Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiBahiraBahira
Cahiliye devrinde beşinci doğumunda dişi
deve doğurduğu için kulağı kesilerek
salınıverilen deve. Cahiliyye döneminde Araplar belli doğumlardan
sonra devenin kulağını yarar ve onu serbest
bırakırlardı. Deve bundan böyle bir çeşit
dokunulmazlık statüsüne kavuşurdu. Sahibi artık ne sütünden,
ne yününden ne de etinden yararlanabilirdi. (İmam Şafiî,
Ahkamu'l-Kur'an, Beyrut 1980, I, 144) Bundan sonra deve, putlar içindir:
putlara hizmet eden kahinler ondan yararlanır. (Kurtubî,
el-Cami'li Ahkami'l-Kur'an, Beyrut 1965, VI, 335)
Kaç doğumdan sonra devenin bu statüye kavuştuğu
konusunda farklı rivayetler vardır. Bazı rivayetlere göre
beş doğumdan, bazılarına göre, doğurduğu
yavruların hepsinin dişi olması durumunda,
bazılarına göre ise beşinci olarak doğurduğunun
erkek olması ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Bahira Bahailık-bahaıyyeBahailık-bahaıyye BAHAİLİK-BAHAİYYE
Bahaullah Mirza Hüseyin Ali Nuri (1817-1892)'nin
kurduğu batıl bir mezhep.
Bab lakabıyla tanınan Mirza Ali Muhammed
1844 yılı Mayıs ayında insanlığa yeni bir
haber getirdiğini bildirip, Babilik* mezhebini kurdu. Devlet
güçlerine başkaldırmaları sonucu Babilerin birçokları
öldürüldü. Bab Mirza Ali Muhammed 1850 yılının Temmuz
ayında irtidat suçuyla Tebriz'de kurşuna dizildi.
Bab'ın yakınlarından olduğunu
ileri süren Mirza Hüseyin Ali, Bab tarafından haber verilen ve
zuhur edeceği bildirilen kişinin kendisi olduğunu açıklayıp,
bu mezhebi Bahailik adıyla yeniden faaliyete geçirdi.
Babilerin İran şahı Nasirûddin'e karşı
giriştikleri bir suikast teşebbüsünden sonra Mirza Hüseyin
Ali İran'da tutunamayınca, Osmanlılar'a
sığındı. Bir müddet Edirne'de ikamet etti. Burada ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Bahailık-bahaıyye Bagı, BagyBagı, bagy
İstemek; istemede ileri gitmek; çabayla arzulamak;
sınırı aşmak; hakkıyla yetinmeyerek
başkasının canına, malına, ırzına
kasdetmek; saldırıya yeltenmek veya saldırmak; haksız
yere yükselmek isteyerek tecavüzde bulunmak; kendisine sulhün yolları
ve biçimleri gösterildiği halde haksızlıkla üst olma
sevdası gütmek. Bağy "beğa" fiilinin
masdarı ve isim olarak kullanılır.
Kur'an-ı Kerîm'de "De ki: O her şeyin
Rabbi iken ben Allah'tan başka Rabb mi isteyecekmişim? (ebğî
rabben)"(el-En'am; 6/164); Allah'ın dininden başka bir din
mi arzuluyorlar (yebgun)?" (Ali İmran, 3/83);
"De ki: Ey Kitap Ehli! Neden eğriliğini
arzulayarak (tebguneha) iman edeni Allah'ın yolundan
alıkoyuyorsunuz?" (Ali İmran, 3/99); Aranızda çıkmış
olsalardı, sizin için bozgunculuktan başka birşey
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Bagı, Bagy BabilıkBabilık BABİLİK
Mirza Ali Muhammed Bab'ın (1819-1850) kurmuş
olduğu batıl mezhep.
Mirza Ali Muhammed 1819'da Şiraz'da doğdu.
Necef'te Seyyid Ali Reştî (ö. 1843)'den ders aldı. Seyyid Ali
Reştî, ona ölümünden sonra yerine geçecek halife olmasını
ve Mehdî olarak ortaya çıkmasını telkin etti ve buna ikna
etti. Mirza, davetini 1844 de Şiraz'da ilan etti.1850 yılında
Tebriz'de Şah Nasûriddin'in huzurunda, alim ve fakihlerle yaptığı
münazara sonunda irtidat ettiğine hükmedilerek idam edildi (Muhsin
Abdülhamid, İs!am a Yönelen Yıkıcı Hareketler,
Çev. S. Yeprem-H. Güleç, Ankara 1973, 6970).
Babiyye'ye bağlı müfrit kimseler
Nasûriddin Şah'a suikast yapmaya kalkışınca birçokları
öldürüldü. Mirza Ali'nin öğrenci ve müridlerinden Suph-i Ezel,
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Babilık Bab-ı FetvaBab-ı fetva
Fetva kapısı.
Bab, kapı; fetva ise, sorulan bir mesele
hakkında verilen cevap demektir. Bir terim olarak, sorulan İslamî
bir meseleye dair fakîhin verdiği cevap, ortaya koyduğu hüküm
anlamına gelir. Osmanlı devletinde Şeyhülislamlık
dairesine "bab-ı fetva", "bab-ı meşîhat",
"şeyhülislam kapısı" adı verilmiştir.
Şeyhülislam tabiri IV. Hicrî asrın ikinci
yarısında ortaya çıkan şeref ünvanlarından
birisidir. Bu, daima alimlere özgü bir ünvan olarak kalmıştır.
XI. yüzyılda Şafiî ve Hanbelîler kendi alim ve
şeyhlerine bu ünvanı verirken, XII. yüzyılda Fahruddîn
er-Razî Şeyhü'l-İslam ünvanını
almıştır. Bu arada şeyhülislam yalnız fakîhlere
ve özellikle Memlükler devrinin başlangıcında
fetvaları ile şöhret bulan veya çok sayıda fakîhin
tasvibini ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Bab-ı Fetva Ba'su Bade'l-mevtBa'su bade'l-mevt
Öldükten sonra tekrar dirilmek.
Buna "haşr-ı ecsad (cesedlerin birleşmesi)
neş'e-i uhra (ikinci yaratılış) da denir. Bu dirilme
İsrafil (a.s.)'ın sûra ikinci defa üflemesiyle olacaktır.
Buna iman etmek İslamî akîde gereğidir. Kur'an-ı Kerîm'de
"Sonra sûra bir defa daha üflenecektir. Bir de görürsün ki
insanlar kabirlerinden doğrulmuş bakıyorlar. " (ez-Zümer,
39/68) buyurulur. O zaman Allah Teala insanların dağılan
parçalarının aslî uzuv ve parçalarını bir araya
getirecek ve Alem-i Berzah*'da bulunan ruhlarını bedenlerine
iade ederek diriltecektir.
Öldükten sonra dirilmenin vukû bulacağını
Allah ve Resulu haber vermektedir. Bu konuda akıl, ilim ve duygularla
bilgi elde edilemez. Fakat bunlar öldükten sonra dirilmenin vukû
bulmayacağını ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ba'su Bade'l-mevt Ba's, Ba's'ı InkarBa's, ba's'ı ınkar
Öldükten sonra dirilmeyi reddetmek. Hayatının
başlangıç ve sonu olmayan tek varlık, Allah'tır.
Diğer bütün varlıkların bir başlangıç ve bir
sonu vardır. Her canlı gibi insan da doğar, büyür ve
eceli gelince ölür. Ölen insan için kabir hayatı başlar,
kıyamete kadar devam eden kabir hayatından sonra kıyametin
kopması ve ikinci defa İsrafil'in (a.s.) sûr'a üfürmesiyle
kabirlerdeki bütün cesetler kendi ruhlarıyla birleşerek
yerlerinden kalkıp, hesaplarının görüleceği
geniş bir sahaya toplanırlar. Ahiret hayatının
diğer merhalelerinden geçtikten sonra, iman ve amelleri nisbetinde
Allah'ın kendilerine takdir etmiş olduğu Cennet veya
Cehennem'e giderek ahiret hayatının devamını
yaşamaya başlarlar.
İşte insanın öldükten sonra dirilmesi
ve ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ba's, Ba's'ı Inkar AzılAzıl
Azil, arapça bir kelime olup, ayırmak ve
uzaklaştırmak anlamına gelir. Terim olarak ise; kadın
hamile olmasın diye erkeğin menisini dışarıya
atmasıdır. Azil; İslam'dan önce ve İslamî devirde
iki sebeple yapılıyordu: Ya cariye gebe kalmasın diye buna
başvurulur (çünkü gebe kalan cariye satılmaz); yahut hür
olan kadın gebe kalmasın veya memedeki çocuğa bir zarar
gelmesin diye yapılırdı. Hz. Peygamberin azil hakkında
çeşitli hadisleri vardır. Kendisine azlin hükmü sorulduğunda;
"O gizli ve'ddir"demiştir. (Müslîm, Nikah, 141; İbn
Mace, Nikah, 61) Burada ve'd; kız çocuğunu diri diri mezara gömmek,
demektir. Ancak daha sonra Allah Resulu'nun azle izin verdiği
anlaşılıyor.
Cabir (r.a.)'den şöyle dediği
nakledilmiştir: ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Azıl AzraılAzraıl
Allah'ın kendisine verdiği emirle
canlıların ruhlarını almakla görevli olan ölüm meleği.
Kur'an-ı Kerîm ve hadis-i şeriflerde bu şekliyle
değil, doğrudan anlamı olan Melekü'l-Mevt (ölüm meleği)
terimi kullanılmaktadır.
"De ki; üzerinize memur edilen ölüm meleği,
canınızı alır. Sonra Rabbinize döndürülürsünüz.
" (es-Secde, 32/11)
Azrail (a.s.) Cenab-ı Hakk'ın emrindeki
öteki melekler gibidir. Dört büyük melekten birisidir. O yalnızca
kendisine verilen emri yerine getirir ve eceli tamam olmuş
kulların ruhlarını alıp bu ruhu isteyene götürür.
Onun emrinde de bazı melekler vardır. Bu melekler de kendilerine
Allah'u Teala tarafından ulaştırılan emirleri yerine
getirirler.
"... Nihayet birinize ölüm gelince elçilerimiz
onun canını alırlar, onlar hiç ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Azraıl Aziz HadisAziz hadis
En az iki ravinin rivayet ettiği hadîs. Ahad
haberler arasında yer alan Azîz hadîsin tarifinde muhaddisler
ihtilaf etmişlerdir. İbnü's-Salah, (Ulûmü'l-Hadîs, s. 243)
ve onu izleyen İmam Nevevî (et-Takrîb ve't-Teysîr, s. 375) Azîz
hadisi şöyle tarif etmişlerdir: "Zührî ve Katade gibi
hadisleri muteber olan imamlardan iki veya üç kişinin
rivayetleriyle infirad ettikleri hadîse azîz denir." İbn
Hacer'e göre ise, en az üç ravisi olan haberlere meşhûr, en az
iki ravisi olanlara azîz denir. (İbn Hacer, Nuhbetü'f-Fiker
Şerhi, Çev. Talat Koçyiğit, Ankara 1971, s. 28) Haberin bu
şekilde isimlendirilmesi, ya az bulunduğu için veya başka
bir isnadla kuvvetlenmesi sebebiyledir. İbn Hıbban ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Aziz Hadis |