Ebrar
Ebrar
Özü, sözü doğru olanlar. Sadıklar. İyiler. "Barr" kelimesinin çoğuludur. Kelimenin aslı "berr" olup kara anlamındadır. "Birr" sözcüğü buradan alınmış olup çok iyilik etmek anlamındadır (Rağıb el-İsfahanı, el-Müfredat fi Ğaribi'l-Kur'an, Beyrut (t.y), 40). Buna göre "barr", çok iyilik eden; "ebrar" da çok iyilik edenler, anlamındadır.
Ayrıca "birr" sözcüğünde "şuurlu ve delillere dayalı iyilik etme" anlamı mevcuttur. Bakara sûresinde şöyle buyurulmaktadır: "Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz birr (iyilik) değildir. Asıl birr o (kimsenin iyiliği)dir ki, Allah 'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inandı; Allah rızası için yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunan (köle ve esir)lere mal verdi; namazı kıldı, zekatı verdi. Antlaşma yaptıkları zaman antlaşmalarını yerine getirenler; sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabredenler, işte doğru olanlar onlardır, (Allah'ın azabından) korunanlar da onlardır" (el-Bakara, 2/177).
Kıble değişikliğinden sonra ehl-i kitap bu mesele hakkında ileri-geri birçok şey söylediler. Kudüs'e yönelmek mi, yoksa Ka'be'ye yönelmek mi daha hayırlı gibi sırf şekli meseleler konusunda uzun uzadıya tartışmalara giriştiler. Bunun üzerine yukarıya aldığımız ayet-i kerime indi (Ebû's-Suud, İrşadü'l-Akli's-Selim, I, 193).
Bu ayetle yüce Allah, şekli meselelerden önce şirkten arınmış temiz ve sağlam bir itikadın gerekli olduğunu; şekli meselelerin ise bundan sonra geldiğini anlatmaktadır.
Bu ayet ışığında "Ebrar"ı değerlendirdiğimizde; onlar, önce sağlam her türlü şaibeden uzak bir inanca sahip olup sonra da kalplerine yerleşmiş, taklitten uzak ve bu itikadla birlikte salih amel işleyen kimselerdir.
Kur'an'ın kendine has terimlerinden birisi olan ebrar kelimesi "Mutaffifin" ve "Füccar" kelimelerinin karşıtıdır. Her üç kelime de birer sembol, birer fikri terim olarak Kur'an'da kullanılmıştır. Mutaffifin kelimesi, ölçüde ve tartıda noksanlık edenleri anlatan bir terim ve onlar için kullanılan bir sembol kelimedir. Füccar kelimesi de "Allah'ın emrinden dışarı çıkarılan" anlatan bir terim ve onlar için kullanılan bir sembol kelimedir. Bu iki kelimenin tanımladığı davranışla kelimeleri kendilerine sıfat olarak almış bulunanlar "Rablerinden mahrum olacak ve cehenneme gireceklerdir". Ya bu iki kelimenin zıddı olan ebrar kelimesini sıfat olarak kendilerine seçmiş bulunan ve bu kelimenin ifade ettiği davranışta bulunanlar: Bunlar kimlerdir ve herhangi davranışta bulunurlar?..
Ebrar; doğru sözlü, faziletli, Allah'ın iyi kullarının tamamını içine alan bir kelimedir. Bunlar, ahde vefa gösterirler; yeminlerinde dururlar; ameli ve itikadı noktalardan kusur işlememeğe gayret ederler; isteyerek ve karşılık beklemeden ihtiyaç sahiplerine kendi ihtiyaçlarından fazlasını bağışlarlar; fakiri ve yoksulu gözetirler; esire hürriyetini bağışlarlar; Allah'u Teala'nın kendilerine verdiği nimetlere devamlı şükrederler ve her durumda Allah'a bağlı ve itaat * halindedirler. Onların "Amel defterleri" * meleklerin gözetimi altında ve "İlliyyin" * denen şerefli bir mevkidedir. Kendileri de şerefli bir taht üzerinde diledikleri yere bakarlar. Onlar cennettedirler. Bolluk ve cennet nimetleri içinde rûhen ve cismen nurlanmışlardır. Bu nur, yüzlerinden ve etraflarından taşar. Bunu onlara bakan herkes görür. Mutaffifin Sûresi 24, 25, 26nci ayetlerinde şöyle buyurulur:
"Onları yüzlerindeki nimet pırıltısından tanırsın", "Sonunda misk kokusu kalan, mühürlenmiş saf bir içecekten içerler", "İyi şeylere imrenenler, buna imrensinler".
Bu vasıflarla vasıflanmış kimseleri Cenab-ı Hak, ebrar olarak adlandırmıştır. Bunlar Allah'u Teala'ya yakın olanlardır. Bu yakınlığı, dünyayı ahiretin tarlası hükmünde görerek çalışmak ve ahiret ölçüsü ile dünyaya bağlanmakla kazanmışlar böylece ebrar sıfatını haketmişlerdir.
Kur'an-ı Kerfin'de melekler hakkında "ebrar" ile aynı kökten gelen "berere" sözcüğü kullanılmaktadır ki "ebrar" sözünden manaca daha kuvvetlidir. Anlamı; "Çok çok iyilik edenler"dir (el-İsfahanı, a.g.e., s.41).
"Ebrar", bütün iyi hasletleri kendilerinde toplayan, sağlam bir itikada sahip olan, doğru sözlü, ibadetlerinde samimi kimseler hakkında kullanılır. Onlar bu iyiliklerine karşılık olarak cennet'te bol nimetler içerisinde olacaklardır.
M. Sait ŞİMŞEK
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.