Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Hıkmet

Hıkmet İlim, fıkıh, adalet, sebep, felsefe, kainatın inceliklerini üstün ilimlerle bilmek, lafzı az manası engin... gibi çok çeşitli manalarda kullanılan geniş mefhumlu bir kelime. İslam alimleri, hikmet için çeşitli tarifler yapmışlardır. Fakat çoğunluğun üzerinde ittifak ettiği tarif şudur: "Hikmet; faydalı ilim ve salih ameldir" (Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak dini Kur'an Dili, I, 915). Merhum Hamdi Yazır, çoğunluğun bu tarif üzerine diyor ki: "Hem ilim, hem amel, hikmetin en esaslı manasını teşkil eder." İlimsiz yapılan amel, faydalı da olsa hikmet olamayacağı gibi, amelsiz olan, tatbik edilmeyen ilim de ne kadar cazip görünürse görünsün hikmet ismini almaz. Hikmet'i; nazarî hikmet ve ameli ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hıkmet

 Hıdrellez

Hıdrellez Hızır ve İlyas (a.s)'ın her bahar başlangıcında buluştuklarına inanılan miladi 6 Mayıs, Rumî 23 Nisan'a rastlayan güne verilen isim. Söz konusu günde Hızır ve İlyas (a.s)'ın buluşarak sohbet ederler ve bu günlerde vakitlerini Allah yolunda olmanın ve birlikteliklerinin verdiği sevinçle kuvvet bulurlardı. Hızır (a.s)'ın Allah'ın lütfu ile dolaştığı yerde yeşillikler çıkar ve çorak yerler çiçeklere bezenirdi. İşte bu olaya dayanarak, halk zamanla bu günlerde buluşup Hızır ve İlyas (a.s) ın geleneğini sürdürmek amacıyla özel anda ve dua günleri tertib eder olmuşlar. Ancak bu zamanla aslî hüviyetinden çıkarılarak günümüzde olan şekliyle Hıdrellez adını almıştır. Günümüzde kullanılan manası ise; İnsanların kıştan kurutuluşlarının ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hıdrellez

 Hıddet

Hıddet Öfkelenmek, şiddetli kızgınlık, sertlik. Kuvvet de demek olan bu kelime, gazap ile aynı anlamda kullanılır. Hiddet (öfke) bizi faaliyete sürükleyen rûhî sebeplerden psikolojik motiflerden biridir. Psikolojide, "temayüllerimizi giderirken bize engel olmak isteyen kimseye elem vermek için içimizden gelen itilme" diye tarif edilmiştir. Hiddet, rûhî bir olay olmakla beraber, bedende de birçok belirtileri görülür. Öfkelenen insanın yüz hatları değişir, gözleri kızarır. Kendini tutamayarak, utandırıcı ve söyleyeni küçük düşüren sözler söylemeğe başlar. Ses tonu ve konuşma tarzı bozulur. Neticede, başkalarının yanında gülünç bir durumu düşer. Bundan dolayı Peygamber efendimiz "Öfke şeytandandır" (Ahmed b. Hanbel, IV, 226) ve "Öfkeden sakınınız" (Ahmed b. Hanbel, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hıddet

 Hıdayet

Hıdayet İrşat etmek, doğru yolu göstermek, rehberlik yapmak. Zıddı; Saptırmak, yanıltmak, dalalete düşürmektir. Hidayet kelimesi (HDY) kökünden bir mastar olup terim olarak; küfür, şirk ve sapıklıklardan kurtularak, İslam'ın aydınlık yoluna girmektir. Kişinin batıl yolu bırakıp, hidayete yönelmesi Cenab-ı Hakk'ın dilemesi ve yardımı ile olur. Kur'an-ı Kerîm'in çeşitli ayetlerinde hidayet ve dalaletten söz edilmiştir! "Ey Muhammed de ki: Ey insanlar, size Rabbiniz tarafından bir hak geldi. Kim doğru yola giderse, kendi lehine doğru yola gitmiş olur. Kim de saparsa, kendi aleyhine sapmış olur. Ben üzerinize vekil değilim" (Yûnus, 10/108). "Allah kimi saptırırsa, artık onu doğru yola sevk edecek, hiç bir kimse bulunmaz" ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hıdayet

 Hıdane

Hıdane Çocuğu kucağına almak onu terbiye etmek. Hıdane veya hadane, "HDN" kökünden bir mastardır. Bir terim olarak; Çocuğu terbiye hakkı olan kimsenin, onu yanına alarak terbiye etmesi anlamına gelir. İslam hukukuna göre, küçükler üzerinde üç çeşit velayet söz konusu olur. Şahıs, mal ve terbiye velayeti. Bu sonuncusu, özellikle evliliğin sona ermesi halinde önem kazanır ve çocuğun kime verileceği problemi ortaya çıkar. Çocuğu yanına alıp, terbiye edecek olan kadının hür, akıl baliğ, güvenilir ve muktedir olması, yabancı (ecnebi) bir kocaya varmamış olması şarttır. Bu son şart dışındakiler, erkek terbiyecide de aranır. Ancak, kadının evlendiği erkek, çocuğu evine kabul ederse kadının hıdane hakkı ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hıdane

 Hıcrı Takvım

Hıcrı takvım Hz. Peygamber (s.a.s)'in Mekke'den Medine'ye hicretini tarih başlangıcı olarak alan takvim. Hicrî Kamerî takvime İslam takvimi de denir. Ayın yörüngesi üzerinde dönüşüne göre düzenlendiği için kamerî (ay) veya hicrî adı verilmiştir. Ay yani kamerî takvimi ilk olarak Babillilerin kullandığı bilinmektedir. Müşrikler İslam'dan önce Kusay b. Kilab'a verdikleri önemden dolayı Onun ölümünü tarih başlangıcı olarak kabul etmişlerdir. Ancak Fil olayından sonra tarih başlangıcı olarak bu olay kabul edilmeye başlanmıştır (Tarihu'l-Yakubî, II,17). Taberî'de geçen, Peygamberimiz (s.a.s)'in Medine'ye hicretiyle tarih kullandığı şeklindeki bilgilerin ne derece sıhhatli olduğu bilinmemekle beraber, bunun kesinlik kazandığı dönem Hz. Ömer (r.a) döneminde kabul edilen hicrî takvimle başlamıştır ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hıcrı Takvım

 Hıcret

Hıcret Bir yerden başka bir yere göç etmek. Hz. Peygamber (s.a.s) ve ashabının İslam devletini kurmak üzere Mekke'den Medine'ye göç etmeleri. Rasûlullah Mekke'de tebliğ görevini sürdürürken Kureyşliler de inkarlarında diretiyorlardı. Peygamberimiz tebliğ görevini Mekke'nin dışına taşırmak istiyordu. Bu nedenle Taif'e gitti. Taifliler de Kureyşliler gibi inkarcılıkta direnmişler ve Peygamberimizi taşa tutmuşlardı. Peygamberimiz onların bu cahilce hareketleri karşısında yılmamıştır. Özellikle hacc mevsiminde Mekke dışından gelen insanlarla görüşüyor onlara İslam'ı anlatıyordu. Peygamberimiz bir gün Akabe mevkiinde Medineli altı kişi ile karşılaştı. Onlara Kur'an okudu ve İslam'a davet etti. Medineliler Peygamberimizle konuştuktan sonra durumu kendi aralarında değerlendirdiler. "Yahûdilerin geleceğini bildikleri ve kendisiyle bizi korkuttukları ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hıcret

 Hıcabe

Hıcabe Kabe kapıcılığı, perdeciliği ve anahtarlarının korunması ve elde bulundurulması ile ilgili olan görev. Buna Sidanet veya Hicabet de denilmesine rağmen "hicabe" genel kabul gören bir adlandırmadır. Bunun yardımcısına da sedanet denilmektedir. Kabe, ilk olarak Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail tarafından inşa edilmiştir (el-Bakara 2/27). Yine, Kur'an, insanlar için ilk olarak te'sis edilen mabedin Kabe olduğunu beyan etmektedir (Alu İmran, 3/96). Mekke ve Kabenin müslümanların merkezî toplanma yeri olduğunu Kur'an şöyle belirtir. "İnsanları hacca çağır... uzak yollardan sana gelsinler" (el-Hacc, 22/27). Allah Kabe'nin ilk muhafızlığını ve hacıların koruyuculuğu görevini Hz. İsmail'e vermesi neticesi daha sonraları ortaya çıkacak alan "Rifade" (hacılara ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hıcabe

 Hıbe

Hıbe Karşılıksız vermek, bağışlamak, karşılıksız bağış, bağışlanmış şey. İvaz (bedel) şart koşulmaksızın bir malın derhal temlik edilmesi: Arapçada genel olarak atıyye, nihle, sadaka ve hediyye sözcükleri de bû anlamda kullanılmaktadır. Mecelle 833. maddesindeki tarif şöyledir: "Hibe, bila ivaz bir malı temlik etmektir". 855. maddede, ivaz şartına bağlı hibe, her ne kadar başlangıç itibariyle hibe ise de, sonuçlan bakimından satıştan ibarettir. İbnü'l-Hümam (ö. 861/1457), hibenin tarifinde bila ivaz (bedelsiz) kaydından maksadın: "bila iktisab-ı ivaz", yani bir bedel kazanmamak şartıyla bir malı başkasına temlik olduğunu belirtir (İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadl, Mısır 1315-17, VII,113; Ali Haydar, Düreru'l-Hukkam şerhu Mecelleti'l-Ahkam, II,614). Hibe ile teberru sözcükleri arasındaki ilişki ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hıbe

 Hutbe

Hutbe Konuşma, cemaate konuşma yapmak, Allah'a hamd, Rasûlüne salat ve selam getirmek ve müminlere duadan ibaret olan bir zikirdir. Hutbe farzdır ve Cuma ve bayram namazlarının yerine getirilme şartlarından birisidir. Cuma ile ilgili, "Ey iman edenler, cuma günü namaz için çağırıldığınız zaman hemen Allah'ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın" (Cuma, 62/9). Ayette sözü edilen zikr bilginlere göre hutbedir veya hutbe ile birlikte namazdır. Buna göre hutbe de Cuma namazı gibi farzdır ve hutbe okunmayan Cuma namazı eda edilmiş sayılmaz (Molla Hüsrev, Dürerü'l Hukkam, İstanbul 1307, 1, 138). Ayrıca ümmetin bu konuda icma'ı da bulunmaktadır. Çünkü Hz. Peygamberden günümüze kadar, cuma namazları ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hutbe