Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiDehrilerDehriler
Dehr, lügatte; zamanın başlangıcı,
dünyanın ömrü, asır, çağ gibi anlamlara gelmektedir.
"Dehrîler" veya "Dehriyye" ise,
zamanı esas alıp, zamanın ve maddenin ebedîliğine
inandıkları için, dünyadaki hadiselerin ancak tabiat kanunlarına
uyarak meydana geldiğini kabul eden zümredir. Bunlar, Maddiyyûn,
Muattıla ve Zenadıka isimleriyle de tanınmaktadırlar.
Gazzalî, felsefecilerden bahsederken, kendisinden
önceki felsefecileri üç gruba ayırmaktadır. Bunlar: Dehriyyûn
(Materyalistler), Tabîiyyûn (Natüralistler) ve İlahiyyûn (Metafizikçiler)dir.
Gazzali bu ayırımı takiben, onların fikirlerini
kısa ve tiz bir şekilde şöyle özetler: "Bunlar, en
eski filozoflardan bir zümredir. Kainatı idare eden ve
herşeye muktedir olan bir yaratıcının
varlığını inkar etmişlerdir. Alemin bir yaratıcı
tarafından değil de, öteden beri kendiliğinden ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Dehriler DehrDehr
Zaman, uzun süre, çağ, devir. Dünyanın ilk
var oluşundan sonuna kadar geçecek müddet (Rağıb
el-İsfahanî, el-Müfredat, Beyrut (t.y.), 173; İbn Manzur,
Lisanü'l-Arab, Beyrut 1389, I, 1023-1024)
Kur'an-ı Kerim'de dehr iki ayette geçmektedir.
Birisi, "İnsan(oğlu), var edilip bahse değer bir
şev olana kadar, şüphesiz uzun bir zaman geçmemiş midir?"
(İnsan, 76/1) ayetidir ki burada dehr, "uzun zaman" anlamındadır.
Diğeri de "Hayat, ancak bu dünyadaki hayatımızdır.
Ölürüz ve yaşarız; bizi ancak dehr (zamanın geçişi)
yokluğa sürükler" derler. Onların bu hususta bir bilgisi
yoktur, sadece, böyle sanırlar. (el-Casiye, 45/24) ayetidir ki
burada dehr, zamanın gelip geçmesi anlamındadır. Dehr,
bizim kullandığımız, "zaman" anlamında
değildir. ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Dehr DefıneDefıne
Yere gömülmüş değerli mallar.
Fıkıh literatüründe "kenz" olarak
nitelendirilen, gömülü bulunduğu yerden çıkarılan ve
sahibi bilinmeyen altın gümüş paralar, silahlar, aletler, ev
eşyaları... gibi mal ve eşyaya verilen isim. İslam fıkhına
göre defineler üçe ayrılır: 1- İslamî defineler:
Üzerinde herhangi bir İslamî işaret bulunan, diğer bir
ifade ile, üzerinde kelime-i şehadet gibi bir yazı, bir
işaret, bir simge taşıyan ve müslümanlara ait olması
kesin olan ve yer altından çıkarılan paralar ve
eşyalar. 2- Cahiliye devri defineleri: Üzerinde İslamî
olmayan bir simge, bir işaret, bir yazı... vb. belirleyici
özellik bulunan, mesela, İslam öncesi milletlere ait tanrıların
resimleri veya müslüman olmayan hükümdarların ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Defıne Def'ı HacetDef'ı hacet
Büyük veya küçük abdest bozmak. İslam fıkhında
her işin bir usûlü olduğu gibi, def'i hacetin de bir usûlü
vardır.
"Temizlik imandandır" hadis-i
şerifleriyle temizliğin müslümanlar için imani bir vecibe
olduğunu bildiren Peygamber Efendimiz (s.a.s.), bunu yeri geldikçe
de fiilî uygulamasıyla sahabeye anlatmışlardır.
Def-i hacet sebebiyle tuvalete girmenin adabı:
Tuvalete girileceği zaman, mümkünse namaz kılınan
temiz elbiseden başka bir elbise ile girilmelidir. Eğer bu mümkün
değilse, vücut üzerindeki, palto, ceket, manto, kaban ve pardesü
gibi kaba elbiseler çıkarılarak girilmelidir. Başın
kapalı olması da adaptandır. Yine tuvalete girmeden önce,
eldeki yüzükte lafza-i celal (Allah c.c.'ın ismi) veya Hz.
Peygamberimizin (s.a.s.) mübarek ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Def'ı Hacet Def ÇalmakDef çalmak
Def; kadınların düğün* ve bayram gibi
sevinç günlerinde, toplu bulundukları sırada çaldıkları,
yuvarlak kasnağa gerilmiş deriden ibaret bir eğlence
aletidir.
İslam'ın evrensel mesajı, insan
hayatının bütün devrelerini kapsar. Doğum öncesi,
çocukluk, gençlik, evlenme, aile yuvası içinde sevinçli veya
üzüntülü bütün yaşama devreleri hakkında İslam'ın
öğretimi vardır. Üzüntülü ve kara günlerde kadere
teslimiyetle teselli olan müslüman, sevinç günlerinde de bunun
tezahürü olan nezih eğlentiye meyillidir. İnsan
hayatında sevincin sembolü olan iki vakit önemlidir: Evlenme
merasimi ve bayramlar. Sahabe devrinde de. bu iki sevinç zamanında
önceki alışkanlıkların görüntüsü olarak def çalınması
üzerine, konuyla ilgili hadîsler varid olmuştur:
"Nikahı ilan edin. Onu ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Def Çalmak Dedı-koduDedı-kodu
Boş, gereksiz söz, arkadan söyleme, çekiştirme.
Gıybet diye bilinen kötü huyun Türkçe'deki karşılığıdır.
Bir insanın bazı kusurlarını ele alarak kötülemektir.
Bir adamın arkasından işittiği zaman
hoşlanmayacağı şeyleri söylemektir. Bu haram bir
davranış olup ahlak dışı bir harekettir.
Dedi-kodu, başkalarında kusur arama
alışkanlığının sonucudur. Bazıları
kendi kusurlarını görüp düzeltecekleri yerde, başkalarının
eksiklerini araştırıp etrafa yaymaya çalışırlar.
Bu davranışın kötülüğünden söz edilince, yalan
söylemediklerini ifade ederek kendilerini savunurlar. Aslında
gıybet eden, yalancı değildir. Zaten yalan söyleseydi,
yaptığı iş, dedi-kodu değil, iftira olurdu. (el-Münzirî,
et-Tergîb ve't-Terhib, Mısır 1962, V, 157).
Gıybet, Kur'an-ı Kerim'de kesin olarak
yasaklanmıştır: "Bir kısmınız
diğer bir kısmınızı çekiştirmesin. Hiç
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Dedı-kodu DeccalDeccal
Kıyamete yakın bir dönemde çıkıp
İslam dinini ve ümmetini ifsad edip kötülüklere sürükleyecek
olan ve aynı zamanda kıyametin alametlerinden sayılan biri.
Deccal, "decl"in mübalağa
siğası olup "çok yalancı, aldatıcı, hilekar"
manasına gelmektedir. O "Bu ümmetin ahir zamanında çıkacak
Yahûdîlerden biri olup ilahlık iddia edecektir." Yalancı
olduğundan kendisine bu isim verilmiştir. (İbn Manzûr,
Lisanü'l-Arab, Beyrut 1389, I, 948).
Deccal, aldatıcı ve yalancı özelliği
ile, çok eski batıl dinlerde de varlığı kabul
edilmiş olup ilk olarak Zerdüşt dininde görülmüştür.
Kur'an-ı Kerim'de Deccal'den bahsedilmez. Ancak
sahih hadis. kitaplarında Deccal'le ilgili pek çok rivayet vardır.
Hz. Peygamber (s.a.s.), bir hadislerinde: "Şüphesiz on alamet
zuhur ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Deccal DavulDavul
Davul, sevinçli günlerde çalınan, bir kasnak ve
iki tarafına gerilen deriden ibaret bir çalgı aletidir. Hz.
Peygamber (s.a.s.) bazı evlenme merasimlerinde ve bayram günlerinde
kız çocuklarının def çalarak şarkı söylediklerini
duymuş ve bunu engellememiştir. Hatta Hz. Aişe'nin büyütüp
evlenmesine öncülük ettiği yetim bir kızın damad evine götürülürken,
niçin defçi bulundurmadıklarını Hz. Aişe'den
sormuştur. (Tirmizî, Nikah, 6; et-Tac, II, 275: Tecrid-i Sarîh
Tercemesi, III, 151-157)
Davul, defin büyükçe şeklidir. Küçüğünün
meşrû olup, aynı nitelikteki bir büyüğünün meşrû
olmaması çelişki doğurur. Bu yüzden, İslam
hukukçularının çoğunluğu ordunun veya kafilenin
uğurlanması, karşılanması, düğünlerde
misafir karşılanması, müslümanları sahur
yemeğine uyandırmak gibi sebeplerle davul çalmayı ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Davul Davete IcabetDavete ıcabet
Çağırılan bir toplantı, ziyafet
vb. yerlere gitmek. Böyle bir yere yapılan çağrıya uymak.
Davete icabet, müslümanların birbirleri
üzerindeki haklarından birisidir. Peygamberimiz (s.a.s.): "Müslümanın
müslüman üzerinde altı hakkı vardır" buyurdu.
Ashab'ın bunların neler olduğunu sormaları üzerine
şöyle devam etti: "Karşılaştığın
zaman ona selam ver; seni davet ettiği zaman davetine git; senden öğüt
istediği zaman ona öğüt ver: aksırdığı
zaman "elhamdülillah " derse yerhamükellah (Allah sana rahmet
etsin!) de; hasta olduğu zaman onu ziyaret et, öldüğü zaman
cenazesinde bulun." (Tirmizî, Edeb,1; Nesaî, Cenaiz, 52; İbn
Mace, Cenaiz. 1)
Davet dua anlamına da gelir. Bu durumda "davete
icabet", duanın kabul edilmesidir. Ayette: ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Davete Icabet DavetDavet
İslam dininin esaslarını anlatarak
insanların onu benimsemelerini ve dinin
koyduğu esaslara göre yaşamalarını sağlama
cabası.
Lügatte davet kelimesi, De'ave fiilinden masdar olup
çağırmak, nida etmek, sevketmek, dua veya bedduada bulunmak;
birisini yemek ve ziyafete çağırmak manalarına gelmektedir.
Bir isim olarak da kullanılan davet lafzı, lügat itibariyle
herhangi bir çağrıya işaret eder. İslam
ıstılahında ise davet tabiri ile, sadece İslam'a yapılan
çağrı kasdedilmektedir.
İslam'a davet, İslam'ın ele
aldığı bütün konularda geçerlidir. Dünya işlerinde
de, ahiret işlerinde de İslam'ın getirdiği
esasların tüm beşeriyete intikal ettirilmesi, davetin
kapsamına girmektedir. Bu bakımdan İslam davetinin geniş
bir tatbikat alanı ve geniş bir muhatap kitlesi vardır.
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Davet |