Ebu Turab
Ebu turab
"Toprak babası -veya- sahibi"
anlamında Hz. Ali'ye Rasûlullah (s.a.s.) tarafından
verilmiş bir künye.
Hz. Ali (r.a.), bu künyeyi çok severdi; fakat,
zamanla bu künyenin ona ait olduğu unutulduğundan veya yeni müslüman
olanlar tarafından bilinmediğinden Emeviler döneminde bir zaman
hutbelerde bu künye anılarak kendisine sövülürdü. İmam-ı
Müslim'in rivayetine göre (Müslim, Fezailü's-Sahabe, 2409) Mervan'ın
ailesinden Medine'ye vali tayin olunan biri Sahabe'den Sehl bin Sa'da
gelerek, Hz. Ali'ye sövmesini ister. Hz. Sehl'in çekinmesi üzerine ise,
"Allah, Ebû Turab'a lanet etsin deyiver" der. Sehl Hazretleri
ise, "Ali'nin Ebû Turab kadar hoşlandığı hiçbir
isim yoktu. Bu ismin verilmesine sebep olan hadise ise şudur"
diye cevap verir ve hadiseyi şöyle anlatır:
"Rasûlullah (s.a.s.) bir gün kızı Fatıma
(r.anha)'nın evine geldi ve Ali'yi evde bulamadı. 'Amcamın
oğlu nerede?' diye sorunca, sevgili kızından, 'Aramızda
birşey geçmişti. Bunun üzerine gündüz uykusunu yanımda
uyumadı da çıkıp gitti' cevabını aldı. Rasûlullah
da birine, 'Git bak, Ali nerede?' buyurdu. Mescid'de uyuduğu haberini
alınca, Mescid'e varıp, Ali'yi yan tarafına
yatmış, ridası bir yanından
sıyrılmış ve vücudu toprağa bulanmış
şekilde buldu da, 'Ebû Turab kalk, Ebû Turab kalk' diye
bedenindeki toprağı silkelemeğe başladı."
Bu isimle ilgili olarak kaynaklarda şöyle bir
rivayete daha rastlıyoruz:
Ammar bin Yasir der ki: "Uşeyre
gazasında Ali bin Ebı Talib'le iki yoldaştık. Rasûlullah
(s.a.s.) Uşeyre'de konaklayınca Müdlicoğulları'ndan
bazılarının su ve hurma işinde çalıştığını
gördük. Ali'nin isteği üzerine bir müddet onları seyrettik
ve sonra uyuyakalmışız; Sonra, Rasûlullah gelip bizi uyarıncaya
kadar orada kaldık. Rasûlullah (s.a.s.) Ali b. Ebî Talib'i
topraklara bulanmış görünce "Ne oldu sana ey Ebû Turab?"
dedi ve "Size en şakı iki kişiyi bildireyim mi? Biri,
Salih Aleyhisselam'ın devesini kesen Semud'un Uheymiri; diğeri
de, ey Ali, seni şöylece vuracak olandır" buyurup, elini
Ali'nin başına koydu ve neresine kadar kana
bulanacağını da sakalını tutarak işaret etti"
(İbn Hişam, es-Sıre, I-II; 600-601). Bu hadise İbn
Hanbel, Hakim, Tabefi, İbn Kesir, Heysemî, Taberanî ve Bezzar
gibi hadisçi ve tarihçilerce de sahih olarak rivayet edilmiştir.
Her iki rivayetin de sahih olması, Rasûlullah'ın
yeri geldikçe Hz. Ali'ye "Ebû Turab" diye hitab ettiğini
göstermektedir. Bu künyeden Şiî müslümanlar birtakım manalar
çıkarıp, bazı sonuçlara varıyorlarsa da, bu künyenin
Hz. Ali (r.a.) hakkında büyük bir iltifat ve belki de hayatı
ve şahsiyetiyle ilgili birtakım haber ve sırlar ihtiva
ettiği söylenebilir.
Ali ÜNAL
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.