Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Zeyneb Binti Ali (r.a)

Zeyneb binti ali (r.a) ZEYNEB binti ALİ (r.a) Zeyneb binti Ali b. Ebî Talib, Rasûlüllah (s.a.s)'in torunudur. Annesi, Rasûlüllah (s.a.s)'ın sevgili kızı Hz. Fatıma'dır. Rasûlüllah'ın vefatından yaklaşık beş yıl kadar önce dünyaya gelmiştir (İbnü'l-Esîr, Üsdü'l-Ğabe fı Ma'rifeti's-Sahabe, Kahire,1970, VII, 132, 133). Zeyneb; zekî, akl-ı selîm sahibi, gayet düzgün ve edebî konuşan bir hanımdı. Babası kendisini, amcasının oğlu Abdullah b. Cafer'l-e evlendirdi. Ondan Ali, Abbas, Ümmü Külsüm ve Avn el-Ekber adında çocukları oldu. Annesi Fatımatü'z-Zehra'dan ve Esma binti Umeys'ten hadis rivayet etmiş, kendisinden de Muhammed b. Amf, Ata b. es-Saib ve Fatıma binti Hüseyn b. Ali rivayet etmişlerdir (Ömer Rıza Kehhale, A'l-amit'n-Nisa, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zeyneb Binti Ali (r.a)

 Zeydiye

Zeydiye Hz. Ali'nin çocuklarından Hz. Hüseyin'in torunu Zeyd'e mensup olanlara verilen ad. 122/740, senelerinde Emevî yönetimine karşı savaşırken şehit olan Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib'in ve oğlu Yahya'nın, zamanlarının imamı olduğunu kabul edenler Zeydiye adı altında anılırlar. Kûfeliler devrinin büyük alimi ve fakihi olan Zeyd'e başvurarak bey'at etmek istediklerini belirtmişler, o da kendilerinden bey'at almış ve Emevilerle mücadele etmeye karar vermişti. Fakat, devlet kuvvetleriyle karşılaşıldığı sırada Zeyd'in taraftarları kendisine başvurarak Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer hakkındaki fikrini sormuş o da hayırdan başka bir şey söyleyemeyeceğini ifade etmişti. Bunun üzerine onbeşbinden fazla taraftarı kendisini terketmiş, Zeyd, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zeydiye

 Zevi'l-erham

Zevi'l-erham Arapça zû, "sahip", rahim veya rahm "nesep hısımlığı", "nesep hısımlık bağı" demektir. Zevî'l-erham, zû'r-rahim'in çoğulu olup, genel olarak nesep hısımlarını ifade eder. Bu anlamda, ashabü'l-feraiz, asabe veya diğer nesep hısımları kapsama girer. İslam miras hukuku terimi olarak zevî'l-erham; ashabü'l-feraiz (bk. "Ashabü'l-feraiz" mad) ve asabe (bk. "Asabe" mad) den olmayan kan hısımlarını ifade eder. Miras bırakanın kızının çocukları, kız kardeşinin veya erkek kardeşinin kızları, fasit dede ve nineleri, dayı ve teyzeleri gibi. Miras bırakanın ashabü'l-feraizden veya asabeden hısımları bulunmayınca zevi'l-erham'dan ona yakın olamayacağı veya hangi şartlarla mirasçı olacağı konusu müctehitler arasında ihtilaflıdır. 1- Ebû Hanîfe ve Ahmed b. Hanbel'e göre, sıraları ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zevi'l-erham

 Zeval Vakti

Zeval vakti Güneşin gökyüzünün ortasından batıya doğru hareket etme zamanı. "Zale" fiilinden mastar olup anlamı; yer değiştirmek, ayrılmak, yok olmak, güneş batıya meyletmek, güneş tam tepe noktaya gelmek gitmek. Zeval sözcüğü öğle namazının vaktini belirlemede bir fıkıh terimi olarak kullanılır. Çünkü öğle vakti, güneşin gökyüzünde çıktığı en yüksek noktadan batıya doğru meyletmesiyle başlar ve herşeyin gölgesinin bir misli uzamasına kadar devam eder. Cisimlerin, güneş tam tepe noktada iken yere düşen gölgesi bunun dışındadır. Bu gölgeye "fey'-i zeval" denir. Öğlenin bu ilk vaktine "asr-ı evvel" denir. Bu, Ebû Yûsuf, İmam Muhammed, Şafiî, Malik ve Ahmed b. Hanbel'in görüşüdür. Ebû Hanîfe'ye göre ise, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zeval Vakti

 Zevaid

Zevaid Fazlalık, ek, ilave anlamına gelen "zaid"in çoğulu. "Zade" kökünden "ziyade" mastarı; artmak, çoğalmak, arttırmak, bahşetmek anlamlarına gelir. Zevaid, bir hadis ilmi terimi olarak; belli bir kitap veya kitapların belli kitap veya kitaplardan fazla ve farklı olarak kapsadığı hadisler, bir kitaba sonradan yapılan ilaveler anlamına gefir. Fıkhın tedvin çağında, önceki fıkıh bilgilerine eklenen ilaveleri kapsayan eser anlamında zevaid yerine "ziyadat" sözcüğü kullanılmıştır. Nitekim Muhammed b. Hasen eş-Şeybanî'nin (ö. 189/805) yazdığı altı zahiru'r-rivaye kitabından birisinin adı "ez-Ziyadat" tır. Yine aynı müellifin daha az meşhur kişilerce nakledilen ve nevadir denilen eserlerden birisi de "Ziyadetü'ı-Ziyadat" adını alır. Hadis terimi olarak zevaid hadis kaynaklarını tamamlayıcı ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zevaid

 Zerdüştlük

Zerdüştlük ZERDÜŞTLÜK İranlı Zerdüşt tarafından kurulan tek tanrılı inanç sistemi. İnanılan tek tanrıya verdikleri Ahura Mazda adıyla bağlantılı olarak Mazdeizm de denir. Sonraki dönemlerde ise daha çok Mecusilik adıyla anılmıştır. Tek tanrılı bir inanç sistemi getirdiği için kimilerince peygamber olarak kabul edilen Zerdüşt'ün hayatıyla ilgili bilgiler daha çok efsanelere dayanır. Zerdüştçülerin inanışına göre Zerdüşt, Büyük İskender'den 258 yıl önce ortaya çıkmıştır. Büyük İskender, Ahameniş hanedanının (M.ö. 559-330) merkezi Parsa'yı (Persepolis) M.ö. 330'da ele geçirdiğine göre Zerdüşt, Harezm'in kralı olduğu sanılan Vistaspa'ya inançlarını M.ö. 588'de kabul ettirmiş olmalıdır. O sırada 40 yaşında olduğu inancı doğru kabul edilirse, doğum tarihinin M.ö. 628 olması ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zerdüştlük

 Zenginlik

Zenginlik İhtiyaçtan fazla mala sahip olma. İnsanın ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için Allah Teala pek çok nimet yaratmış ve bunları meşru yollarla elde etmesine (mülkiyet hakkı) izin vermiştir. Çeşitli sebeplerle bazı insanlar ihtiyaçlarından daha fazla mala sahip olurken, bazıları ihtiyaçlarını dahi karşılayamazlar. İslam'a göre ancak; tarım, sanayi, ticaret, çalışma, hibe, miras. gibi helal kazanç yollarıyla elde edilen zenginlik meşrudur. Kumar, çeşitli şans oyunları, çalma, gasp, hileli ticaret.. gibi haram yollarla elde edilen zenginlik ise meşru değildir. Zenginlik bazı dinî sorumlulukları gerektirir; zekat, hacc, kurban, sadaka, hayır-hasenat gibi. Bu tür ibadetlere ve insanlara yardıma vesile olacağı için helal olsa da gereği yerine getirilmeyen zenginlikler ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zenginlik

 Zemzem

Zemzem Ka'be'nin yanında bulunan kuyu ve bu kuyunun mukaddes suyunun adı. Zemzem Arapça bir kelime olup "alçak sesle konuşmak" demektir. Aslında atların çıkardığı alçak sese zemzem denir. Herhangi bir şeyi muhafaza etmek için de kullanılır (İbn Manzûr, Lisanu'l-Arab, Beyrut 1956, XII, 237 vd). Zemzem hakkında Kur'an'da herhangi bir ayet bulunmamaktadır. Ancak zemzem hakkında nakledilen bazı rivayetler vardır. İbn Abbas'tan nakledildiğine göre, İbrahim (a.s)'ın Hacer ve Sara adında iki hanımı vardı. Hacer İsmail (a.s)'ın annesi idi. İsmail (a.s)'ın annesi Hacer ile Sara'nın arasında geçimsizlik çıktı. Geçimsizlik had safhaya varınca, İbrahim (a.s) Yüce Allah'tan Mekke'ye gitmek ve İsmail (a.s.) ile annesi Hacer'i orada ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zemzem

 Zemm

Zemm Kötüleme, kınama. Başkalarında bulunan veya bulunmayan kusurları, başkalarına hoş gelecek, onları güldürüp eğlendirecek şekilde dile getirme. Bir müslümanın, başkalarının kusurlarıyla değil de, bizzat kendi kusurlarıyla ilgilenmesi ve onları düzeltmeye çalışması gerektiren, nefsini unutarak, hatta unutturarak başkalarının kusurlarını dile getirmesi çok kötü bir huydur. Böyle davrananlar bir taraftan kendi kusurlarını görüp düzeltmekten geri kalırken, öbür taraftan başkalarını kırıp gücendirmek suretiyle onların hukukuna da tecavüz etmiş olurlar. Bu nedenle, kişi, kendi kusurlarını ve başkalarının sevaplarını görürse daha doğru davranmış olur. Başkalarını ayıplamak anlamına da gelen zemm, müslümanları birbirine düşüren, aralarını açan bir davranış olduğu için Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Ey İnananlar! Hiç ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zemm

 Zemahşeri

Zemahşeri Ebû'l-Kasım Mahmud İbn Ömer ez-Zemahşerî el-Harezmî. Büyük bir dilci, edebiyatçı, kelamcı ve müfessirdir. Mekke'de uzun süre ikamet ettiği için Carullah lakabı verilerek "Carullah Zemahşerî" adıyla meşhur olmuş, ayrıca kendisine "Fahr-ı Harezm" ünvanı da verilmiştir. Zemahşerî, Selçuklu sultanlarından Melikşah devrinde Harezm kasabalarından Zemahşer'de 467 (1075) yılında mütedeyyin bir ailede dünyaya gelmiş, ilk tahsilini büyük bir ihtimalle, kasabanın imamı olan babasında yapmış; okuma yazma öğrenip hafız olduktan sonra ilim tahsili için o zaman büyük bir ilim ve medeniyet merkezi olan Buhara'ya gitmiştir. Bu arada çocukluğunda bir gün bindiği hayvandan düşerek yaralandığını ve neticede bir ayağının kesilmiş olduğunu de zikretmeliyiz. Bazı kaynaklarda ayağının ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zemahşeri