Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Yazılı

Yazılı ikrar Hukukî muamelelerde vesika yerine geçmek üzere, kişinin ikrarını bizzat kendi eliyle yazması veya bir yazıcıya yazdırıp imza etmesi. Şüphesiz insanlığın hayatında yazının çok önemli bir yeri vardır. Birçok menfaat yazı ile elde edilebildiği gibi bir takım haklar da yazı ile muhafaza edilmektedir. Bu sebeple İslam hukuku yazışmayı konuşma gibi kabul etmiş ve Mecelle de bu prensibi "mükatebe muhataba gibidir" (md., 69) şeklinde kanunlaştırmıştır. Özellikle zamanımızda hukukî muamelelerde yazılı vesîkalar önemli bir yer tutmaktadır. Birçok hakkın isbatı sened ve mukavelelere bağlanmıştır. Buna binaen her yazı ile amel etmek ve davayı ispatlamak caiz olmadığı gibi, hiç bir yazı ile amel etmemek ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yazılı

 Yatsı Namazı

Yatsı namazı Farz olan beş vakit namazın en sonuncusu. Beş vakit namazla birlikte Hicretten bir buçuk yıl önce farz kılındı. Adını, kılındığı vakitten alır. Arapça'da yatsı namazına "salatül-işa" denir. Dört rekût gayr-i müekked sünnet, dört rekat farz, iki rekat da müekked sünnet olmak üzere toplam on rekattır. Yatsı namazının vakti içerisinde kılınan üç rekatlık vitir namazıyla birlikte, yatsının vakti içerisinde toplam ön üç rekat namaz kılınmış olur. Ancak, vitir namazı yatsı namazından sonra kılınır; sünnet olan da yatsı ile vitir arasını bir süre ayırmaktır. Hanefilere göre her ne kadar vitir namazı üç rekat kılınıyorsa da, bu namaz üç rekatla sınırlandırılamaz. Hz. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yatsı Namazı

 Yasin Suresi

Yasin suresi Kur'an-ı Kerîm'in otuz altıncı suresi. Seksen üç ayet, yediyüz yirmi yedi kelime ve üçbin harftir. Fasılası nun ve mim harfleridir. Mekkî surelerden olup Cin sûresinden sonra nazil olmuştur. On iki ve kırk beşinci ayetlerinin Medine'de nazil olduğuna dair rivayetler vardır (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'n Dili, İstanbul 1971, V, 4002). Yasin sûresi, ilk ayetinde bulunan ya ve sin harflerinden dolayı bu ismi almıştır. Bununla beraber "Azime", "Muimme", "Müdafi'ai kadiye" ve "Kalbu'l-Kur'an" isimleri de kullanılmıştır. Kalbu'l-Kur'an, Kur'an'ın kalbi, Müdafi'ai kadiye, sahibinden (onu okuyan ve onunla amel eden kişilerden) her türlü fenalığı defeden, Muimme, sahibine dünya ve ahiretin hayatım kazandıran, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yasin Suresi

 Yas Tutma

Yas tutma Ölenin arkasından yakınlarının duyduğu üzüntüyü dile getirmeleri. Ölüm, insanın başına gelen en acılı bir durum olduğu için, yakınları bundan büyük üzüntü duyarlar. Beşerî tabiatın gereği olarak bu üzüntülerini dışa vurmaları da gayet normaldir. İslam öncesi Cahiliye Araplarında yas tutma aşırı bir haldeydi. Ölenin yakınları, avazları çıktığı kadar bağırarak ağlar, üstlerini başlarını yırtarlar, para ile profesyonel ağlayıcılar tutarlar, ölenin karısı bir yıl süreyle evden dışarı çıkmaz, koku sürünmez, yıkanmaz, bir yıl sonra üzerine hayvan pislikleri atılarak bu durumdan kurtulurdu. Yakınlarının ölüye karşı olan saygıları, gösterdikleri bu yasın şiddetiyle ölçülürdü. Pek çok muharref din ve milletlerde aşırılığa kaçan yas tutma adeti ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yas Tutma

 Yarıcılık

Yarıcılık Ürünün tarla sahibi ile emek sahibi arasında eşit olarak bölüşüldüğü ortaklık akdi anlamında bir İslam hukuku terimi. Yarıcılık: Tarla bir taraftan, emek bir taraftan olmak üzere, tarla sahibi ile emek sahibi arasında yapılan emek tarla ortaklığıdır. Bu akdin İslam hukuk terminelojisindeki adı müzaraadır. Müzaraa, sözlükte ekin ekmek, tohum atmak, ekin bitirmek gibi manalara gelir (Feyyumî, Mısbahu'l-Münir, zeraa mad.), "Müzaraanın terim karşılığı-değişik mezheplere ait kaynaklarda farklı ifade edilmiştir. Ancak hepsi birden göz önüne alındığında şöyle bir tarif elde edebiliriz: "Çıkacak mahsul aralarında ortak olmak üzere, tarla sahibi ile emek sahibi (müzari') arasında yapılan bir ortaklık akdidir" (bk. Semerkandî, Tuhfetu'l-Fukaha, III, 263; ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yarıcılık

 Yargı

Yargı İnsanlar arasında hüküm verme, yargılama, hükme bağlama anlamında Arapça "Kada-yakdî" fiilinden bir mastar; "Kaza" bir isim olarak; yargı, hüküm, yerine getirme, ödeme, eda ve mahkeme etme işi anlamlarına gelir. Bir fıkıh terimi olarak kaza; insanlar arasındaki husûmetleri gidermek ve anlaşmazlıkları sona erdirmektir. Şafiîlerin tarifi şöyledir: Kaza; iki ve daha çok kişi arasındaki husûmeti Allah'ın hükümlerini uygulayarak çözmektir. Başka bir deyimle, şerîatın hükmünü belirli olaylara uygulamaktır (İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadîr, 1. baskı, Mısır 1316/1898, V, 453; İbn Abidîn, Reddü'l-Muhtar, Mısır, t.y., IV, 309; eş-Şirbînî, Muğnî'l-Muhtac, Mısır, t.y., IV, 372). İnsanlar arasındaki anlaşmazlıkları yargı yoluyla çözme görevinin meşrûluğu Kitap, Sünnet ve İcma delilleriyle sabittir. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yargı

 Iare

ıare Ödünç verme, nöbetleşme, birbirinden alma, süratle gidip gelme. Karşılıksız olarak ve dönülebilecek şekilde bir kişiye sözleşme esnasında faydalanması için verilen mal anlamında bir fıkıh terimi. Ödünç verme akdi, tarafların sözlü ifadeleri (icab-kabul) veya karşılıklı olarak alıp verme yoluyla yapılır. Ödünç vermenin sıhhatli olabilmesi için gerekli şartlar şunlardır: 1- Ödünç veren ve alan kişiler akıllı veya mümeyyiz olmalıdırlar. Mümeyyiz olmayan çocuğun veya delinin ödünç alıp vermesi caiz değildir. Çocuğun baliğ olması şart değildir (elKasani, Bedayiu's-Sanayi, VI, 214). 2- Ödünç verenin izni, ödünç alanın kabzı olmalıdır. Kabzedilmeyen bir mal ödünç verilmiş olmaz. 3- Ödünç veren, verdiği malın menfaatine sahip olmalıdır. 4- Ödünç ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Iare

 Yardımlaşma

Yardımlaşma Müslümanların karşılıklı olarak birbirlerine yardımda bulunmaları. İslamiyet bir yardımlaşma dinidir. İslamiyet'ten önce de sonra da hiç bir din ve fikir sistemi onun kadar bu konuya eğilmemiş, yardım anlayışı ve bu anlayışın uygulanışını bu kadar geniş boyutlara ulaştıramamıştır. Allah Teala, Kur'an-ı Kerîm'de; "Rabbinin rahmetini onlar mı bölüyorlar? Dünya hayatında insanların geçimlerini aralarında dağıtan biziz. Birini diğerine iş gördürmesi için kimini kiminden zengin kıldık. Rabbinin rahmeti onların topladıkları yığınlardan hayırlıdır" buyurmuştur (Zuhruf, 43/32). Kur'an-ı Kerîm'den öğrendiğimiz bu gerçeği, her birimiz günlük hayatımızda da görmekteyiz. İnsanlık tarihi boyunca olduğu gibi bugün de hiçbir toplumda, ortak bir hayat ve geleceği paylaşan insanlar aynı düzeyde ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yardımlaşma

 Yaratılış Gayesi

Yaratılış gayesi Allah, kainattaki bütün eşyayı bir hikmet ve nizam ile yaratmıştır. Bu nizam bir gayeyi hedeflemekte olup yaratıcının bilinmesinin en önemli delilidir. Kainattaki nizam ve gaye, düşünce tarihi ile birlikte düşünen insanların dikkatini çekmiştir. Sokrat ve Çiçeron kainattaki nizam ve gayenin yaratıcının delili olduğunu belirtmişlerdir. Varlıkların hikmeti ve nizamlı yaratılışı İslam düşünürlerinin de dikkatini çekmiş ve Allah'ın birliğine delil olarak kullanılmıştır. Bu delili "hikmet ve inayet" diye isimlendirmişlerdir. Filozof el-Kindî, tabiatta müşahede edilen ve yaratıcı hikmetin enginliğini, lütuf ve merhametinin sonsuzluğunu gösteren ahenk ve nizamın, eşya arasında mevcut türlü tesir ve tepkilerin yüksek gayelerinin bulunduğunu söyler. Alemin nizam ve tertibe ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yaratılış Gayesi

 Yaralama

Yaralama Bir kimsenin organlarından birisinde başkası tarafından meydana getirilen kesik, kırma veya onu çalışamaz hale getirme. Her ne kadar dilimizde bunların hepsine yaralama denmekte ise de İslam hukukunda yaranın yeri ve cinsine göre ayrı adlar verilmektedir: Başta veya yüzdeki yaralamaya şec; vücudun diğer organlarındaki yaralamaya cerh; bir organı tamamen kesmeye kat'; organı görevini yerine getiremez hale getirmeye de ta'tîl denilir. Şec denilen baştaki yaranın da yaranın durumuna göre değişik isimleri vardır. Yaralama adı altında zikredilen bütün bu terimler; İslam hukukunun cinayetler bölümünde ele alınır. Yaralamanın cezası, yaranın şekli ve cinayetin işlenme şekline göre farklılıklar gösterir. Yaralama, kasda dayanıp dayanmaması bakımından dört ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yaralama