Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Va'd

Va'd Söz vermek, genel manada, iyilik, kötülük, mükafat ve tehdit her türlü söz verme; Allah'ın va'dettiğinin gerçekleşmesi anlamında Akaid ve Kelam terimi. Kötülük veya tehdîd ifade eden söz vermelerde ise; "Vaîd*" denilir. Cennet Allah'ın va'di, Cehennem ise vaıd'dir. Va'd, kişinin iyiliğinden, vaîd ise kızgınlığından doğar. Onun için; va'di yerine getirmemek yalancılık, vaîdi yerine getirmemek ise iyilik sayılmıştır. Kadı Abdülcebbar'a göre va'd; "Gelecekte birinden zararın uzaklaştırılması, ya da ona menfaat sağlanması ile ilgili her haberdir. İster bu kişi bunu hak etmiş olsun, ister olmasın, va'd edilen şey iyi olduğu gibi, kötü de olabilir. Mesela birinin tam namaz vaktinin geçtiği bir sırada bir ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Va'd

 Uzlet

Uzlet İnsanlarla beraber olmaktan kaçınmak, bir kenara çekilip ayn yaşamak anlamında,bir tasavvuf terimi. Aralarında ince farklar olmakla beraber, "Vahdet, halvet ve inziva" terimleri de aynı manada kullanılırlar. "İhtilat ve hıltat" sözcükleri ise "uzlet" in zıddıdırlar (Süleyman Uludağ, Kuşeyrî Risalesi, 240). Kişinin uzlete çekilmesinden maksat; günahtan ve günaha sebep olacak şeylerden sakınmaktır. Ancak mutasavvıflar; "Uzlete çekilene layık olanı; insanlardan uzak kalmaktan maksadının, onların şerrinden uzak olmak değil, kendi şerrinden insanların selamette olmalarına inanmasıdır" derler. Uzlete çekilen kişinin, Şeytan'ın kendisine vesvese vermemesi için, itikada ait bilgileri ve ibadetinin makbul olması için de farzları edaya yarayan ilimleri bilmesi gerekir. İslam bilginleri uzletin mi yoksa ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Uzlet

 Uyuşturucu Maddeler

Uyuşturucu maddeler Sinir sistemini uyuşturan ve böylece kişinin düşünme ve muhakeme melekesini yok eden maddeler. Sürekli uyuşturucu madde kullanan kimselerde bu maddelere karşı bağımlılık meydana gelir. Çok çeşitli uyuşturucu madde vardır. Bunlar; alkol, morfin, eroin, kokain, afyon, eter, esrar gibi maddelerdir. Yatıştırıcılar ve uyku ilaçları da uyuşturucu maddelerindendir. Uyuşturucu alışkanlığı günümüz insanının en büyük sosyal problemlerinden birini oluşturmaktadır. Materyalist ve kapitalist toplumlarda, sistemlerin çarpıklıklarından ortaya çıkan sosyal problemler, insanları uyuşturucu maddelerin tutsağı haline getirmektedir. En yaygın olarak kullanılan uyuşturucu maddeler, alkol içeren içkilerdir. Gayri İslamî toplumlarda bu tür içkiler yaşamın bir parçası olarak kabul edilmektedir. Diğer uyuşturucu maddelerin satışı ve kullanımı ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Uyuşturucu Maddeler

 Usulü'l-hadis

Usulü'l-hadis Kabul ve red yönünden hadisin sened ve metnini inceleyen ilim dalı. Hadis ilmi temelde rivayetu'l-hadis ve. dirayetu'l-hadis diye iki ana bilim dalına ayrılmaktadır. Rivayetü'l-hadis ilmi, Rasûl-i Ekrem (s.a.s.)'in söz, fiil, takrir ve hallerini; bunların zabt edilip usulüne uygun olarak sonraki nesillere nakledilmelerini (rivayetlerini) konu edinen hadis ilim dalıdır. Mustalahu'l-hadis ve usûlü'l-hadis diye de isimlendirilen dirayetü'l-hadis ilmi, "Sened ve metnin durumlarını anlamaya imkan veren kaideler ilmi" olarak tarif edilmektedir. Bu tariften açıkça anlaşılacağı gibi dirayetü'l-hadis ilmi, genel ve teorik kaideler vaz ederek ravî, rivayet ve merviyy konularının tetkik ve tenkidine zemin hazırlamaktadır. Bu ilim edebiyatı da prensipler edebiyatı demektir (İsmail Lütfü ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Usulü'l-hadis

 Usulü'l-fıkıh

Usulü'l-fıkıh Fıkıh ilmi usûlü, metodolojisi. Usûlü'l-Fıkıh; sözlükte, usûl ve fıkıh kelimelerinden meydana gelmiş bir terkiptir. Usûl, "asl" kelimesinin çoğuludur. "Kökler, asıllar, üzerine bir şey bina edilen şey" manalarınadır. Sözlükte, anlayış anlamına gelen fıkıh ise, din ıstılahında; "Tafsîlî delillerden çıkarılmış olan şer'î-amelî hükümleri bilmektir" şeklinde tarif edilir. Buna göre usulü'l-fıkıh sözlükte; fıkhın asılları, fıkhın delilleri manasına gelmektedir. Usulü'l-fıkıh, ıstılahta "Müctehidin, şer'î amelî hükümleri tafsîlî delillerinden çıkarabilmesi için gerekli olan kural ve prensiplerdir" diye tarif edilmektedir (Amidî, el-İhkam fı Usûlü'l-Ahkam, I, 7 vd.; Şakiru'l-Hanbelî, İlmi Usûlü'-Fıkıh, 31 vd; Abdülvehhab Hallaf İlmi Usfilü'l fıkh,11; İbrahim Kafı Dönmez, İslam Hukuk Esasları, terc. 23, 24). Bu ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Usulü'l-fıkıh

 Usul-ü Tefsir

Usul-ü tefsir Tefsir usûlü ya da İlmu Usûli't Tefsir, Kur'an-ı Kerim'in insanlar tarafından anlaşmasına yardımcı olmak üzere onu, insanların zihinlerine, akıllarına yaklaştırma çalışmaları diyebileceğimiz tefsirin ve müfessirlerin prensiplerini, şartlarını ve çerçevesini belirleyen, tarihini tesbit eden ilim veya ilimlerin hepsine birden verilen isimdir. Zaman zaman "Kur'an İlimleri" (Ulûmu'l-Kur'an) adıyla da anılmıştır. Hatta ilk devirlerde Tefsir usûlü yoktur, ulûmu'l-Kur'an vardır ve bu iki kavram birbiri yerine kullanıla gelmiştir. Tefsir usûlü, Allah kelamı olan Kur'an üzerinde her önüne gelenin beşerî bir takım arzu ve heveslerle Kur'an lafızları üzerine yüklenilmesi mümkün olmayan manalar yüklemeye kalkışması ve böylece manevî bir tahrif yoluna gidilmemesi için ortaya çıkmış ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Usul-ü Tefsir

 Usul Ve Füru

Usul ve füru Usûl, Arapça asl'ın çoğuludur. Asl sözlükte temel, kök, soyluluk ve orijinal anlamlarına gelir. Fıkıh usûlü terimi olarak "asl" delil olarak fıkhın köklerini yani kaynaklarını veya dayandığı delilleri konu olarak ele alan ve bu deliller aracılığı ile hüküm çıkarma metotlarını anlatan bir ilimdir. Bir miras terimi olarak usûl, miras bırakanın anne veya baba tarafından yukarıya doğru bütün dede ve ninelerini ifade eder. Ölenin babası, onun babası, babasının babasının babası gibi. Veya annesinin annesi... veya babası ile bunların ilanihaye anne ve babaları bu kapsama girer. Miras bırakana araya bir kadın girmeksizin bağlanan erkek hısımları ister neslinden gelinenler, isterse neslinden gelen ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Usul Ve Füru

 Urvltu'l-vuska

Urvltu'l-vuska "Çok sağlam kulp, tutanak, sap" anlamında Kur'anî bir kavram. "A-ra-ya" filinden türeyen urve(tun) "kenarların (uçların) kendisiyle birbirine bağlandığı şey" veya "devenin kendisine bağlandığı ağaç" anlamlarına geldiği gibi "kova ve bardak" gibi şeylerin kulpu, elbisenin ipliği, sık ağaçlık, kışın yaprağı dökülmeyen ağaç, kıymetli mal, arslan, şehir banliyosu, güvenilen" manalarını da gelir. "Ve-su-ka: Kuvvetli, dayanıklı, sağlam oldu" fiilinden türeyen "vuska" ise "mevsık (ahd)" kelimesinin manasına çok yakın olup "çok sağlam, muhkem, güvenilir" anlamındadır (Rağıp el-İsfahanî, el Müfredad Fi Garib'il-Kur'an, 496, 804, el-Mu'cem'ul-Vasit, V, 597, 1011). Kur'an'da iki ayette yer alan urvetü'l-vuska kavramı çok geniş manalıdır. Bu kavramın geçtiği ayetleri müfessirler uzun uzadıya ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Urvltu'l-vuska

 Umretü'l-kaza

Umretü'l-kaza Hz. Peygamber'in 6. Hicret yılında 1400 kadar ashabıyla birlikte Medine'den umre niyetiyle yola çıkması, ancak Mekke müşriklerinin buna izin vermemesi üzerine Hudeybiye'de onlarla yaptıkları anlaşma uyarınca ertesi yıl yapılan umre. Umre ziyaret demektir. Bir fıkıh terimi olarak; ilham, tavaf, Safa ile Merve arasında koşmak ve tıraştan ibaret küçük hac ziyareti anlamına gelir. Kaza ise borcu ödemek, iş bitirmek, tamamlamak, infaz etmek ve süresi içinde yapılmayan veya yarım kalan bir ibadeti daha sonra yapmak anlamlarına gelir. Hz. Peygamber Hudeybiye yolculuğuna çıkmazdan önce rüyasında kendisine ve ashabını güven içinde, başlarını traş ederek Mekke'ye girerken görmüş ve bunu onlara haber vermişti: Onlar da ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Umretü'l-kaza

 Umre

Umre Hac* gibi belirli bir zamana bağlı olmaksızın yapılan Kabe ziyareti anlamında bir terim. Umre, Hanefî ve Malikî mezheplerine göre sünnet-i müekkede, Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre farzdır. Hac sadece hac mevsiminde yapıldığı halde, umre her zaman yapılabilir. Ancak kurban bayramının arefe günü ile, bu bayramın dört gününde yapılması mekruhtur. Ramazanda yapılması ise daha çok sevaba vesîledir (Elmalılı H. Yazır, Halk Dini Kur'an Dili, II, 709). Umre esas itibariyle, Kabe'yi tavaf (etrafında yedi defa dönmek) ve Safa ile Merve tepeleri arasında yedi defa sa'y (koşmak) dır. Hacda olduğu gibi; Müzdelife'ye gitmek, Arafat'ta vakfe yapmak, Mina'da şeytan taşlamak umrede yoktur. Tavafın dört ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Umre