Arabulmak
Arabulmak
Dargın olanları uzlaştırmak,
barıştırmak, birbirine yakınlaştırmak.
Müslümanlar, aralarında
dargınlığa varacak söz ve davranışlardan
sakınmalıdırlar. Her şeye rağmen
dargınlık olursa dargınlıklarını gidermeye,
anlaşmazlıkları çözmeye gayret etmelidirler. Bunun da
mümkün olmadığı yerlerde, müslümanların,
diğer müslüman kardeşlerinin aralarını bulmaya çalışıp,
onları barıştırmaları ahlakî görevleridir.
Çünkü Allah'u Teala: "Müminler kardeştirler,
kardeşlerinizin arasını düzeltin." (el-Hücûrat,
49/10) buyurmuştur.
Allah'u Teala, başta aile hayatı olmak
üzere, toplum hayatında barış ve anlaşmanın
hayırlı bir iş olduğunu bildirmiştir. (en-Nisa,
4/128). Bu sebeple Hakk Teala'nın:"Allah'tan korkunuz ve
aranızı düzeltiniz, " (el-Enfal, 8/1) emrine uymayı
hayatımız için bir düstûr kabûl etmeliyiz.
Diğer taraftan, Hz. Peygamber (s.a.s.) müslümanlara
arabuluculuk yapmalarım tavsiye ettiğini, kendilerinin de bizzat
gidip dargın ve birbiri ile anlaşamayan müslümanları
barıştırdığını biliyoruz.
Bir gün Resulullah ashabına: "Size, namaz,
oruç ve sadakadan daha üstün bir şey göstereyim mi?" buyurdu.
Onlar: "Evet, ya Resulullah, " dediler. Peygamberimiz de
sözüne devamla: "Arabulmak, barıştırmaktır;
Çünkü aranın bozulması saçı kökünden kazır
demiyorum, dini kazır." (Tirmizî, Kıyame, 56), buyurdu.
Bir gün, Medine yakınlarındaki Kuba
halkı döğüşmüş, hatta birbirlerini
taşlamışlardı. Bunu haber alan Peygamber Efendimiz,
ashabına: "Haydi bizimle geliniz de onların
aralarını düzeltelim," buyurmuş ve Kuba'ya
gitmişti. (Buharî, Sulh, 2) Başka bir hadislerinde de
Resulullah şöyle buyurmuştur: "Halkın
arasını düzelten ve bunun için iyilik kasdiyle söz taşıyan
ve yine iyilik düşüncesiyle yalan söyleyen, yalancı
değildir." (Buharî, Sulh, 1).
Bilindiği gibi yalan büyük günahlardandır.
Karı-koca ve diğer insanların arasını bulmak için
buna müsaade edilmesi arabuluculuğun ne kadar önemli bir ahlakî
görev olduğunu göstermektedir.
Hz. Peygamber:
"Birbirinize kin tutmayın, birbirinizle
hasedleşmeyin, birbirinizden arka dönüp uzaklaşmayın. Ey
Allah'ın kulları! Birbirinizle kardeş olun. Bir müslümanın
din kardeşini üç günden fazla terk etmesi (yani dargın
durması) helal olmaz," (Müslim, Birr ve Sıla, 23)
buyurmuştur.
Öyleyse, birbirine dargın olan müslümanların,
Peygamber Efendimizin yasakladığı bir konuda kendilerine
yardımcı olmaya çalışan, yani onları
barıştırmaya, aralarını bulmaya gayret eden müslüman
kardeşlerine yardımcı olmaları da ahlakî görevleri
arasındadır. Dargın müslümanlar, inatla dargınlıklarını
devam ettireceklerine, dinin üç günden fazla dargın durmayı
yasakladığını, atalarımızın: "Müslümanın
müslümana küslüğü tülbent kuruyuncaya kadardır,"
dediğini düşünerek arabuluculuk yapmak isteyenlerin bu hayırlı
teşebbüslerini bir barışma vesilesi
saymalıdırlar.
Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
"Onların gizli konuşmalarının
çoğunda hayır yoktur; ancak sadaka vermeyi yahut iyilik
yapmayı ve insanların arasını düzeltmeyi gözeten
kimseler müstesna. Bunları, Allah'ın rızasını
kazanmak için yapana büyük ecir vereceğiz." (en-Nisa,
4/114).
Bu ayet bize, arabuluculuğun, diğer
iyiliklerde olduğu gibi, çıkar gözetilmeden sırf Allah
rızası için yapılması gerektiğini, ancak böyle
bir düşünce ile yapılan arabuluculuğun ahlaki bir değer
ifade edebileceğini göstermektedir.
Dinimiz, arabuluculuğu büyük bir fazilet olarak
teşvik ederken, aksine arabozmak için söz taşımayı
da büyük günah saymıştır.
Osman ÇETİN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.