Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat
vuhuv.com |
İslam AnsiklopedisiIddıharıddıhar
Bir şeyi ihtiyaç zamanı için saklamak; malı
biriktirip yığma, "kenz"in eş anlamlısı.
Kenz; zekatı verilmemiş mal, zekatı verilsin veya
verilmesin, piyasaya sürülmeksizin hapsedilen mal anlamına gelir.
İddihar, ihtikardan bazı noktalarda
ayrılır. İhtikar (karaborsacılık), bir şeyi
fiyatı yükselsin diye bekletmek ve tedavülden alıkoymak
demektir. Karaborsacılığın amacı fiyatların
yükselmesini sağlamak veya bunu beklemektir. İddiharda ise doğrudan
fiyatların yükselmesi amaç değildir. Biriktirilen malın
zekat, hayır ve hasenat hakkının ödenmemesi iddiharın
en belirgin özelliğidir (bk. İbn Mace, Ticarat, 6; Ahmed b.
Hanbel, Müsned, I, 21, II, 33; el-Kasanî, Bedayîu's-Sanayi', Beyrut
1394/1974, V, 129; el-Fetava'l Hindiyye, Mısır 1310/1892, III,
214; eş-Şorbacî, et-Tesîr fî'l-İslam, Mısır
1393/1973, ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Iddıhar Iddetıddet
Muayyen sayı ve bunun son haddi. Topluluk.
İslam hukukunda evliliğin ölüm, boşanma veya fesih
sebeplerinden birisiyle sona ermesi halinde yeniden evlenebilmek için kadının
beklemeğe mecbur olduğu müddet.
İslam'da kadının iddet süresi, evliliğin
sona erme sebebine göre değişik olmaktadır.
1) Evlilik kocanın ölümüyle sona ermişse,
kadın dört ay on gün iddet bekler. Nitekim Kur'an'da şu ayet
bunu açıklamaktadır "İçinden ölenlerin geride bıraktıkları
hanımları, kendi kendilerine dört ay on gün beklerler" (el-Bakara,
2/234).
2) Hamile kadının iddeti doğuma
kadardır. Burada evlenme gerek kocanın ölümü ve gerekse boşanma
sebebiyle sona ersin, hüküm değişmez. Ayette "Hamile
kadınların iddetlerinin sonu, çocuklarını
doğurmalarına kadardır" (et-Talak, 65/4) ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Iddet Ictıhadıctıhad
Güç, takat ve çaba. Bir şeyi elde etmek için
olanca gücünü sarfetmek anlamında hakîkî; kıyas vb.
yollarla hüküm çıkarmak anlamında ise mecazîdir (Zebîdi,
Tacu'l-Arûs, Mısır 1307, II, 329).
Bu kelime Kur'an-ı Kerîm'de zikredilmemiş,
hadis-i şeriflerde ise her iki anlamda
kullanılmıştır. Hz. Peygamber, düzgün namaz kılmayan
bir sahabiye "namazını yeniden kıl, çünkü sen
namaz kılmadın" demiş ve bu hal üç defa tekrar
edilmiştir. Üçüncüde namaz kılan "bana doğrusunu
öğret, vallahi ben elimden geleni yaptım" derken "ictehedtü"
ifadesini kullanmıştır (İbn Ebî Şeybe,
el-Musannef, Haydarabad, 1966, I, 156). Şu hadislerde mecazî anlamında
kullanılmıştır: "Hakim hükmedip, ictihadda
bulunur ve isabet ederse ona iki ecir ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ictıhad Ücretücret
Ücret, kira. Ayni kökten "ecr" de; ücret,
karşılık, mükafat, çeyiz, mehir demektir. Çoğulu
"ücur" dur. Bir terim olarak; yapılan bir iş için
belirlenen bedeldir. İşçi çalışması
karşılığında ücrete hak kazanır: Işçi,
özel ve ortak işçi olmak üzere ikiye ayrılır. Özel işçi;
bir kişi adına belirli süre çalışan kimsedir. Bunun
hükmü şudur: Özel işçi işverenden başkası için
çalışamaz, çünkü mesai saatlerini ona ayırmıştır.
Ortak işçi ise; boyacı, demirci, kaynakçı gibi herkese
iş yapan kimsedir. Bir kimse onun başkasına iş
yapmaktan men edemez (bk. el-Kasanî, Bedayiu's-Sanayi', IV, 174;
İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadîr, VII, 200; Zeylaî, Tebyînü'l
Hakaik V,132 vd).
Özel işçi çalışmasa bile çalışma
... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ücret Icraıcra
Yürütmek, uygulamak yerine getirmek; medenî,
borçlar ve idare hukuku alanlarındaki mahkeme kararlarının
yerine getirilmesi, borcunu kendi rızası ile ödemeyen borçlu
hakkında alacaklının devlet gücüne başvurması
anlamında bir İslam hukuku terimi. Buna "cebrî icra"
denildiği gibi, ceza hukuku ile ilgili mahkeme kararlarının
yerine getirilmesine "infaz" veya "tenfiz" denir.
İslam hukukunda bazan infaz, her çeşit mahkeme
kararının uygulanması anlamında, "icra" ile
eş anlamlı olarak da kullanılmıştır.
Kazaî hüküm safhası, bir İslam
mahkemesinin en önemli ve sonuncu merhalesidir. Dava açılıp
duruşma yapıldıktan, hakkın ispatı için deliller
değerlendirildikten sonra, hükme sıra gelir.
Mahkeme hükmü; kişiler arasındaki husûmeti
ve anlaşmazlığı, hakim tarafından
bağlayıcı bir şekilde ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Icra Icmaliıcmali iman
İman esaslarına (inanılacak şeylere)
topluca inanmak. Kelime-i Tevhîd denilen: "La ilahe illallah,
Muhammedün Resulullah" (Allah'tan başka ilah yoktur, Hz.
Muhammed, O'nun elçisidir) diyen kişi "icmalî iman" ile
inanmış demektir.
Yahut da Kelime-i şehadet denilen "Eşhedü
en-la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammed abdühû ve resuluhu"
(Ben, Allah'tan başka bir ilah olmadığına ve Hz.
Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim)
diyen ve buna gönülden, bütün samimiyeti ile inanan kişi de
"icmalî iman" ile mü'min olmuş olur.
Kelime-i Tevhîd veya Kelime-i Şehadeti (yahut da
her ikisini birden) dili ile söyleyen ve kalbi ile de tasdik eden kişi,
imanın şartları ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Icmali Icmaıcma
İttifak etmek, görüş birliğine varmak,
azmetmek, kasdetmek. Hz. Peygamber'den sonraki bir çağda amelî bir
meselenin şer'î hükmü üzerinde İslam müctehidlerinin birleşmesi.
İslam hukukunda, müctehidlerin üzerinde ittifak ettikleri dört
tane aslî delil vardır: Kitap, Sünnet, İcma, Kıyas.
Bilginler İcma'ın huccet sayılmasında ittifak etmekle
birlikte, icma yapacak müctehidlerin kimler olacağı konusunda
ihtilafa düşmüşlerdir. Şiîler, kendi müctehid ve
imamlarının icmamı hüccet olarak kabul etmiş, müslümanların
büyük çoğunluğu da cumhur-u ulemanın icmamı
huccet saymışlardır.
İslam'da icma fikrinin ortaya çıkışı,
Sahabîler asrında başlayıp müctehid imamlar devrine
kadar tedrîcî olarak gelmiştir. Bu gelişme üç devre teşkil
eder:
l) Sahabîler, karşılaştıkları
yeni meseleler üzerinde ictihad yaparlardı. Hz. ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Icma Içkııçkı
Aklın sıhhatli düşünme ve muhakeme
yeteneğini gideren, sarhoşluk denilen hale sebep olan içecekler.
Kur'an-ı Kerîm içkiyi yasaklamış ve
haram olduğunu bildirmiştir: "Ey İman edenler! içki (hamr),
kumar, dikili taşlar ve fal okları Şevtanın
işlerinden bir pisliktir" (el-Maide, 5/90). Ayette geçen hamr
kelimesini fakihlerin çoğu aklı gideren bütün içkileri
kapsamına aldığını söylemişlerdir.
Hanefiler hamrı şöyle izah etmişlerdir: Köpüklenip
kuvvetlenen yaş üzüm suyu, yalnızca bu tür içkilerin ismi
hamr'dır Bunun dışındaki sarhoşluk veren içkiler
hamr kelimesinin şumûlüne girmez. Bu tür içkiler sarhoşluk
verdiği için hamr'a kıyasla haramdır Fakihlerin çoğunluğu,
sarhoşluk veren bütün içeceklerin azının da çoğunun
da haram olduğunu ve hamr kelimesinin ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Içkı Icbarıcbar
Bir kimseyi bir şeye veya bir işi yapmaya
zorlamak. Başkası üzerinde velayet yetkisi oları kimsenin,
onun şahsı veya malı üzerinde bazı hukukî
tasarruflarda bulunabilmesi. İcbarın eş
anlamlısı oları ikrah; bir kimseyi korkutarak,
istemediği ve çirkin gördüğü bir işi yapmaya onu
zorlamak anlamındadır. İcbarda, iş veya tasarrufu,
zorlayan; ikrahta ise ærlanan kimse yapar (İbn Manzûr,
Lisanü'l-Arab, İcbar ve İkrah mad.; es-Serahsî, el-Mebsût,
3. baskı, Beyrut 1398/1978, XXIV, 38; Ali Haydar, Dürerü'l Hükkam,
3. baskı, İstanbul 1330/1912, III, 15; Mecelle, mad., 948).
İslam hukukunda icbar konusu daha çok, başkası
üzerinde velayet hakkı olan kimselerle ilgili olarak incelenir. Nikah
velayeti, hakimin bazı konularda ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Icbar Icazetıcazet
Bir şeyi uygun ve makûl görmek, izin vermek,
münasip tutmak, bir görüş ve emri infaz etmek, bir maddenin
uygunluğunu kabul etmek.
İlimde ve yazıda tahsilini bitirenlere
verilen şehadetname (belge) yerine kullanılan bir tabirdir.
Eski medrese usulüne göre, okuduğu dersi veya sanatı bitiren
öğrencilere hoca ve üstadları tarafından böyle bir belge
verilirdi. Buna "icazetname" denir ki, izin kağıdı
anlamına gelir. İcazetname almış olana "mücaz",
icazet vermiş olan üstada da, "mûciz" denir.
Bir fıkıh tabiri olarak icazet ise, duruma
göre kısımlara ayrılır. Mesela; bir kimseden
herhangi bir işle ilgili olarak, izin ve ruhsata delalet eden bir
fiil ve hareketin meydana gelmesine fiilî ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Icazet |