Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Gurur-gururlu

Gurur-gururlu Büyüklenme, kibir, ucub. Hakkı çiğneyen, insanları küçük gören, kişinin hali. Kendini yüksek ve değerli tutan. Kendini başkalarından üstün; başkasını ise aşağı görme hastalığı. Övünme, şeref anlamlarında da kullanılır. Kibir, kişinin kendisinde bulunan ilim, mevkî ve doğruluk gibi hususiyetleri başkasından üstün görmesidir. Bu, Allah'ın kızgınlığına, insanların hoşnutsuzluğuna sebep olduğu için sahibini felakete götüren bir hastalıktır (et-Tac, V, 31). İnsan ruhunun arındırılması gereken kötülüklerden biri olan kibir, Rağıbu'l-İsfahanî'ye (Ö. 503/1109) göre, "Kendini beğenen insanın, bu isteğini nefsine tahsis ederek, kendini başkalarından daha büyük görmesidir" (Rağıbu'l-Isfahanî, el-Müfredat, s. 421). Kibir, tekebbür ve istikbar birbirine yakın manada kullanılmışlardır. İmam Birgivî (Ö. 981/1573) kibir için, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Gurur-gururlu

 Gurre

Gurre Aklık, parlaklık; atın alnındaki beyazlık; akıtma, kamerî ayların ilk gecesi ve günü. Çoğulu gurer'dir. Bir terim olarak ana karnındaki cenînin * suç işleme yoluyla düşmesine sebep olan kimsenin ödeyeceği tazminat demektir. İslam'da insanın mal, can, ırz dokunulmazlığı gibi temel hakları vardır. Yaşama hakkı en başta gelir. Bu yüzden çocuk ana karnına düştüğü andan itibaren koruma altına alınmış, ona zarar verene bazı dünyevî veya uhrevî cezalar konulmuştur. Bir kimse ana, baba veya bunlardan başkası olsun hamile bir kadının karnına veya sırtına veya yanlarına yahut başına yahut uzuvlarından bir uzvuna vurduğu veya onu dövmek, öldürmek, azarlamakla korkuttuğu zaman, kadın çocuğunu düşürürse iki ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Gurre

 Gulüvv

Gulüvv Bir şeyde aşmak. Bir ticaret terimi olarak, piyasada fiyatların normalin üstünde artışını ifade eder. İslam hukuku, alış-verişte karı yasaklamadığı gibi, onun için bir sınır da koymamıştır. Ancak alış-verişlerde yalan, hile, malın kendisinde olmayan sıfatlarla övme veya satılacak maldaki bazı kusurları gizleme yasaklanmıştır. Arz ve talebin karşılaşması ile serbest rekabet sonucu, bir piyasada oluşan fiyatlar ölçü alınarak satış yapılabilir. Bazı durumlarda kıtlık, mal darlığı, arzın kısılması veya tüketicilerin alım gücünün yükselmesi gibi sebeplerle, bazen de ekonomik bir sebep olmaksızın psikolojik nedenlerle piyasa fiyatları normalin üstünde artabilir. Acaba bu gibi durumlarda devlet fiyatlara müdahale ederek narh koyabilir mi? Yoksa piyasayı kendi şartları ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Gulüvv

 Gulül

Gulül Savaş ganimeti ve bunlara benzer şeylerde hıyanet etmek; esir veya tutukluya kelepçe ve bukağı vurmak; doğruyu görmemek; suyun ağaçların arasından akması. Gull isminin çoğulu olarak; kelepçe, bukağı, hararet, şiddetli susuzluk demektir. Gulül, bir İslam hukuku terimi olarak; savaş ganimetlerinden çalmak, aşırmak ve taksimden önce ganimet mallarından birşey almak anlamına gelir. İslam'da ganimet yolsuzluğu konusu ilk defa Bedir gazvesinde (2/624) kaybolan kadife bir örtüyle ilgili olarak ortaya çıkmıştır. Örtüyü Hz. Peygamber'in almış olabileceğinin söylenmesi üzerine şu ayet inmiştir. "Bir peygamberin ganimet malına hıyanet etmesi düşünülemez. Kim hıyanet ederse kıyamet gününde hıyanet ettiği şeyle gelir. Sonra herkese kazandığının karşılığı tam olarak verilir, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Gulül

 Gerıcı-gerıcılık

Gerıcı-gerıcılık GERİCİ-GERİCİLİK Geriye dönmek isteyen, geride kalan dönemi ve bu dönemin değer yargılarını benimseyen, özleyen kişi ve bu kişinin niteliği. Gerici ve gericilik kavramları mürteci ve irtica kelimeleriyle de dile getirilir. Gericilik, kavram olarak zamansal bir geriye dönüş isteğini de içermekle birlikte, temelde değerlerle ilgilidir. Bu nedenle savunduğu değerlerin geçmişe, geride kalan bir döneme ait olup olmaması değil; bu değerlerin mahiyeti, niteliği kişiyi gerici ya da mürteci yapar. Bu temel anlamına karşılık İslam toplumlarının Batılılaşmasından, Batılı cahilî değerlerin egemenliği altına girmesinden sonra gerici ve gericilik deyimleri İslam dışı yönetimler ve işbirlikçisi kimseler tarafından tam tersi anlamda, siyasal ve ideolojik bir suçlama ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Gerıcı-gerıcılık

 Gerdek Gecesı

Gerdek gecesı Evlenmiş karı ve kocanın ilk defa bir araya geldikleri gece. Bu buluşmanın özelliği, kadın ve erkek için daha önce bilinmesi mümkün olmayan maddî ve manevî mahremiyetin ortadan kalkmasıdır. Çünkü o geceden önce, ayrı dünyalarda yaşayan iki insan, birbirlerine yaklaşarak aynı hayatı paylaşma durumuna gelmişlerdir. Bunun da ötesinde, aile olarak belirli hak ve görevleri "fiilen yaşama" olayını başlatmışladır. Gerdek gecesini, sadece cinsî yönden iki farklı cinsin birbirlerini tanıması olarak görmemek gerekir. Bu beraberlik aynı zamanda, manevî ve hissî bir bütünleşmenin de başlangıcı olmaktadır. Olgunluk seviyesine gelen iki gencin, ondan sonraki hayatları belirli bir ölçü ve plan dahilinde sürecektir. Bu bakımdan ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Gerdek Gecesı

 Gelın

Gelın Türkçe "gelmek"ten gelir; evlenmeye hazırlanmış veya yeni evli kadın. Evlenmek üzere hazırlanan ve süslenen kız, yeni evlenen kadın, kaynata ve kaynananın oğlunun (damadın) hanımı anlamlarına gelen "gelin" kelimesi, ilk defa kocaya giden bakire kız manasına geldiği gibi; koca evine gelen kadına da yaşı ve durumu ne olursa olsun gelin adı verilir. Gelinin baba evinden alınarak kalabalıkla damadın evine götürülmesine "gelin alayı" denilir. Bir kız nişanlandığı andan itibaren oğlan evi tarafının gelinidir. Gelin ve düğün muamelelerini İslam'ın kesin haram ve helal hükümlerini dışlamamak üzere her yörenin kendine has kültürü, örf ve adetleri çerçevesinde uygulamak mümkündür. Hemen bütün kültürlerde gelinin baba evinden ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Gelın

 Gelenek

Gelenek Bir toplulukta zaman içinde meydana gelen ve toplum içerisinde kabul gören maddî ve manevî husus ve alışkanlıklar. Bunlara adet de denilir. Örf ise, biraz daha kuvvetli hale gelmiş adet ve geleneklerdir. Örfler, hukuk açısından önemli bir hüküm kaynağı olarak kabul edilmişlerdir. Gelenek veya adetler, eskiden devralınan ve toplum hayatının çeşitli yönlerinde yerleşen iş ve davranış tarzlarıdır. Bu bakımdan eskiden devralınan her düşünce ve alışkanlık, kötü olmayacağı gibi; mutlaka iyi de demek değildir. Bazı adet ve gelenekler toplumları yozlaşmaya ve atalete sevk ederken; bir başka tür gelenekler, sosyal hayatın sürekliliği ve ahengi için önemli faydalar sağlar. Eski asırlarda örf ve adetlerin ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Gelenek

 Gece Ibadetı

Gece ıbadetı Daha çok "gece namazı" veya "teheccüd namazı" olarak bilinen ve çok fazla sevabı nedeniyle Resulullah tarafından müslümanların özendirildiği, en sahih rivayetlere göre gecenin ikinci yarısında uykudan kalkılarak on iki rekat olarak kılınan nafile namazı. Kur'an-ı Kerîm'in Müzzemil suresinin baş tarafında: "Ey o örtünen, kalk gece, ancak birazında: Yarısı, yahut eksilt ondan biraz. Ya da artır ve Kur'an oku, tertip ile yavaş yavaş, güzel güzel. Çünkü, biz senin üzerine ağır bir söz atacağız. Çünkü, gece neşesi hem daha dokunaklı, hem deyişçe daha sağlamdır" buyurularak, risaletin daha başlangıcında, bazı alimlere göre beş vakit namazdan önce gece namazı emredilmiş ve İslam'ın tebliğini ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Gece Ibadetı

 Gazzali

Gazzali GAZZALİ Ebu Hamid Muhammed b. Muhammed b. Ahmed' (H. 450/505/m. 1058-1111) Tus şehrinde doğdu. Yaşadığı yüzyıl siyasî bakımdan çalkantılı, fakat ilmî ve dinî hayat bakımından İslam dünyasının ve hatta o günkü dünyanın en parlak dönemini teşkil eder. Ayrıca Gazzalî, yalnız döneminin değil, bütün İslam düşüncesi tarihinin en önde gelen düşünürlerindendir. Ehl-i sünnet inancına yaptığı hizmet, kendisine Huccetü'l-İslam lakabının verilmesine sebep oldu. Fıkıhta Şafiî, kelamde Eş'ariyye ekolünü benimsemiş olan Gazzalî ömrünün sonlarını tasavvufî bir hayat içinde geçirdi. Gazzalî; Kelamcılar, sûfiyye, batinîler ve özellikle yunan kaynaklı felsefe dahil, devrinin bütün düşünce şekillerini olabildiğince tahlil ve tenkitten geçirdi (De Boer, İslam'da Felsefe tarihi, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Gazzali