Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiDogum KontrolüDogum kontrolü
Doğumun kontrol altına alınması, nüfusun
çoğalmasının sınırlandırılması,
istenmeyen gebeliğin önlenmesi amacıyla uygulanan ve siyasî,
iktisadî, demografik, tıbbî, ahlakî, sosyal ve dinî yönleri
bulunan bir kavram. Aile planlaması, nüfus planlaması gibi
yaygın adlandırmalarla yapılan doğum kontrolü, eski
çağlardan beri uygulanmasına rağmen, esas olarak
ondokuzuncu yüzyılda Batı Avrupa'da doktrin olarak ortaya
atılmış ve hızla bütün dünyaya yayılmıştır.
En eski eserlerde bile bu konuya dair bilgiler bulunmaktadır. Tarih
boyunca hangi millet veya dinden olursa olsun insanlar, "gebeliği
önleme metodları" üzerinde durmuşlardır. Ancak
yirminci yüzyılda dînî ve ahlakî bakış açılarının
değişmesi, ve teknolojinin ilerlemesi sayesinde, doğum
kontrol yöntemleri ve araçları bütün kitlelere yaygın ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Dogum Kontrolü DogrulukDogruluk
Doğru olma hali, dürüstlük, sıdk, sadakat,
istikamet, hak, birr, hidayet anlamına gelen itikadî ve ahlakî
bir kavram. Allah'ın emrine ve kanunlarına uygun bir yol izlemek
ve insanların haklarına riayet etmek demektir. İman eden
ve inancını hayata geçiren doğru insan, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in
en güzel ahlakını örnek alır.
Kur'an-ı Kerim, doğruluğa dair birçok
ayet ihtiva eder. Sıdk, istikamet; hidayet gibi çeşitli türevleri
olan doğruluk, ahlakî vasıfların tümünü kendinde
toplar. Özünde Allah'a, meleklere, ahirete, kitaplara, peygamberlere
inanan, mallarını akrabaya, yetimlere, yoksullara harcayan,
namaz kılan, zekat veren, oruç tutan, sabreden, sözünde duran,
cihat eden... müminlerin bütün bu vasıfları doğruluk halinin
tezahürleridir. Doğruluk vasfı, ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Dogruluk DevletDevlet
Manevî kişiliği ve belirli bir anayasal düzeni
olan egemenlik sahibi, sınırları belli bir ülkeye sahip,
bir hükümete ve ortak kanunlara bağlı teşkilatlı
millet veya milletler topluluğunu meydana getiren siyasi teşekkül.
İslamî devlet, müminlerin İslam'a göre
teşkilatlandıkları ve güçlerini İslam'dan aldıkları,
yeryüzünde (her yerinde veya herhangi bir bölgede) İslam'ı bütünüyle
yaşamak üzere kurdukları şer'î kişiliğin
adıdır. Şunu da belirtelim ki; "devlet"
kavramı, çok çeşitli şekillerde tarif edilmektedir. Bu
eğilim, devlet kavramının ideolojik ve politik
bakış açılarının veya çeşitli
disiplinlerin kendilerine has tarif yapmaları sebebiyle ortaya çıkmaktadır.
Genellikle yönetim şekline dayalı tarifler liberal, sosyalist,
anarşist, gayr-i İslamî dünya görüşlerine göre
biçimlenmektedir.
Kur'an ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Devlet DesturDestur
Müsaade, izin, icazet, ahid, söz, resmî yazıları
yazan kişi, ruhsat, ahde vefa.
Destur, tasavvuf ehli katında izin ve ruhsat
anlamlarında kullanılır. Yapılacak herhangi bir
işe başlamadan önce veya başlanırken söylenen, bir
yere girilirken izin isteği yerine kullanılan bir tabirdir. Bir
işe başlamak için "destur almak"; bir iş ile
ilgili olarak birisine izin vermek için de "destur vermek"
sözleri kullanılır. Destur kelimesi ata sözlerimizde de
mevcuttur.
Mesela "Destursuz bağa girilmez" ta
biri buna en güzel örnektir. Biz bu tabiri, hem bağa izinsiz girip
üzüm yenmeyeceğini, hem de herhangi birisinin harîmine izinsiz varılamayacağını
anlatmak için kullanırız. Halk, desturu "savulun, yol
verin" anlamında ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Destur DervısDervıs
Tarikat mensupları hakkında kullanılan
bir tabir. Farsça "kapı kapı dolaşan dilenci"
anlamında "deryûş''tan gelmektedir. Çoğulu "dervişan''dır.
Ayrıca, teseül (dilemek, istemek) anlamındaki derviz, dervij söylenişleri
de bulunmaktadır. Yaygın olarak bu lafız hicrî V. yüzyıldan
sonra tarîkat müridleri için kullanılır olmuştur.
Aynı manada kullanılan abdal, fakir, aşık, miskin,
erenler, baba gibi kelimeler yanında; Anadolu'da XII-XIII. yüzyıllarda
cihadla meşgul olarak tekkeye kapanıp kalmayan Türk dervişleri
için kullanılan "alp-erenler" tabiri de vardır.
Kelime, bazı yörelerde "ihvan" şeklinde
kullanılmaktadır. Derviş kelimesi ayrıca, sufilikte
"kapı eşiği" anlamında geçmekte ve derviş
olanın, kapı eşiği gibi ayaklar altında çiğnense
bile, bütün sıkıntılara katlanması gereğini
ifade etmektedir. Kelime gibi ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Dervıs DergahDergah
Kapı, kapı yeri, eşik; büyük makamların
kapısı tekke, hangah. Farsça'dan gelen bir kelime olup "hangah"
şeklinde de ifade edilmektedir. Bu terim, bir yüceltme ve onurlandırma
ifadesi olarak kullanılagelmiştir. İlahî kelimesi ile
beraber kullanıldığında "Allah'ın katı"
şeklinde bir mana kazanır. Bu arada hükümdarlara ait yer ve
makamları yüceltmek maksadı ile "Dergah-ı Alî"
şeklinde de kullanılmıştır. Burada ifade edilmek
istenen şey, hükümdarın oturduğu "saray"dır.
Tarikatların bulunduğu tekkelere de "dergah"
isminin verildiği görülmektedir. Tekke ve zaviyeler, dergah
kelimesinin manası içerisinde yer alan müesseselerdir. Her ne kadar
geçmişte ve zamanımızda tarîkat yer veya merkezlerine
dergah deniyor ise de; gerçekte tarih boyunca görülen tekke ve
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Dergah DemokrasıDemokrası
Halkın kendi kendini yönetimi; halk idaresi.
Yunanca "halk" kelimesinin karşılığı
olan "demos" ile "idare" manasına gelen "kratos"
kelimelerinden meydana gelen bir terimdir. Kökü eski Yunan kültürüne
kadar uzanan demokrasi kavramı, o çağlardan günümüze çeşitli
mana ve muhteva değişikliklerine uğrayarak gelmiştir.
Kelimenin Yunanca menşeine iner, bunu en
azından eski Yunan tarihçisi Thucydid'e atfedersek, ilk olarak,
Perikles'in Atinalılar'a verdiği bir nutukta
kullanıldığını görürüz. Perikles, aristokratik
rejimi yenen demokrasinin iyilik ve faziletlerini şu ifadelerle dile
getirmektedir: "Bizde devlet, bir azınlığın
değil, çoğunluğun yararına göre idare edildiği
için, bu idare şekli demokrasi adını
almıştır. Özel farklılıklara gelince;
eşitlik kanunlar tarafından herkese temin edilmiştir. Fakat
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Demokrası Dellal (tellal)Dellal (tellal)
Yol gösteren, kılavuzluk yapan, bir haberi ilan
eden; alış-verişte aracılık yapan, simsar.
Farsça'dan Arapça'ya geçen "simsar" (çoğ.
semasire), "dellal" ile aynı anlama gelir. Simsar,
üretici ile anlaşıp onun malını satan tüccardır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) "simsar" olarak adlandırılan bu
kimselere "tüccar" demiştir. (el-Mutarrizî, Kitabü'l-Muğarrib,
235) Bu şekilde üretici ile tüketici arasında
aracılık yapanlar halkın işini
kolaylaştırıp onların ihtiyaçlarını
gidermiş oluyorlar. Dolayısıyla, yaptıkları
ticarettir ve kazandıkları helaldir. Bir de Hz. Peygamber (s.a.s.)'in
yasakladığı "pazar hürriyetine fiilî müdahale"
demek olan simsarlık vardır ki bu yasaklanmıştır:
Herkesin ihtiyacı olan malını satmak
üzere pazara gelen bir yabancıya şehirli yaklaşarak:
"Malını ver; saklayalım, biraz beklettikten ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Dellal (tellal) DelilDelil
Alamet, kılavuz, rehber, yol gösterici, bir
davayı ispata yarar şey, bürhan, işaret, iz; hacı
adaylarına kılavuzluk yapan kimse; İslam fıkhında
dört kaynak olan Kur'an, Sünnet, İcma ve Kıyas. Çoğulu
"edille"dir.
Istılah manası: Kendisinin bilinmesiyle
başka bir şeyin bilinmesi lazım gelen şeydir. "Faiz
yiyenler, ancak şeytanın dokunup çarptığı
kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu onların
alış-veriş de faiz gibidir demelerinden ötürüdür. Oysa
Allah, alış-verişi helal, faizi haram kılmıştır.
" (el-Bakara, 2/275) ayeti faizin haramlığının
delilidir. Kur'an'da delil kelimesini genelde "kılavuzluk etme,
yol gösterme" anlamında kullanılmıştır:
"Ev inananlar, size, sizi acı azaptan
kurtaracak bir ticaret göstereyim mi?..." (es-Saf, 61/10); "...
Mutlaka yeni bir ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Delil DelaletDelalet
Yol göstermek, kılavuzluk etmek; rehberlik, alamet.
Mekke'de hacc sırasında hacılara ziyaret yerlerini gösteren
kimseye "delîl" denilmiştir. Kur'an'da delalet, kök ve
türevleri itibariyle sekiz yerde geçmekte olup, hepsinde de lügat anlamında
kullanılmıştır. Istılahta ise delalet, bir
şeyin belirli bir durumda bilinmesinden dolayı başka bir
şeyin de bilinmesinin lazım gelmesi, olarak tarif edilmektedir.
Bu durumda ilk olarak bilinen şeye "dall (delalet eden,
gösteren)"; buna bağlı olarak sonradan bilinen şeye
de "medlûl" denir (Cürcanî, et-Ta'rifat, 104).
Kur'an ve Sünnet'in anlaşılması,
onların lafızlarının (nass, şer'î hitab) hükme
delaletinin anlaşılmasına bağlı olduğu için,
delalet, daha doğrusu nassların delaleti, fıkıh usulünün
başlıca konuları arasında yer alır. ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Delalet |