Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiÜmmiümmi
Anasından doğduğu gibi kalan; yeni bir
bilgi edinmemiş olan; okuma-yazma bilmeyen. "Ümm"
kelimesinin ism-i mensubu "ümm"e mensup olan, Arap dilinde
"ümm"; anne, bir şeyin aslı gibi anlamlara gelir (Firûzabadî,
el-Kamûsu'l-Muhît, Beyrut 1987, 1891). Sözlük' anlamının
yanında mecazı bazı anlamları da vardır. Kur'an-ı
Kerîm'de anne, asıl (kaynak) dönülecek yer ve süt emziren
anlamlarında kullanılmıştır (Abdurrahman
İbnu'l-Cevzî, Nüzhetu'l A'yuni'n-Nevazır fî İlmi'l-Vücûh
ve'n-Nezair Beyrut,1985,141-142).
Kur'an-ı Kerîm'de Peygamber (s.a.s)'in neden bu
vasıfla vasıflandığı konusunda alimler birkaç
ihtimal zikrederler:
a- Bu kelime ile anneye nisbet kastedilmiştir.
Sanki doğduğu hal üzere kalmış; yeni bilgiler elde
ederek asli fıtratının değişmediği
kastedilmiş olabilir.
b- Arap milletine mensup olduğuna ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ümmi Ümmetümmet
Ana, yol, din, cemaat, familye, nesil, boy, zaman. Istılahta
ise, kendi iradeleriyle veya bir zorunluluk neticesinde aynıyerde,
aynı zamanda veya aynı dine tabi olma neticesinde bir arada
yaşayan insan topluluğudur. Alimlerin çoğu, ümmet
kelimesini aynı dine tabii olanlar yani Müslümanlar için kullanmışlardır.
Arapça bir kelime olup, "emme" fiilinden isimdir. Çoğulu
"umem"dir (el-İsfahanî, el-Müfredat, İstanbul
1986, 27, "emme" mad.).
Ümmet kelimesi, çoğulu olan umem ile birlikte
Kur'an'da altmış küsur yerde geçmekte ve birçok hadis-i
şerifte de konu edilmektedir.
Yüce Allah; "Yeryüzünde yürüyen hiçbir
hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, (onlar da)
sizin gibi birer ümmet olmasınlar" (el-En'am, 6/38) ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ümmet Ümmehatu'l-mü'mininümmehatu'l-mü'minin
Müminlerin anneleri, Hz. Peygamber'in hanımları.
Rasûlüllah (s.a.s)'ın hanımları, mü'minlerin analarıdır.
Bu hanımlar şunlardır:
1- Haticetü'l-Kübra: Hatice (r.an)'nin babası Hüveylid
b. Esed'dir. Nesebi, Rasulüllah(s.a.s)'in dördüncüsü atası
Kusay'da birleşir. İki defa evlenmiş, kocalarının
ikisi de vefat etmiş ve dul kalmıştır. Evlendikleri
zaman Hz. Peygamber 25, Hz. Hatice ise 40 yaşındaydı. Rasulüllah(s.a.s)'e
ilk iman eden kişi Hz. Hatice (r.a) olmuştur. Hayatta iken Hz.
Peygamber (s.a.s) onu çok sevdiği için üzerine evlenmemiştir.
Peygamber (s.a.s)'in İbrahim dışındaki bütün
çocukları Hz. Hatice (r.a)'den olmadır. O kadınların
ulusu Hz. Fatıma'nın da anasıdır.
2- Hz. Sevde (r.an): Sevde (r.an) Zem'a'nın
kızıdır. İlk Müslümanlardan olup Müslüman olan
amcası Sekran ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ümmehatu'l-mü'minin Imaretımaret
İmar etmek, şen ve bayındır olmak,
bina ve yapı. Bir vakıf terimi olarak; Selçuklular ve Osmanlılar
devrinde yoksullar, muhtaçlar ve öğrenciler için kuruları
yeme, içme, bazen de barınma amacıyla kullanılan yerlere
verilen genel ad. Harab'ın zıddı olan "ma'mûr belde"
anlamında "umran" da aynı köktendir.
Türkçede daha çok "aşhane ve aşevi"
olarak tanınan bu hayır kurumları tarihte devlet, vezirler
ve zenginlerin bağışlarıyla kurulmuş gayrimenkul
gelirleriyle desteklenmiş ve bu kuruluşlar için özel binalar
yapılmıştır. Hatta cami, medrese, hastane, aşhane,
misafirhane, hankah, türbe, kale ve minare gibi yapıların tek
tek veya bir arada olarak imaret kapsamına girmektedir (O, Ergin, Türk
Şehirleri İmaret Sistemi, ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Imaret Imanıman
Güvenme, verilen bir habere kalbten inanma, haberi
getireni tasdik etme; bir şeye tereddüde düşmeksizin inanma;
Allah'a, ondan başka îlah olmadığına, Hz. Muhammed (s.a.s)'ın
Allah'ın kulu ve Resulu olduğuna, Allah'ın meleklerine,
kitaplarına, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah
tarafından yaratıldığına inanma (Buharî, iman,
37; Müslim, iman, 1, 5, 7; Ebû Davud, sünne, 15).
"İman" kelimesi; Arapça'da "if'al"
vezninde olup, aslı "emn" kökünden gelir. Dillere göre,
korkunun zıddı olan "emn-ü eman=emniyet, güven"
manasında, "amene" fiilinin masdarıdır.
Kelimenin aslı "emn" de "eman" idi. Başına
"elif" gelince, "e'mene" oldu; sonra arapça gramer
kaidesine göre "iman" okundu. Kelimenin başındaki
"hemze" Arap diline göre "ta'diye" ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Iman Imameynımameyn
İki imam Hanefi Mezhebinde imam-ı
Azam'ın öğrencileri Ebû Yûsuf ile Muhammed'i dile getiren
deyim. Aynı anlamda Sahibeyn (iki Arkadaş) deyimi de
kullanılır. Ebû Yûsuf'un adı Yakub b. İbrahim Habib
el-Kufî el-Ensarî'dir. Kufe'de, 113/731 yılında doğdu.
Hadis ilminde Hafız olduktan sonra Ebû Hanife'nin
öğrencileri arasına katıldı. Onun koyduğu usulü
benimseyerek "mutlak müctehid" payesine ulaştı. Abbasî
halifelerinden Harun er-Reşid döneminde Baş Kadı (Kadı'l-Kudat)
oldu.
İslam tarihinde bu paye ile anılan ilk hukukçudur.
182/798 yılında Bağdat'da öldü. imam Muhammed'in tam adı,
Ebû Abdullah Muhammed b. Hasan h. Ferkad el-Şeybanî'dir. 132/749 yılında
Vasıt'ta doğdu. Hocası Ebû Hanife'nin ölümü üzerine
öğrenimini Ebû Yusuf'un derslerine devam ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Imameyn Imamet-ı Kübraımamet-ı kübra
İslamî topluluğun dini ve siyasî liderliği.
Hilafet lafzı başlangıçtan itibaren ve bilhassa daha
sonraları imamet manasında kullanılmıştır
Aynı zamanda bu makama, namaz kıldırma vazifesi demek olan
imamlıktan (imamet-i suğra) ayırdetmek için İmamet-i
Kübra da denilmiştir Biz burada çeşitli İslam fırkalarının
imam anlayışını anlatmaktan ziyade Ehl-i Sünnet'in bu
konudaki görüşlerini özetlemekle yetineceğiz
Ehl-i Sünnet'e göre imamet-i kübra itikadı
ilgilendiren bir konu değildir. Sadece kulların fiillerine ait
muamelatla ilgili meselelerdendir. Resulullah (s.a.s)'ın
vefatını müteakip Ashabın imam nasbettikleri ve İslam
ümmetinin imamsız bir zamanının geçmesine rıza göstermedikleri
tevatüren sabittir. Nitekim Hz. Ebubekir, meşhur hutbesinde buna
işaret ederek diyordu ki; "Haberiniz olsun ki, ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Imamet-ı Kübra Imam-ı Muntazarımam-ı muntazar
Beklenen İmam. İmamiyye Şiası da
denilen İsna-Aşeriyye (Oniki İmamcılık)
mezhebinde onikinci imam. Gerçek adı Muhammed b. Hasan el-Askerî,
künyesi Hz. Peygamber'in künyesi, yani Ebu'l-Kasım'dır (d. 15
Şaban 255/30 Temmuz 869 Samarra). İsna-aşeriyye
geleneklerine göre adı söylenmez, yalnız lakaplarıyla
anılır. Lakabı anıldıktan sonra "Accelallahu
ferecehu" (Allah onun zuhurunu çabuklaştırsın) denir.
Birçok lakabı vardır. Bunların başlıcaları
Sahibü'z-Zaman (Zamanın Sahibi), Sahibü'd-Dar (Yurdun Sahibi),
el-Kaim (Ayakta Duran), el-Hüccet (Kesin Delil), el-Hatim (Hatmeden,
Sona Erdiren), Nahiyetü'l-Mukaddese (Kutlanmış Yön), el-Hadi
(Hidayete Sevkeden), el-Mehdî (Hidayet Olunmuş) ve
el-Muntazar'dır (Beklenen). Genellikle el-Mehdî ve el-Muntazar
olarak anılır. İmam-ı Muntazar inancı, bir-iki küçük
farkla Sünnî dünyada benimsenen Mehdî inancına ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Imam-ı Muntazar Imamımam
Önde bulunan zat, kendisine uyulan kimse, önder.
İmam kelimesi tekil olarak Kur'an-ı Kerim'de sekiz yerde geçmektedir
(el-Bakara, 2/124; Hûd, 11/17; el-Hicr, 15/79; el-İsra, 17/71;
el-Furkan, 25/74; Yasîn, 36/12; el-Ahkaf, 46/12). Çoğul olarak
"eimme" şeklinde de beş yerde geçmektedir (et-Tevbe,
9/12; el-Enbiya, 21/73; el-Kasas, 28/5, 41; es-Secde, 32/24). İmam
kelimesi bu ayetlerde şu anlamlarda
kullanılmıştır:
Allah Teala Hz. İbrahim'den bahsederken; "Seni
insanlara imam (önder) kılacağım" (el-Bakara, 2/124)
buyurmuştur.
Allah iyi kullarından bahsederken: onların:
"Bizi, Allah'a karşı gelmek fen sakınanlara imam (önder)
yap" (el-Furkan, 25/74) dediklerini nakleder.
"Eğer antlaşmalarından sonra
yeminlerini bozarlar, dinimize dil uzatırlarsa, küfrün imamları
(önderleri)yle savaşın" (et-Tevbe, 9/12).
Bu ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Imam Imaleımale
Bir şeyi kendi yerinden başka bir yere
meylettirmek, eğmek, bükmek. Harekenin (harflerin seslerinin) tabiî
şiveye aykırı olarak uzatmak, harekeyi çekerek okumak.
Terim olarak kıraat ilminde fethayı (üstün
hareke) kesreye (esre hareke) doğru meylettirerek okumaya denir.
İmale okuyuşta kolaylık sağlamak içindir. Bunlardan
fetha asıl, imale ise ferîdir. Kur'an'da imale ile okunan yerler
vardır. Her iki okuyuş şekli de Kur'an'ın inmiş
olduğu fasih Arapça konuşan Arapların dillerinde mevcuttu.
İmale her harfte yapılmaz. Sadece elif, ra ve te'nis ha'sında
yapılır. Bunlara imale harfleri denir.
Kıraat imamlarından bir kısmı imale
yapmadan okurlar. Bunlar İbn Kesir, Ebû Cafer ve Yakub'tur. Bir kısmı
da imale ile ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Imale |