Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiKa'de-ı UlaKa'de-ı ula
İlk oturuş. Namazın vaciplerinden birisi.
Ka'de, lügatte oturma, oturuş; ûla ise ilk,
birinci anlamındadır. Sıfat tamlaması olarak "ilk
oturuş" anlamına gelen ka'de-i ûla, terim olarak ikiden
fazla rekatı bulunan namazların ikinci rekatında secdeden
sonraki oturuşa denir. Buna ilk teşehhüd de denir.
Ka'de-i ûla vacibdir. (ikinci ve son ka'de farzdır.)
ikinci rekatın secdeleri yapıldıktan sonra sol ayak yan
yatırılıp üzerine oturulur ve sağ ayak dikilerek
parmakları kıbleye doğru yöneltilir. Eller uylukların
üzerine konur, vücut dik tutularak kucağa doğru
bakılır. Bu tarz oturmaya engel bir hali bulunan hasta ve
sakatlar, kendi durumlarına uygun bir şekilde otururlar.
Kadınlar her iki ayaklarını sağ ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ka'de-ı Ula Ka'de-ı AhıreKa'de-ı ahıre
Son oturuş. Namazın rükünlerinden birisi.
Terim olarak; iki rekatlı namazlarda ikinci rekatın, üç veya
dört rekatlı namazlarda ise üçüncü veya dördüncü rekatın
sonunda ettehıyyatü'yü okuyacak kadar oturmak demektir. Rükün;
bir ibadet veya akdin esas unsurlarını oluşturan ana bölümüdür.
Rükün eksik olunca, ibadet veya akit geçerliliğini kaybeder. Bir
satım akdinde icap veya kabulün bulunmaması, namazda rükû
veya secdenin terkedilmesi gibi.
Namazın rükünleri; başlangıç tekbiri,
kıyam, kıraat, rükû', sücûd ve ka'de-i ahire'de teşehhüd
miktarı oturmak olmak üzere altı tanedir. Hanefiler
dışındaki İslam hukukçularının çoğunluğuna
göre, rükû'dan sonra doğrulmak, iki secde arasında oturmak ve
namazın sonunda selam vermek de rükün sayılmıştır.
Hanefilere ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ka'de-ı Ahıre Ka'deKa'de
Bir oturuş, üzerine oturulan hasır, keçe vb.
şey; oturan kimsenin oturduğu yerden aldığı
miktar.
Namazda teşehhüd için, yani "et-Tehiyyatü
lillahi" yi okumak için oturmak anlamında bir fıkıh
terimi.
Üç ve dört rekatlı namazlarda iki "ka'de"
vardır. Birincisine "Ka'de-i ûla * = ilk oturuş",
ikincisine de "Ka'de-i ahire* = son oturuş" denir.
Alimlerin çoğunluğuna göre, birinci ka'de
sünnettir. Hanefîlere göre, vacip olup terkinden dolayı sehiv
secdesi gerekir. Nitekim, Abdullah İbn Buhayne'den nakledilen hadise
göre:
"Hz. Peygamber (s.a.s), öğle namazına
kalktı. Oturması gerekirken oturmadı. Namazı
tamamlayınca iki secde yaptı. Her secdede selam vermeden önce,
oturarak tekbîr aldı. Cemaat da onunla birlikte secde ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ka'de Hz. Zeyneb (r.a)Hz. zeyneb (r.a) Hz. ZEYNEB (r.a)
(Rasûlüllah'ın Kızı)
Peygamber (s.a.s)'in ikinci çocuğu ve
kızlarının en büyüğü olup, annesi
Hz. Hatice binti Huveylid b. Eslem'dir. Rasûlüllah'a
nübüvvet gelmeden yaklaşık on yıl önce dünyaya gelmiştir.
Bu sırada Peygamberimiz otuz yaşlarındaydı.
İbn Hişam, onun Rukayye'den sonra dünyaya
geldiğini, İbnü'l-Kelbî ise Kasım'dan önce doğduğunu
söylemelerine karşı, ekseri kaynaklar; Hz. Zeyneb'in
Kasım'dan sonra dünyaya geldiğini ve Rasûlüllah'ın
kızlarının en büyüğü olduğunu
kaydetmektedirler (İbn Hişam, es-Sîretü'n-Nebeviyye, Mısır,
1955, I, 190; el-Askalanî, el-İsabe fi Temyizi's-Sahabe Beyrut
VIII, 91; İbnü'l-Esîr, Üsdü'l-Ğabe fi Ma'rifeti's-Sahabe,
Kahire 1970, VII, 130; İbn Abdi'l-Berr, el-İstiab fı
Ma'rifeti'l-Ashab, IV, 1853, 1854; İbn Sa'd, et-Tabakatü'l-Kübra,
Beyrut ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hz. Zeyneb (r.a) Hz. SevdeHz. sevde Hz. SEVDE
Hz. Muhammed (s.a.s)'in ikinci hanımı.
Kureyş kabilesinin Amir b. Luey koluna mensup
Zem'a adında birinin kızıdır. Sevde, Süheyl b. Amr'ın
kardeşi Sekran ile evlenmişti. Kocasından önce İslam
dinini kabul etmiş ve bir süre sonra eşinin bu dini seçmesinde
önemli rol oynamıştır. Mekke'de müslümanlara işkence
ve eziyetin yoğunlaştığı bir sırada Sekran,
hanımını da alarak Habeşistan'a gitmiş, ancak bir
süre sonra orada ölmüştü.
Sevde, eşinin ölümünden sonra Mekke'ye döndü.
O sırada Hz. Hatice yeni vefat etmişti. Hz. Muhammed (s.a.s)'in
bakıma muhtaç çocukları vardı. Hz. Hatice'nin vefat
yılına "Hüzün yılı" adını veren
Allah'ın Rasûlü çok sarsıntılı günler geçiriyordu.
Yalnız ve ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hz. Sevde Hz. Safiyye (r.a)Hz. safiyye (r.a) Hz. SAFİYYE (r.a)
Hz. Muhammed (s.a.s)'in hanımlarından biri.
"Ümmehatül-Mü'minin" (Mü'minlerin
anneleri)'nden biri olan Safiyye, Huyeyy b. Ahtab adında Medine'deki
yahudilerden Madiroğulları kabilesi reisinin
kızıydı. Huyeyy, Hz. Peygamber (s.a.s)e karşı müşriklerle
işbirliği görüşmeleri yapan ve bundan dolayı müslümanlar
tarafından Medine'den uzaklaştırılan
Nadiroğulları'nın lideriydi. Bu zorunlu göçten sonra bu
kabilenin bir kısmıyla Hayber tarafına gitmişti. Ahzab
savaşında, Huyeyy de hücum edenlerle beraber gelmiş ve
Kureyzaoğullarını müslümanların aleyhine
kışkırtmak için onların kalelerine girmiş, sonra
da onların uğradığı akıbete
uğramış ve orada öldürülmüştü. Huyeyy'in kızı
olan Hz. Safiyye'nin annesinin adı Durra idi.
Safiyye, önce kendi kabilesinden Sellam b. Mişkem
ile nikahlanmış; bir ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hz. Safiyye (r.a) Hz. Rukayye (r.a)Hz. rukayye (r.a) Hz. RUKAYYE (r.a)
Hz. Muhammed (s.a.s)'in ikinci kızı.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s) ilk
evliliğini Hz. Hatice ile yapmıştı. İbrahim
dışında diğer çocukların annesi Hz. Hatice idi.
Kızların ilki Hz. Zeyneb, ikincisi de Hz. Rukayye'dir.
Doğduğu zaman Rasûlüllah (s.a.s) otuz üç yaşında
bulunuyordu. Hz. Rukayye, Peygamber Efendimizin risaletinden önce Ebu
Leheb'in oğlu Utbe ile nişanlanmıştı. Ancak Hz.
Peygamber, İslam dinini tebliğe başlayınca ve Ebu
Leheb hakkında "Ebu Leheb'in elleri kurusun" mealiyle başlayan
Tebbet süresi nazil olunca, Utbe'nin annesi Ümmü Cemil "Muhammed
bizi hicvetti" diyerek, oğlunu Rukayye'yi boşaması için
kışkırtmaya başladı. Babası Ebu Leheb de
oğlunu yanına çağırarak "Oğlum! ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hz. Rukayye (r.a) Hz. Meryem (a.s)Hz. meryem (a.s) Hz. MERYEM (a.s)
Ulul-Azm Peygamberlerden biri olan Hz. İsa (a.s)'nın
annesi. İsrailoğullarının ileri gelenlerinden ve
alimlerinden biri olan ve Davut (a.s)'nın soyundan gelen
İmran'ın kızıdır: Allah iman edenlere namusunu
koruyan, İmranın kızı Meryem'i de misal gösterir"(et-Tahrim,
66/12). Meryem "dindar kadın" demektir. erkeklerden
sakınan, iffetli anlamında "Betül" adıyla da
adlandırılır. İmran'ın hanımı Hanna,
kısır bir kadın olup, hiç çocuğu olmamış
idi. Bir gün bir ağacın gölgesinde otururken yavrusunu
doyurmaya çalışan bir kuş gördüğünde bu olay
içindeki çocuk sahibi olma duygusunu alevlendirdi (İbnül-Esir,
el-Kamil fi't-Tarih, Beyrut 1979, I, 298). Kendisine bir çocuk ihsan
etmesi için Allah'a dua etti ve duası ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hz. Meryem (a.s) Hz. Mariye (r.a)Hz. mariye (r.a) Hz. MARİYE (r.a)
Peygamberimizin İbrahim adındaki oğlunun
annesi.
Hicretin yedinci yılında Hz. Muhammed (s.a.s),
İslam'a davet için bazı ülkelerin hükümdarlarına
mektuplar yazmıştı. Bu mektupların birini de
Mısır hükümdarı Mukavkıs'a göndermişti. O da
bu mektuba bir cevap ile birlikte bazı hediyeler ve Mariye, Sirin
adlarında iki kızkardeşi cariye olarak göndermişti.
Hristiyan olan bu iki Mısırlı kız, Medine'ye gelirken
bazı kişilerden İslam dini hakkında bilgi
almış ve bu dini kabul etmişlerdi. Mukavkıs'ın gönderdiği
hediyeler Hz. Peygamber (s.a.s)'e ulaşınca, bu iki kızdan
Sirin'i şair Hasan b. Sabit'e vermiş, Mariye'yi de kendisine
almıştı.
Bu iki kızkardeş cariye statüsünde idiler.
Hz. Peygamber, Mariye'yi ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hz. Mariye (r.a) Hz. Hızır (a.s)Hz. hızır (a.s) Hz. HIZIR (a.s)
Hz. Mûsa döneminde yaşamış ve
peygamber olması kuvvetle muhtemel, hikmet ve ilim sahibi bir
şahsiyet.
Kur'an-ı Kerîm'de, Hızır (a.s.)'ın
isminden açıkça bahsedilmez. Ancak Kehf Sûresi'nin 60-82.
ayetlerinde yer alan Hz. Mûsa ile ilgili kıssadan "Katımızdan
kendisine bir rahmet verdiğimiz ve kendisine ilim öğrettiğimiz
kullarımızdan bir kul..." (18/65) diye sözü edilen
şahsın Hızır (a.s.) olduğu
anlaşılmaktadır. Çünkü bizzat Peygamber Efendimizden
gelen sahîh hadislerde bu şahsın Hızır olduğu açıkça
belirtilmiştir (bk. Buharî, İlm 16, 44, Tefsîru'l-Kur'an,
Tefsîru Sûrati'l-Kehf 2-4; Müslim, Fedail 170-174).
Bu rivayetlere göre bir gün Hz. Mûsa İsrail oğulları
arasında vaaz ederken ona kendisinden daha ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hz. Hızır (a.s) |