalık insanı zayıflatır, ona ölüm
korkusu verir ve ölümüne sebep olur. Maraz-ı mevte tutulan bir
insanın hastalığıyla ölümü arasında
sıhhat halinin olmaması lazımdır. Eğer hasta
sıhhata kavuşursa, hastalığı maraz-ı mevt
olmaktan çıkar. Maraz-ı mevt'te olan kimsenin kendine ait
bazı hukukî durumları vardır.
Hasta, kendisinde sürekli olarak ölüm korkusunu
hissetmelidir. Bu hastalığın kabre götüreceği
kanaati kendisinde hakim olmalıdır. Maraz-ı mevt halinde
bulunan bir hastanın bir yıl içinde vefat etmesi lazımdır.
Böyle bir hastalığa mübtela olan erkekler dış
işlerini, kadınlar iç işlerini yürütmekten aciz olmalıdırlar
(Mecelle).
Böyle bir hastalığa tutulan, maraz-ı
mevt halinde bulunan ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Maraz-ı Mevt ManastırManastır
Din adamlarının, rahip ve rahibelerin, dünya
hayatından soyutlanmış bir şekilde köşeye
çekilip, yaşadıkları ve dinî eğitim
yaptıkları yer. Yunanca, "ortaklaşa
yaşanılan yer" anlamındaki "manasterion"
kelimesinden türetilmiştir.
Manastırlar, çöllerde yaşayan
keşişlerin ortaya çıkmasıyla ilk olarak doğu
Hristiyan bölgelerde görülmeye başlandı. Keşişler dünyadan
el etek çekerek tek başlarına çöllerde hayat sürerek, Hıristiyan
mistisizmini ortaya çıkardılar. Daha sonraları bu
keşişler, bir araya toplanarak manastırları
oluşturdular. IV. asırdan itibaren manastırların
kurulmaya başlanmasıyla keşişler, bu mekanlarda
faaliyet göstermeye başlamışlardır. Bu tarihten sonra,
keşişlik ve bu hareketin müesseseleri olan manastırlar,
batıda da görülmeye başladı. Hristiyan din adamları,
bu hareketi destekleyerek, manastırların yerleşmesini
sağladılar.
Manastırlar, yerleşim yerlerinden ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Manastır Maliki MezhebiMaliki mezhebi
Malik b. Enes b. Malik b. Ebi Amir el Asbahî'ye nisbet
edilen fıkhî ekolün adı. Büyük fıkıh ekollerinden
biri olan Malikî mezhebinin imamı İmam Malik, Hicrî 93 yılında
Medine'den doğmuştur. İmam Malik, ilimle uğraşan
bir aileye mensup olduğu için tahsil hayatına küçük yaşta
başlamış ve Medine'nin seçkin alimlerinden hadis ve fıkıh
dersleri alarak kısa zamanda ilmî olgunluğa erişmiş,
yeterliliğine kanaat getirince de Mescid-i Nebî'de ders okutmaya başlamıştı.
İmam Malik'in fıkıhta hocası
Rabi'atu'r-Rey'dır. Bununla birlikte, onun fıkıhta
derinleşmesinde ve hadis ilminde söz sahibi bir seviyeye
yükselmesinde Medine'nin seçkin alimlerinden Abdurrahman ibn Hürmüz,
Şihab ez-Zuhrî, Ebu Zinad, Yahya b. Sa'id el-Ensarî ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Maliki Mezhebi Malik B. EnesMalik b. enes
Malik b. Enes b. Malik b. Ebi Amir el-Asbahî.
Maliki Mezhebinin imamı, Muhaddis ve mutlak müctehid.
İmam Malik, Medine'de doğmuştur. Onun
doğum tarihi hakkında, Hicrî 90'dan 98'e kadar değişen
farklı rivayetler vardır. Ancak, yaygınlıkla kabul
edileni 93 (711-712) tarihinde doğmuş olduğudur (Ömer Rıza
Kehhale, Mu'cemü'l-Müellifîn, Beyrut (t.y.), VIII, 168; ayrıca bk.
Suyutî, rezyinü'l-memalik, 7)..
İmam Malik'in ailesi aslen Yemenli olup, dedesi
Zû Asbah kabilesine mensup olan Malik b. Ebu Amir el-Asbahî, Yemen
valisinden gördüğü zulüm üzerine Medine'ye gelip yerleşmiştir.
Annesi de, yine Yemenli Ezd kabilesinden, Aliye binti Şüreyk
el-Ezdî'dir.
İmam Malik'in dedesi Medine'ye yerleştikten
sonra, Kureyşe mensup Benû ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Malik B. Enes Mal-i DımarMal-i dımar
İnsan tabiatının kendisine
meylettiği ve ihtiyaç zamanı için biriktirdiği
şeylere "mal" denir. Bunlar toplanıp saklanabilen
şeyler olup, menkul ve gayrimenkul, mütekavvim ve gayri mütekavvim
gibi kısımlara ayrılır (bk. Mal maddesi). Dımar
sözlükte; kayıp olan şey, yerine getirilmeyen va'd, vadesi
belirsiz alacak, ödenmesi umulmayan alacak anlamlarına gelir. Mal-i
dımar bir fıkıh terimi olarak; bir kimsenin malik olduğu
halde yararlanması mümkün olmayan, başka bir deyimle elinden
çıkıp, dış görünüş bakımından,
artık geri dönmesi umulmayan mal, demektir. Bu gibi mallara zekat
gerekmez. Bunlar bu durumda "namî" sayılmadıkları
için zekata tabi olmazlar. İnkar edilen ve ispatı mümkün
olmayan para alacakları, gaspedilmiş olup geri
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mal-i Dımar |