Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiEfsunEfsun
Efsun, füsûn olarak da kullanılır. Farsça'dan
dilimize geçmiş olup, büyü ve sihir anlamındadır.
Sihirbazların okudukları kelimelere olduğu gibi, hileye ve
manasız şeye de denir.
Büyücülük yapana efsunkar denilmiştir.
Aynı zamanda büyülü de demektir. Namık Kemal bir
şiirinde, "Ne efsunkar imişsin ah ey didar-ı hürriyet/Esir-i
aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten" demekle bu anlamı
dile getirmiştir.
Efsûn (büyü), eskiden beri insanları
meşgul etmiş bir olaydır. Gerçeklerden habersiz olan
insanlık, doğaüstü güçlerle, doğanın
etkilenebileceği inancına kapılmıştır. Bu
da, en küçük bir tabiat bilgisinden mahrum bulunulduğu çağlarda
ve zamanlarda kendini göstermiştir. Mesela, toprağa dökülen
suyun yağmur yağdıracağına
inanılmış, yılanın kötülüğünden
kurtulmak için onun karşıtı ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Efsun EfsaneEfsane
Masal, geçmişlerin tuhaf ve
şaşılacak hikayeleri, baştan geçen şeyler manalarına
geldiği gibi, meşhur ve belli olmuş haberler de demektir.
Farsça olup fesane* şeklinde de söylenir.
Efsane kelimesi Araplarda Esatîru'l-evvelîn,
Türk'lerde masal, Yunanlılarda misus, Fransız'larda mit
ifadelerini karşılamaktadır. Bunlar, eski kahramanlık
hikayeleri, evvel zaman haberleri, destanları olarak mülahaza
edilmiş ve uydurma hurafeler manasında
kullanılmıştır. Buna sebep de, önceki toplumların
tarihinin önce ağızlarda en çok dolasan sözler olarak satıra
geçmiş olması ve sonra da satırdan satıra geçerken
birçok değişikliklere uğramış
bulunmasıdır.
Yunanlılar, masallar, tarihî efsaneler yazmayı
bir edebî sanat saymışlar ve bu suretle birçok mabudlar ve
eski kahramanlık hikayeleri vücuda getirmişlerdir.
Fransızlar ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Efsane EfdalEfdal
En faziletli, daha faziletli.
Efdal, f-d-l- kökünden gelmektedir. İki şey
arasında izafiyet ifade eder. Yani bir şeyi başka bir
şeyle karşılaştırmak suretiyle
kullanılır. Dolayısıyla bu tabiri kullanmada iki
taraf sözkonusudur. Birisi en faziletli veya daha fazîletli şey,
diğeri ise kendisinden daha faziletli olunan şey ki; birincisine
"mufaddal", ikincisine ise "mafdûlun aleyh" veya
"mufaddalun aleyh" denir.
Efdal tabiri, fıkıh kitaplarında
sık sık kullanılmaktadır. Bunun anlamı şudur:
Efdal olan şey ile mafdûlun aleyh olan şeyin her ikisinde de
fazîlet vardır; ancak efdal olanda daha fazladır.
Dolayısıyla böyle bir durumda her iki şeyden birini tercih
etmek caiz ise de, efdal olanı yapmak daha ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Efdal Ef'al-ı MükellefınEf'al-ı mükellefın
Yükümlülük sahibi olanların
yaptıkları işler, fiiller.
Ef'al "fiil", mükellefin de "mükellef"
kelimesinin çoğuludur. "Teklif" mastarından türetilmiş
olan bu kelime "yükümlülük sahibi kişi"
anlamındadır. Şer'i ıstılahta: "İslamî
emir ve yasakların muhatabı olan ve bunlara uymakla yükümlü
bulunan kimse" demektir. Bu terkip "yükümlülerin fiilleri"
diye Türkçeleştirilebilirse de fıkıh
ıstılahında "yükümlülerin fiillerinin şer'î
hükümleri" anlamında kullanılmıştır.
Ef'al-i mükellefin sekiz tanedir: Farz, vacib,
sünnet, müstehab, mübah, haram, mekruh ve müfsid. Bu taksim Hanefi
hukukçularına göredir.
1. Farz: Sübûtu ve ifade ettiği anlamı (delaleti)
kesin olan delillerle Allah veya Rasûlünün emrettiği fiiller
"farz" adını alır. Farzlar, te'vile (başka
anlama) gelme ihtimali bulunmayan ayet veya ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ef'al-ı Mükellefın Edılle-ı Ser'ıyyeEdılle-ı ser'ıyye
Şer'î deliller, şer'î hükümleri çıkarma
yolları. Edille, delil kelimesinin çoğuludur. Delil de,
kendisiyle, arzulanan bir amaca ulaşılan rehber, kaynak, dayanak
demektir. Usûl-i Erbaa, Edille-i Erbaa da denir.
Edille-i Şer'iyye, yahut şer'î deliller, en
genel anlamda İslam hukukunun kaynaklarını teşkil
eder. Diğer bir ifadeyle, edille-i şer'iyye, hüküm çıkarmada
başvurulan esaslar olarak ifade edilebilir. Kavramın ortaya çıkışı
Etbau't-Tabiin devrinden sonradır. Üzerinde düşünülmesi
veya kavranılmasıyla, istenilen hükme ve sonuca ulaştıran
şeydir (Hayreddin Karaman, Fıkıh Usûlü, 42). Kesin veya
zannı olarak genel hüküm ifade eder.
Genel bir sınıflama ile şerî deliller,
"Sem'î" ve "aklî" olmak üzere iki grupta ele alınabilir.
Sem'î olanlar; Kitap, ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Edılle-ı Ser'ıyye Edılle-ı ErbaaEdılle-ı erbaa
Dört delil: Kur'an, Sünnet, İcma, Kıyas.
Edille, delil kelimesinin çoğuludur. Erbaa dört
demektir. "Dört delil" anlamına gelir. Bu tabir
İslam hukukunda fıkhın dayandığı dört ana
kaynağı ifade eder. Bunlar; Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas'tır.
1) Kitap: Kur'an-ı Kerîm'dir. Hz. Muhammed'e
yüce Allah katından Cebrail (a.s.) vasıtasıyla 22
yıl, 2 ay ve 22 günde nazil olmuştur. Kur'an, önceki
semavî kitaplar gibi yalnız inanç kitabı değil, hem inanç
ve hem de insanlar arası münasebetleri düzenleyen ve hayatı düzenleyici
hükümleri kapsayan bir kitaptır. Ayetlerde şöyle buyurulur:
"Biz Kitap'ı sana her şeyi beyan için indirdik" (en-Nahl,
16/89). "Kitapta hiçbir şeyi ihmal etmedik" (el-En'am,
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Edılle-ı Erbaa Edebü'l-kadiEdebü'l-kadi
Bu tamlama "edeb" ve "kadı"
kelimelerinden oluşmuştur. "Edeb" kelimesi
insanın diğer insanlarla olan münasebetlerinde veya günlük
hayatında güzel ahlak ve vasıflara sahip olması manasına
gelir.
"Kadı" kelimesi de Arapça bir kelime
olup hakim veya diğer bir tanımla mahkemede taraflar
arasında hüküm veren kişiye denir. Buna göre edebü'l-kadı
tabiri, "mahkemede yargılama ve hüküm verme yetkisine sahip
olan bir hakimin, kişisel ve tüzel kişiliğinde
bulundurması gereken şartlar ve mahkemede adaleti hakim kılmak
suretiyle zulmü ve haksızlıkları kaldırmak ve
İslamî hükümleri korumak için izlenmesi gereken usuller"
şeklinde tarif edilebilir.
Fıkıh ve hadis kitaplarının hemen
hemen hepsinde bu veya bu konuları ihtiva eden bir ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Edebü'l-kadi Edeb MahalliEdeb mahalli
İslam hükümlerine göre kadın ve
erkeğin örtülmesi zorunlu yerleri. Avret mahalli de denir. Kur'an
buyruğunca her müslüman edeb mahallini örterek gizlemekle
yükümlüdür. Bununla birlikte kişinin başkasının
edeb mahalline bakması da haramdır. İslam, bu
hükümleriyle toplumsal bozuluşun en büyük etkenlerinden birisi
olan fuhuşa açılan kapıları kapatmış;
insanın, özellikle kadının onurunu güvence altına
almıştır.
Edeb mahallinin örtülmesi (setr-i avret) kuralı,
insan ve toplum gerçeğine ters düşen baskıcı bir
tutumun ürünü değil, insan yaratılışına uygun
bir yönlendirme, insanın ve toplumun korunması
doğrultusunda getirilen bir önlemdir. Edeb ve haya duygularının
yitirildiği modern toplumların içine düştükleri ahlaki
bunalım ve açmazlar, örtünme kuralının önemini ve
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Edeb Mahalli EdaEda
Ödeme, yerine getirme, ifa, tarz ve üslûp; soğuk
davranış, kurum ve kibir, naz ve işve.
"Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline
teslim ermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle
hükmetmenizi emreder" (en-Nisa, 4/58), "Eğer yolculukta
olup katip bulamazsanız, alınan rehin yeter. Şayet
birbirinize güvenirseniz güvenilen kimse borcunu ödesin" (el-Bakara,
2/283), "Katil, öldürülenin kardeşi tarafından
bağışlanmışsa, kendisine (örfe uyarak ve bağışlayana)
güzellikle diyet ödemesi gerekir'' (el-Bakara, 2/187) ayetlerinde
geçen "teslim etme" ve "ödeme" sözleri, Kur'an-ı
Kerim'de hep "eda" lafzıyla ifade edilmiştir.
Fıkıh ıstılahı olarak; emir
ile farz olmuş bir şeyin bizzat kendisini, müstahak olana
teslim etmektir. Mesela muayyen vakitte kılınması
emrolunan ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Eda Ed-darrEd-darr
Dilediği kuluna zarar veren; O'nun takdiri olmadan
kimseye zarar verilemeyen.
Elem verici şeyler yaratan anlamında
Allah'ın isimlerinden biri. Zıddı, en-Nafi'dir.
Menfaatleri ve mazarratları yaratan, ancak
Allah'tır. Bütün olaylar sebeplerle meydana geliyorsa da, sebepler
yok olanı var edemez. Onlar ancak insanların elinde birer
tutamak ve Hak'tan bir isteme vesikası olmak üzere yaratılmıştır.
İnsanın menfaat ve zararlarına hakim ve rakipsiz müessir
ancak Allah'tır. O, insanlara, menfaat ve zararları ayırd
edici kuvvet vermiştir. Yani insanlar akıl ve ilimle hayır
veya şerri birbirinden ayırabilirler. Dünya imtihan yeridir ve
zahirde kötü olarak görünen, aslında iyi olabilir veya bunun
tersi de mümkündür. Bunun sırrını ancak Allah ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ed-darr |