Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Revatib

Revatib Devamlı yapılan iş ve amel; ücret, maaş; farz namazlarla beraber kılınan sünnetler. Ratib kelimesinin çoğuludur. Namazlar farz, vacib ve nafile olmak üzere üçe ayrılır. Sabah iki, öğle dört, ikindi dört, akşam üç ve yatsı dört rek'at olmak üzere toplam on yedi rek'at farz namaz vardır. Bunlar farz-ı ayndır. Yani her yükümlü müslümanın bizzat yerine getirmesi gereken farzlardır (bkz. Namaz). Haftada iki rek'at cum'a namazı farzdır (el-Cum'a, 62/9-11). Cenaze namazı ise farz-ı kifayedir (et-Tevbe, 9/84). Yatsı namazından sonra kılınan üç rek'at vitr namazı vacibtir (Kaf, 50/40; Buharî, Deavat, 69; Müslim, Zikr, 5, 6; Ebû Davud, Vitr,I). İkişer rek'at Ramazan ve Kurban ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Revatib

 Kayıp Mal

Kayıp mal Sahibi tarafından yitirilip kaybedilmiş olan canlı veya cansız mala İslam Hukukunda "lukata" (kayıp mal) adı verilir. Başka bir deyişle "bulunan ve sahibi belli olmayan mal" demektir. Ebeveyni belirsiz bulunan çocuğa ise "lakît" denir. Kayıp malların ne gibi bir muameleye tabi tutulacağı hususu hadîslere dayanılarak bir takım esaslara bağlanmıştır. Ubeyy b. Ka'b (r.a.)'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "(Bir kere) ben bir kese buldum; içinde yüz dinar vardı. (Onu) Hz. Peygamber'e (s.a.s) arzettim. Rasûlüllah; "bunu bir yıl (insanların toplu bulunduğu yerlerde) bildir, ilan et" buyurdu. Ben de bir yıl süreyle onu ilan ettim. Fakat sahibi çıkmadı. Sonra Rasûlüllah'a geldim. Rasûlüllah "bu ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kayıp Mal

 Islam Felsefesı

ıslam felsefesı Umumî manada ve ikibinbeşyüz yıllık bir tarihe sahip bulunan "felsefe" teriminin ifade ettiği anlam içinde "İslam felsefesi" tabiri, miladi VIII-XII. yüzyılları kapsar. Beşyüz yılı aşkın bir süreyle kurulup gelişmiş olan bir düşünce tarihinin üçte birlik bir bölümünü içine alan bu dönemdeki felsefe hareketi, kendi öz fikri kaynaklarının yanında, kısmen Hint-İran ve esas olarak da antik dönem Grek (Yunan) tesiriyle kurulup gelişmiş olan felsefi düşünce ve araştırmaları içine alır. Buna, çağının düşünce ve ilim anlayışına uygun olarak kainatın (evren) bütünü hakkında bir anlayışı ortaya koymak gibi bir özelliği de ilave etmelidir. Bu özellikleriyle İslam felsefesi; genel felsefe tarihi içinde Batı ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Islam Felsefesı

 Öldürme

öldürme Canlı bir varlığın hayatına son verme işlemi; bir kimsenin hayatını haklı veya haksız, hukukî ve hukuk dışı olarak silahla veya başka bir şeyle sona erdirme; katletme; idam etme. Bazan insanlar zulmen ve başkalarına haksızlık ederek ölümlere sebep olurlar. Haksız yere yapılan öldürme bir kaç çeşittir. Kasden öldürme, kasda benzer öldürme, yanlışlıkla öldürme, hatayla öldürme ve ölüme sebebiyet verme. 1) Kasden öldürme: Öldürülmesi meşru olmayan bir insanı, kılıç, bıçak, mızrak, kurşun ve bomba gibi öldürücü bir silahla kasden öldürmektir. Keskinleştirilmiş taş ve tahta ile ateş ve iğne de silah hükmündedir. Kasıt unsuru, katilin iç halinde gizli bir durum olduğu için, bunu ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Öldürme

 Hılye-ı Saadet

Hılye-ı saadet Hilye; cevher, süs, sûret, görünüş ve güzel sıfatlar. İslamî ıstılahta hilye; Rasûlullah'ın yüce sıfatlarını anlatan manzûm veya nesir halindeki yazılara Hilye-i Saadet veya Hilye-i Şerif denilir. Hilye-i Saadet, çok kere nesihle yazılmıştır. Başta besmele yazılır, besmelenin sağından başlanarak Raşid halife (Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali) isimleri sülüsle yazılırdı. Bu kısıma göbek tabir olunur. Biraz daha aşağıda yine sûlüsle "Ve ma ersalnake illa rahmeten li'lalemîn" ayet-i kerîmesi yine sûlüsle yazılır ve bu ayetin altına da hilye-i saadetin geri kalan kısmı yazıldıktan sonra yazan şahsın adı kaydedilirdi. Bu kısma da etek tabir edilir. Bu etek kısmının sağına ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hılye-ı Saadet

 Hacız, Hacz

Hacız, hacz Ayırmak, bölmek; İslam hukukuna göre, borçlunun malına hakim kararı ile el koymak. Fıtratının gereği olarak yaptığı işlerde iradesine göre hareket etme serbestisinde bulunan insan bu serbestisini aklî yetenekleri var olduğu sürece devam ettirir. Ancak akıl ve şuur ile ilgili bir kısım noksanlıklarında şahsın adına faaliyette bulunması hem kendine hem de ilgili bulunan bir başkasına zararı olacağı nedenle İslam hukuku bu şahsı "hacr" altına alır. Hacr, lügatta engel olmak demektir. İslam hukukunda hacr, bir kimseyi sözle olan tasarruflarından alıkoymaktır. Hukukî ifadeyle "bir muayyen şahsı tasarruf-ı kavlîsinden men etmektir ki, o şahsa bu hacr'den sonra "mahcur" denir. Tasarruf-ı kavlîden men, o ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hacız, Hacz

 Fıten

Fıten Azgınlık; sapıklık; azap; fikir karışıklığı, ayrılığı. Birşeye tutkunluk; günah, küfür, rüsvaylık, göz alıcı güzellik; mal ve evlat. Fiten, fitnenin çoğulu. Fitne, ilk önce imtihan, deneme ve sınama anlamında kullanılmış, daha sonra kapsamı genişlemiştir. Fitne kelimesi fetene-yeftinu'den mastar. Kur'an-ı Kerîm'de altmış kadar ayette bu kelime ve türevleri çeşitli anlamlarda kullanılır. Değişik anlamlar için şu ayetleri örnek verebiliriz: "Fitneden sakının. Çünkü o, içinizden, sadece zulmedenlere dokunmakla kalmaz (onun musîbeti) günahsızlara da dokunur" (el-Enfal, 8/25). Ashab-ı kiramdan Zübeyr b. el-Avvam şöyle demiştir: "Biz bu ayetin kimler ve ne tür olaylarla ilgili olarak indiğini önceleri anlayamamıştık. Hz. Ali'nin hilafeti sırasında vukûbulan Cemel Vak'ası'nda müslümanlar ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Fıten

 Zebani

Zebani Cehenneme gidenlerle meşgul olan melek, cehennemlikleri cehenneme atmaya memur edilen melek, cehennem bekçisi. Çoğulu "zebaniyyûn"dur. Bu manalardan ayrı olarak polis ve zabıta manalarına da gelmektedir. Cehennem bekçisi olan zebanîler, azap melekleri diye tavsif edilmiştir. Kur'an-ı Kerîm diliyle zebanî, "Cehennem koruyucusu"dur. Halk inançlarında zebanî karşılığında "malik" kelimesi de kullanılır. Kur'an-ı Kerîm'in altı ayrı sûresinde dokuz ayette (ez-Zümer, 39/71, 73; ed-Duhan, 44/47-50; et-Tahrîm, 66/6; el-Mülk, 67/8; el-Müddessir, 74/31; el-Alak, 96/18) "zebanî" kelimesine atıflar vardır. Kelime açık olarak ve "ez-zebaniyye" şeklinde yalnız bir ayette (el-Alak, 16/18) geçmektedir. el-Müddessir, 74/30. ayetinde zebanilerin sayısının 19 olduğu açıklanmış, onların melek olduğu özellikle belirtilmiştir. Kur'an-ı Kerîm'deki "zebanî" ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zebani

 Rü'yetullah

Rü'yetullah Kur'an ayetlerinin ve Hz. Peygamberden rivayet edilen bir kısım hadislerin delaletiyle Yüce Allah'ın kıyamet günü mü'minler tarafından görülmesi meselesi. Bir çok konuda olduğu gibi, meseleye farklı boyutlarda bakılmasının bir sonucu olarak, bu konuda da İslam ekolleri arasında farklı görüşler belirtilmiştir. Bazı bilginler ve ekoller rü'yetin mümkün olamayacağını ileri sürerek, Allah'ın görülmesi inancına İslam dışı bir hüviyet kazandırırken, bazı fırkalar da mümkün olacağını kabul ve ileri sürmekle kalmayıp, bir ifrat ve tefrit örneği sergileyerek, Yüce Allah'a cisim isnad etme yolunu tutmuşlardır. Ehl-i Sünnet ekolü ise, geneldeki tutumunu devam ettirip, orta yolu takip ederek, Yüce Allah'ın ahirette mü'minler tarafından görülebileceğini, ancak bunun ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Rü'yetullah

 Allamü'l-guyub

Allamü'l-guyub Gaybleri en iyi bilen yalnız Allah için kullanılan bir sıfat. Allah'ın sonsuz ilmini ifade eden bu terkibin tam olarak anlaşılabilmesi için, onu meydana getiren: "Allam" ve "Guyûb" kelimelerinin vuzuha kavuşması gerekir. "Allam"; A-li-me (bildi) fiilinden türemiş, mübalağa ifade eden bir isim olup; "en çok bilen, her şeyi hakkıyla bilen" demektir. Bu isim Allah'a mahsus bir sıfattır, mahlûklara verilemez. Bir kimseye, bilgin manasında alim demek caizdir. Üstün, çok bilen manasında "allame" denmesi de mümkündür. Hatta Allah için kullanılan "alîm" ismi, Allah'ın herhangi bir ilim öğrettiği kimseye -yalnızca öğrettiği ilimle ilgili olarak- verilebilir. Nitekim Kur'an-ı Kerîm'de Hz. Yusuf (a.s.)'ın Melike şöyle dediğini ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Allamü'l-guyub