Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Hulf

Hulf Verilen sözde, yapılan anlaşmada ve edilen vaadde durmamak. 'Hulf' kelimesi 'HLF' kökünden gelir. 'Half', arka, geri demektir. "Önlerinde olanı ve arkalarında olanı bilir" (el-Bakara, 2/155)."Bugün bedenini kurtaracağız, senden sonrakilere ayet olsun diye" (Yunuş 10/92). Halef selefin zıddı olup, öncekileri izleyen, sonradan gelen nesil(ler) anlamındadır. "Onlardan sonra bir 'half' (arka nesil) halef oldu" (el-A'raf, 7/ 169). 'Ha Le Fe' fiilinde, derece olarak geride kalma anlamı da mevcuddur. Araplar, durup durup da yersiz söz eden biri hakkında "bin sustu,'half' konuştu" derler. 'Tehallüf' kalma manasına olup, 'Halafe' "düşüklük, adîlik, ahmaklık" demektir. Aynı fiil kökünden gelen 'hılfe', masdarı ise 'peşisıralık' ifade eder: "Gece ile ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hulf

 Hulefa-ı Rasıdın

Hulefa-ı rasıdın Peygamber Efendimizden hemen sonra İslam devletini sırasıyla yöneten ilk dört halife. Hz. Ebûbekr, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali. Peygamber Efendimiz, Cenab-ı Hak'tan aldığı hidayet yolunun prensiplerini ve İslam'ın esaslarını insanlara ileten Allah'ın elçisi olduğu gibi, aynı zamanda merkezi Medine olmak üzere kurduğu İslam devletinin de başkanı idi. O'nun vefatından sonra artık peygamberlik müessesesi son bulmuş olmakla birlikte, İslam dininin iki temel kaynağı Kur'an ve Sünnet, müslümanları ve tüm insanları dünya ve ahiret mutluluğuna eriştirecek şaşmaz iki ölçü olarak kalmıştır ve hükümleri kıyamete kadar sürecektir . İşte bu temel İslamî esaslara göre İslam toplumunu yönetme işini Hz.Peygamber'den sonra ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hulefa-ı Rasıdın

 Huld, Hulud

Huld, hulud Devam etmek, kalmak, uzun süre kalmak. Bir isim olarak huld; bilezik, küpe, ebedîlik ve cennet gibi anlamlara gelir. Bu yüzden "daru'l-huld" veya "daru'l-hulûd"; cennet yurdu demektir . Huld kelimesi, Kur'an-ı Kerîm'in çeşitli ayetlerinde daha çok "ebedîlik" anlamında kullanılmıştır: "Sonra o, zulmedenlere; ebedilik (huld) azabını tadınız, denilir" (Yunuş 11 /52). "Sonunda Şeytan onu fitneye düşürerek, söyle dedi: Ey Ãdem, seni ebedilik ağacına, son bulmayacak olan devlete götüreyim mi?" (Taha, 20/120). Halbuki evrende hiçbir varlığa sonsuza dek yaşama yeteneği verilmemiştir: "Biz senden önce de hiçbir beşere, dünyada sonsuzluk vermedik..." (el-Enbiya, 21/34). Ebedîlik, ahiret hayatı ile ilgili bir kavramdır. Cennet ve cehennemin ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Huld, Hulud

 Hul

Hul Çıkarmak, gidermek, soymak ve soyunmak. Kadının ödemeyi kabul ettiği bedel karşılığında evlilik akdine son vermek, başka bir deyimle; eşlerin karşılıklı anlaşma yoluyla evliliğe son vermesi. Hul' yerine aynı anlamda muhalea tabiri de kullanılır. İslam hukukunda muhalea, evliliği sona erdiren sebeplerden birisidir. Bazı durumlarda evliliğin bu yolla sona erdirilmesine ihtiyaç duyulabilir. Mesela; eşler birbirini sevmez, biri diğerine saygı duymaz, anlaşamaz ve birlikte yaşamak çekilmez hale gelmiş olursa kocanın elinde boşama imkan ve yetkisi vardır. Fakat koca buna rağmen karısını boşamazsa ne yapılabilir? Kadın bu şiddetli geçimsizliğe ve çekilmez hayata katlanmaya devam mı edecektir? İşte bu gibi hallerde kadının bir bedel karşılığında ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hul

 Hukukullah

Hukukullah Allah'ın hakları, Allah'a ait olan haklar. Hukuk, hak kelimesinin çoğulu olup "haklar" demektir. Hukukullah tabiri "Allah'a ait haklar" anlamına gelip, buna toplum veya amme hukuku da denir. İslam hukukunda, haklar bir tasnife göre Allah hakkı ve kul hakkı (hukuku'l-ibad) olmak üzere ikiye ayrılır. Kul hakkı; kendisiyle, şahsa ait maslahatların (yarar) korunması kastedilen haklardır. Bunlar; sağlığın, çocukların ve malın korunması gibi genel veya malikin mülkü, satıcının semen, alıcının mebî (satılan mal) üzerindeki hakkını korumak gibi özel nitelikli haklar olabilir. Bunlarda, indirim, af, sulh, ibra veya mübah kılma gibi tasarruflar mümkündür. Miras cereyan eder, her bir suçta ceza tekrar eder. Allah hakları ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hukukullah

 Hukuku'l-ıbad

Hukuku'l-ıbad Kul hakları. Hukuk, hakk'ın çoğulu; ibad ise abd'ın (kul) çoğuludur. Böylece Hukuku'l-ibad, kul hakları, insan hakları demektir. Haklar genel anlamda dört kısma ayrılır. 1- Sırf Allah'a ait olan ve içinde kul payı olmayan haklar. Bunlar toplumun yararı gözetilen haklardır. Zina, içki cezaları, iman, namaz, zekat, vergi, harç ve benzeri haklar gibi. Bu haklardan vazgeçme veya bunları affetme yetkisi bulunmaz. 2- Sırf kula ait haklar. Bunlar kişisel maslahata yönelik haklardır. Kişinin alacakları, diyet (kan bedeli), telef edilen mal bedelleri gibi. Bu tür haklar kişiye ait olduğu için isterse onlardan vazgeçebilir. Çünkü insan kendine ait haklarda istediği şekilde tasarruf etme yetkisine sahiptir. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hukuku'l-ıbad

 Hudeybıye Barısı

Hudeybıye barısı Hz. Peygamber ve ashabının Kabe'yi ziyaret maksadıyla Mekke'ye gitmek istemeleri ve bunun müşrikler tarafında engellenmesi üzerine çıkan olaylardan sonra müslümanlarla müşrikler arasında yapılan anlaşma. Allah Rasûlü'nün hicretinin üzerinden mücadeleler ve savaşlarla dolu altı yıl geçmişti. Hem muhacirler, hem de Ensar, Kabe'yi ziyaret özlemiyle yanıp tutuşuyorlardı. Allah'ın elçisi, bu yılın Zilkade ayının başında bütün ashabın özlemlerine beklentilerine cevap anlamı taşıyan bir rüya gördü. Rüyasında ashabı ile birlikte güvenlik içinde Kabe'yi ziyaret ediyordu. Rasûlullah'ın ashaba anlattığı rüya, hızla bir muştu gibi yayıldı Medine'ye. Hz. Peygamber bu genel coşku üzerine, Kabe'yi ziyaret etmek isteyenlerin hazırlanmasını emretti. Hatta İslam'ı kabul etmeyen kabileleri bile ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hudeybıye Barısı

 Huddamü'l-kabe

Huddamü'l-kabe Kabe hizmetçileri anlamında bir terkip. İslam topraklarını batılı emperyalist güçlerin himaye, tecavüz ve işgaline karşı muhafaza etmek gayesiyle kurulmuş bir cemiyet. Kabe Hizmetkarları Cemiyeti 1913'de kuruldu. Başkanlığına Mevlana Muhammed Abdülbarî, genel sekreterliklerine de Mevlevi Şevket Ali ve Hüseyin Kıdwaî getirildi. Bunların üçü de Hindistanlıdır. Cemiyet, Mevlana Abdülbarî'nin üstün teşkilatlanma çalışmalarının bir ürünüdür. Cemiyetin başlıca gayesi, Kabe ve diğer mukaddes İslam beldelerine saygıyı devam ettirmek ve buraları gayr-i müslimlerin saldırılarına karşı korumak ve savunmaktı. Çünkü Ortadoğu'nun problemli şartları içinde bu görevi, sadece Osmanlı devletinden beklemek mümkün değildi. Bu konuda Osmanlılardan başka diğer müslümanların da yardımlarına ihtiyaç vardı (Gail Minault, The Khılafat ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Huddamü'l-kabe

 Hud'a (aldatma)

Hud'a (aldatma) Hile, aldatma, düzen kurma, insanın içinde gizlediği şeyin aksini açığa çıkarması. Dilimizdeki "aldatmak" kelimesi, hud'a kelimesinin karşılığıdır. İslam'da fertlerin birbirini aldatması yasak olduğu gibi, müslümanın aldanmaması da bir esastır. Çünkü müslüman bir başkasının hakkına tecavüz etmeyeceği gibi, kendi hakkını da başkasına çiğnetmez. Gerek alışverişte olsun, gerek diğer sosyal münasebetlerde olsun bir müslüman ne aldatır, ne de aldanır. Böyle bir yola asla tenezzül de etmemeli ve bir müslümanı asla aldatmamalıdır. Her müslüman diğer müslümanın kardeşi olduğu için (el-Hucurat, 49/10) toplumun birlik ve beraberliğini, bozmak bundan da öte kardeşliğini temelinden sarsan böyle bir yola tevessül etmek haramdır. Nitekim Hz. Peygamber çarşıda ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hud'a (aldatma)

 Hud Suresı

Hud suresı Kur'an-ı Kerîm'in onbirinci sûresidir. Yüzyirmi üç ayet, bin yediyüz onbeş kelime, yedibin altıyüz beş harftir. Mekkîdir. Ayet sonlarına ahenk veren fasıla harfleri: Be, Dal, Zel, Ra, Ze, Sad, Tı, Zı, Kaf, Lam, Mim-Nun'dur. Sûre, adını elli ila altmışıncı ayetler arasında kıssası zikredilen Hz. Hûd'dan almıştır. Mirac'tan sonra inen sûre, Kur'an sûreleri içinde Miûn bölümünde yer alan yüz ayeti geçkin sûrelerdendir. Ana konusu, davet, korkutma, uyarma, Allah'ın kitabı ve Nuh, Hûd, Salih, Lut, Şuayb, Musa peygamberlerin kıssalarıdır. Sûrenin nüzulünden önce Rasûlullah'ı (s.a.s) koruyan amcası Ebu Talib ile Hz. Hatice vefat etmiş, müşriklerin baskıları artmış ve bu şartlarda Hz. Peygamber en ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hud Suresı