Dıgergamlık (ısar)
Dıgergamlık (ısar)
Kendisinin ihtiyacı olduğu halde
başkasını kendi nefsine tercih etme duygusu,
Cömertliğin bir üst derecesi ve hatta ondan da
daha büyük bir fazilet ve davranış. Diğergamlık yani
İsar; bir kimsenin, kendisinin muhtaç olduğu birşeyi
başka bir muhtaca vermesi, onu kendine tercih etmesi,
başkasını kendinden daha çok düşünmesi demektir. Bu
büyük fazilete ulaşanları Cenab-ı Allah Kur'an-ı
Kerim'de överek, şöyle buyurmuştur:
"Muhacirlerden önce, Medine'yi yurt ve iman evi
edinenler, kendilerine hicret edip gelenlere saygı beslerler. Onlara
verilen şeylerden dolayı nefislerinde bir kaygı duymazlar.
Kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile, başkalarını kendi
öz canlarına tercih ederler. " (el-Haşr, 59/9).
Ebu Hüreyre'den gelen bir rivayete göre: "Bir
gün Hz. Peygamber'in huzuruna bir adam geldi ve açlıktan takatinin
kesildiğini söyledi. Rasûlullah, hanımlarına bu adama bir
şeyler vermeleri için haber gönderdi. Hanımları evlerinde
sudan başka bir yiyecek bulunmadığını söyleyince
Rasûl-i Ekrem:
"-Bu gece bu adamı kim misafir edecek?"
dedi. Bunun üzerine Ensar'dan biri: (Ebu Talha olduğu rivayet
edilmektedir)
-Ya Rasûlallah, ben misafir ederim, dedi. Onu evine
götürdü. Evde hanımına yiyecek birşey bulunup
bulunmadığını sordu. Karısı da yalnız
çocukların yiyeceği kadar birşey bulunduğunu söyledi.
O da:
"-Öyleyse onları bir şeyle avut,
sofraya gelmek isterlerse uyut. Misafirimiz eve gelince lambayı söndür,
ona kendimizi de yiyormuş gibi gösterelim," dedi. Sofraya
oturdular. Misafir karnını doyurdu. Kendileri karanlıkta
yiyormuş gibi davrandılar ve aç yattılar. Sabah olunca ev
sahibi Peygamberimiz (s.a.s.)'in yanına gitti. Rasûlullah ona:
"Bu gece misafirinize karşı
yaptığınız davranıştan Allah razı oldu.
" buyurdu. Allahu Teala da onlar hakkında yukarıdaki
ayet-i kerimeyi indirdi. (Riyazü's-Salihîn, I, 586-587)
Yermuk savaşında meydana gelen bir olay
isar'ın (Diğergamlığın) en güzel bir örneğidir.
Hz. Huzeyfe şöyle anlatıyor: "Yermuk
harbinde, yaralılar arasında kalan amcamın oğlunu
aramak üzere savaş alanında geziyordum. Yanımda biraz su
vardı. Hava da çok sıcaktı. Amcamın oğlunu
buldum. Su isteyip istemediğini sordum. Başıyla isterim,
dedi. Tam suyu içireceğim sırada öteden birisi, "Ah su",
diye inledi. Amcazadem gitmemi ve suyu ona içirmemi işaret etti.
Gittim, baktım ki Asım'ın oğlu Hişam. Tam ona
su vereceğim sırada başka birisi "Su!" diye
inledi. Hişam da suyu içmedi ve beni ona gönderdi. Arayıp
buldum, fakat kendisine suyu ulaştırıncaya kadar o
şehit olmuştu. Hemen Hişam'ın yanına koştum,
o da şehit olmuştu. Bari suyu amcamın oğluna içireyim
diye onun yanına gittim, fakat o da şehit olmuştu. Nihayet
su elimde kaldı. Allah hepsine rahmet etsin."
Osman ÇETİN