Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Ikrah

ıkrah Zorlamak, bir kimseyi istemediği ve çirkin gördüğü bir işi yapmaya mecbur tutmak. Bir İslam hukuku terimi olarak; bir kimsenin başkasına yaptığı, ondaki rızayı kaldıran veya ehliyetini yok etmediği halde, onun ihtiyarını (seçme hürriyeti) bozan, yahut da şer'î yükümlülüğü kaldıran korkutma halini ifade eder. Mecelle'nin tarifi şöyledir: "İkrah; bir kimseyi korkutmak suretiyle rızası olmaksızın bir iş işlemek üzere haksız yere zorlamaktır" (Mecelle, madde 948). İslam'da, insana din, inanç ve vicdan özgürlüğü tanınmış; iradeyi baskı altına almak ve insanı rızası olmayan işlere zorlamak yasaklanmıştır. İkna etme, güzel öğüt, toleranslı davranış ve en güzel irşad ve eğitim metodunu bulup uygulamak İslam'ın amacıdır. Kur'an-ı ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ikrah

 Ikale

ıkale Mevcut bir şeyi ortadan kaldırmak, bir akdi, bir şeyi yok etmek, bir zorluğu, güçlüğü kaldırmak. Bir akdi satılan malın bir bölümü hakkında da olsa bozmak ve kaldırmak. Bir kimse, bir ton buğdayı ikiyüzellibin liraya satın alıp, müşteriye teslim etse, taraflar birbirinden ayrıldıktan sonra, satıcı müşteriye "buğdayı geri ver, ben de verdiğin satış bedelini iade edeyim" dese, alıcı da buğdayın tamamını veya bir bölümünü geri verse; akit bütün mal üzerinde feshedilir. Geri verilen miktar belli bir bölümse, fesih onun üzerinde gerçekleşir. Kur'an-ı Kerim'de yapılan bir akdin bozulmasıyla ilgili doğrudan bir hüküm yoktur. Hatta, ayette yapılan sözleşmelerin yerine getirilmesi bildirildiği (el-Maide, 5/1) ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ikale

 Ikab

ıkab Akibet, sonuç, suçlunun işlediği fiilin sonunda verilen ceza. Kur'an-ı Kerîm'de ikab kelimesi, 20 yerde geçmiş ve ceza anlamında kullanılmıştır. "Allah'ın ikabı (cezası), cidden çetin olandır" (el-Bakara, 2/196). Bu ifade Kur'an'da 14 yerde geçmektedir. Hadis kitaplarında da ikab ukubet kelimeleri, işlenen suçun karşılığında verilen ceza anlamında görülmektedir. Mesela, hadis kitaplarında geçen bazı başlıklar şöyledir: "imamına isyan edenin ukubeti (cezası)" (Buharî, Cihad, 164), "Zekat'a engel olanların ukubeti" (Nesaî, Zekat, 4), "içki içmenin ukubeti" (Darimî, Sünen, Eşribe, 10). İkab kelimesinin hadislerde de ceza anlamına geldiğine dair bir kaç kısa hadis şöyledir: "Allah dilerse ikab eder (cezanandırır), dilerse af eder" (Buharı, Ahkam, 49, Menakibü'l-Ensar, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ikab

 Ihya

ıhya Diriltme, yeniden hayat kazandırma, canlandırma; uyandırma; güçlendirme, tazeleme, onarma; sevindirme; bir geceyi ibadetle geçirme; ölü bir araziyi ziraata elverişli hale getirme. Hayat canlılıktır, zıddı ise ölümdür. Evrende yaratıları varlıkların bir kısmı cansız iken, başta insan olduğu halde bir kısım varlıklar da canlı varlıklar türündendir. İhyaetmek ise, canlı türünden olan varlıklara hayat vermektir. Bu terim Allah hakkında hakiki manada, insanlar hakkında Mecazî manada kullanılır. Çünkü her canlıya canlılık veren sadece Allah'tır. Zatı ile hayy (canlı) olan Yüce Allah'ın, yarattığı varlıkları ihya etmesi konusunda Kur'an'da bir çok ayetler zikredilmiştir. Bu ayetlerden bir kaçı: "O öldüren ve diriltendir" (en-Necm, 53/44); "Allah'ın gökten su ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ihya

 Ihvanu's-safa

ıhvanu's-safa İslam felsefesi tarihinde, insanları taassuptan kurtarmak, toplumu ıslah edecek bir aydınlar ahlakı ortaya koymak ve tabiat ilimlerinden yola çıkarak bir felsefe kurmak iddiasıyla miladi X. yüzyılda oluşturulmuş bir dernek veya aydınlar topluluğu. İhvanu's-Safa; saf ve temiz kardeşler anlamına gelir. Düşüncelerini yaymak için "Resailu-İhvanu's-Safa" adıyla bilinen bir ansiklopedi hazırlamışlardır. Bu bakımdan onlara İslam dünyasının ilk ansiklopedileri de denir. İhvanu's-Safa, felsefeyle ilgili bulunduğu kadar, siyasî ve dinî bir özelliğe de sahiptir. Merkezi Basra olan bu birliğin azalan kendi aralarında birbirlerine İhvanu's-Safa derlerdi. Çünkü gayeleri, karşılıklı yardımlaşma ile bütün vasıtalar ve bilhassa musaffa amellerle, ölümsüz ruhlarının kurtuluşuna çalışmaktı. Siyasi faaliyetleri hakkında fazla bir ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ihvanu's-safa

 Ihtıyat

ıhtıyat Korumak günaha düşmekten sakınmak, herhangi bir konuda ileriyi düşünerek tedbirli olmak, ölçülü davranmak. Allah haklarıyla ilgili konularda ihtiyatla hareket etmek caiz, kul haklarıyla ilgili konularda ise caiz değildir. Mesela namaz insanlar üzerinde Allah'ın bir hakkıdır. Kılman bir namazın sahih olup olmadığı fıkıh açısından şüpheli ise ihtiyatla hareket edilip bu namazın iade edilmesi, yani yeniden kılınması gerekir. Çünkü üzerinde gerekmeyen bir şeyi eda etmek üzerine gerekeni terketmekten daha iyidir. Halbuki kul haklarıyla ilgili bir konuda mesela, tazminat ödenip ödenmeyeceği şüpheli olan bir durumda ihtiyatla hareket edilip tazminat ödenmesi gerekmez, çünkü şüpheli ile tazminat ödenmez, kesinlik olması gerekir (ed-Debûsî, Te'sîsü'n-Nazar, Kahire, t.y. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ihtıyat

 Ihtıyarlık

ıhtıyarlık İhtiyar olma hali, ihtiyar olma çağı, kişinin yaşlanma devresi. İnsanın dünyada geçirdiği hayat; merhaleler hakkında Kur'an şu izahı yapar: "Ey insanlar eğer öldükten sonra dirilmekten kuşkuda iseniz (bilin ki) biz sizi (önce) topraktan, sonra nutfe (sperma) den, sonra alaka (embriyon) dan, sonra yaratılışı belli belirsiz bir çiğnem et parçasından yarattık ki, size (kudretimizi) açıkça gösterelim. Dilediğimizi belirtilmiş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz sonra sizi bir bebek olarak çıkarıyoruz. Sonra gücünüze ermeniz için (sizi büyütüyoruz). İçinizden kimi (henüz çocukken öldürülüyor, kimi de ömrün en kötü çağına) (ihtiyarlığa) itiliyor ki, bilirken bir şey bilmez hale gelsin (çocukluğundaki gibi vücutça ve akılca güçsüz ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ihtıyarlık

 Ihtılat

ıhtılat Birkaç şeyin birbirine karışması. Erkek ve kadınların birbirine karışması, beraber oturup haşır neşir olması. İslam dini yabancı kadın ve erkek ihtilatını, onların ölçüsüz bir şekilde birbirleriyle haşir neşir olmalarını tasvip etmemiş, pratik hayatta aralarında daima bir mesafe bırakmış ve aralarındaki ilişkilerin belli bir ölçü ve disiplin içerisinde olmasını emretmiştir. Çünkü onların ihtilatından çeşitli kötülükler, hatta aile ve toplum hayatını çökerten zina gibi büyük günahlar da doğabilir. İslam dini ise prensip olarak kötülükleri yasak ettiği gibi, ön tedbir olarak kötülüğe vesile olan ve onu tahrik eden durum ve davranışları da yasaklamış ve böylece insanla kötülük arasına bir mesafe koyarak kötülük yollarını ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ihtılat

 Ihtılam

ıhtılam Uykuda sperm boşalması. Çocuk ihtilam oldu demek; yetişti ve adamların buluğ çağına erişti demektir. Uykudan uyanan kimsenin, yatağında veya çamaşırında yahut butlarında yaşlık görmesi. Gusûl, bütün vücudun yıkanmasından ibaret olan büyük bir temizliktir. Bunu icabettiren ve "hades-i ekber" adını verdiğimiz şeyler ise; cünüplükten ve hayızla nifas kanlarının kesilmesinden ibarettir. Cünüplük hali de, meninin şehvetle inmesinden ve cinsî birleşmeden meydana gelir. Kur'an-ı Kerim'de gusûl ve gereğinden söz eden "Eğer siz cünüp olursanız, iyice temizleniniz" (el-Maide, 5/6) ayetidir. Bu ayette taharetle, emri mutlak zikrolunup azadan biriyle mukayyet olmadığından, cünüp olan kimsenin bedeninin hepsini yıkaması farzdır. Hatta ağzını ve burnunu yıkaması da vaciptir ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ihtılam

 Ihtılafü'd Dar

ıhtılafü'd dar Ülke ayrılığı İslam devleti ile gayrimüslim devlet arasındaki ayrılık, başka bir deyimle daru'l-İslam ile darû'l harp arasındaki ayrılık. Bütün İslam devletleri, siyasî ve hukukî anlamda bir birlik teşkil ettikleri için, aralarında ülke ayrılığı söz konusu olmaz. Meşrû yönetime karşı siyasî isyan sonucunda, ayn bir yönetimin hakim olduğu daru'l-bağy denilen ülke de teori ve uygulamada daru'l-İslam sayılmıştır. Çünkü hepsinde ortak özellik, İslamî hükümlerle yönetilmeleridir. İslam devletinin hakimiyeti altında yaşayan zımmîlerin sahip oldukları topraklarda daru'l-İslam'dan sayılır. Daru'l-harpte ise, siyasî ve idarî yönetim farkı, ülke ayrılığı doğurur (es-Serahsî, el-Mebsût, Mısır 1331, V,51, XVI,139, XXX, 33 "Şerhu's-Siyeri'l Kebîr, Kahire 1971, IV, 1160; ez-Zühaylî, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ihtılafü'd Dar