Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Kazf

Kazf Kuvvetle atmak, sözü ağzından atıvermek, dokundurmak, iffetine iftira etmek. Namuslu bir erkek veya kadına "sen zina ettin..." ey zaniye..." gibi sözlerle zina suçlaması yapmak anlamında bir İslam hukuku terimi. Kazf büyük günahlardandır. Bu konuda Cenab-ı Hakk "Şüphesiz namuslu, kendi halinde olan mü'min kadınlara (zina iftirası) atanlar, dünyada ve ahirette lanet olunurlar. Onlar için büyük bir azap vardır" (en-Nur, 24/23) buyurmuştur. Hz. Peygamber (s.a.s) de bir hadis-i şeriflerinde, kazfi, insanı helaka götüren yedi unsurdan biri olarak zikretmiştir (Buharî, Vesaya, 23). Kazf cezası, eğer iftirayı yapan kimse hür ise cezası seksen değnektir: "Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup da, sonra dört şahit getiremeyenlere ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kazf

 Kaza-kader

Kaza-kader Müslümanlar arasında ve Kelam ilmi litaratüründe bu terim, genellikle "Kaza ve Kader" şeklinde geçer. Bu iki kelime birbirinin gereği ve tamamlayıcısı gibidir. Bazı hadislerde, "Kadere İman", Hayrı ile Şerri ile kadere iman" diye geçmekte ise de çok de fa bir arada kullanılmaktadır. Ancak genellikle Eş'arîler "Kaza ve Kader", Maturidîler ise "Kader ve Kaza" diye zikrederler. Bu kullanış, Kur'an-ı Kerimde bir çok ayetlerde, ayrı yerlerde ve farklı anlamlarda geçen "kaza" ve "kader" kelimelerine verilen değişik anlamlardan ileri gelmektedir. Önemli olan; bu manaları iyi anlamak ve herşeyin Allahu Teala'nın ezelde takdir ve tayin ettiği kaderine, yani ilahi ölçüye uygun olarak kaza şeklinde ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kaza-kader

 Kaza Namazı

Kaza namazı Vaktinin dışında kılınan namaz. Kaza; hüküm ve karar verme, yerine getirme demektir. Bir görevin vakti geçtikten sonra yapılması, Cenab-ı Hakk'ın ezelî ilminde belirlenmiş bulunan kader yazısının, uygulama zamanı geldikçe gerçekleşmesi. Bu sonuncu anlamda "kaza" bir kelam terimidir. Namazın şer'an belirlenen vakti dışında kılınması anlamındaki 'kaza" ise bir fıkıh terimidir. Namazın vakti içinde kılınmasına "eda" bir eksiklik yüzünden yeniden kılınmasına "iade" denir. İslam'da namaz, oruç ve hac gibi ibadetler için belirli ifa vakitleri konulmuştur. Bu vakitlerin kaçırılması halinde artık eda değil, kaza söz konusu olur. Farz namazların kendi vakitleri içinde kılınması farzdır. Özürsüz olarak bir namazın vaktini geçirmek büyük günahlardan ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kaza Namazı

 Kaza

Kaza Emir, hüküm, ilan, yaratma, yerine getirme, tamamlama. Dil bilginlerine göre biri ilahi, diğeri beşeri olmak üzere iki tür kullanımı vardır. Kelime Allah için kullanıldığında, "Rabbin ancak kendisine ibadet etmenize hükmetti (kaza)" (el-İsra, 17/23), "Allah hakla hükmeder (kaza), Ondan başka çağırdıkları ise hiçbir şeyle hükmedemezler" (Mü'min, 40/20), ayetlerinde olduğu gibi emiri ve hüküm anlamlarını; "Onları iki günde yedi gök yaptı (kazahünne)"(Fussilet, 41/2) gibi ayetlerde de Allah'ın fiilini ve yaratmasını ifade eder. İnsan için kullanıldığında da "Musa süreyi doldurduğu (kaza ecelen) zaman..." (el-Kasas, 28/29), "Onlardan kimi adağını yerine getirdi (kaza nahbehu)" (el-Ahzab, 33/23) ve "Senin verdiğin hüküm hakkında (mimma kazayte) içlerinde bir ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kaza

 Kayyım

Kayyım Arapça "ka-ve-me" kökünden "kayyam ve kayyûm" mübalağalı ism-i fail olup, başlangıcı ve benzeri olmayan, kendi zatıyla ayakta duran anlamında, Cenab-ı Hakk'ın isimlerindendir. Aynı kökten "kayyım", sıfat-ı müşebbehe olup, sözlükte; bir malın idaresini veya belirli bir işin yapılmasını üzerine alan yahut bu iş için tayin edilen kimse, değerli olan her şey, dosdoğru iş gibi anlamlara gelir. Kadının kayyımı, kocası anlamındadır. Terim olarak; bir şeyin veya bir kimsenin bakımını üstüne alan ve bu yüzden onlar üzerinde idareci olan kimse demektir. Kur'an'da; adil, dosdoğru, değerli anlamlarında kullanılır: "Ey Muhammed, başka şeylerden yüzünü çevirerek, kendini tam olarak dine ver. Allah insanları yaratılıştan bu ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kayyım

 Kayyum

Kayyum Herşeyi tutan, koruyan anlamında Allah'ın isimlerinden biri. Kayyûm, "fey'ûl" vezninde mübalağa sıygasıdır. Hayy ve Kayyûm isimlerinin ism-i azam yani Allah'ın en büyük ismi olduğu da söylenmiştir. Kur'an'da üç yerde geçer. "Allah, kendisinden başka ilah olmayan daima diri ve yarattıklarını koruyup idare edendir" (el-Bakara, 2/255; bk. Alû İmran, 3/2). "Bütün yüzler, "Hayy", ezelî ve ebedî diri, "Kayyûm" her şeyin mutlak hakimi olan Allah'a boyun eğer. Zulüm yüklenen perişan olur" (Taha, 20/111). Diğer yandan Rasûlüllah (s.a.s)'in bazen bu isimlerle dua ettiği nakledilir. Bir hadiste, aşağıdaki duayı yatağa girerken üç defa okuyan kimsenin günahlarının, denizin köpüğü kadar çok olsa bile, af edilebileceği bildirilmiştir. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kayyum

 Kayıp Mal

Kayıp mal Sahibi tarafından yitirilip kaybedilmiş olan canlı veya cansız mala İslam Hukukunda "lukata" (kayıp mal) adı verilir. Başka bir deyişle "bulunan ve sahibi belli olmayan mal" demektir. Ebeveyni belirsiz bulunan çocuğa ise "lakît" denir. Kayıp malların ne gibi bir muameleye tabi tutulacağı hususu hadîslere dayanılarak bir takım esaslara bağlanmıştır. Ubeyy b. Ka'b (r.a.)'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "(Bir kere) ben bir kese buldum; içinde yüz dinar vardı. (Onu) Hz. Peygamber'e (s.a.s) arzettim. Rasûlüllah; "bunu bir yıl (insanların toplu bulunduğu yerlerde) bildir, ilan et" buyurdu. Ben de bir yıl süreyle onu ilan ettim. Fakat sahibi çıkmadı. Sonra Rasûlüllah'a geldim. Rasûlüllah "bu ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kayıp Mal

 Kaynukaogulları

Kaynukaogulları Medine (Yesrib)de yaşamış bir Yahudi kabilesi. Yahudiler (Eskiden büyük Arap mabedinin yeri olan) Siondan Hristiyanlar tarafından kovulduktan sonra, yeryüzünün çeşitli yerlerine az veya çok büyük cemaatlar halinde dağılmışlardı. Ancak Arap yarımadasına ne zaman geldikleri, cemaatlerinin burada ne zaman oluştuğu bilinmiyor. Ancak İslam'ın yayılışından önce Arabistan'ın her tarafında Yahudiler vardı. Ferdî ve pek az sayıda olduğu gibi sağlam cemaatler halinde, Eyle (Akabe Körfezi)'den Yemen'in veya Uman'ın uçlarına kadar, Medine'den Bahreyn'e kadar; Mekna'da Vadiül-Kura'da, Teyma'da, Fedek'te, Taif'te kısacası bütün şehirlerde, aynı şekilde panayırlarda ve kervanlarda onlara rastlanır (Muhammed Hamîdullah, İslam Peygamberi Çev. Salih Tuğ I, 393, 394). Mekke'de hemen hemen hiç Yahudi ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kaynukaogulları

 Kaylule

Kaylule Gündüz istirahatı veya gündüzün evvelinde, kuşluk vaktinde yapılan istirahat. Türkçe'de; şekerleme, kestirme denilen ve kişinin, uykusunu almak, biraz uyuyup uykuya olan ihtiyacını gidermek için bir ağaç gölgesinde veya bir sedire uzanarak uyuması anlamına gelen "kaylûle" sözüne, gerek Rasûlüllah (s.a.s), gerekse O'nun ashabının hayatlarında çokça rastlamaktayız. Kaylûle Buhari'de kayıtlı bir hadiste şu ifadelerle anlatılmaktadır: Rasûlüllah (s.a.s) bir gün kızı Fatıma (r.anha)'nın evine geldi. Hz. Ali (r.a)'i evde bulamadı. Fatıma'ya: "Amcam oğlu Ali nerede? " diye sordu. Fatıma. "Aramızda bir şey geçti, birbirimize darıldık, o da gündüz uykusu (kaylûle)nu benim yanımda uyumadı" cevabını verdi. Rasûlüllah (s.a.s), adamın birine; "Bak bakalım nerededir?" buyurdu. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kaylule

 Kavli Sünnet

Kavli sünnet Peygamber (s.a.s)'in sözlü sünneti. Peygamber (s.a.s)'in günlük yaşayışı sünnetin tümünü kapsamaktadır. Zira sünnet kelimesi "övülmüş veya kınanmış yol" anlamındadır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur: "Kendilerine hidayet geldiğinde insanları inanmaktan ve Rablerinden mağfiret dilemekten alıkoyan, sadece öncekilerin sünnetinin (gidişatının) kendilerine gelmesini beklemelidir" (el-Kehf, 18/55). Hz. Peygamber sünnet kelimesini lugat anlamı olan, yol manasında kullanmıştır: "Kim iyi bir sünnet (yon edinirse, onun ve onunla amel edeceklerin sevabı o kimseye aittir..."(Müslim, İlim, 15; Zekat, 69). Hadisçiler sünneti; Hz. Peygamber'in söz, fiil ve takrirleri şeklinde tarif etmişlerdir. Keza onun ahlak sıfatları, sîreti ve yaşayışı sünnettir. Rasûlüllah'ın yaşayışı, fiilî sünnet olarak müteala edilirse, sünneti ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kavli Sünnet