Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 El-alim

El-alim Allah'ın doksandokuz Esma-i Hüsna'sından biri. Alîm, bilgi sahibi çok bilen anlamındadır. Allah'ın bilgisine sınır yoktur. O, her şeyi bilir. Olmuşları olduğu gibi, olacakları da, olmuşlar kadar açık-seçik bir şekilde bilir. Hiç bir şey ilminin dışında değildir. "Gaybın (görünmez bilginin) anahtarları onun yanındadır, onları ondan başkası bilemez. (O) karada ve denizde olan her şeyi bilir. Düşen bir yaprak, -ki mutlaka onu bilir, - yerin karanlıkları içine gömülen tane, yaŒ ve kuru hiç bir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta olmasın." (el-En'am, 6/59). Yaratıklar, onun müsaade ettiği kadar bilgiye sahip olabilirler. Ötesini bilemezler. İnsanların bilgisi tam ve mutlak değildir; istikbali bilmekte tamamen ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: El-alim

 El Öpmek

El öpmek Sevgi, saygı ve hürmet ifadesi olarak yerleşmiş örfî, ahlakı ve geleneksel bir hareket. Müslümanlar arasında küçüklerin büyüklere hürmetlerini göstermek için ellerini öpüp alınlarına götürmeleri yerleşmiş bir adettir. Genellikle yolculuklara gidiş ve dönüşlerde, uzun ayrılıklarda, misafirliklerde, düğün ve bayramlarda el öpme yaygınlaşmıştır. Müslümanların kendi aralarında tokalaşma * ve musafaha yapmaları genel bir ahlakı davranıştır: el öpme ise ana-babaya, saygıya layık yaşlılara ve hocalara karşı yöneltilen bir davranıştır. Bunların dışında herhangi bir menfaat için başkalarının elinin öpülmesi mekruh olarak görülmüştür. Sahabilerin, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in elini öptükleri rivayet edilmiştir (Ebû Davûd, Sünen, Kitabu'l-Edeb, 5223). İki Yahudi'nin Resulullah'a gelip ona soru sorduktan sonra ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: El Öpmek

 El Ahır

El ahır Allah'ın isimlerinden biri. Zıt anlamıyla kullanılan el-Ahir, "varlıkların geçmişinden sonra baki olan" demektir (Alusî, Ruhu'l-Meanî Fî Tefsî'l-Kur'ani'l-Azîm ve's-Seb'i'lMesanî, Beyrut (t.y.) XXIV, 100-101; et-Taberi, Camiü'I-Beyan an Te'vili Ayati'l-Kur'an, nşr, A.M. Şakir, Mısır 1374/1955, XXVII, 215). Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.): "Allah'ım! Sen evvelsin ki, senden önce bir şey yoktur; Ahirsin ki, senden sonra bir şey olmaz... " diyerek, bu anlamda tefsir etmiştir (Müslim, Zikr, 61; Tirmizî, Daavad, 19; İbn Mace, Dua 2; Ahmed b Hanbel, II, 381) El-Ahir ismi, Kur'an'da, Allah'tan başkası hakkında her zaman mevsufla kayıtlı olarak gelir: el-Yevmü'l-ahir, el-Ahîrin, el-Hayatü'l-ahire (sonraki hayat) takdirindedirler. Elif lamlı ve mutlak olarak, yalnız ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: El Ahır

 El

El Allah'ın isimleri olan doksandokuz Esma-i Hüsna*sından biri. Çok affeden, günahları silen, tevbe edeni bağışlayan, suç işleyene ceza uygulamayan anlamındadır. Allah'ın kullarını bağışlaması suçlarını affetmek şeklinde olduğu gibi mükellefiyetlerini hafifletmek ve kolaylaştırmakla da ortaya çıkar. Allah'ın affetmesi, inanan ve işlediği suçtan dolayı pişmanlık duyarak tevbe eden hakkındadır. İşlediği suçta ısrar edip ona devam eden için af değil, öç almak söz konusudur: "Allah geçmişi affetmiştir. Kim düşmanlık ederse Allah ondan öç alır. Allah daima galiptir, öç alandır." (el-Maide, 5/95) "Odur ki kullarından tevbeyi kabul eder, kötülüklerden geçer ve yaptıklarınızı bilir." (eş-Şûra, 42/25) Yüce Allah, bağışlanacak muttakilerin vasıflarını sıralarken şöyle buyurmaktadır: "Ve onlar ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: El

 Ehven-ı Ser

Ehven-ı ser Ehven, kelime anlamı itibariyle, "daha hafif"; şer ise, hayrın karşıtı olup, "meşru olmayan her türlü iş" demektir. Terkip olarak da ehven-i şer, diğerlerine kıyasla zarar ve fenalık bakımından daha hafif olan kötülük anlamında kullanılır. Mecelle'de, "İki şerden, daha hafif olanı (ehven-i şerreyn) ihtiyar olunur" (Mecelle, md. 29) şeklinde bir genel kural bulunmakta olup, bununla anlatılmak istenen şudur: Caiz ve meşrû olmayan iki şeyden birinin işlenilmesi durumunda kalınırsa, bunlar arasında kötülük ve fenalık bakımından daha az ve hafif olanı tercih edilir. Çünkü, haram olan bir şeyi işlemek, ancak zarûretten dolayı mübah kılınmaktadır (Mecelle, md. 21). Zarûretler de kendi miktarlarınca takdir ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ehven-ı Ser

 Ehlıyet

Ehlıyet İnsanın leh ve aleyhindeki haklara sahip olabilmesi, teklife muhatap olma hali. Lügatta ehliyet; layık ve yeterli olmak demektir. Ayrıca; iktidar, liyakat, istihkak, maharet ve mensubiyet manalarına da kullanılır. Arapça "ehl" kelimesinden türemiş bir isim olan ehliyet, usûl-u fıkıhta akid ve tasarruflarda hüküm bahsinde bir ıstılah olarak kullanılır. Sıhhat ve batıl olma durumlarındaki bütün fiil ve tasarruflarda mükelleflerin ehliyeti önem kazanır. Istılahta ehliyet; "insanın kendisine hüküm taalluk edecek bir durumda olması" seklinde tarif edilmektedir (Hayreddin Karaman, Mukayeseli İslam Hukuku, İstanbul 1986, I, 178). Ehliyet, şahısların akıl ve beden bakımından tedricî gelişmelerine bağlı bir vasıftır. Bu gelişme ile şahıs önce lehinde sonra ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ehlıyet

 Ehli Hayvanlar

Ehli hayvanlar Cenab-ı Hakkın insanların istifadesi için yarattığı uysal yaratılışlı hayvanlar. Ehlî hayvanlar, ahırda, ağılda ve kümeste beslenen yırtıcı olmayan hayvanlardır; etinden, sütünden. Yumurtasından deri ve yününden faydalanılır; yük taşıma, tarla sürme gibi değişik işlerde kullanılır. "Ehlî hayvan" karşılığında "yabanı (vahşî, yırtıcı) hayvan" tabiri kullanılır. Yabanı hayvanlar avlanarak, ehlî hayvanlar ise yetiştirilsek elde edilir. Kur'an-ı Kerîm'in birçok ayetinde ehlî hayvanlardan söz edilmiş, bu hayvanların, Allah'ın insanlara nimeti olduğu hatırlatılarak, şükretmeleri istenmiştir: "Bütün çiftleri yaratan ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar vareden o'dur. Onların sırtına binesiniz sonra onlara bindiğiniz zaman Rabbinizin nimetini anasınız ve (şöyle) diyesiniz: 'Bunu bizim hizmetimize veren (Allah)ın şanı ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ehli Hayvanlar

 Ehl-ı Tertıb

Ehl-ı tertıb Tertibe uyan kimseler, tertip ehli düzen ehli. Tertibin sözlük anlamı; tanzim etmek, dizmek, sıralamak ve düzene koymak, tedarik edip hazır hale getirmek, bir şeyi bir yere sabit ve daîmî kılmak, mertebelere göre davranmak, hile ve aldatmak. Hedeflenen bir neticenin meydana gelmesi için lazım olan sebeplerin sıralarına göre tanzim edilmesi, bir neticeye varmak için sırasına riayet edilmesi gereken sebepler de, tertibin tanımına girmektedir. Ehl-i tertib, yukarda anılan fiilleri yapan kimselere, yani tertibe riayet edenlere verilen isimdir. Ancak asıl mevzu, bu terimin ıstılahî yönüdür. Istılah olarak "ehl-i tertîb", farz olan beş vakit namazı, ara vermeden vaktinde ve muntazam olarak kıtanlar hakkında ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ehl-ı Tertıb

 Ehl-ı Sünnet

Ehl-ı sünnet Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sünnetine ve ashabının (r.a) yoluna bağlı olan ve onların izlediği dini yol ve metodu benimseyenler. Kitap ve Sünnet üzerinde ittifak etmiş, ihtilaf ve tefrikadan sakınmış, dinde münakaşaya sebep olan hususlarda aklı değil, Kitap ve Sünneti kaynak alan, nasları esas kabul eden topluluk. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sünnetine tabı olanlara ehl-i sünnet; onun sahabîlerini adil kabul ederek onların din hususundaki metodunu takip edenlere de ehl-i cemaat ikisine birlikte "ehl-i sünnet ve'l-cemaat" denilmiştir. "Ehl-i sünnet ve'l-cemaat" tabiri ile ifade edilen müslüman topluluğun, sünnet ve cemaata tabi olmak gibi ayırıcı iki önemli özelliği vardır. Sünnet; Hz. Peygamber (s.a.s.)'in söz, fiil ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ehl-ı Sünnet

 Ehl-ı Salıb

Ehl-ı salıb Ehl-i Kitab'tan hristiyanlar, Haçlılar. Arapça Salib kelimesi "haç" (istavroz, çarmıh) demektir. Ehl-i salîb, Haçlılar için kullanılır. Haç, Hristiyanlığın sembolü olan ve Hz. İsa (a.s.)'ın gerildiğine inandıkları birbirini dikey kesen iki çizgidir. Mukaddes şehir Kudüs İslam'ın hakimiyetindeyken onu müslümanlardan almak için Papa'nın teşvikiyle Avrupalı hükümdarların ortak Hıristiyan ordularının askerlerine, elbiselerinin üstüne büyük kırmızı haçlar diktirdiklerinden dolayı "Haçlılar" (Ehl-i Salîb, Celiba, Croises) denilmiş, ve bunların sekiz büyük seferle (H. 5-7/M.11-13. yüzyıl) Kudüs'e saldırmalarına "Haçlı Seferleri" (Ehl-i Salîb Muharebeleri) adı verilmiştir. 1096-1270 yılları arasında 174 yıl süren bu seferler birçok can ve mal kaybına sebep olmuş, ancak sonuçta kutsal topraklar müslümanların elinde ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ehl-ı Salıb