Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Sünnet Dügünü

Sünnet dügünü Çocuğun sünnet edilmesi münasebetiyle yapılan düğün ve eğlenceler. Cahiliye devrinde de var olan sünnet eğlenme için bir vesile sayılmıştır. Araplar sünnet yemeğine "azira" diyorlardı (es-Sealîbî, Fıkhul-Luşa, 266). Ashabı kiram sünnette ziyafet verir eğlenirlerdi. Abdullah İbn Abbas, Mekke'de oğlunun sünnetinde oyuncular çağırmış ve kendilerine dört dirhem kadar ücret ödemiştir (İbn Ebi Şeybe, Nikah, 66). Fakihî'nin rivayetine göre şarkı söyleyip, oynayanlar el-Garid ve İbn Süreye idi. Ata, bunlardan bize sesli olan İbn Süreye'nin okuyuşunu beğenmişti (Rekihi, Ahbaru Mekke, II, 23). Eğlenceye iştirak konusunda titiz olan Abdullah b. Ömer, sünnet yemeklerine iştirak ederdi (İbn Ebi Şeybe, Nikah, 155). Sünnetlerde arap yemekleri ikram ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sünnet Dügünü

 Sünnet (hitan)

Sünnet (hitan) Erkek üreme organının uç kısmında bulunan deri parçasının kesilmesi, hitan. Kur'an'da "Sünnet" (hıtan) ile ilgili bir ayet bulunmamakla birlikte, müslümanlığın simgesi olarak kabul edilmiştir. Geçmişi Hz. İbrahim'e kadar varan sünnet, cahiliye devri arapları arasında da devam edegelen bir adetti. Araplarda hem kadın hem de erkekler sünnet edilirdi. Erkeğin sünneti için "hıtan" kadınların sünneti için "hafd" kelimesini kullanmaktaydılar. Ancak "el-hıtanan" ifadesi sünnet edilen yer anlamına hem kadın hem erkek için müşterek kullanılır. Bunların birbirine değmesi gusulü gerektirir (Buharî, Gusl, 28; Müslim, Hayz, 8; Ebu Davud Tahare, 81, 83). Rivayete göre sünnet, Hz. İbrahim'in seksen yaşlarında kendine tatbikiyle başlamıştır. Bir rivayete ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sünnet (hitan)

 Sünnet

Sünnet Yol, gidiş, tabiat, şeriat, yüz, yüzün görünen yeri, alışılmış yol. Hz. Peygamber'in söz, fiil ve takrirlerinin bütününü ifade eden terim. Çoğulu "sünen"dir. Kur'an-ı Kerim'de dört ayette "öncekilerin sünneti" ifadesi "önceki ümmetlerin izlediği yol" veya "önceki ümmetlere uygulanan hüküm" anlamında kullanılmıştır (el-Enfal, 8/38; el-Hicr, 15/13; el-Kehf, 18/55; Fatır, 35/43). İki ayette çoğul olarak kullanılmıştır. Şu ayette şeriat anlamı görülür: "Şüphesiz sizden önce bir çok Şeriatlar gelip geçmiştir" (Alu İmran, 3/137). Şu ayette de "öncekilerin yolları" anlamında kullanılmıştır: Allah size bilmediklerinizi tam olarak açıklamak, sizi öncekilerin yollarına iletmek ve sizin tevbelerinizi kabul etmek ister" (en-Nisa, 4/26; ayrıca bk. el-İsra, 17/77). Sekiz ayette ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sünnet

 Sıla-i Rahim

Sıla-i rahim Akraba ve yakınları ziyaret etme, hallerini ve hatırlarını sorma, gönüllerini alma anlamında bir İslam ahlakı terimi. İslam'da insanlar arası ilişkilere önem verildiği gibi özellikle yakınlardan başlayarak anne ve babanın ve sırayla diğer akrabaların ziyaret edilip gözetilmesi prensibi son derece önemlidir. Halit b. Zeyd (Ebu Eyyüb el-Ensarî) hazretlerinden rivayet edildiğine göre bir adam Hz. Peygamber'e gelerek: "-Ya Rasûlallah; beni Cennete sokacak bir ibadet söyler misiniz?" dedi... Rasûlüllah şu cevabı verdi: "Allah'a ibadet eder ve O'na hiç bir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılar, zekat verir ve sıla-i rahm edersin" (Buharî, Zekat, 1). Peygamber Efendimizin bu kadar önemle üzerinde durduğu ve yapıldığı ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sıla-i Rahim

 Sükür

Sükür Verilen herhangi bir nimetten dolayı, bu nimeti verene karşı söz, fiil veya kalb ile gösterilen saygı ve karşılık, iyiliğin kıymetini bilme ve iyilik yapana bu hissi gösterme, nimet ve iyiliği anıp sahibini övme. Arapça bir kelime olan şükür, "şekere" kökünden gelmektedir. Bu kökten gelen şükür, isim ve fiil olarak Kur'an-ı Kerim'de yetmişe yakın yerde geçmektedir. Türkçede kullanılan teşekkür ve şükran kelimeleri de aynı köktendir. Hamd ve medih kelimeleri de mana itibarıyla şükür kelimesine yakındır. Bazı alimler, bilhassa hamd ile şükrün aynı anlamda olduğunu söylemişlerdir. Farklı görüş belirterek bunların ayrı seyler olduğunu söyleyen alimler de olmuştur. Fatiha sûresinin tefsirinde, Hz. Muhammed ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sükür

 Sıhriyyet

Sıhriyyet Sıhri Hısımlık: Evlilikle oluşan ve taraflar arasında devamlı evlenme engeli doğuran, sonradan boşanma veya ölümle evlilik sona erse bile ortadan kalkmadığı için mutlak bir evlenme engeli teşkil eden akrabalık. Sıhri hısımları dört grupta toplamak mümkündür: 1) Kayın valide: Bir kadınla evlenen kimse, artık bu kadının annesi, annesinin veya babasının anneleri yahut bunların anneleri ile ebediyyen evlenemez. Kadın da kocasının babası ve dedeleri ile evlenemez. 2) Gelinler: Bir kimse, oğlunun veya torunlarının hanımı ile ebediyyen evlenemez. Sonrada ölüm veya boşanma ile evlilik sona erse, bu gelinler dul kalsa da engel devam eder. Zira Cenab-ı Allah şöyle buyurur: "Kendi sulbünüzden gelmiş oğullarınızın ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sıhriyyet

 Süftece

Süftece Poliçe, tahvil, kambiyo senedi, borcu ödeme emrini kapsayan mektup; bir kimsenin bir tüccara belli miktar parayı, başka bir beldedeki alacaklısına veya arkadaşına ödemesi için, yol riskini düşürmek üzere karz olarak vermesi anlamında bir fıkh terimi. Çoğulu "sefatic"tir. Süftece anlaşması şöyle yapılır: "Şu parayı filanca beldedeki vekiline, orada filanca kimseye ödemesi için talimat mektubu yazman şartıyla sana karz (ödünç) olarak veriyorum". Karşı taraf da bu teklifi kabul edip parayı teslim alınca akit tamam olur. Ancak böyle bir şart koşmaksızın parayı karz olarak verdikten sonra, bunu ödünç alandan istese, o da yerine getirse bir sakınca bulunmaz (el-Meydanî, el-Lübab, tıpkı basım, İstanbul t.y., ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Süftece

 Sıffin Savaşı

Sıffin savaşı SIFFİN SAVAŞI Dördüncü Raşid Halife Hz. Ali (r.a) ile ona isyan eden Suriye valisi Muaviye b. Ebu Süfyan arasında M. 657 yılında, Fırat'ın sağ kıyısına yakın Rakka'nın doğusunda bulunan Sıffın'da yapılan savaş. Hz. Ali'nin Cemel vak'asında karşı grubu yenmesinden sonra onun hilafetine muhalif olarak, Suriye bölgesini idare etmekte olan Muaviye ve taraftarları kalmıştı. Hz. Ali'ye isyan edenler, davalarının, Hz. Osman (r.a)'ın intikamını almak olduğunu iddia ediyorlardı. Öte taraftan Hz. Ali'yi, Osman (r.a)'ı şehid edenleri korumak ve onları cezalandırmamakla suçluyorlardı. Halbuki Hz. Ali (r.a), fitne ve kaynaşmanın yatıştırılmasından sonra suçluları cezalandıracağını vadetmekteydi. Cemel vak'asından sonra Kufe'ye yönelen Hz. Ali (r.a), ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sıffin Savaşı

 Sıfat-ı Zatiyye

Sıfat-ı zatiyye Yüce Allah'ın zatı için vacib olan, zorunlu olan sıfatlar. Bunlara sıfat-ı nefsiyye de denir. Diğer bir tabirle "zatî veya nefsî sıfatlar" da denilen bu sıfatlar, Yüce Allah'ın varlığını ve hakikatını anlayıp kavramada biz kullarına yardım eden sıfatlardır. Bu sıfatlar sayesinde Allahu Teala'nın yüce zatını ve varlığını O'na yaraşır bir tarzda anlayıp, imanımın da o nisbette kuvvetlendirebiliriz. Yüce Allah'ın kendine mahsus bir zatı vardır ve bu zatının gereği olan, bu zatdan ayrılması düşünülmeyen sıfatları vardır. Bunlardan bir kısmına "Zatî sıfatlar" , bir kısmına da "sübutî sıfatlar" denir. Zatî sıfatlar, hiç bir sebebin eseri olmayan, Allah Teala'nın hakikatını ortaya koyan sıfatlardır. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sıfat-ı Zatiyye

 Sıfat-ı Sübutiyye

Sıfat-ı sübutiyye Yüce Allah'ın zatının gereği olan ve bu zattan ayrılmayan, ezelî ve ebedî olan vacib sıfatlar. Bu sıfatların hepsi Kur'an ayetleriyle sabit oldukları ve bu ayetlerden çıkarıldıkları için ve varlıkları Yüce Allah'ın zatında isbat edilmiş olduğu için, "sübutî sıfatlar" diye isimlendirilmişlerdir. Yüce Allah bu sıfatlarla ta ezelde vasıflanmış idi. Bu sıfatların hiç biri sonradan kazanılmış (hadis) sıfatlardan değildir. Bunların da her biri Yüce Allah'ın zatıyla kaimdir. O'nun Yüce zatı ve varlığı düşünülmeden bu sıfatlardan bahsetmek de mümkün olmaz. Bu sıfat-ı sübutiyye şunlardır: 1. Hayat Sıfatı: Yüce Allah'ın diri, canlı ve ezelî bir hayat ile hayat sahibi olması demektir. Bunun zıddı ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sıfat-ı Sübutiyye