Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Regaib

Regaib Regaib, arapça bir kelimedir ve "reğa-be" kökünden gelmektedir. "Reğa-be", kelime olarak, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarfetmek demektir. "Reğîb" kelimesi ise, "reğabe"'den türemiş olan bir isimdir ve kendisine rağbet edilen, arzulanan, taleb edilen şey demektir. Müennesi, "reğîbe"dir. "Reğîbe"nin çoğulu da "reğaib" dir. Kelime olarak "Regaib"in aslı budur. Regaib kelimesi Kur'an'da geçmemektedir. Ancak "reğabe"den türemiş olan çeşitli kelimeler, Kur'an'da sekiz yerde geçmekte ve "reğabe"nin ifade ettiği mana için kullanılmaktadır (el-Bakara, 2/ 130; en-Nisa, 4/ 127; et-Tevbe, 9/59,120; Meryem, 19/46; el-Enbiya, 21/90; el-Kalem, 68/32; el-İnşirah, 94/8). Terim olarak Regaib, türkçede kandil geceleri dediğimiz ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Regaib

 Refref

Refref Yeşil kumaş ve bez, kenar saçağı, ince ve nazik ipek kumaş, ince ve nazik kumaş, döşek, minder, yastık döşeme, perde; perde ve örtü gibi şeylerin saçak yerlerine gelen fazlaları, saçakları; raf, terek, çeper; çadır, gömlek ve zırhın parçası, yanı ve en alt tarafı ve bunların etekleri; dış duvar: Kuşu çok olan çimenlik; salkım söğüd gibi dalları sarkık olan nazik ve latif ağaç; ağaç ve bitkilerden sarkan güzel dallar; her şeyin kenarlarında fazlası kalıp bükülen ve kıvrılan yerleri ve etekleri; güzel bahçelere benzeyen dokuma kilim ve halılar; pencere; bir çeşit deniz balığı, araba çamurluğu anlamında kullanılan bir sözcük. Kur'an-ı Kerim'de yastık, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Refref

 Reform

Reform Daha iyi bir duruma ulaşmak için yapılan düzenleme ve değişiklikler; düzeltmek, iyileştirmek, islah etmek anlamında fransızca bir kelime. Kelimenin ilim literatürüne girişi ve dini ilimler alanında kullanılması, on altıncı yüzyılda Avrupa hristiyanlığının bir bölümünün Roma kilisesinin egemenliğine karşı çıkmasıyla başlamıştır. Bu karşı çıkışlar ve din anlayışında ileri sürülen yenilikler "dinî reform" diye isimlendirildi. Aynı kelime, diğer kurumlardaki toprak reformu, eğitim reformu gibi köktenci değişim, istek ve faaliyetler için de kullanılır oldu. İslam aleminde ve özellikle Türkiye'de kullanılışı ise, Batıcı eğilimlerin yaygınlık kazanmasından ve Batı kültürünün İslam alemine hakim oluşundan sonra olmuştur. Batı kültürünün hakimiyet kurmasından sora Avrupada kullanılan bazı tabirlerle ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Reform

 Refes Ve Cidal

Refes ve cidal Refes; cinsel ilişki, çirkin ve fahiş söz veya kadınların yanında cinsel ilişkiden söz edilmesi anlamlarını kapsar. Cidal ise, "müfaale" vezninde bir mastar olup; mücadele ve münakaşa etmek, cedelleşmek anlamına gelir. Hac veya umre sırasında ihramh kimseye yasaklanan fiillerden üç tanesi bir ayette zikredilmiştir. Bunlar "refes", "cidal" ve "füsûk"tur. Füsûk; günahlar, ma'siyetler, isyanlar demektir. Zina, isyan ve çirkin sözler başka zamanlarda da yasaktır. Fakat ihramlı iken bunların haramlığı daha şiddetlidir. Çünkü hacla ilgili olarak bu yasaklama aşağıdaki ayette özel olarak vurgulanmıştır: "Hac ayları bilinen aylardır. İşte kim bu aylarda hac yapmak üzere ihrama girerse, artık hac sırasında kadına yaklaşmak ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Refes Ve Cidal

 Red, Reddiye

Red, reddiye Red, geri çevirme, kabul etmeme, iade etme. İslam miras hukukuna göre, alacakları paylar ayet ve hadislerle belirlenmiş bulunan ashabül-feraiz* hisselerini aldıktan sonra, kalanı alacak asabe * yoksa ve miras da artmış ise, bu artanın karı-koca dışında kalan aynı mirasçılara hisseleri oranında verilmesine "red" veya "reddiye" denir. Başka bir deyimle, asabe grubuna giren hısım bulunmaz ve mirasçıların hisseleri toplamı, ortak paydadan küçük çıkmış olursa red söz konusu olur. Hanefilere göre, artan miras asabe yoksa yine hisseleri oranında ashabül-feraize intikal ettirilir. Ancak sağ kalan eşe red yapılmaz. Bu görüş; ashab-ı kiramdan Hz. Ömer (ö. 23/643), Ali (ö. 40/660), Abdullah b. Mesud ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Red, Reddiye

 Recm

Recm Taşla öldürme, taşa tutma, birine taş atma, sövme, lanet etme, kovma, birinin namusuna iftira etme, kötü zanda bulunma; evli veya dul bulunan erkek veya kadının zina etmesi halinde İslam mahkemesi kararıyla taşlanarak öldürülmesi anlamında bir fıkıh terimi. R.c.m kökünden mastar, çoğulu "rucüm" dür. Aynı kökten "racîm"; recm olunan, taşlanan, kovulan ve lanetlenen anlamındadır. Kur'an-ı Kerim'de bu anlamda "recm" ifadesi bulunmamaktadır. Bir ayette gaybı taşlamak" (el-Kehf, 18/22), başka bir yerde, "yıldızları Şeytanlar için atış taneleri yaptık" (el-Mülk, 67/5) ayetinde "atış taneleri" anlamında "rucûm" çoğul olarak gelmiştir. Zina edenin taşlanması Sünnet, ve icma delillerine dayanır. Zina bütün semavî dinlerde haram kılınmış ve ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Recm

 Reci' Olayı

Reci' olayı On kişilik bir müslüman öğretici grubunun müşrikler tarafından hile ile pusuya düşürülerek şehit edildikleri olay. Hicrî 4/Miladî 626 yılında gerçekleşen ve başta Hz. Muhammed (s.a.s) olmak üzere bütün müslümanları üzüntüye sevkeden bu olayın cereyan tarzı, kaynaklarda şöyle anlatılır: Medine civarında yerleşik Adal ve Karra adlarında iki kabile vardı. Bu kabilelerin ileri gelenleri, Hz. Peygamber (s.a.s)'e müracaat ederek müslüman olmak istediklerini, kendilerine Kur'an-ı Kerim'i ve İslam dinini öğretecek muallim ve mürşidler göndermesini istediler. Resulullah (s.a.s), İslam'ın yayılması için hiç bir fedakarlıktan kaçınmadığının bir göstergesi olarak, öğretmen isteyen kabilelere, Asım b. Sabit başkanlığında on kişi gönderdi. Bu on kişi, başlarına gelecek ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Reci' Olayı

 Receb

Receb Kamerî ayların yedincisi; İslamî takvimin aylarından biri Muharrem ile başlayan ve Zilhicce ile sona eren Kamerî takvim aylarının yedincisi olan Receb, aynı zamanda "üç aylar"ın ilkidir. "Receb" kelimesi; herhangi bir şeyden korkmak, utanmak veya bir kimseyi heybetinden dolayı ululamak ve tazim etmek manalarına gelir (M.Z. Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul 1983, III, 18-19). Cahiliye devrinde Araplar, putları için bu ayda kurban keserlerdi. Araplar arasında mukaddes bilinen Receb ayı, haram aylardan (eşhur-i hurum) biridir. Diğer üç haram ay ise, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem idi. Receb ayı, birbirini takip eden aylardan hemen sonra gelmediği ve yedinci sırada olduğu için ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Receb

 Rebiu'l-ahir

Rebiu'l-ahir Ay'ın hareketleri esas alınarak oluşturulmuş olan hicrî takvimin dördüncü ay'ı. Rebiu's-Sanî olarak da adlandırılmaktadır. Rebî Arapça (bahar) demektir. Ağaçlar çiçek açtığı zamana rebiul-evvel, meyvaların olgunlaştığı zamana da rebiul-ahir denilmekte idi. Ancak, kamerî aylar yılda on küsür gün fark yaptığı ve Nesi' * (takvim düzeltilmesi) ayetle yasaklandığı için bu ay, her sene aynı mevsime denk gelmez. Şamil İA

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Rebiu'l-ahir

 Rebiu'l Evvel

Rebiu'l evvel Kamerî ayların üçüncüsü; Ay'ın hareketleri esas alınarak oluşturulan İslamî takvimin aylarından biri. Bu ay, adını, Arapça "bahar" demek olan "rebi" kelimesinden almıştır. Araplar "Rebiu'ş-Şuhür" ve "Rebiul-Ezmine" şeklinde iki baharlı bir zaman anlayışına sahiptiler. Rebiu'ş-Şuhür, Safer ayını takip eden iki aydır. Rebiul-Ezmine ise, bahar ve güz mevsimlerini ifade etmektedir. Çiçeklerin açtığı zamana Rebiul-Evvel, meyvelerin olgunlaştığı zamana da Rebiu's-Sani denilmekteydi. Araplar, ilk başlangıçta seneyi dört mevsime ayırmış, ilk mevsimi Sayf (yaz) kabul etmişler ve ilk bahara tekabül eden dördüncü mevsime de Rebi' demişlerdi. Ancak, kamerî aylar, senede güneş takvimine on küsûr günlük bir fark yaptıkları için bu aylar, bazan yaza bazan ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Rebiu'l Evvel