Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiHasr-ı CısmaniHasr-ı cısmani
Haşr; Kıyamet gününde amellerine bakılmak
için ölülerin diriltilerek bir yere toplanmaları demek
olduğuna göre; "Haşr-ı Cismanî" bedenen,
cisimle, cesetle dirilme, bedenlerin haşri demektir:
Ölümle, ruhların bedenlerden
ayrıldığı, dolayısıyla bedenlerin ruhsuz
kalarak çürüdüğü ve toprağa
karıştığı malumdur. Ruhlara gelince, onların
ölmeyip kıyamete kadar ruhlar aleminde bekletildiklerini biliyoruz.
Dolayısıyla ahirette diriltilecek olan bedenimizdir. Haşrolunacak
olan da, ruhları kendilerine avdet etmiş vücutlarımızdır.
Böyle olunca, bazı filozofların iddia ettiği gibi "haşr";
yalnızca ruhların haşredilmesi şeklinde olan "haşr-ı
ruhanî" değil, aksine ruhla birlikte bedenlerin haşri,
yani "haşrı cismanî" şeklinde olacaktır.
Eğer haşr filozofların iddia ettiği gibi yalnızca
ruhanî olsaydı, Cenab-ı Allah'ın ölümden sonra
bedenlerin ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hasr-ı Cısmani Hasr Ve NesırHasr ve nesır
Haşr; bir topluluğu bulunduğu yerden çıkarmak,
meskenlerinden koparıp başka bir yere sevketmek, sürgün etmek
ve bir yere toplamak demektir, "Kitap ehlinden inkarcıları
ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O'dur" (el-Haşr,
59/2) ayetinde geçen "haşr" sözü kıyamet günü
vuku bulacak olan "haşr" değil, onun küçük bir
numunesi olmak üzere Nadiroğulları yahudilerinin
yurtlarından çıkarılıp sürülmesi demektir. Bu
"haşr" ehl-i kitabın ilk haşridir. Yani bunda
ehl-i kitap, Arap Yarımadasından ilk defa olarak çıkarılmak
suretiyle haşrolunmuşlardır. İkinci haşirleri de
herhalde kıyamette olacaktır.
Terim olarak "haşr"; insanların
öldükten sonra dirilip dünyada iken yaptıkları işlerden
ve söyledikleri sözlerden dolayı sorguya çekilmek üzere "mahşer"
denilen yere sürülmeleri, ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hasr Ve Nesır Hasr SuresıHasr suresı
Kur'an-ı Kerîm'in elli dokuzuncu sûresi. Medine
döneminin dördüncü yılı Rebiülevvel ayında nazil oldu.
Sûre, yirmi dört ayet, dört yüz kırk beş kelime, bin
beş yüz otuz harften meydana gelir. Adını ikinci ayetinde
geçen, Benû Nadir yahudilerinin sürgününü ifade eden "haşr"
kelimesinden almaktadır. Nadiroğullarından bahsettiği
için bu sûreye "Nadir sûresi" de denir. Sûrenin iniş
nedeni, Nadiroğulları yahudilerinin sözleşmelerinden dönerek
müslümanlar aleyhinde Medine'ye saldıran müşrik ordusuna
yardım etmeleri ve bununla da kalmayıp Hz. Peygamber'e suikast düzenlemeleri
yüzünden müslümanlarla yaptıkları savaştır. Süre
bu savaşı ve neticesini konu edinir ve ardından müslümanları
ahlakî yönden eğiten ayetten gelir. Son bölümdeki ayetler de
Allah'ın sıfatlarını ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hasr Suresı HaseneHasene
İyilik, güzellik, sevab, iyi akibet, iyi söz ve
iş, nimet.
Arapça'da iyiliğin ve güzelliğin her türünü
anlatmak için kullanılan bir kelimedir. Karşıtı, suç,
kötülük, günah demek olan "Seyyie"dir.
Türkçeye de hemen hemen aynı anlamları
taşıyarak girmiş olan bu kelime konuşma dilinde daha
çok, hayır-hasenat biçiminde, bir deyim gibi kullanıla
gelmekte ve özellikle kalıcı ve sürekli hayır
işlerini ifade etmektedir. "Hasene" kelimesi Kur'an-ı
Kerîm'de yirmi sekiz yerde bu tekil haliyle, üç yerde de "hasenat"
olarak çoğul şekliyle geçer. Sözkonusu ayetlere baktığımızda
hepsinde ortak nokta olarak "hasene"nin yüce Allah'tan gelen
bir üstünlük oluşunun özellikle vurgulandığını
görürüz.
Nitekim, kulların amellerinin övüleni ve
buyurulanı ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hasene Hasen HadısHasen hadıs
Lügatta güzel, hoş anlamına gelen bu
kelimenin istılah manası hakkında değişik görüşler
vardır.
Bir hadisin "hasen" diye
tanımlanması hadisin metin veya manası nedeniyle
değil hadisin ravî zincirindeki kişilerin durumundan
kaynaklanmaktadır. Buna göre; "Adalet şartını
taşımakla birlikte, zabt yönünden sahih hadis ravîlerinin
derecesine ulaşamamış kimselerin muttasıl (kesintisiz)
isnatla rivayet ettikleri, şaz ve illetten uzak hadis" (İbn
Hacer, Nuhbetü'l-Fiker, s. 24); "Ravîsi doğruluk ve emanetle
meşhur olmakla birlikte, zabt vasfındaki kusurundan dolayı
sahih derecesine ulaşamayan hadis" (Suyuti, Tedrib, s. 89)
şeklinde tarifler yapılmıştır.
Hasen olup olmama ravîlerden kaynaklandığı
için bir hadis bir imama göre hasen olarak görülürken bir- başkası
için zayıf ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hasen Hadıs HasefeHasefe
Erkek cinsiyet organının uç kısmı,
sünnet mahalli.
Haşefe bazı dînî hükümlerde sözkonusu
olur ve o hükümlerde ölçü kabul edilir.
Gerek kadın ve gerekse erkeğe guslün lazım
gelmesi için birkaç sebepten bir tanesi kadın-erkek münasebetidir.
İşte bu münasebette haşefenin kadın cinsiyet
organı içerisinde kaybolması cünüblük için yeter sebeptir.
Ama haşefenin kaybolmayacağı kadar bir münasebet guslü
gerektirmez (Buharî, Gusül, 28; Tirmizî, Tahare, 80; İbn Mace,
Tahare, 111; İbn Hanbel, V, 123, 227; el-Mevsılî, el-İhtiyar,
I,12).
Şer'î tahlil'de de haşefe esas
alınır. İslam'da üç talakla boşanmış
olan kadın, normal olarak bir başka erkekle evlenip fiîli birleşme
olmadan ve ondan da boşanmadan eski kocasıyla ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hasefe HasedHased
Kıskanmak, çekememek, başkasında olan
sağlık, zenginlik ve benzeri nimetlerden dolayı
rahatsız olarak o kişiden o nimetin gitmesini istemek. Kalpte
bulunan ve insanı kötülüklere sürükleyen en önemli ve gayri
ahlakî özelliklerden, hastalıklardan birisidir. Bilgisizlik ve
tamahkarlığın birleşmesinden,
kaynaşmasından doğar. En çok da tanıdık ve
akrabalar arasında kendisini gösterir:
Haset, çirkin huyların en
zararlılarındandır. Herkeste bulunmakla birlikte dereceleri
farklıdır. Kimi insanda haset duygusu bir an için gelip gider;
kiminde ise iyice yerleşir, bütün benliğe hakim olur ve
gittikçe artar. İşte asıl üzerinde durulması gereken
ve tehlikeli olan haset sonuncusudur. İmam Gazalî'ye göre haset
ancak bir nimete karşı olur. Allah bir kimseye bir ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hased Hasat SatısıHasat satısı
Bir malı, satış bedeli tarım
ürünlerinin hasadı zamanında ödemek üzere satmak. Burada,
satış bedelinin vadesinde bilinmezlik olduğu için satım
akdi fasittir.
Bir satım akdinde anlaşmazlığa yol
açacak derecedeki bilinmezlik ya malda, ya satış bedelinde, ya
da va'dede olur. Satılan malın cins veya nev'ini yahut
markasını söylememek, bir sürüden yüz koyun karşılığında
bir gayrı menkulü satın almak, satış bedelini
buğdaylar biçildikten sonra ödemek üzere satış yapmak
gibi. Bu çeşit satışlarda satıcı ve
alıcı kendi menfaatine daha uygun olan ifa şeklini ister,
karşı taraf buna razı olmayabilir ve aralarında
anlaşmazlık çıkar. Bu yüzden Hz. Peygamber (s.a.s)
kendisinde garar (anlaşmazlığa düşürecek eksiklik)
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hasat Satısı Hasan-ı BasriHasan-ı basri HASAN-I BASRİ
Tabiînin büyüklerinden. Zahid, muhaddis, fakîh ve
müfessir.
Adı, Ebû Said el-Hasan b. Ebi'l-Hasan Yesar
el-Basrîdir. Babası Yesar, Irak'ın bir kasabası olan Meysanlıdır.
Yesar, Meysan'ın fethedilmesi sırasında esir düşmüş
ve buradan efendisinin kendisini azad ettiği, daha sonra da
Hasan-ı Basrî'nin annesi Hayra ile evlendiği Medine'ye götürülmüştür.
İşte, Hasan-ı Basrî, burada Hazreti Ömer'in halifeliğinin
son ikinci yılı olan Hicrî 21 senesinde doğmuştur
(21/641).
Annesi Hayra, Peygamberimizin hammı Ümmü
Seleme'ye hizmette bulunmuştur. Bu arada, Ümmü Seleme'nin Hasan'ı
emzirdiği ve ondaki hikmet ve belağatin bundan dolayı
olduğu söylenir. Ayrıca, Ümmü Seleme'nin, kendisini Ömer'e
götürdüğü ve onun için şöyle dua ettiği de ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hasan-ı Basri Hasan B. Alı B. Ebi TalibHasan b. alı b. ebi talib HASAN B. ALİ B. EBİ TALİB
(3-50/624-670)
el-Hasan b. AIi b. Ebî Talib el-Haşımî
el-Kuraşî, Hz. Peygamber'in en çok sevdiği torunlarından
ve O'nun "Reyhanesi", Hz. Ali'nin, Hz. Fatıma'dan
doğan büyük oğlu. Hulefa-i Raşidîn'in beşincisi
kabul edilir. İmamiyye'ye göre ise 12 imamın ikincisidir.
Üçüncü hicrî yılı, Ramazan
ayının ortalarında Medine'de doğdu. Şaban
ayından; 4. veya 5. hicrî senesinde doğduğuna dair rivayetler
varsa da, en doğru görüş, 3. hicrî senede doğduğuna
dair rivayettir (İbnü'l-Esîr, Üsdü'l-Gabe, II, 10; İbn
Hacer el-Askalanî, Tehzîbü't-Tehzîb, Haydarabad 1325, II, 296). Hz.
Hasan doğduğunda, Hz. Peygamber bir torununun olduğunu
duyunca hemen Hz. Ali'nin ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Hasan B. Alı B. Ebi Talib |