Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Tugyan

Tugyan Haddi aşma, zulüm, azgınlık, sapıklık; isyan, küfür. "Tuğyan" kelimesi "tağa" (azdı, taştı, zulmetti) fiilinin masdarı olarak Kur'an'da dokuz yerde geçer. Ayrıca haddi aşıp azgınlık yapan kişi ve topluluklar manasında (taği) altı yerde; insanları yoldan çıkaran, azdıran "şeytan", "put" ve "kahin" anlamında (Tağut) sekiz yerde geçer. Masdar ve diğer türevleriyle birlikte bu kelime Kur'an'da toplam otuzdokuz yerde zikredilir. Hadiste: Hızır'ın öldürdüğü çocuğun (bk. el-Kehf, 18/74, 80) inkarcı bir tabiata sahip olduğu, eğer yaşasaydı ebeveynini "tuğyan"a ve küfre sürükleyeceği (Müslim, Kader, 29; Ebu Davud, Sünen 16, Hadis No: 4705) bildirilmektedir. Yine hadiste malın "tuğyan"ı olduğu gibi ilmin de "tuğyan"ı olduğu bildirilmiştir. Yani ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Tugyan

 Tuba

Tuba Lûgatta "tayyib" kelimesinden türemiş, en güzel, en hoş, en iyi gibi anlamlarında bir ism-i tafdil. Aslı "tuyba" idi; "ya" harfi, öncesinde yer alan zammeden (ötreden) ötürü "vav" harfine kaybolmuştur. Araplar "tûba leke" derler. Yani "ne mutlu sana." "İman edip güzel amel edenler için Tûba ve dönüp gidecek güzel yurd vardır" (er-Ra'd, 13/29) ayetinde geçen "tûba" hakkında İbn Abbas'tan iki rivayet vardır: Birisi Cennet veya Cennette bir ağaç. Müfessir Kurtubî, Tûba'nın Cennette bir ağaç olduğu görüşünü tercih eder ve: "Sahih olan görüş, Tûba'nın bir ağaç olduğudur" der (Kurtubî Tefsiri, IX, 317). Zira Süheylî'nin zikrettiği gibi, Utbe İbn Abd es-Sülemî'den rivayet edilen ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Tuba

 Toprak Mülkiyeti

Toprak mülkiyeti Toprağa mülk olarak sahip olmak. İslam'da, gayri menkul sayılan toprağın mülk edinilmesi ve tasarrufta bulunulması bazı kayıt ve şartlara bağlanmıştır. Sahipsiz olan bir menkule malik olabilmek için meşrû zilyedlik (ihraz) yeterli iken, toprağa malik olabilmek için buna ek olarak "ihya" şartı konulmuştur. Bir şeyi meşru yoldan ilk ele geçirme o şey üzerinde öncelik hakkı verir. Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Kimseye ait olmayan bu şeyi kim ilk önce ele geçirirse, o şey o kimsenin olur". Bu hadisi nakleden Esmer b. Müderris, Hz. Peygamber'in bu sözlerini işiten sahabilerin, araziye dağılarak işgal etmek istedikleri toprakları adımlayıp işaretlemeye başladıklarını söyler (Ebu Davud, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Toprak Mülkiyeti

 Tirmizi

Tirmizi İslam dünyasının sekiz büyük hadis bilgininden birisi. Tam adı, Ebu İsa Muhammed bin İsa bin Sevre bin Musa bir Dahhak el-Tirmizî'dir. Kütüb-i sitte olarak anılan en güvenilir altı hadis derlemesinden birinin sahibidir. Dördüncü Müslüman kuşak (etbau etbau't-tabiin), içinde yer alır. Hadis ilminde en yüksek dereceye ulaşanlara özgü olan "Hafız" ünvanına sahip ender kişilerdendir. Tirmizî'nin doğum yeri ve yılı konusunda farklı rivayetler vardır. Buna göre Tirmizî ya da Mekke'de 200 (815), 206 (821) veya 209 (824) yılında doğdu; Tirmizî'de 270 (883), 275 (888) ya da büyük ihtimalle 279 (892) yılında öldü. Kor olarak doğan ya da sonradan gözlerini yitiren Tirmizî, ilk ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Tirmizi

 Tin Suresi

Tin suresi Kur'an-ı Kerîm'in doksanbeşinci suresi. Sekiz ayet otuz dört kelime ve yüzbeş harften ibarettir. Fasılası, nun ve mim harfleridir. Mekkî sûrelerden olup Burûc suresinden sonra nazil olmuştur. Adını birinci ayetindeki "Tîn" (İncir) kelimesinden almıştır. Katade ve İbn Abbas'tan yapılan bir rivayette surenin Medenî olduğu zikredilmektedir. Ancak Mekkî olduğu konusunda müfessirlerin icmaı vardır. Ayrıca, "Ve bu emniyetli şehre andolsun" ifadesi Mekkî olduğu görüşünü doğrulamaktadır. Çünkü "Emniyetli şehir"den kastedilen Mekke'dir (Alûsi, Ruhu'l-Meani; XXX, 173). Allah Teala, Tîn (incir)'e zeytine, Sina dağına ve emin olan belde (Mekke)'ye kasem ederek insanı her yönüyle güzel ve kamil bir biçim ve şekilde yarattığını bildirmektedir: "İncire ve ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Tin Suresi

 Timar

Timar Osmanlı devletinde, belirli görev ve hizmet karşılığında kişilere tahsis edilen ve defter yazılarındaki senelik geliri 20 bin akçaya kadar olan askerî dirlikler. Kendisine böyle bir imkan tanınan kişiye de timar sahibi veya sipahî denir. Timar sistemi, Osmanlı devletinde toprağın işlenmesi, devletin büyük bir masrafa girmeden askerî kuvvet sağlaması ve ekonomik hayatın gelişmesinde büyük faydalar sağladı. Devletin ekonomik ve askerî gücünü ortaya koyması bakımından önem taşıyan bu sistem bilinmeden bazı konularda doğru ve sağlam fikir sahibi olmak mümkün değildir. Bir beylik olarak ortaya çıkışından itibaren, bünyesinde gerektirdiği değişiklikleri yapmaktan çekinmeyen Osmanlı Devleti, kendisinden önceki Müslüman devletler ile komşu diğer Müslüman devletlerin ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Timar

 Tilavet

Tilavet Tilavet kelimesi, Arapça "t-l-v-" kökünden türemiş bir mastardır. Sözlükte; bir kimseye uyup ardından gitmek, tabî olmak; okumak gibi anlamlara gelmektedir (Asım Efendi, Kamus, IV, 886-887). Tilavet, her sözü okumak için kullanılırsa da, genel olarak tilavet denilince, Kur'an-ı Kerîm'i okumak anlaşılır olmuştur. Kur'an'ı ve bir kitabı okumakla birlikte manayı düşünmek de bu kelimenin taşıdığı anlamlar içinde bulunmaktadır (Ragıb, Müfredat, 99). Kur'an-ı Kerîm'de bu kök, belirtilen her iki anlamda da kullanılmaktadır. Mesela, Şems suresi, 2. ayetinde "Ve'l-kameri iza telaha" ifadesinde, uymak, tabi olmak, izlemek anlamındadır: "Onu (güneşi) izlediği zaman aya yemin olsun" (şems, 91/2). Müfessirler bu ayeti, "ayın güneşi izlediği zaman" şeklinde ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Tilavet

 Ticaniye-ticanilik

Ticaniye-ticanilik TİCANİYE-TİCANİLİK H. 1200 M. 1785 yıllarında Afrika'nın kuzey batısında ortaya çıkan bir tarîkat. Kurucusu; Ebu'l-Abbas Ahmed b. Muhammed el-Ticanî'dir. Kurucusuna nisbetle bu adı almıştır. Tarikatın kurucusu, tarîkatının esaslarını bizzat Hz. Peygamberden rüyada değil uyanıkken aldığını söyler. Tarîkat mensuplarına "ahpab" denilir. Bunların kendi tarîkatlarından çıkıp başka bir tarîkata girmeleri kesinlikle yasaktır. Virdleri, sabah namazından kuşluk vaktine ve ikindi namazından yatsı namazına kadar olan vakitte yapılır. Bu vakitlerde yapılamayan virdler başka bir zamanda telafi edilir. Büyük, küçük, kadın erkek, asî, itaatkar herkes tarîkata girebilir. Zikir esnasında Hz. Peygambere teveccüh edilir yani onun huzurunda gibi oturulur. Tarîkat mensuplarının zikir dışındaki bir görevleri de ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ticaniye-ticanilik

 Teşrik Tekbiri

Teşrik tekbiri Teşrik, doğuya doğru gitmek, parlamak, eti güneşe sermek demektir. Teşrik tekbiri, Kurban bayramı günlerinde farz namazlardan sonra getirilen tekbirlerdir. Kurban Bayramının ilk gününe "yevm-i nahr", diğer üç güne ise "eyyamü't-teşrîk (teşrîk günleri)" denir. Bayramdan bir gün önceki güne de "arefe günü" denir. Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, yirmiüç farz namazının arkasından birer defa "Allahu ekber Allahu ekber, La ilahe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd" diye tekbir getirilir ki, buna "teşrîk tekbiri" denir. Anlamı şöyledir: "Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Allah'tan başka ilah yoktur. O Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Teşrik Tekbiri

 Teşrik Günleri

Teşrik günleri Kelime olarak teşrik, çehresi güzel olmak, doğu tarafına yönelmek, güneşte et kurutmak manalarına gelir. İslam hukukunda, Kurban Bayramının 1. gününden (zi'l-hiccenin onuncu günü) sonraki üç güne verilen addır. Araplar bu günlerde, kurbanlarının etlerini kurutmak için güneşe serdiklerinden dolayı bu günlere teşrik adı verilmiştir. Teşrik günlerinden ilkine yani zilhicce ayının onbirinci gününe; "karr günü" denilir. Bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.s), "Nahr (Kurban Bayramının birinci) gününden sonra en efdal gün karr günüdür" buyurmuştur (İbnü'l-Esîr, en-Nihaye fi Garibi'l Hadis, Mısır 1965, II, 464). Teşrik günlerinin ikinci gününe: "en-nefru'levvel", üçüncüsüne de: "en-nefru'lahır" denir. Teşrik günlerinde oruç tutmak haramdır. Hz. Peygamber bu günlerde ve ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Teşrik Günleri