Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiZelletü'l-kariZelletü'l-kari
Okuyanın sürçmesi, yanılması. Bu sözün
fıkıh ıstılahında
karşılığı; Namaz kılan bir müslümanın,
namazda okuduğu ayette yanlışlık yapmasıdır.
Yapılan bu yanlışlığın namaz bozup
bozmaması yanlışlığın ölçüsü veya kasde
dayanıp dayanmaması ile ilgilidir.
Yanlışlık kasden yapılır ve bu
ayetin manasının değişmesine sebep olursa namaz
bozulur. Eğer mana değişmezse namaz bozulmaz fakat günahı
vardır. Bile bile ayetin yanlış okunması caiz
değildir.
Kasten olmayıp hata ile yapılan
yanlışlıklarda; okunulan kelimenin benzeri Kur'an'ın
başka bir yerinde varsa namaz bozulmaz, yoksa bozulur. Kelimenin
harekesini yanlış okumak veya tecvidinde hata etmek namazı
bozmaz. Hatta yanlış okunan kelimenin benzeri Kur'an'ın
başka yerinde mevcutsa yapılan yanlışlık
manayı değiştirse bile ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zelletü'l-kari ZelleZelle
Ayak sürçmesi, ayak kayması.
"Peygamberlerin hata ile veya unutarak
yaptıklara kusurları, ifade eden bir terim (Aliyyü'l-Karî,
Şerhu Fıkhı'l-Ekber, Mısır 1323, 51, 53).
Peygamberler aslında günah işlemezler. Onlar
"İsmet" sıfatına sahiptirler. Ancak, istemeden
bazı kusurlar işlemeleri de mümkündür. Şu kadar var ki böyle
bir hata işleyen peygamber hatasına devam etmez. Allah onu
derhal uyararak hatadan uzaklaştırır,
yanlışını düzeltir.
Zelle, efdal (en üstün) olanı terkedip,
fadıl (üstün) olanı yapmaktır şeklinde de izah
edilir (Ebu'l-Berekat Abdullah en-Nesefî, Tefsir, IV, 365). Bu izaha
göre, zelle bir kusur olmaz. Fakat peygamberlere yakışan daima
en üstün olan davranışta bulunmak olduğu için, zelle işleyen
Peygamber'in dikkati çekilir. ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zelle ZekatZekat
Temizlik, artma, bereket. Bir malın belli bir
miktarını, Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de
saydığı sekiz sınıftan birisine veya bir kaçına
Allah rızası için vermek. Terim olarak zekat; İslam'ın
beş şartından birisi olan malî ibadetin adıdır.
Fakirin hakkı çıkarılarak malı,
cimrilik kirinden arındırarak da şahsı
temizlediği ve malda berekete sebep olduğu için bu malî
ibadete zekat denilmiştir (Subkî, el-Menhel, Beyrut, 1394, XI,113).
Nitekim Kur'an-ı Kerîm'de Ey Muhammed! Mallarının bir
kısmını kendilerini temizleyip arıtacak sadaka olarak
al" (el-Tevbe, 9/193) ve "...Sarfettiğiniz her hangi bir
şeyin yerine O daha iyisini koyar." (Sebe, 34/39) buyurulur.
Zekata sadaka da denilir. Bu ismin verilmesinin sebebi
zekatın malı temizleyip ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zekat ZeburZebur
Allah tarafından Hz. Davud (a.s)'a gönderilen
Mezmurlar ve Mezamir adı ile de anılan mukaddes kitap. Lügatte
Mezmur, "Kavalla söylenen ilahî, Hz. Davud'a inen Zebur'un
sûrelerinin her biri" anlamlarına gelir. Mezmur
"yazılmış" manasına gelen kitap
anlamındadır. Büyük bilgin Zeccac, Zebur'un "Hikmetli
kitap" manasına geldiğini; Alu İmran, 3/184
ayetindeki "Zebûr" kelimesinin "menetmek" manasına
gelen "Zebr" kökünden olduğunu açıklamıştır.
Kitap da halkın hilafına olan hususlardan meneden şeyleri
bildirdiği için Zebûr diye adlandırılmıştır
(Fahreddin er-Razi, Mefatihu'l-Gayb, Ankara, 1990, VIII, 417).
İlahî kitapların ikincisi olan Zebur, Kur'an-ı
Kerîm'in üç ayrı ayetinde en-Nisa, 4/163; el-İsra,17/55;
el-Enbiya, 21/105 geçmektedir. Allah Teala şöyle buyurmaktadır:
"Nûh'a, O'ndan sonraki peygamberlere ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zebur ZebaniZebani
Cehenneme gidenlerle meşgul olan melek,
cehennemlikleri cehenneme atmaya memur edilen melek, cehennem bekçisi.
Çoğulu "zebaniyyûn"dur. Bu manalardan ayrı olarak
polis ve zabıta manalarına da gelmektedir. Cehennem bekçisi
olan zebanîler, azap melekleri diye tavsif edilmiştir. Kur'an-ı
Kerîm diliyle zebanî, "Cehennem koruyucusu"dur. Halk
inançlarında zebanî karşılığında "malik"
kelimesi de kullanılır.
Kur'an-ı Kerîm'in altı ayrı sûresinde
dokuz ayette (ez-Zümer, 39/71, 73; ed-Duhan, 44/47-50; et-Tahrîm,
66/6; el-Mülk, 67/8; el-Müddessir, 74/31; el-Alak, 96/18)
"zebanî" kelimesine atıflar vardır. Kelime açık
olarak ve "ez-zebaniyye" şeklinde yalnız bir ayette
(el-Alak, 16/18) geçmektedir. el-Müddessir, 74/30. ayetinde
zebanilerin sayısının 19 olduğu açıklanmış,
onların melek olduğu özellikle belirtilmiştir. Kur'an-ı
Kerîm'deki "zebanî" ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zebani ZeametZeamet
Osmanlı Devleti'nin bazı asker görevlilerine,
geçimlerini sağlamak veya hizmetlerine karşılık olmak
üzere verilen ve geliri en az 20.000 ve en çok 99.999 akçe olan toprak
dirliği.
Zeamet, Arapça "zaîm" kelimesinden gelir.
Zaîm, "kefil" ve "zeamet sahibi" gibi anlamlar taşır.
Zeamet terim olarak zaîme yerler demektir. Osmanlı devletindeki
idarî ve askerî düzenlemelere göre, dirlikler üç grupta toplanmıştır.
Yıllık geliri 20.000 akçeye kadar olan toprak dirliğine
"timar", 20.000 ile 100.000 bin akçe arasında gelir
getiren dirliklere "zeamet", 100.000 akçe ve daha yukarısına
ise "has" denilmiştir.
Devlet, bazı asker görevlilerine, hizmetlerine
karşılık veya geçimlerini sağlamak amacıyla
belli bölgelerden devlet adına vergi tahsil etme ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zeamet Zayıf HadisZayıf hadis
Sahih ve Hasen hadiste bulunması gereken
şartları taşımayan hadis. Bu şartlar; 1)
kesintisiz bir sened, 2) ravîlerin adaleti (doğruluğu), 3) ravîlerin
zabt (ehliyet) sahibi olup çok yanılan ve gafil olmaması, 4)
meçhul olmaması, 5) hadisin şaz olmaması, 6) muallel
olmamasıdır. Sayılan bu şartlardan bir kısmı
ya da tamamını ihtiva etmeyen hadis, zayıf ismini alır
ve şartlar eksildiği ölçüde hadisin zayıflığı
da artar. Bu sebeple zayıf hadislerin derecelendirmesi ve taksimi
yapılmıştır. İbnu's-Salah ve Irakî'nin 42,
İbn Hıbban'ın 50, el-Münavî'nin, mümkün olması
itibariyle 81, aklen 129'a, (hatta bazılarınca 510'a) çıkarılan
bu taksimler aslında pratik olmaktan çok teoriktir. Bunlardan belli
bir muhtevayı ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zayıf Hadis ZaviyeZaviye
Köşe, bucak, evin bir odası.
Tarikat faaliyetlerinin yürütüldüğü küçük
yapı. Zaviyelerde görev yapan şeyhlere zaviyedar, buralarda
oturan dervişlere de zaviyenişîn denirdi.
Tarikatların yayılmasına paralel olarak,
tarikat ilyelerinin toplandığı ve görevlerini yerine
getirdiği merkezî yapılar da yayıldı: Bu yapılar
tekke, dergah, asitane, hankah, zaviye gibi çeşitli isimlerle
anıldı. Tarikatların merkez tekkelerine genellikle asitane
ya da hankah deniyordu. Tekkelere göre daha küçük olan tarikat yapılarına
zaviye adı verildi.
Zaviyeler, büyük yerleşim alanları
dışında, küçük köy ve kasabalarla yollar üzerinde açılıyordu.
Çevredeki dervişlerin toplanma yeri olmasının da ötesinde
kimi görevleri vardı. Özellikle Türk dünyasının çeşitli
yerlerinden gelen derviş ve tacirlerin yolculuklarını
rahat biçimde ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zaviye Zatu'r-rik'a GazvesiZatu'r-rik'a gazvesi ZATU'R-RİK'A GAZVESİ
Hicretin dördüncü yılında Gatafan'dan
Muhariboğulları ile Sa'lebeoğullarına karşı
yapılan gaza. Olayın geçtiği yere nisbetle bu adı
almıştır (İbnu'l-Esîr, el-Kamil fi't-,Tarih, Beyrut
1979, 174. Değişik rivayetler için bk. Asım Köksal,
İslam Tarihi, IV, 121-122).
Rasûlüllah (s.a.s) Nadîroğulları
Gazvesinden döndükten sonra iki ay sonra, Muharıboğullarından
hayvan satmak için Medine'ye gelen bir adam, Muhariboğulları
ile Sa'l-ebeoğullarının, müslümanlarla savaşmak için
hazırlandıklarını ve Nahl yakınlarındaki
Zatu'r-Rik'a'da toplandıklarını haber verdi (4. yıl
Muharrem ayı) (İbnu'l-Esir, a.g.e., aynı yer).
Rasûlüllah (s.a.s) Nahl yakınında Sa'd ile
Şukra arasında bir yer olan Zatu'r-Rik'a'ya kadar ilerledi.
Ancak müşrikler savaşa cesaret edemediler ve
dağılarak etraftaki tepelere çekildiler.
Bu ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zatu'r-rik'a Gazvesi Zaruri KesimZaruri kesim
Kesilmesi imkansız olan, kaçan, yakalanamayan
bir hayvanı yaralamak suretiyle öldürmek veya ağır bir
şekilde hasta olan bir hayvanı ölmeden önce kesmek demektir.
Avlanan hayvanın aldığı yaradan hemen ölmesi de bu
hükme girer. Kuyu gibi herhangi bir yere düşen ve çıkarılıp
kesilmesi mümkün olmayan hayvanın herhangi bir yerinden
yaralanması, kanının bu şekilde akıtılarak
öldürülmesi de zarurî kesimden sayılır ve bu şekilde
kesilen hayvanın eti yenir (el-Mevsılî, el-İhtiyar, V, 9
vd). Bunun dışındaki herhangi bir darbe ile yaralanan
veyahutta hasta olan hayvan ölmeden kesilirse, eti yenir. Kesildiği
zaman herhangi bir harekette bulunmaması veya kanının
akması, henüz ölmediğini, leş
olmadığını göstermekte ve ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Zaruri Kesim |