Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Fıraset

Fıraset Düşüncede tutarlı olmak, bir şeyde düşünerek davranmak ve basiretli hareket etmek, bir şeyin gerçek mahiyetini görebilmek. Bir kişi işlerin iç yüzünü görebildiği, önceden tahmin edip, düşünebilme kabiliyet ve maharetine sahip olduğu müddetçe firasetli sayılır. Bir müslüman kalbini kin, nefret, münafıklık, çekememezlik, düşmanlık ...vb. her türlü kalb hastalıklarından temizleyip, iman nuru ile takva muhabbetiyle doldurduğunda, aynaya akseden eşyanın sureti gibi bazı sırlar adeta cilalanmış olarak kalbine akseder, "başkalarının gönüllerindeki saklı olan şeyleri de keşfedebilir ki, işte bu gerçek "firasettir". Nitekim Hz. Peygamber "müminin firasetinden sakınınız; zira o Allah Teala'nın nuru ile bakar" (Suyûtî, el-Camiu's-Sağır, 1, 24) buyurmuştur (Gazzalî, İhyau Ulumi'd-Din tıc. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Fıraset

 Fırak-ı Dalle

Fırak-ı dalle Fırak kelimesi fırka kelimesinin çoğulu olup, fırkalar, topluluklar demektir. Fırka kelimesi de lügatta kendilerini başkalarından ayırdedecek özelliklere sahip insan toplulukları, zümreler anlamında olup tarihimizde ve Türkçede fırka kelimesi parti anlamında da kullanılmıştır: Terakki Perver Fırka, Cumhuriyet Halk Fırkası, Serbest Fırka gibi, Siyasi parti manasına gelmiştir. Dalle kelimesinin aslı dalletun'dur, dalle fiilinin ikinci mastarı olup isim gibi mana kazanır; sapmak, doğru yoldan ayrılmak, kayıp olup telef olmak anlamlarına gelir. Böylece ele aldığımız terkip doğru yoldan sapmış, ayrılmış fırkalar, topluluklar anlamına gelmektedir. Bu fırak-ı dalle tabiri, dini terim olarak İslam Dininin belirlediği doğru yoldan, sıratı müstakimden ayrılan, ondan uzaklaşan, kendi heves ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Fırak-ı Dalle

 Fıl Suresı

Fıl suresı Kur'an-ı Kerîm'in yüzbeşinci suresi. Mekke'de nazil olmuştur; beş ayettir. fasılası Lam harfidir. Adını birinci ayetinde geçen "fil" kelimesinden alır. Fil, Asya ve Afrika'da yaşayan, iri yapılı, güçlü hortumlu, büyük kulakları ve boynuzları (fildişi) olan bir kara hayvanıdır. Sure, önceki bir dönemde Allah'ın müminlere yardımını ve büyüklenenlere karşı gösterdiği gazabını anlatmaktadır. Surenin nüzul sebebi şudur: Habeşistan'ın Yemen valisi Ebrehe, San'a'da büyük bir tapınak yaptırdı. Gayesi, Kabe hacılarını buraya çekmekti. Fakat Kinane kabilesinden bir veya birkaç kişi geceleyin bu tapınağa girerek burayı pisledi. Buna son derece kızan Ebrehe büyük bir ordu hazırladı. Bu muazzam ordunun karşısında kimse dayanamazdı. Geçtiği yerlerde her ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Fıl Suresı

 Fıkıh

Fıkıh Bilmek, anlamak, bir şeyin bütününe vakıf olmak. Istılahta, bir kimsenin leh ve aleyhindeki hükümleri bilmesi demektir. Başka bir tarife göre fıkıh; kişinin ibadetlere, cezalara ve muamelelere ait şer'î hükümleri mufassal delilleriyle bilmesidir. Ayrıca, söz ve fiillerin amaçlarını kavrayacak şekilde keskin ve derin anlayış diye de tarif edilmiştir (Muhammed Maruf Devalibî, İlmi Usûl-i Fıkıh, Beyrut 1965, 12; İbn Abidin, Reddü'l-Muhtar Ale'd-Dürri'l Muhtar, İstanbul 1982, I, 34; İmam Burhaneddin, ez-Zernûci, Ta'limü'l Müteallim, İstanbul 1980, 27; M. Ebû Zehra, İslam Hukuk Metodolojisi (Fıkıh Usulü), 13; Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk-ı İslamiye ve Istılahat-ı Fıkhıyye Kamûsu, İstanbul 1976, I, 13). Kur'an-ı Kerîm'de: "... O kavme ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Fıkıh

 Fıkh-ı Ekber

Fıkh-ı ekber Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı A'zam Ebû Hanîfe (ö. 150/767)'nin itikada dair kısa ve özlü eseri. Fıkıh, Mecelle'de "şer'î amel; meseleleri bilmek" (madde, I) şeklinde tarif edilmişse de Ebû Hanife devrinde, çeşitli ilimlerin henüz bağımsızlığını kazanmadığı bir dönemde fıkıh, kelam ilmi ve inanç esaslarını da içine alıyordu. Eser bu yüzden "el-Fıkhu'l-Ekber (En Büyük Fıkıh)" adını almıştır. Fıkh-ı Ekber'i, Aliyyü'l-Karı, Ebû Hanife'nin diğer eserlerindeki düşüncelerini bir araya getirerek ve Fahruddin er-Razı, Taftazanî, Konevî gibi bilginlerin fikirlerinden de yararlanarak şerh etmiştir. Fıkh-ı Ekber'de yer alan akîde esaslarını şöyle özetleyebiliriz: Bir yükümlüyü mümin haline getiren iman esasları şunlardır: Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, öldükten ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Fıkh-ı Ekber

 Fıdye-ı Necat

Fıdye-ı necat Kurtuluş fidyesi, kurtulma bedeli. Fidye ve eş anlamlısı "fıdaü" sözlükte; esirleri kurtarmak için verilen bedel, bazı ibadetlerdeki eksikliklerden dolayı Allah için yoksullara verilen meblağ, ve kurban anlamlarına gelir. Fidyenin çoğulu fida'dır. Bir islam hukuku terimi olarak; savaşta esir düşen kimsenin, kurtulmak için vermek zorunda kaldığı bedel anlamına gelir. Hz. Peygamber bazı savaş esirlerini karşılıksız olarak serbest bırakmış, bazıları öldürülmüş, bazıları da mal karşılığında veya esir mübadelesi sonunda salınmıştır (eş-Şevkanî, Neylü'l-Evtar, VIII, 2-6). Bu uygulama, toplum yararını gözetme ve müslümanların durumuna en uygun olanı tercih etme esasına dayanır. Hanefilere göre, İslam devlet başkanı, savaş esirleri hakkında üç alternatiften birisini uygulayabilir. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Fıdye-ı Necat

 Fıdye

Fıdye Esiri veya herhangi bir kişiyi içine düştüğü durumdan kurtarmak için verilen mal veya para, kurtulmalık. İbadette meydana gelen bir noksanlığa karşılık olarak verilen mal ve bedele de fidye denir (es-Sabûni Revalû'l-Beyan Tefsir-û Ayati'l Ahkam, I, 189) veya başka bir tarifle: "Fidye, bir şeyin yerinde geçerli olmak üzere verilen bedel demektir" (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an dili, I, 631). Mesela oruç tutamayacak kadar hasta olan bir müslüman tutamadığı her güne karşılık bir fidye verir. Bu, oruç yerine geçerli bir bedeldir. Fitre'nin miktarı ne ise fidyenin miktarı da odur. İbadetlerden oruç hakkındaki fidye, ayetle sabittir: "O size farz kılınan oruç, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Fıdye

 Fıcar Savasları

Fıcar savasları FİCAR SAVAŞLARI Cahiliye döneminde müşrik Araplar arasında haram aylar* dan birisinde yapılan savaşlar. İslam'da yasak olduğu gibi cahiliye döneminde de Müşrikler arasında haram aylarda savaş yapmak, kan dökmek, haksızlık ve kötülüklerde bulunmak yasaklanmış idi. Muharrem, Receb, Zilkade ve Zilhicce aylarından oluşan bu aylarda yasağın ihlal edilmesi, büyük bir günah ve suç sayılıyordu. Bu telakkiye rağmen cahiliyye döneminde zaman zaman haram ayların kudsiyeti çiğnenmiş, kanlı bazı savaşlar meydana gelmişti. İşte bu savaşlar, müşrikler tarafından, günahın işlendiği savaşlar anlamını ifade etmek üzere "ficar savaşları" diye adlandırılmıştır. Arap tarihinde dört ficar savaşı vukû bulmuştur. I. ficar savaşı, Gıfar kabilesinden bir şahsın Ukaz ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Fıcar Savasları

 Fussılet Suresı

Fussılet suresı Kur'an-ı Kerîm'in kırkbirinci suresi. Mekke'de nazil olmuştur. Ellidört ayet ve yediyüz kelimedir; fasılası: Dat, Zı, Tı, Sad, Be, Zı, Rı, Dal, Nun, Mîm harfleridir. "Fussilet, uzun uzun ve ayrıntılı olarak anlatmak demektir. Sure adını üçüncü ayette geçen "Teğabün Fussilet" (Tafsilatlı Kitap) lafzından almıştır. Kur'an-ı Kerîm'in tafsilatlı kitap olması şöyledir: Onda yüzondört sure, altıbinalıtıyüzaltmışaltı ayet bulunmaktadır. Bütün kitapta mucizevî bir üslûp, beliğ ifadeler hakim olup; temel olarak inancı Allah'ın varlığı ve birliği, kudretinin delilleri, ahiret günü, müminler, münafıklar ve kafirlerin durumları, emirler, yasaklar, öğütler, kıssalar yeralmaktadır. Kur'an'da geçmiş, hal ve geleceğe ilişkin temel bilgiler yeraldığı için bu kitap tafsilatlı bir ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Fussılet Suresı

 Furkan Suresı

Furkan suresı Kur'an-ı Kerîm'in yirmibeşinci suresi. Mekkî surelerdendir. Ayetleri yetmişyedi, kelimeleri bin sekizyüzyetmişiki ve harf sayısı üçbinyediyüzotuzüçtür. Sure; adını birinci ayette geçen ve "ayırmak, ayırdetmek, mühim davaları çözüme kavuşturan kesin delil, mûcize gibi manalara gelen "furkan" kelimesinden almıştır. "el-Furkan", aynı zamanda Kur'an-ı Kerîm'in isimlerinden birisidir. Sure, Mekke kafirlerinin Kur'an, Hz. Muhammed (s.a.s.)'in peygamberliği ve getirdiği öğretilere karşı yükselttikleri şüphe ve itirazları ele almaktadır. Her itiraza uygun cevap verilmekte ve insanlar, gerçeği reddetmenin sonuçları hakkında uyarılmaktadır. Surenin sonunda, Müminûn suresinin başında olduğu gibi Resulullah'a iman eden ve onun getirdiği öğretileri izleyen insanların üstün nitelikleri, ahlakî ve manevî üstünlükleri tasvir edilmektedir. Sure, bütünü ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Furkan Suresı