Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiKan DavasıKan davası
Akrabalık ilişkilerinin sıkı
olduğu toplumlarda öç alma duygusundan kaynaklanan, misilleme
biçimindeki karşılıklı cinayetlerle süren aile ve
kabileler arası çatışma. Hak arama sürecinin bulunmadığı,
anlaşmazlıkların tarafları hoşnut edecek biçimde
çözümlenmediği, hak ve adalet duygularının tatmin
edilmediği hukuk sistemlerinde, bireyin hak ve adaleti kendi
başına gerçekleştirme girişiminin bir sonucu olarak
ortaya çıkar.
Kan davası genellikle haksızlığa
uğrayan taraftan bir kişinin, suçlunun işlediği suça
uygun biçimde cezalandırılmaması durumunda,
intikamını alma, onurunu kurtarma, hak ve adaleti gerçekleştirme
girişimiyle başlar, karşı tarafın aynı gerekçelerle
işlediği cinayetle sürer. Kan davasının
başlamasından sonra davaya taraf aile üyeleri güçlü bir
dayanışma içine girerler. işlenilen cinayetten aile
üyelerinin ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kan Davası Kan AldırmaKan aldırma
Kan damarlar içinde dolaşarak, vücudun en
küçük hücreleri arasına kadar yayılıp, orala besin
taşıyan, yaşamamız için çok önemli olan bir
maddedir. Ortalama olarak, her insanda, ağırlığının
12-15'te biri kadar kan vardır.
Günümüz tıp ilminde insanlardan
başlıca üç maksatla kan alınır. Muayene ve tahlil için,
tedavi için ve başkasına nakletmek için.
1. Muayene için: Duruma göre az veya çok miktarda
kan alınabilir. Az miktardaki kan parmak uçlarından veya kulak
memesinden, bebeklerde ise topuklardan alınır. Laboratuarda
alyuvarları ve akyuvarları saymak, bunların biçimlerini,
özelliklerini incelemek için parmağın ucunu delerek bir kaç
damla kan almak yeterli olur. Bazı hastalıklarda kanda
şeker, üre, kolesterin ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kan Aldırma KametKamet
Namaz için seslenmek, kamet getirmek, ifa ve eda etmek.
Aslı "ikamet" olup, türkçede "i" siz kullanılır.
Bir terim olarak, farz namazlardan önce, tek başına namaz
kılacak olan kimsenin cemaatle kılınacak farz namazdan
önce ise müezzinin okuduğu ezan benzeri sözlerdir. Sünnete uygun
olarak kamet şu kelimelerden ibarettir. Allahü ekber, Allahü ekber.
Eşhüde en la ilahe illallah. Eşhüde en la ilahe illallah. Eşhedü
enne muhammeden abdühü ve rasululullah. Eşhedü enne muhammeden
abdühü ve rasulullah. Hayye alessalat, hayye alessalat. Hayye
alel-felah. Hayye alel-felah. Kad kameti's-salatu. Kad kameti's-sala.
Allahü ekber, Allahü ekber, La ilahe illallah"
Hanefî hukukçularına göre kamet ezanın
benzeridir. Sözler yukarıdaki gibi ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kamet Kamer SuresiKamer suresi
Kur'an-ı Kerim'in ellidördüncü sûresi. Ellibeş
ayet, üçyüzkırkiki kelime, bindörtyüzonüç harften ibarettir.
Fasılası ta harfidir. Sûre, hicretten önce müşriklerin
mucize istemeleriyle ayın yarılması mucizesi gösterilmiş
fakat inkarcılar sihir olduğunu ileri sürüp mucizeyi
yalanlamaları sonucu nazil olmuştur. Sûre, adını
birinci ayette geçen "el-kamer" kelimesinden alır.
Sûre, başından sonuna kadar peygamberleri
yalanlayanların içinde bulundukları korku, kalplerinin
sarsılması ve onlara karşı takınılacak
tavırlarla doludur. Buna karşı müslümanların huzur
ve güven içinde oldukları belirtilir. Sürede birbirini izleyen
bölümler halinde peygamberleri yalanlayanların başına
gelen azab ve kötülük sahneleri anlatılarak insanların düşüncelerine
hitab edilir. Onların gerçeklerden kaçmalarına
karşılık Allah onları azab ve tehditle sarsmakta, sonuçta
ise ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kamer Suresi Kalu BelaKalu bela
"Evet, dediler" anlamında bir akaid ve
Kur'anî terim. Bu terkiple Yüce Allah'ın insanları rubûbiyet
ve ulûhiyetini tanık kılarak onlardan buna dair söz almasıyla
ilgili olay kastedilir.
Bu olayla ilgili olarak Allah Teala şöyle
buyurmaktadır: "Rabbin, Ademoğullarından,
onların bellerinden zürriyetlerini almış ve onları
kendilerine şahit tutarak; 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' (demişti).
'Evet (buna) şahidiz,' dediler. Kıyamet günü: 'Biz bundan
habersizdik' demeyesiniz." (el-A'raf, 7/172).
Allah'ın insanlardan bu şekilde söz alması,
Arapça telaffuzuyla "Kalu bela" şeklinde halk
arasında yaygınlaşmıştır.
Kur'an-ı Kerim'de olay, Yahudilerden "Allah'a
karşı sadece gerçeği söyleyeceklerine dair Tevrat
üzerine söz alındığı" ifadesinden sonra sözkonusu
edilmektedir. Böylece Allah'ın ulûhiyyet ve ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kalu Bela Kalem SuresiKalem suresi
Kur'an-ı Kerim'in altmış sekizinci sûresi.
Elli iki ayet, üçyüz kelime, bindört yüzelli altı harften
ibarettir. Fasılası "mim" ve "nun"
harfleridir. Mekke'de Fatiha sûresinden sonra nazil olmuş; sûre adını
el-Kalem veya en-Nun kelimelerinin geçtiği birinci ayetten almıştır.
Sûrede Hz. Peygambere ve Kur'an'a karşı
İslam düşmanlarının ileri sürdükleri itirazlara
karşı, Peygamber (s.a.s) en güzel sıfatlarla övülmekte,
O'na yalan ve iftiralarla dil atanların çirkin sıfatları
sıralanıp acı azapla cezalandırılacakları
hatırlatılmaktadır. Daha sonra bu gibi mağrur ve
şımarık insanların nasıl bir cezaya çarptırılacağı
misalleri verilmektedir. Bütün bunlara karşılık
sırat-ı müstakim yolundan ayrılmayan müttaki
müslümanlara cennet vadedilmektedir. Sûrede Allah Peygamberi (s.a.s)'ne
her şeye rağmen ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kalem Suresi KalbKalb
Gönül, yürek, öz her şeyin ortası, özü.
Göğsün sol tarafında, konik şekilde kan
dolaşımın temin eden organ
İnsan ruhunun sevgi ve nefret gibi
duyularının merkezi olan yere de kalb denilmiştir. Bu ruhi
duyuya kalb denilmesi, teşbih iledir. Bedendeki kalbin beden ivin
önemi ne ise ruhun kalbinin de insan için önemi o derecede önemlidir.
Kur'an-ı kerim'de Allah Teala şöyle
buyurmaktadır: "Gerçek mü'minler yanlarında Allah
zikredilince kalbleri titreyenlerdir" (en-Enfal, 8/2).
"Şüphesiz maddi gözler köretmez ama göğüslerde
olan kalpler körelir" (el-Hacc, 22/46). Bu ayet-i kerimelerde anlatılan
manevî kalbtir. Kalb iman merkezi olan duyudur. Nitekim Allah Teala
"İnananların kalpleri Allah'ı anmakla
yatışır. İyi bilin ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kalb Kainat (evren)Kainat (evren)
Yerler, gökler, güneş yıldızlar,
gezegenler ve bütün yaratıklara Allahu Teala'nın
yarattığı bütün varlık alemi.
Günümüz ilmî araştırmalarına göre
evrende milyarlarca galaksi vardır. Samanyolu da bu galaksiler
arasındadır. Den yapılı kızgın bir gaz kütlesi
olan Güneş de Samanyolunu oluşturan milyarlarca
yıldızdan biridir. Çapı 1.393.000 km. olup dünyamıza
uzaklığı 149.600.000 km. dir. Güneşin
ışığı bize sekiz dakikada ulaşmaktadır.
İri bir gaz fırınına benzetilebilecek olan Güneş,
saniyede 600 milyon ton hidrojeni helyuma dönüştürür. Yani bir
saniyede binlerce hidrojen bombası patlamakta, hidrojen atomları
helyum haline dönüşmektedir. Güneş sistemi, dokuz gezegenden
oluşmaktadır. Bunlardan iç gezegenler grubunda; Merkür, Venüs,
Dünya ve Merih bulunmaktadır. Bundan sonra ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kainat (evren) KahvehaneKahvehane
Günümüzde zaman harcamak, bazı oyunlar oynamak,
eğlenmek ve lakırdı yapmak amacıyla insanların
rağbet ettiği yerler.
İslam dünyasında kahve içme alışkanlığının
Yemenli sûfiler arasında başladığı kaydedilir. Sûfilerin
kahveye bu kadar rağbet göstermesi aldıkları nikotinin
kendilerini uyuşturmasıyla açıklanabilir. Bu
alışkanlık e derece benimsendi ki, Allah'ın
sıfatlarım anma merasimleri kahve içme yoluyla yerine getirilir
oldu.
Kaynaklara göre Ali b. Ömer el-Şazilî kahvenin
zemzem gibi bir niyetle içilmesi halinde aynı şifayı
vereceğini söyleyerek Şazilîlerin kahveye rağbetini
arttırmış ve zemzem yerine kahve içilir olmuştur. Bu
durum zamanla "vücudunda bir damla kahve ile ölen insan Cehenneme
gitmez" gibi bid'at'a varan söz ve fiillerin yaygınlaşmasını
sağlamıştır.
Kahve ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kahvehane KahinKahin
Falcılara, bakıcılara, gaibten haber
veren kimselere verilen isim Falcılık, bakıcılık
sanatına da "kehanet" denilir. Kahin kelimesi arapça bir
kelime olup çoğulu "kehene" veya "kühhan" dır.
İslam'ın tebliğinden önce kahinler
geleceğe yönelik bazı bilgileri haber verirler, kainattaki
gizli sırları bildiklerini iddia ederlerdi.
Kahinlerin cahiliyye toplumu içinde önemli yerleri
vardı. Onlara bazı hususlar sorulur, düşünceleri alınırdı.
Her kabilenin bir şairi bir hatibi olduğu gibi, bir kahini de
olurdu. Kahinler, insanlar arasından anlaşmazlıkları
çözümler, rüyaların yorumunu yapar, işlenen suçların faillerini
belirlerler, hırsızlık olaylarını açığa
çıkarırlardı.
Kahinler, genellikle kabilenin ileri gelenleri arasından
olurdu. Kahinllik babadan oğula da geçebilirdi. Kabilenin efendisi
aynı zamanda kahini de ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kahin |