Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiRifadeRifade
Daru'n-Nedve'ye bağlı olarak yürütülen
Ka'be hizmet birimlerinden biri; hacılara yemek dağıtma görevi.
Mekke'de Kureyş'in kolları arasında
başlıca Haşimîler, Emevîler, Nevfeller, Abdüddarlar,
Esedler, Teymler, Mahzümlar, Adiyler, Cumahlar ve Sehmler bulunmaktaydı.
Bu kolların maddeten zengin, ailece ve soyca kuvvetli
olmalarından dolayı, reisi durumunda olan kişiler Mekke
-Site devletinin meclisi sayılan Darûnnedve'de toplanırlar;
savaş, barış gibi toplumu ilgilendiren önemli konularda
karar verirlerdi. On kabile reisinin iştiraki ile oluştuğu
için bu tip toplantılara Onlar Meclisi de denilmiştir.
Rifade, "el-Ukab, Şüra, Eşnak, Kubbe,
Sefare, Eysar-Ezlam, Emval-i Muhacere, Ka'be anahtarlarını
muhafaza" gibi Darünnedve'ye bağlı olarak çalışan
hizmet birimlerinden biri idi. Bu deyim, cahiliye Araplarında "fakir
hacılara ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Rifade MüzayedeMüzayede
Arttırma, başkasına karşı bir
şeyin fiatını arttırma "Faele" babından
"zayede" fiilinin masdarıdır.
Müzayede bir satış akdi olup iki çeşittir.
Biri Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından benimsenmiş ve bizzat
uygulanmış diğeri ise yasaklanmıştır.
Enes b. Malik'ten rivayet edildiğine göre,
Ensardan biri Hz. Muhammed(s.a.s.)'e gelip dilenmiş, O'ndan bir
şeyler istemiş, Hz. Peygamber (s.a.s.); "Evinde hiç birşey
yok mu?" diye sorunca, adam, bir çul ile bir kap olduğunu söylemiş.
Hz. Peygamber (s.a.s.)'in emri üzerine adam onları getirmiş.
Rasûlüllah (s.a.s.), çul ile kabı eline alarak; "Kim
bunları satın alacak?" dedikten sonra, ashaptan biri:
"Ben onları bir dirheme alacağım" demiş.
Peygamber (s.a.s.) iki üç defa; "Kim ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Müzayede TabiunTabiun
Hz. Muhammed (s.a.s)'in sahabilerinin devrine yetişen,
onları gören, iman sahibi olduğu halde onlarla beraber bulunan
ve iman üzere vefat eden kişiler, sahabeden hadis nakledenler.
Arapça bir kelime olan tabiûn, "tebi-e"
fiilinden gelmektedir. Bu fiil, birinin izinde yürümek, ona tabi olmak,
beraberinde bulunmak, cemaatın namazda imama tabi olması gibi
manaları ifade eder. Bu fiilden ismi faili, "tabiun" dur.
Sonuna nisbet ya'sı bitişince, "tabiî" olur. Bunun
çoğulu da, "tabiûn" dur. Kelime olarak Türkçe karşılığı;
uyanlar, tabi olanlar demektir. Dinî anlamda da, Hz. Muhammed (s.a.s)'in
sahabilerine tabi olan, onları takib eden nesil için kullanılır.
Arap gramerine göre, tabiûn kelimesi ref' halindedir, yani ötreli
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Tabiun SosyalizmSosyalizm SOSYALİZM
Sosyal teşkilatlanmayı eşitlik
ölçüsüne göre düzeltmeyi gaye güden teori.
Sosyalizm, ferdiyetçi ve hürriyetçi (liberalist)
sistemlere karşı bir tepki olarak doğmuştur. Sermaye
sahipleriyle işçiler arasındaki eşitsizliği, servet
ve refah farklarını ortadan kaldırma
iddiasındadır. Bu iddialar doğrultusunda Sosyalizmi önce
ekonomik bir çerçeve içinde; yani servetin üretimi, tüketimi, paylaşılması
ve dağıtımı açısından ele
almalıdır. Bu açı, bizi Sosyalizmi meydana getiren
şartları araştırmaya götürür. Liberal demokrasinin
ve Kapitalizmin doğurduğu yetersizlikler ve adaletsizlikler,
sanayileşme olayına; sanayileşme de, sosyal, ekonomik ve
şuurlu bir şekilde teşkilatlanan işçi sınıfının
siyasi bir güç halinde ortaya çıkmasına götürür.
Sosyalizm, öncelikle liberal Kapitalist düzenin
adaletsizliklerine karşı çıkmak ve isyan etmekle ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sosyalizm MurahıkMurahık
Büluğ yaşına yaklaşmış
kimse anlamında bir fıkıh terimi. Büluğ çağına
ulaştığı halde baliğ olmamış
erkeğe "murahık", kadına da
"murahıka" denilir.
Çocuklukla gençlik dönemi arasında kalan
erkeğe murahık, kadına murahıka denir. Bu dönemde
insan çocukluğu geride bırakmıştır, gençlik
dönemine henüz girmemiştir. Bu dönem hakikaten veya hükmen baliğ
oluncaya kadar devam eder.
Büluğ yaşının
başlangıcı, erkeklerde on iki, kızlarda dokuzdur. Büluğ
çağının son sınırı erkekte ve kadında
on beştir.
Büluğ yaşının son
sınırına gelmediği halde ihtilam olan erkek ve hamile
olan kadın hakikaten baliğ sayılır. On beş
yaşına ulaşan erkek ve kadında ihtilam olma, hamile
kalma özelliği görülmese bile bunlar hükmen baliğ
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Murahık FucurFucur
Azmak, günaha dalmak, doğru yoldan ayrılmak,
yemin ve sözünde yalancı çıkmak. Allah'ın emirlerinden
çıkmak, dinî ölçü ve prensiplere aykırı hareket etmek,
fısk ve isyana düşmek.
Kur'an-ı Kerîm'de, bu kelime benzer kalıplarıyla
yedi yerde geçmekte, fakat "fücûr" kalıbı halinde
sadece bir yerde geçmektedir. O da eş-Şems suresi 8. Ayet-i Kerîmedir
ki, mealen şöyledir: "Sonra da ona iyilik ve kötülük
kabiliyeti verene andolsun ki..." (Diğer ayetler için bkz.
"Facir" maddesi)
Bu ayette "fücûr" kelimesi "takva"
kelimesinin zıddı olarak ifade edilmekte ve "takva",
"iyilik kabiliyeti" olarak, "fücûr" ise, "kötülük
kabiliyeti" olarak ele alınmaktadır. Buradan da "takva"
ve "fücûr"'un zıt anlamlar
taşıdığını ve her ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Fucur RecebReceb
Kamerî ayların yedincisi; İslamî takvimin
aylarından biri Muharrem ile başlayan ve Zilhicce ile sona eren
Kamerî takvim aylarının yedincisi olan Receb, aynı zamanda
"üç aylar"ın ilkidir.
"Receb" kelimesi; herhangi bir şeyden
korkmak, utanmak veya bir kimseyi heybetinden dolayı ululamak ve
tazim etmek manalarına gelir (M.Z. Pakalın, Osmanlı Tarih
Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul 1983, III, 18-19).
Cahiliye devrinde Araplar, putları için bu ayda
kurban keserlerdi. Araplar arasında mukaddes bilinen Receb ayı,
haram aylardan (eşhur-i hurum) biridir. Diğer üç haram ay ise,
Zilkade, Zilhicce ve Muharrem idi. Receb ayı, birbirini takip eden
aylardan hemen sonra gelmediği ve yedinci sırada olduğu için
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Receb MürüvvetMürüvvet
Mertlik, yiğitlik ve insaniyet, iyilik ve
cömertlik anlamlarında bir İslam ahlakı terimi. Mürüvvetin
çok çeşitli tarifleri yapılmıştır. Bu tariflere
göre mürüvvet, nefsin bütün pislik ve kötülüklerden korunması,
halk nazarında insanı kötü gösteren bütün davranışlardan
sakınılmasıdır. İnsanlığa uygun olan
şeyi yapmak, güzel görünen şeyleri alıp kötüye
götüren yollardan kaçınmak ve açıkça yapılmasından
utanılacak bir şeyi gizlice yapmamak da bir mürüvvetin
eseridir. Aynı zamanda görülen bir iyiliği unutmamak ve
fırsat düşünce karşılığında iyilik
yapmak da mürüvvet eseridir. Mürüvvet doğruluğa götüren
sebeplerden biridir. Mürüvvet sahibi olmak, yalan söylemeyi önler ve
doğru olmayı gerektirir.
İnsanın yaşadığı toplum içinde,
o toplumun örf ve adetlerine uygun ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mürüvvet SureSure
Yüksek rütbe, derece, mevki, şan, şeref,
yapısı güzel ve yüksek bina veya binanın bir
kısmı veya bir katı, duvarın yapısında
kullanılan taş, kerpiç, veya tuğla gibi malzemenin her bir
sırası, nişane ve alamet anlamında bir kelime. Küçük
veya büyük, uzun veya kısa Kur'an-ı Kerim'in yüz ondört bağımsız
bölümünden her birine verilen ad. Süre kelimesinin hangi kökten
türetildiği hakkında değişik görüşler
vardır. Bazıları hemzeli olarak "bir kapta kalan
artık yemek veya su" anlamındaki "su'r"
kelimesinden türemiş olduğunu söylerken; diğer
bazıları hemzesiz olarak sara fıilinden türetildiğini
söylemişlerdir.
Bunlardan birincisine göre, Kur'an-ı Kerim'in
bir kısmına veya kısımlarına su'ra denilmesi mümkün
olmaktadır. İkinciye göre ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sure Özel Mülkiyetözel mülkiyet
Bir şahsın elinde bulundurduğu
malın kendisi ve menfaati ile birlikte ona ait olması,
malın başka birisi ile ilişiğinin bulunmaması.
Özel mülkiyet, İslamın icad ettiği bir
hak değildir. İslam, doğuşu esnasında özel
mülkiyetle karşılaşmış ve onu kaldırmak
yerine, mülkiyeti elde etme yollarını ıslah etmiş ve
özel mülkiyet hakkı yanında bir de amme (kamu) mülkiyetini
müesseseleştirmiştir (Fahri Demir, İslam Hukukunda
Mülkiyet Hakkı ve Servet Dağılımı, Ankara 1986,
s. 127).
Mutlak manada mülkiyetin sahibi Allah'tır. Allah
malın yaratıcısı, hibe edeni ve rızık olarak
vericisidir. Bu sebeple Kur'an-ı Kerim bu gerçeği Onlara
Allah'ın size verdiği maldan verin..." (en-Nûr, 24/33);
"Size rızık olarak verdiklerimizden ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Özel Mülkiyet |