Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Sigorta

Sigorta Herhangi bir şeyde olabilecek bir zararın parayla karşılanacağının önceden garanti edilmesi. Sigorta İtalyanca bir kelime olup, İngilizce "security" veya "insurance"; Fransızca "assurance" sözcükleri sigorta anlamında kullanılır. Bu sözcük ilk olarak Arapçada İbn Abidin (ö. 1252/1836) tarafından "sevkara" veya "sükirta" şeklinde kullanılmış, günümüzde sigorta şeklini almıştır. Arapça eserlerde sigorta karşılığı olarak "ette'mîn", "et-tekafülül-ictimaî" ve "et-tadamun" terimleri kullanılmaktadır. Yangından cam kırılmasına, su baskınından hırsızlığa, uçak düşmesinden veya gemi batmasından trafik kazasına, hastalıktan ölüme kadar çeşitli zarar ihtimalleri sigorta konusu olabilmektedir. sigorta, gelecekteki bir zararı garantilemek için şimdiden zarar etmeyi göze almak demektir. Sigortanın tarihçesi tam olarak yazılmamıştır. Ancak sigortaya benzer bazı yardımlaşma ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sigorta

 Sigara

Sigara Tütünün ince kağıda sarılı çubuk şekli. Fransızca ve İngilizce "cigarette" sözcüğü, Türkçeye "sigara" telaffuzu ile geçmiştir. Arapça "duhan" sigara, "tedhîn" ise sigara içmek anlamında kullanılır. Sigaranın yapıldığı tütün bitkisi; yaprakları yakılarak içilen kokulu, keyif verici ve bağımlılık yapan bir bitkidir. Sigara veya tütün Hz. Peygamber veya müctehid imamlar döneminde bulunmadığı için, hakkında ne ayet, ne hadis ve ne de müctehidlerin sözü yoktur. Çünkü tütün ilk olarak Amerika'daki Antil takım adalarından birinde bulunmuştur. 1496 M. yılında Kristof Kolomb (1451-1506) Antil adalarını gezisi sırasında yerlilerin bu bitkiyi yakarak içtiklerini gördü. Gemicilerden biri; Tobago adalarından bir örnek alıp Avrupa'da Petros Marden adında bir ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sigara

 Sifa

Sifa Kişinin yakalandığı maddî veya manevî bir hastalıktan kurtulması, iyi olması. Hastalık ve sağlık, Allah'ın insanlar için takdir ettiği durumlardır. Allah'ın tayin ettiği sağlık kurallarına uymayan hastalanır, ağrı çeker. Bir bakıma hastalıkta duyulan acı, elem ağrı... bu kurallara uymamanın bir cezasıdır. İhlal edilen yasaklar giderilince, yani tedavi olunca, bu ağrılar da kalkar. Her hastalığın bir tedavisi vardır. İnsanlar, doğrudan veya dolaylı yollarla sebep oldukları hastalıkların tedavisini araştırmakla sorumludur. Çünkü vücudumuz, sağlığımız bize emanettir. Emaneti koruyup şifaya kavuşmamız gerekir. Bir hadiste Hz.Peygamber: "Allah hastalığı ve ilacı yaratmıştır. Ey insanlar; tedavi olunuz (şifa bulunuz)" (İbn Mace, Tıb,1), "İhtiyarlık hariç, Allah her hastalığın şifasını ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sifa

 Sidretü'l-münteha

Sidretü'l-münteha Bir izafet terkibi olup "münteha sidresi", yani sidrenin sonu, nihayeti demektir. Münteha kelimesi son, nihayet, bitiş anlamlarına gelmektedir. Sidre kelimesi de, ağaç anlamındadır. Mütercim Asun Efendi meşhur Kamus'unda "sidre" kelimesini şöyle açıklamaktadır: "Sidre, Arabistan kirazı denilen bir ağaca verilen isimdir. Trabzon hurması bu ağacın cinsindendir, gölgesi gayet koyu ve latifdir". Sidretül-münteha' şeklinde Kur'an-ı Kerim'de Necm suresinin 14. ayetinde geçmektedir. Ayrıca Peygamberimiz Hz. Muhammed'in Mirac'ını anlatan ve bir çok sahabeden rivayet edilen Hadis-i şerifte de geçmektedir. Hem Kur'an'ın Necm suresinde, hem de Hz. Peygamberin Mirac'ını bütün ayrıntılarıyla anlatan hadis-i şerifte geçen Sidretül-Münteha', "Cennetin uçlarındandır, üzerinde Sündüs ve İstebrekın Cennetlerinin etekleri vardır", ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sidretü'l-münteha

 Siccin

Siccin Facirlerin amellerinin kaydedildiği defter anlamında bir Kur'an terimi. Daha kapsamlı bir ifadeyle amel defteri demektir. Ayrıca Cehennemde bir vadinin adı, devamlı olan, açık ve aşikar olan şey, dibi kazılmış hurma ağacı olarak açıklanan kelime, Kuranda yalnızca bir yerde geçmektedir: "Hayır, facir olanların kitabı şüphesiz Siccîndedir. Siccînin ne olduğunu sana öğreten nedir? Yazılı bir kitabdır" (Mutaffîfûn, 83/7-9). Kelimenin aslı, yapısı ve kalıbı hakkında özellikle dil açıklaması yapan alimlerce farklı görüşler ileri sürülmüş, buna bağlı olarak da farklı manalar söylenmiştir. Aralarında Abdullah b. Abbas'ın da bulunduğu bazı alimler Siccîn'in, arzın en alt tabakası olduğunu ifade ederlerken, Bera' İbn Azib (r.a)'e varan bir ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Siccin

 Siccil

Siccil Farsçada taş anlamına gelen "seng" ile çamur ve toprak anlamına gelen "kil"den terkib olunmuş seng-kil şeklinde mürekkeb bir kelime. Arabçada "siccîl" şeklinde telaffuz olunmuştur. Çok pişmiş sert kiremit gibi çamurdan taşlaşmış taş demektir. Veya taş ve çamurdan yapılmış taş demektir. Bu kelime Kamus tercemesi Okyanusta şöyle açıklanır: "Siccîl, kesek tarzında bir çeşit taşa denir. Ve bu "sengu kil" in arapçalaşmış olanıdır. Bundan murad, kumlu çamur ile, pişmiş olup sonra taşlaşmış olan taştır. Allah Teala'nın; "Onlara, siccîlden taşlar atıyorlardı" (el-Fil, 105/4) sözünde geçen siccîl bundandır. Arabça "s.c.l"den türemiş olduğu düşünülünce, siccîl; üzerlerinde inecekleri ve isabet edecekleri şahısların isimleri yazılı olan taşlardır. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Siccil

 Sibgatullah

Sibgatullah Allah'ın boyası. Onun boyası ile boyanma manasına gelen bu tamlama, İslami ıstılahta bir deyim haline gelmiştir. Her yönüyle müslüman olan, İslam'ın emir ve yasaklarından sakınan, kısaca Kur'an hükümlerini hayatına hakim kılan bir insan Allah'ın boyası ile boyanmıştır. Kur'an-ı Kerim'de bu tür insanlar övülmekte ve şöyle buyurulmaktadır: Allah'ın boyası (ile boyan). Allah'ın boyasından daha güzel boyası olan kimdir! Biz ancak O'na kulluk ederiz" (el-Bakara, 2/138). Ayet-i kerimede tanımlanan Allah'ın boyası ile boyanmak, müslüman olduğunu iddia eden bütün insanların görevidir. Rasûlüllah'ın Kur'an ahlakıyla ahlaklandığı gibi müslümanlar da, kendi iç dünyalarını, aile hayatını, toplum hayatını, kısaca bütün yer yönü Kur'an ilkelerine göre şekillendirir, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sibgatullah

 Sia

Sia Hz. Peygamber'in vefatından sonra İmametin Hz. Ali ve evlatlarına ait bir hak olup nass ve tayinle gerçekleşeceğini iddia eden birbirlerinden farklı mezheplerin müşterek adı. Şîa kelimesi Arapcada şe-ye-a kökünden fırka, bölük, taraftar, yardımcı, bir kimseye uyan ve yardımcı olan manalarına gelen bir kelimedir. Kur'an-ı Kerîm'de değişik yerlerde geçen bu kelime (bk. el-En'am, 6/65, 159; el-Hicr, 15/10; Meryem, 19/69; el-Kasas, 28/4, 15; er-Rûm, 30/32; Sebe, 34/54; el-Kamer,54/-51; es-Saffat, 37/83) Arapçada daha çok taraftar anlamında kullanılmıştır. Genel olarak halife Osman b. Affan'ın öldürülmesinden sonra meydana gelen olaylarda Ali b. Ebi Talib tarafını tutan, onunla birlikte düşmanlarına karşı savaşan ve mücadele edenlere Ali ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Sia

 Seyyie

Seyyie Kötülük, kötü iş manasına gelen bir Kur'anî terim. Seyyie, iyilik, güzellik manasına gelen "hasene" kelimesinin karşıtıdır. Buna "Seyyie" veya "efal-i seyyie" denir. Seyyie kelimesi Kur'an-ı Kerim'de, zıd anlamlısı olan "hasene" kelimesi ile birlikte kullanılır: "Kim bir iyilik (hasene) yaparsa, ona o yaptığının on misli sevap vardır. Kim de bir kötülük (seyyie) yaparsa, sadece onun dengiyle cezalandırılır, onlar haksızlığa uğratılmazlar. " (el-En'am, 6/160). Burada "hasene" ve "seyyie" akıl ve şeriat ölçüsüne göre değerlendirilmiştir. Bir de insan tabiatı ölçü alınarak değerlendirilmesi vardır. Yani insan tabiatının hafif veya ağır kabul etmesine göre değerlendirilir. Bunun için şöyle buyurulur: "Onlara bir iyilik (hasene) geldiği zaman, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Seyyie

 Seyyidü'l-mürselin

Seyyidü'l-mürselin Peygamberlerin efendisi, önderi, ulusu, Rasûlüllah (s.a.s)'in mübarek isimlerinden biri. Seyyid kelimesi zaten Rasûlüllah (s.a.s)'in güzel isimlerindendir. Bu sözcük Rasûlüllah (s.a.s)'e isim olarak şu manalara gelmektedir: Kendisine uyulan ve bağlayıcı son söz kendisine ait olan önder, ihtiyaçlarında insanların kendisine sığındığı ulu. Dinde önder; güzel ahlaklı kişi; Rabbına itaat eden kul; dinin inceliklerini bilen alim; ilimde, ibadette, takvada yücelen kişilik sahibi; ilim sahibi ve zahid; lüzumsuz öfkelenmeyen ve Allah katında şerefi ve değeri yüce kişi; büyük ve kendisine hased edilmeyen; kendisine itaat edilen ve her türlü hayırda akranından üstün olan, kendi payına verilen ilahî nasibe kanaatkar; Allah'ın kazasına razı olan ve Allah'a ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Seyyidü'l-mürselin