Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiAshabu'l-eserAshabu'l-eser
Eser, meydana getirilen şey, nişan ve alamet
demektir. Terim olarak ise gerek Hz. Peygamber (s. a. s.)' den ve gerekse
sahabeden rivayet edilen şeylere denir (Riyazü's-Salihîn ve
Tercemesi (Mukaddime), 1-2). Ashabu'l-Eser de eser sahipleri, eser
taraftarları ve eserciler demektir.
Hz. Peygamber (s.a.s.)'in bu dünyadan göçmeleriyle
başlayarak İmam Şafiî'nin yaşadığı
asra kadar gelip geçen fıkıh bilginleri iki kısma
ayrılır:
a) Ashabu'l-Eser. Buna ashab-ı rivayet de denir.
b) Ashabu'l-Rey. Buna ehl-i rey de denir (M. Ebû
Zehra, Ebû Hanife, (O. Keskioğlu Tercümesi) Üçdal Neşriyatı,
s. 161)
Asr-ı saadette müslümanlar, ortaya çıkan
problemlerini Hz. Peygamber (s.a.s.)'e arzediyorlar, gerekli cevabı
alarak dönüyorlardı. Hz. Peygamber ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ashabu'l-eser Ashabu'l-a'rafAshabu'l-a'raf
Ahirette, Cennet'le Cehennem arasındaki sahada
bekleyen kimseler. Bunların iyilikleri kötülüklerine eşit
gelmiştir. Ne Cehennem'e gitmişler ne de Cennet'i hak
edebilmişlerdir. İkisinin arasında kalmışlar,
Allah'ın rahmetini beklemektedirler. Cennet ehlini simalarından,
Cehennem ehlini de yüzlerindeki kasvet ve karanlıktan
tanıyorlar.
Cennet ehlinin yüzlerinin beyazlığı,
neşe saçan çehreleri ve çehrelerindeki ilahî nuru görünce
onlara selam verirler. Yaşayışlarına imrenerek
birlikte olmayı arzu ederler.
Bir ara gözleri istemeyerek de olsa Cehennemliklere
ilişir, amellerinin kendilerini oraya sürüklemesinden korkarak
Allah'a sığınırlar. Sonra yüzlerinden günahkarların
büyükleri olduklarını sandıkları kişilere:
"... Topluluğunuz ve büyüklük taslamanız size fayda
vermedi" derler. "İşte siz şimdi Cehennem'desiniz."
Sonra bunlara, dünyada iken müminler hakkında düşündüklerini
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ashabu'l-a'raf AshabAshab
Peygamber Efendimize iman ederek O'nu gören ve
müslüman olarak ölen kimseler.
Lügat itibariyle ashab, arkadaş manasına
gelen "sahib" kelimesinin çoğuludur. İslam
ıstılahında "Hz. Peygamber'in arkadaşları"
için, daha geniş kapsamıyla Resulullah'ı gören müminler
için kullanılmıştır. Sahabî ve çoğulu olan
sahabe terimleri de aynı manayı ifade eder.
Sahabî sayılabilmek için az da olsa Resulullah
ile görüşmek şarttır. Bu sebeple Hz. Peygamber döneminde
yaşamış, O'na iman etmiş, hatta O'nunla
haberleşip yazışmış, O'na destek
sağlamış kişiler ashabtan sayılmaz. Mesela o
dönemin meşhur Habeşistan Kralı Necaşî Ashame
böyledir. İyiyi kötüden ayırdedebilecek temyîz yaşında
Peygamber Efendimiz'i gören çocuklar ise ashabtandır. Mesela Hz.
Peygamber'in iki torunu Hasan ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ashab Asere-ı MübessereAsere-ı mübessere
Hayatta iken Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından
Cennet'le müjdelenen ashabın ileri gelenlerinden on kişi için
kullanılan bir tabir.
Kur'an-ı Kerîm'de bu hususta herhangi bir delil
mevcut olmamakla birlikte, Resulullah'ın sahîh hadisleriyle sabit
olan bu ashabın Cennetlik oluşları, İslam'ın
genel prensipleri dahilinde gayet tabi bir olaydır. Aşere-i Mübeşşere
tabirinin yanısıra "el-mubeşşirun bi'l-Cenneh"
tabiri de bu sahabeler hakkında kullanılmıştır.
Bu meşhur on sahabi şunlardır: Hz. Ebû Bekr (ö. 634), Hz.
Ömer (ö. 643), Hz. Osman (ö. 655). Hz. Ali (ö. 660), Hz. Abdurrahman
b. Avf (ö. 652), Hz. Ebû Ubeyde b. el-Cerrah (ö. 639), Hz. Talha b.
Ubeydullah (ö. 656), Hz. Zubeyr ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Asere-ı Mübessere AsabıyetAsabıyet
Sinirlilik; akrabalık, soy
yakınlığı. Akraba, soy, kavim, vatan, millet, din
gayreti gütmek, bir toplumun ileri gelenleri. Bir kimsenin baba tarafından
akrabaları .
İslam öncesi Arap toplumunda bir kimse
kabilecilik his ve gayretiyle baba tarafından olan
akrabasını yahut da umumiyetle kendi kabilesinden olan birini,
haklı haksız her konuda başkalarına karşı
korur, ona destek olurdu. Bu anlayışa göre, korumada önemli
olan, kişilerin zalim veya mazlum olmaları değil, himaye
edenlerin kabilesine mensup olup olmamalarıdır. Aynı telakki,
bir cahiliye devri şiirinde şu şekilde ifade
edilmiştir: "İster zalim olsun ister mazlum,
kandaşın olan kişinin yardımına koş. "
Kur'an-ı Kerim'de asabiyet kelimesine rastlanmaz. Ancak, akraba olsun
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Asabıyet AsabeAsabe
Sarmak, kuşatmak, şiddet, kuvvet, yardım
ve himaye, baba tarafından olan yakın akrabalar. Bir miras
hukuku terimi olarak ise; yalnız başına olduğunda bütün
mirası Ashabü'l Feraiz'den* mirasçı bulununca onlardan
artanı alan ve ölene (mûris'e) araya kadın girmeksizin
bağlanan erkek hısımlarla bu hükümde olan diğer
kimselerdir. Oğlu, oğlun ilanihaye oğlu gibi.
Bunların belirli miras hisseleri ayet ve hadislerde
belirlenmemiştir.
Asabe önce ikiye ayrılır: Kan
hısımlığı sebebiyle asabe, köle ve cariyeyi
hürriyetine kavuşturmaktan doğan asabe.
Kan hısımlığı sebebiyle asabe
üçe ayrılır:
A) Kendi başına asabe olanlar (Binefsihi
asabe). Bunlar ölenle (mûrisle) aralarına kadın girmeyen erkek
hısımlardır. Bunlar dört sınıf olup
şunlardır:
1) Ölenin ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Asabe Arz-ı Mev'udArz-ı mev'ud
Va'dedilmiş yer. Hz. İbrahim ve onun soyundan
gelenlere verileceği va'dedilen arazî. Bu tabir Kur'an-ı Kerîm'de
"Bereketli arz" olarak kaydedilmektedir. (el-Enbiya, 21/71) Hz.
Yusuf (a.s.)'ın Mısır'a götürdüğü
İsrailoğulları zamanla Firavunların yönetimi altında
zulme uğramış, mustaz'af* bir kitle haline gelmişti.
Kur'an'da Hz. Musa (a.s.)'ın onlara şöyle dediğini
biliyoruz. "Ey Kavmim, Allah'ın size takdir ettiği
Arz-ı Mukaddes'e girin arkanıza dönmeyin. Yoksa hepiniz nice
zararlara uğrayanlardan olursunuz. " (el-Maide, 5/12). Hz.
Musa'nın sözleriyle Allah'ın İsrailoğullarına
mukaddes kıldığı belde bildirilmiş ise de bunun
neresi olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Ken'an ili olarak bilinen
yer Filistin, Şam, Ürdün'deki Ken'an bölgesi yahut Kudüs
şehri midir, bu hususta ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Arz-ı Mev'ud ArzArz
Bir şeyi bir amire, üstada veya büyüğe göstermek,
takdim etmek.
Hadîs usulünde kullanılan bir terim olup ravinin
elinde bulunan hadisleri şeyhine okuması anlamına
gelmektedir. Hadîs şeyhine okunan hadisler isterse ezberden, isterse
yazılı bir metinden okunabilmektedir. Şeyh de kendisine arz
edilen bu hadis metinlerini kontrol maksadıyla dinlerken, ister
elindeki bir metinden takip eder isterse hafızasından izler.
(Ali Haydar Efendi, Usul-i Fıkıh Dersleri, İstanbul 1326,
406). Ravî, bu hadisleri şeyhinin huzurunda okursa artık
bunları üstadından rivayet yetkisine sahip olmuş demektir. Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Arz ArıyetArıyet
Geçici olarak, vadesiz alınan yahut verilen
şey, ödünç.
Ariyet veya ariyyet, emanet verilen şeye veya
ariyet akdine ait bir isimdir. "Are" fiilinden alınmış
olup, mastarı gidip-gelmek demektir. Teavür' den geldiği de söylenmektedir.
Emanet bir şey istemek ar ve ayıp olduğu için "ar"
kelimesine nisbet edilmiştir. Ancak Hz. Peygamber de ariyet aldığı
için, bu akdin ayıp bir iş olmadığı söylenmiştir
(el-Mu'cemü'l- Vasît, I-II, s. 642; es-Serahsî, el-Mebsût, XI, 133;
İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadîr, VII, 99 vd.; İbn Abidîn,
Reddü'l-Muhtar, IV, 524).
Es-Serahsî ve Malikiler ariyet vermeyi şöyle
tarif ederler: "Ariyet akdi, yararlanmayı bir bedel
olmaksızın temlîk etmektir." Şafiî ve Hanbelîlerin
tarifi ise şöyledir: ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Arıyet ArsArs
Tavan, çatı, dam, çardak. Bir eve nisbetle tavanı;
tavanına nisbetle üstündeki çatısı, kubbesi, tepesindeki
köşkü. Çadır ve çardak gibi yükselen, gölge veren her
şeye arş denir. İfade ettiği kelimelerden
anlaşıldığı gibi ulviyyet, yükseklik manasını
içerir. Bu münasebetle hükümdarların üzerine oturdukları
"taht" manasında da kullanılmıştır. Hükümdarların
tahtı, mülk ve saltanatın remzi olduğundan arş
kelimesi, kinayeli olarak mülk ve saltanat manasını da
taşır. Ayrıca, bir işi ayakta tutan şey; bir
şeyin temeli; bir cemaatin reisi; tabut, kuyunun dibinden adam boyu
kadar taşla örüldükten sonra ağzına kadar
yukarısına yapılan ahşap bölme; ayağın
parmak tarafına doğru yüzündeki yumruca tümsek; kuşun
yuvası gibi manalar da ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ars |