Alım
Alım
İlim sahibi, bilen, bilgin, bilgili, belli düzeyde
bir bilgi birikimine sahip olan kimse. Alim kelimesi Arapça'daki "bilmek"
anlamında olan "A-lime" kökünden türetilmiştir.
İslam'da alim; Allah'ın kitabı
Kur'an-ı Kerîm başta olmak üzere Resulullah'ın hadîslerini
ve bütün sünnetini bilen, diğer İslamî ilimlerden gerektiği
şekilde haberdar olup ileri seviyede bir bilgi birikimine
ulaşmış kimseye denir. Bu kabiliyetli kimseler temel
İslamî bilgileri aldıktan sonra, belli bir ilim dalında
daha çok ilerleyip özel bir ihtisas alanına sahip olurlar. Alim;
bilgisi artıp ilerledikçe görüş açısı
genişleyen ve bilgisi ile ihtisası dışındaki
alanlarda hüküm vermekten çekinen, bildiklerinin doğruluğunu
sürekli olarak araştıran kimsedir.
İslam aliminin farz-ı ayn veya farz-ı
kifaye olan ilimlerden birinde ilerlemesi mümkün olduğu gibi her mümin
için farz-ı ayn olan belli seviyedeki ilimleri elde ettikten sonra,
daha dar çerçevede bir ilim alanında söz sahibi olacak kadar ayrı
bir sahada ilerlemesi mümkündür. İslamî bir toplumda tefsir,
hadis, fıkıh, kelam gibi ilimlerde gerçek otorite sahibi
alimlerin varlığı zarurettir. Ayrıca bu ilimlere
belli bir düzeyde sahip olup; ayrıca kimya, fizik, matematik,
astronomi gibi bugün fen ilimleri olarak kabul edilen ilimlerin birinde
de ihtisas kesbetmiş ilim adamlarının toplum içinde varlığı
zorunludur. Bu ilimlerin birinde mütehassıs olmak her toplum içinde
yaşayan insanlar için farzı kifaye durumundadır. Toplum içinde
bir kişi veya birkaç kişinin bu ilimlere sahip olması,
toplumun mükellef olduğu farz- ı kifaye durumunu ortadan kaldırır.
İslam toplumunda alimin en önemli
görevlerinden biri 'emr-i bi'l-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münker'dir.
Alimin toplumda Allah'ın emir ve yasaklarının tam
anlamıyla uygulanıp uygulanmadığını, yöneticilerin
Allah'ın hükümlerini uygulamada titiz davranıp
davranmadıklarını kontrol edip bu hususta yöneticileri
uyarması gerektiği gibi; bu konuda halkın da dikkatini
çekmesi gerekir. Alim, ümmetin ileri gelen şahsiyeti demektir.
Alim, her hususta İslam'ın izzetini koruyan, İslam'ın
hakimiyeti için gayret sarfeden, Allah'ın ahkamını
uygulama hususunda ihmalkar davranan yöneticileri her zaman hak yola
çekmeye çalışan kimse demektir. Alim; yöneticiler zulüm ve
adaletsizliğe sapınca onlardan ayrılan ve onlara
karşı İslamî bir tavır takınan kimsedir.
İslam aliminin, Allah'ın emirlerini çiğneyen yöneticilere
yaltaklık eden İsrailoğulları alimlerinden ayrı
bir özellik taşıması, İslamî izzetin gereğidir.
Bu tavır İslam aliminin takınması gereken bir
tavırdır. İmam-ı A'zam Ebû Hanîfe, imam Ahmed
İbn Hanbel gibi vb. alimlerin tavrı ve hassasiyeti bu idi.
İslam alimi heva ve hevesine uymayıp kendi
arzuları istikametinde dîne ilavelerde bulunan kimse değildir.
İslam bu çerçevedeki alime büyük değer vermiştir.
İslam, alimin izzet ve haysiyetini korumuş ve ona gereken mevkîi
vermiştir. "...Allah'ın kulları arasında ondan en
çok korkan alimlerdir. " (Fatır, 35/28). "Bilmiyorsanız
ilim erbabına sorunuz. " (en-Nahl, 16/43). Ayetleriyle,
Kur'an'ın alimler hakkındaki hükmü en açık bir
şekilde belirtilmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.s.), alimleri birçok hadislerinde
övmüştür. En çok övdüğü alimler ise ilimleriyle amel
edenler olmuştur. (Darimî, Mukaddime, 27). İnsanları
ilimleriyle irşad edip, onlara ilmini duyuran kimseyi Allah toplum
içinde sözü dinlenir kimse kılar. (İbn Hanbel, II, 162,
223-224). Buna karşılık ilmiyle dünyaya talip olan
alimler de yine Resulullah tarafından yerilmiştir. (Tirmizî,
İlim, 6). Müslüman daima Hz. Peygamber'in dua buyurduğu gibi,
Allah'tan dünya ve ahiretine yararlı bir ilim ister (Müslim, Zikir,
73; Ebû Davud, Vitir, 32; İbn Mace, Mukaddime, 23).
İnsanların en hayırlıları alimlerin en hayırlılarıdır
(Darimî, Mukaddime, 34, 55)
"Alimler peygamberlerin varisleridir" (Buharî,
ilim, 10; Ebû Davud, İlim, 1; İbn Mace, Mukaddime, 17)
buyuran Resulullah alimlerin toplumu yönlendirme hususunda peygamberlere
vekil ve halef olduklarını beyan etmiştir.
İbn Mes'ud'dan rivayet edilen bir hadiste, "Allah'u
Teala kıyamet gününde alimleri toplayarak buyuracak ki: 'Ben
size sırf hayır murad ettim. Bunun için de kalblerinize hikmeti
koydum. Haydi girin Cennetime. İşlediğiniz
kusurlarınızı mağfiret ettim." buyrulur.
Ebü'd-Derda'dan rivayet edilen bir hadiste Resulullah
(s.a.s.) alimleri şu şekilde övmüş ve müjdelemiştir:
"Her kim bu ilim yoluna girer ve ondan bir ilim talep ederse; Allah
onu Cennet yollarından bir yola koyar ve ilim isteyene melekler
kanatlarını gererler. Bunu o alimin uğraşısından
hoşlandıkları için yaparlar. Peygamberler ne dinar ne de
dirhem miras bırakmadılar. Onlar yalnız ilmi miras
bıraktılar. Şu halde onu alan çok büyük bir nasip almış
olur." (Buharî, İlim, 10; Müslim, Zikir, 37; Ebû Davud,
İlim, 1; Tirmizî, ilim, 19; ibn Mace, Mukaddime, 17).
İlmi bir seviyeye sahip olan alime, Allah katındaki
değerinden dolayı itaat, Allah'ın emrine itaattir. Hak
yolda ve hayra götüren bir hususta alimin yaptığı
tavsiyeye uymak müminler için farzdır. Bu farziyet ancak alim,
Allah'ın razı olduğu bir hususu tavsiye ederse söz
konusudur. Allah'ın razı olmadığı ve
Allah'ın emretmediği, dinde olmayan bir bid'atı tavsiye
eden alimin tavsiyesine uyulmaz. Böyle bir bid'ate çağrıldığında
reddetmek ise mümin için farzdır. İslam'da olmayan bir hususu
dine sokmak ve kendinden bir hüküm koymak Rububiyyet iddiasında
bulunmak demektir. Allah'ın emir ve yasakları
dışına çıkıp İslam dışı
tağutî nizamlara yapışmak nasıl küfür ise,
alimlerin heva ve heveslerine uyarak koydukları hüküm ve
gösterdikleri gayri İslamî yol ve ibadetlere yönelmek ve bu
ibadetleri dinden kabul etmek de küfürdür.
Bu duruma göre İslam alimi, toplumu
yönlendiren ve Allah'ın hükümlerinin uygulanmasında titizlik
gösteren bir rehberdir. Alimler ilimlerinin gereği olarak toplum içindeki
görev ve fonksiyonlarını daima hatırlamak
zorundadırlar. Ümmetler, alimlerinin doğru yolu izledikleri ve
doğru yolda oldukları müddetçe ayakta kalırlar. Bunun için
Hz. Peygamber (s.a.s.) "Ali'min ölümü İslam'da açılan
bir gediktir" (Darimî, Mukaddime, 32) buyurmuşlardır.
Ahmed AĞIRAKÇA
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.