Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiIshad (sahıt Tutma)ıshad (sahıt tutma)
Bir hakkın isbatı ve
haksızlığım giderilmesi için kişinin şahit
tutması.
İşhad bir hakkı isbat,
haksızlığı giderme, münakaşayı önleme vb.
insanlar arasındaki muamelelerde önem arzetmektedir. Hükmü çeşitli
muamelelere göre değişiklik arzeder. Hukukî muamele veya
fiillerde şahit tutmak nikahta olduğu gibi bazen vacip,
fukahanın çoğunluğuna göre alım-satımda
olduğu gibi bazen merdub, fukahadan bazılarına göre caiz,
hediyyede olduğu gibi bazen mekruh, zulme şahit tutmada
olduğu gibi bazen de haramdır (el-Mevsuatu'l-fıkhiyye, V,
32). Çeşitli muamelelerde işhad'ın hükmünü şöylece
ortaya koymak mümkündür.
1. Bey' (Alış- veriş):
Hanefîler, Malikîler, Hanbelîler ve bazı
Şafiîlere göre bey' akdinde şahit tutmak menduptur. Bakara
suresinin 282. ayetindeki"... erkeklerinizden ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ishad (sahıt Tutma) Isçı, Isçılıkısçı, ısçılık
Bir işi ücret karşılığında
yapan, ücret karşılığında iş yapmak.
İş işlemek, yapmak, icra etmek, tasarruf etmek ve amel
etmek. Bir isim olarak "amel", iş ve vazife demektir. Çoğulu
"a'mal" gelir. Amil ve ecîr de; işçi, bir işi
yapan, işleyen ve çalışan kişi anlamında
kullanılır. Bunların çoğulları, ummal, amele;
ecîr'in ise ücera gelir (İbn Manzur, Lisanü'l-Arab, Beyrut 1955,
amel ve ecr. mad.). Arapça'da genel olarak çalışmak ve iş
yapmak anlamında başka terimler de vardır. "Sa'y",
"fi'l", "cehd" ve "ecr" bunlar arasında
sayılabilir.
Kur'an-ı Kerîm'de kendisinin veya başkalarının
işinde çalışmak yahut ahiret için iyi işler
yapıp hazırlamak anlamlarında olmak üzere 670 ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Isçı, Isçılık Isbat-ı Vacıbısbat-ı vacıb
Varlığı kendinden olan, var
olmasında başka bir şeye muhtaç bulunmayan Zatı
delillendirme. Her şeyi var edip idare eden bu yüce kudretin varlığı
her devirde akıl, nakil yani semavi kitaplar ve insanın iç
dünyası ile dış alemdeki nizam, gaye, sebeplilik, hikmet,
inayet gibi hususlardan hareketle delillendirilip ispatlanmaya çalışılmıştır.
İsbat-ı vacip başka bir ifadeyle
Allah'ın varlığını delillendirme konusu,
başta kelam ilminin olmak üzere felsefenin ve filozofların en
önde gelen konularındandır. Mesela, İslam felsefesinde
el-Kindî'den (252/266 civarı) başlamak üzere; Farabî
(339/950), ibn Sina (428/1037), İbn Rüşd (595/1198) gibi büyük
İslam filozofları, Allah'ın varlığını
çeşitli delillerle ispatlama yoluna gitmişlerdir.
İsbat-ı vacip konusuyla Selefiyye ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Isbat-ı Vacıb Irzırz
Şan, şeref, namus, iffet.
Bir insanın kendi haysiyetini koruması;
ırzını, namusunu korumasıyla mümkündür. Irzını
koruyamayan, haysiyetini ve şerefini de kaybeder. Haysiyetini
kaybeden kişi bunalımlar içinde bocalayıp durur.
İlahî vahye dayalı bütün dinlerde
korunması gereken unsurlar beş maddede toplanabilir:
1- Dini korumak, 2- Canı korumak, 3- Malı
korumak, 4- Nesli korumak, 5- Irzı korumak.
İslam'da zina yasaklanmakla, kişilerin
ırz ve namusu koruma altına alınmıştır (bk.
en-Nur, 24/2). Bu arada zinaya yol açan sebep ve vasıtalar da
yasaklanmıştır. Karşı cinse, cinsel duygularla
bakma yasağı ile kadınların örtünme hükmü bunlar
arasında sayılabilir .
Kur'an-ı Kerîm'de gözlerin haramdan korunması
hakkında şöyle buyurulur: "(Ey Muhammed!) ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Irz Irtıdadırtıdad
Dinden dönme, hak dini terk etme. Terim olarak bir
müslümanın İslam dinini terketmesine veya başka bir dine
dönmesine irtidad veya ridde denir. İrtidad eden kimseye de mürted
(dinden dönen) adı verilir.
İslam dini temelde din ve vicdan hürriyetine
büyük önem vermiştir. Bu yüzden hiç kimse müslüman olmaya
zorlanamaz. Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: "Dinde
zorlama yoktur. Artık hak batıldan seçilip belli olmuştur.
Kim tağutu inkar edip Allah'a iman ederse, şüphesiz ki o,
kopmayan sağlam bir kulpa sarılmıştır Allah her
şeyi işiten ve her şeyi bilendir" (el-Bakara, 2/256).
Kendi hür iradesiyle müslüman olan kimsenin ise artık İslam
dininin esaslarına uyması gerekir.
İslam ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Irtıdad Irsadırsad
Doğru yoldan gitmek, doğru yolu bulmak,
doğru düşünmek, akıl ve temyiz gücüne sahip olmak, irşad
ise doğru yolu gösterme, uyarma, irfan sahibi birinin bir kimseye
tarikatı ve Allah yolunu göstermesi gibi anlamlara gelir.
İrşadı yapan kimseye mürşid denir. Allah'ın,
sayısı doksandokuz olan güzel isimlerinden birisi de "er-Reşîd"
(bk. Hûd, 11/87). Reşîd, mürşid anlamındadır. Mürşit,
doğru ve hak yolu gösteren demektir. Şu halde irşadda;
rehberlik, doğru yolu gösterme, hak ve hakikate davet söz konusudur.
Terim olarak irşadı şöyle tarif
edebiliriz: Bu işe ehil kimseler tarafından insanları, dünya
ve ahiret saadetine ermeleri için hak ve hakikate, doğru yola, salih
amele ve her ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Irsad Irk Ve Irkçılıkırk ve ırkçılık IRK VE IRKÇILIK
Belli bir ırkın doğal üstünlüğünü
savunan teori ve görüş. Kalıtım yoluyla geçen fiziki
özelliklerle kişilik, zeka ve kültür özellikleri arasında
bir sebeb-sonuç bağlantısı bulunduğu inancından
kaynaklanır. Tarih boyunca üstün sayılan ırkların
diğer ırklar üzerinde egemenlik kurma ve sömürme girişimlerinde
meşrulaştırıcı bir gerekçe olarak kullanıldı.
Toplumlar arasındaki birlik ve dayanışmayı yok etmesi,
zulüm ve sömürüye neden olması yüzünden İslam tarafından
kesin biçimde yasaklandı.
Irkçılık, insanlık tarihi içinde uzun
bir geçmişe sahiptir. Eski Yunan, Roma, Mısır
toplumlarında egemen uluslar kendilerinin doğal
üstünlüklerine inanırlar, kendilerinden olmayan ulusları
ikinci sınıf insan, dolayısıyla köle ve hizmetçi
olmak üzere yaratılmış topluluklar ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Irk Ve Irkçılık Irhasatırhasat
Peygamber olacak kimselerde, peygamberlik gelmeden
önce görülen ve peygamberliğin temellerini kuvvetlendiren
olağanüstü haller.
Adetlere ve tabiat kanunlarına aykırı,
tabiat ve insan gücünün üstünde meydana gelen hallere, harikulade
veya olağanüstü haller denir. Bunlar inançla ilgili eserlerde
mucize, keramet, irhasat, meûnet, ihanet ve istidrac olmak üzere altı
tanedir.
Mucize; bir peygamberin nübüvvetini doğrulamak için
Allahu Teala'nın onun elinde göstermiş olduğu tabiat
üstü hallerdir. Hz. Musa'nın asasının yıları
olup, sihirbazların iplerini yutması gibi (bk. Taha,
20/65-72).
Keramet; peygamberlik iddiasında bulunmayan, fakat
dinin bütün hükümleriyle amel eden salih kimselerden zuhur eden
harikalardır. Bu olağanüstü hal, onun velayet derecesine
yükseldiğini gösterir. Süleyman peygamberin vezîri Asaf'ın;
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Irhasat Irhasatırhasat
Peygamber olacak kimselerde, peygamberlik gelmeden
önce görülen ve peygamberliğin temellerini kuvvetlendiren
olağanüstü haller.
Adetlere ve tabiat kanunlarına aykırı,
tabiat ve insan gücünün üstünde meydana gelen hallere, harikulade
veya olağanüstü haller denir. Bunlar inançla ilgili eserlerde
mucize, keramet, irhasat, meûnet, ihanet ve istidrac olmak üzere altı
tanedir.
Mucize; bir peygamberin nübüvvetini doğrulamak için
Allahu Teala'nın onun elinde göstermiş olduğu tabiat
üstü hallerdir. Hz. Musa'nın asasının yıları
olup, sihirbazların iplerini yutması gibi (bk. Taha,
20/65-72).
Keramet; peygamberlik iddiasında bulunmayan, fakat
dinin bütün hükümleriyle amel eden salih kimselerden zuhur eden
harikalardır. Bu olağanüstü hal, onun velayet derecesine
yükseldiğini gösterir. Süleyman peygamberin vezîri Asaf'ın;
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Irhasat Üretimüretim
Elde etme, meydana getirme, toplama. Arapça
"istihsal" üretim karşılığı olup,
tarım veya sanayi ürünlerini el-de etmek için yapılan
faaliyetleri ifade eder.
Allah Tela yeryüzünü ve gökleri insanın emrine
vermiş ve bunlardan yararlanmaya teşvik etmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Yeryüzünü size
boyun eğebilecek özellikte yaratan O'dur. Yeryüzünün her tarafında
gezip dolaşın ve Allah'ın vermiş olduğu
rızıklardan yiyin" (el Mülk, 67/15). Buna göre,
yeryüzünde insan varlığına boyun eğmeyecek bir fizik
güç yoktur. insanoğlu dünyanın her yerinden, denizlerin
derinliklerinden, akarsuların ve rüzgarın gücünden, yanardağların
sıcaklığından ve toprağın derinliklerine gömülü
bulunan tüm enerji kaynaklarından yararlanabilir.
Dünya dışı varlıklardan yararlanma
imkanı da vardır. Çünkü aşağıdaki ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Üretim |