Bahs
Bahs
Bir şey hakkında etraflıca söz
söyleyip gerçeği araştırma; bir konu hakkındaki
ayrıntılar; münakaşa, mübahasa, münazara, cedel. Bir
iddia üzerine sözü doğru çıkan tarafından
kazanılmak üzere, ortaya bir şey koyma.
Dinimize göre karşılıklı iki
kişi veya tarafın bir konu üzerinde "Senin dediğin çıkarsa
sen bana şu kadar para vereceksin" diye bahse girmeleri caiz
değildir. Bu, kumar hükmünde olup haramdır. Bu İslam'ın
ilk yıllarında caiz idi, daha sonra haram kılınmıştır.
İslamî tebliğin ilk yıllarında
İranlılarla Doğu Romalılar savaş halinde idiler.
Putlara tapan Mekke müşrikleri kendileri gibi çok tanrıcı
olan İranlıları tutuyorlardı. Müslümanlar ise kitap
ehli olan Doğu Romalılar'ın galip gelmesini
istiyorlardı. Neticede İranlılar galip geldi. Bu durum müşrikleri
şımarttı. Müslümanlara: "İranlılar
nasıl ehl-i kitap olan Rumları yendiyse biz de sizi
yeneceğiz" demeğe başladılar. Bunun üzerine Rum
suresinin ilk ayetleri indi: "Elif, Lam, Mîm. (Bulunduğunuz bölgeye)
en yakın bir yerde Rumlar yenildi. Onlar bu yenilgilerinden sonra
birkaç yıl içinde yeneceklerdir. Eninde sonunda emir Allah'ındır.
O gün müminler sevinirler: Allah'ın yardımıyla. Allah
dilediğine yardım eder. O galiptir, merhamet sahibidir. (Bu),
Allah'ın vaadidir. Allah vaadinden caymaz; fakat insanların çoğu
bilmezler. " (er-Rûm, 30/1-6).
Bu ayetler inince Ebû Bekir es-Sıddîk (r.a.) müşriklere:
"Sevinmeyin vallahi Rumlar birkaç yıl içinde
İranlılara galip geleceklerdir" dedi. Bunun üzerine müşriklerden
Übey b. Halef:
"Yalan söylüyorsun, haydi aramızda bir müddet
tayin et seninle bahse girelim" dedi. Üç yıl içerisinde
Rumların galip gelip gelmeyeceği hususunda on deve üzerine
bahisleştiler. Hz. Ebû Bekir (r.a.) olup bitenleri Hz. Peygamber
(s.a.s.)'e anlatınca Efendimiz (s.a.s.) ayette geçen "birkaç
sene sözünün üç ile dokuz sene arasında bir zamanı ifade
ettiğini, bu yüzden seneyi uzatmasını, develerin
sayısını da artırmasını istedi. Bunun
üzerine Hz. Ebû Bekir ile Übey b. Halef anlaşarak seneyi dokuza,
develerin sayısını da yüze çıkardılar.
Kur'an'ın vaadi gerçekleşti. 624 yılında Rumlar
İranlılar'ı yendiler. Aynı yıl müslümanlar da
Bedir muharebesinde müşrikleri mağlûp ettiler. Bu arada Übey
b. Halef ölmüş olduğu için Hz. Ebû Bekir yüz deveyi onun
varislerinden aldı. Hz. Peygamber (s.a.s.) ona: "Bunu tasadduk
et" buyurdu. (Tirmizî, Tefsir, 30, V/342-345; Nesefî, Medarik,
III, 265). Bu, kumar haram kılınmadan önceydi. (Nesefî, aynı
eser, III/226; İbn Cüzey, Kitabü't-Teshîl, III, 261).
Ancak tek taraflı olarak taraflardan biri
diğerine "sen kazanırsan veya senin dediğin çıkarsa
sana şu kadar para vereceğim; ben kazanırsam veya benim
dediğim olursa senden bir şey almayacağım" dese
bu caiz olur, kumar hükmüne girmez. Bir de üçüncü bir kişi veya
kuruluş ortaya bir ödül kor, mesela koşuda, güreşle
veya ilmi münazarada kazanan tarafa şu kadar ödül vereceğim"'
derse bu caizdir. Nitekim güreş müsabakalarında müsabakayı
tertipleyen komitenin galip gelenlere ödül vermesi bu türden olup
caizdir. (bk. el-İhtiyar, III,169).
Hanefî fakihlerinden Şemsü'l-Eimme el-Hulvanî
şöyle demiştir:
"Talebelerden biri arkadaşına: "Gel
seninle ilmi meselelerde münazara edelim, şayet sen beni yenersen
şu kadar para vereceğim, ama ben seni yenersem bir şey
istemem" dese bu, caiz olup alınan para helaldır."
(bk. el-Fetava el-Hindiyye, V, 324).
Durak PUSMAZ
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.