Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiYetimYetim
Yalnız, yegane, azîz, babası olmayan,
erginlik çağına ermemiş çocuk anlamında bir
fıkıh terimi.
Erginlik çağına girdiği halde, rüştünü
ortaya koyamamış çocuğa ve kocası ölmüş olan
kadına da yetim denildiği olur (Elmalılı Hamdi
Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VIII, 5505).
İslam dini, yetimlere iyi davranılmasını,
onların mallarının korunmasına son derece önem vermiştir.
Kur'an-ı Kerîm'in 21 yerinde doğrudan veya dolaylı olarak
yetimlerin gözetilmesi emredilmektedir. Bu ayetlerden birisinde şöyle
buyurulmaktadır: "Gerçek, yetimlerin mallarını
haksız (ve haram) olarak yiyenler, karınlarına ancak bir
ateş yemiş olurlar. Onlar çılgın bir ateşe
gireceklerdir". (Nisa, 4/10). Bu ayetteki yetim malı yemekten
maksat; onların mallarına sahip çıkmak,
haklarını yemektir. ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yetim YeminYemin
Sağ el; bereket; güç, kuvvet ve güzel mevki,
yaralayıcı; kişinin bir haberi kuvvetlendirmek veya bir
işi yapıp yapmamak hususundaki azim ve iddiaya güç vermek
için Allah'a kasem ya da boşama ve köle azadı gibi bir
şeye bağlamak suretiyle akit etmesi anlamında bir
fıkıh terimi.
Yemin daha çok Allah'ın isimleri veya zatî sıfatlarından
birisi anılarak yapılan kasem için kullanılır. Talaka
veya köle azadına bağlı olanların yemin olup
almadığı tartışmalıdır (Kasanî,
Bedaiu's-Sanai,III, 2).
Kasem ve hılf kelimeleri arasında nüanslar
olmakla birlikte "yemin" ile eş anlamlı olarak
kullanılmaktadırlar (Kasanî, a.yer; Lisanu'l Arab, XIII,
462). Türkçe'de bazan yemin yerine "and içmek" tabirinin
kullanıldığı görülmektedir. ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yemin Yemek DuasıYemek duası
Hz. Peygamber (a.s), yemeklerden sonra pek çok dua
yapmıştır. Bu sebeple yemek duası ile ilgili oldukça
çok hadis-i şerifler mevcuttur. Bu duaların bir
kısmını birleştirerek okumakta fayda vardır
şöyle ki:
"Bize yediren, içeren, Müslüman olmayı
nasib eden Allah'a hamdolsun." (Ebû Davud III, 475). Allah'ım!
Bize bu yediğimiz yemek sebebiyle bereket ver, hakkımızda
bu yemeği mübarek kıl. Bize bu yemekten daha hayırlı
olanını yedir." (Tirmizî, Daavat, 55) "Bize rızık
ver, sen rızık verenlerin en hayırlısını."
(Maide, 5/114). Allahım! Biz senden nimetin tamamını,
kusursuz ümmeti ve ayetin devamını istiyoruz." (Ebu Davud
III, 501).
Enes b. Malik (r.a) anlatıyor: Rasûlüllah (a.s)
şöyle ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yemek Duası Yemek AdabıYemek adabı
İslam açısından yemek yeme
sırasında uyulması gereken ahlak ve sıhhî kurallar.
İslam dini, Müslümanın günlük hayatının
düzenli bir şekilde olmasını istemiş ve bu hususu
Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerle açıklamıştır.
Günlük yaşayış hakkında Peygamber
Efendimiz (a.s)'den rivayet edilen hadislerden pek çoğu yemek adabına
dairdir. Rasûlüllah (a.s) her işine Allah Teala'nın ism-i
şerifini zikrederek başlamayı severdi. Bu mübarek
adetleri, yemeğe başlarken de aynıydı. Yemekten evvel
ellerini yıkamayı ihmal etmez, sağ eliyle ve önünden
yerdi. Başlarken "Bismillah" veya
"Bismillahirrahmanirrahîm" derdi (Buharî, Et'ime, 2). Hz.
Peygamber (a.s), yemeğe başlarken besmele çekmeyi unutan
kimsenin "Bismillahi evvelehü ve ahırehü" demesini
tavsiye buyurmuştur (Ebû Davud, ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yemek Adabı YedullahYedullah
Allah'ın eli; kuvvet ve kudreti, otoritesi.
Bu kelime "yed" ve "Allah"
kelimelerinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkmış bir
terkibtir. Zahirî manası, "Allah'ın eli" demektir.
Fakat hiç bir şeye benzemeyen ve her türlü noksan sıfatlardan,
eksiklik ifade eden özelliklerden uzak (münezzeh) olan ve her türlü
kemal sıfatlarla, kemaliyet, üstünlük, yetkinlik ifade eden
özelliklerle nitelenebilecek olan Yüce Allah'ın, insanın eline
benzer bir eli olması muhaldir. Bu itibarla İslamiyete göre
Allah'ın eli olmaz, ancak bu "el" kelimesini, mecazî
manada kudretten kinaye olarak "Yüce Allah'ın kuvvet ve
kudreti" olarak anlamak daha doğru olacaktır. Nitekim Türkçe'mizde
de mecaz ve kinaye olarak kullanılan deyimler vardır. Mesela;
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yedullah Yed-iYed-i beyza
Beyaz el; Hz. Musa'ya verilen mucizelerden biri.
Kur'an-ı Kerim'de İsra sûresinin 101.
ayetinde Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:
"Andolsun biz Musa'ya açık dokuz ayet (mucize)
verdik." İşte bu dokuz mucizeden birisi de "Yed-i Beyza"dır.
Mucizelerin hepsi ise şunlardır. Bunlar A'raf sûresinde genişçe
anlatılmıştır:
1-Yılan şekline dönüşen asa;
2- Koynundan çıkardığında
ışık saçan el, "yed-i beyza";
3- Hz. Musa'nın sihirbazları açık bir
yenilgiye uğratması;
4- Hz. Musa'nın daha önceden verdiği habere
uygun olarak ülkede umumi bir kıtlığın meydana
gelmesi;
5-Fırtına;
6- Çekirge;
7- Ambarlarda buğdayları yiyip bitiren
buğday kurdu ile beraber insan ve hayvanları saran bir istila
olayı;
8- Her tarafı ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yed-i Yed-i EminYed-i emin
Bir malı mülkiyetine geçirmek maksadıyla
değil, sahibinin naibi olarak, sahibine iade etmek maksadıyla
elinde bulunduran şahıs.
Bir malı gasb gibi zulüm yoluyla veya sahipli malı
sahibinin rızası olmaksızın yahut şari'in müsaadesi
dışında mülk edinmek maksadıyla elinde bulundurma
hali de "yed-i daman" olarak isimlendirilmelidir. Bu ayırımın
hukukî sonuçları malın telefi veya itlafı durumunda
tazminatın gerekip gerekmediği konularında ortaya çıkmaktadır.
Yed-i emîn, elinde bulundurduğu maldan kusurlu bulunduğu
hallerde sorumludur. Diğer bir tabirle, kendisinin mala zarar
verdiği durumlarda tazminle yükümlüdür. Malın
kendiliğinden telefi veya sel baskını; yangın, deprem,
yıldırım düşmesi v.b gibi semavî bir afet
neticesinde meydana gelen zararlardan mes'ul değildir.
Yed-i ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yed-i Emin Ye'sYe's
Umudunu kesmek, ümitsizlik, ümid ve güvenle bağlanacağı
şeyden ümidini kesmek anlamında, yeise fiilinden masdar. Reca
(umma, ümid besleme) karşıtıdır. Bir kimsenin bir
şeyden emel ve umudunu kesmesi, güvenini kaybetmesi, kalbinden ümid
ve emeli tamamen kesip tamamıyla umuttan uzak ve boş olması
anlamına gelir. Kur'an-ı Kerîm'de bu anlamda kullanılmıştır:
"Ey iman edenler! Allah'ın kendilerine gazab ettiği o kavim
ile dost olmayın ki kabirlerde bulunan kafirler nasıl ye'se düştülerse
(ümidlerini kesdilerse), onlar da öylece ahiretten ümidlerini kesmişlerdir
(ye'se düşmüşlerdir)" (el-Mümtehine, 60/13). Çünkü
ölmüş ve kabre girmiş olan kafirler, Cehennemdeki ebedi
kalacakları mevkilerini gördükleri ve ahiret nimetlerinden
mahrûmiyetleri belli olduğu için her vechile ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ye's Ye'cüc Ve Me'cücYe'cüc ve me'cüc
İslam inancına göre eşratu'ssaat'tan
(Kıyametin büyük alametlerinden) biri olmak üzere, yeryüzünde
bozgunculuk çıkaran ve gerçek mahiyetlerini Allah'ın
bildiği iki topluluk.
Ye'cüc ve Me'cüc kelimeleri Arapçaya başka bir
dilden girmiştir. Frenkler buna "Yağuğ ve
Mağuğ" demişler, Şeytanın zürriyeti olduğuna
inanmışlardır. Bazı kimseler de yeryüzündeki
insanların onda dokuzunun Ye'cüc ve Me'cüc olduğunu söylemişleridir.
İslam inancına göre ise, Ye'cüc ve Me'cüc, eşrat-ı
saattan (Kıyametin kopacağına işaret sayılan büyük
alametler)dir. Ye'cüc ve Me'cüc Kitap ve Sünnetle sabittir. Ye'cüc ve
Me'cüc Kur'an-ı Kerîm'de iki ayette geçer:
1- "Onlar dediler ki: "Zülkarneyn, gerçek
şu iki Ye'cüc ve Me'cüc (bu) yerde bozgunculuk çıkaran (kabile)lerdir"
(Kehf, ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ye'cüc Ve Me'cüc Idrarıdrar
Böbreklerde kandan süzülerek, idrar torbasında
toplanan ve oradan da dışarıya boşaltıları
sıvı.
İdrar'a sidik de denir. Arapça karşılığı
bevl'dir. Necis olması bakımından ikiye ayrılır:
Necaseti galize ve necaseti hafife. İnsanların idrarı ile
eti yenmeyen hayvanların idrarı, necaseti galize gurubuna
dahildir. Eti yenen hayvanlar ile atın idrarı ise, necaseti
hafifeden sayılır.
İslam dininin son derece önem verdiği
namazın oniki farzı vardır. Bunların altısı
namazın dışındaki farzlarıdır. Yani
namazın şartlandır. Diğer altısı da,
namazın içindeki farzları (rükünleri)dir. Bu oniki farzın
ilk ikisi, temizlikle ilgilidir. Birincisi, abdestsizlik ve cünupluktan
temizlik olan hadesten taharettir. İkincisi ise, namaz
kılınan yerde, elbisede ve vücutta namaza engel ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Idrar |