Elfaz-ı Küfür
Elfaz-ı küfür
Elfaz'ın tekili olan lafız; söz, sözcük
ve ifade demektir. Küfür ve küfr ise "kefera" fiilinden
mastar olup, sözlükte; bir şeyi örtmek anlamına gelir.
Kalbindeki imanını örten kimseye de bu yüzden "münkir"
veya "kafir" * denilmiştir. Bir terim olarak, kişiyi
küfre düşüren ve dinden çıkmasına sebep olan sözlere
"elfaz-ı küfür" adı verilir.
Bir mümini küfre düşüren sözler üçe ayrılır.
Bunları: istihza; dinin esaslarından birini alaya almak; istihfaf;
inanılması gereken ve zarurat-ı diniyye denilen prensipleri
küçümsemek, hafife almak: bir islami hükmü açıkça inkar
etmek veya dince mukaddes olan şeylere küfretmek.
Allahu Teala'nın zatî, sıfatları,
fiilleri, isimleri, emirleri, yasakları hakkında şaka yollu
da olsa alay ederek konuşmak, bunları küçümseyici sözler
söylemek ve Allah'a sövmek kişiyi dinden çıkarır (el-Fetava'l-Hindiyye,
II, 258). Ayette şöyle buyurulur: "Allah ile, O'nun
ayetleriyle, O'nun Rasûlü ile alay mı ediyorsunuz? Boş yere
özür dilemeye kalkışmayın. Siz imandan sonra küfre düştünüz"
(et-Tevbe, 9/65 vd.)
Peygamberlik müessesesi ve peygamberlikte alay etmek,
onları küçük düşürücü sözler söylemek sövme sayılır.
Bu yüzden diğer peygamberleri veya Hz. Peygamber'i küçük gören
alay eden ve O'na eza veren dinden çıkar. Ayetlerde şöyle
buyurulur: "Şüphe yok ki, Allah'a ve Resulu 'ne eziyet
verenlere Allah dünyada ve ahirette lanet etmiştir. Onlara çok
küçük düşürücü bir azap da hazırlamıştır"
(el-Ahzab, 33/57). "Münafıklardan öyleleri vardır ki,
peygamberi incitiyorlar ve, 'O her söyleneni dinleyen bir kulaktır'
diyorlar. De ki, 'O sizin için bir hayır kulağıdır.
Allah'a da inanır, müminlere de. İman edenleriniz için bir
rahmettir. Allah'ın Resulune eziyet verenlere ise acıklı
bir azab vardır" (et-Tevbe, 9/61).
Ebû Hanife ve tabileri, İmam Şafii,
İmam Ahmed b. Hanbel ve İmam Malik gibi İslam hukukçularının
büyük çoğunluğuna göre, Hz. Peygamber'e söven kimse dinden
çıkar ve öldürülmesi gerekir. Diğer peygamberlere söven de
dinden çıkar ve öldürülür (İbn Teymiyye, es-Sarimü'l-Meslûl,
Nşr. Muhammed Muhyiddin Abdülhamid, Mısır 1960, s.512,
565).
Mukaddes kitaplara ve Kur'an-ı Kerim'e sövmek
veya bunların aslını inkar edici sözler söylemek
küfürdür. Kur'an'la, bir sûresi veya ayetiyle alay etmek, onu
küçümsemek küfürdür (Aliyyu'l-Karı,
Şerhu'l-Fıkh'ı-Ekber, Mısır 1323 h., s.151 vd.;
el-Heytemî, ez-Zevacir, I, 30). Kur'an'ın Allah kelamı
değil de beşer sözü olduğunu söylemek de küfürdür.
Velid b. Muğîre (ö.1/622) Kur'an hakkında şöyle demişti:
"Bu ancak sihirbazlardan öğrenilip nakledilen bir sihirdir.
Şüphesiz bu bir insan sözüdür". Yüce Allah da Velid hakkında
"Ben de O'nu muhakkak cehenneme sokacağım'' (Müddessir,
74/24 vd.) buyurmuştur.
Meleklere sövmek, alay etmek, ayıplamak,
onları küçük görmek küfürdür. Cebrail (a.s.)'in vahyi
getirirken hata ettiğini, Hz. Ali yerine yanlışlıkla
Hz. Muhammed'e vahyi verdiğini söylemek de kişiyi dinden çıkartır
(İbn Abidin, Reddu'l-Muhtar, III, 292; el-Fetava 'l-Hindiyye, II,
266; Ahmet Saim Kılavuz, İman-Küfür sınırı,
İstanbul 1982, s.132-133).
Ashab-ı Kiram'ı tekfir ederek, onların
mümin olmadığını söylemek küfürdür. Sahabeyi
küçümsemek, alay etmek ve onlara buğzetmek ise bid'at ve
sapıklıktır. Diğer mü'minleri tekfir edenin dinden çıkması
ile ilgili hadislerin vahid haber kabilinden olması konuyu kelamcılar
arasında tartışmalı hale getirmiş, sahabeyi
tekfir edenin kafir sayılması hükmü ise aşağıdaki
delillere dayandırılmıştır.
Ayetlerde ashab-ı kiram övülmüştür:
"Müminler ağaç altında sana bey 'at ettikleri zaman Allah
onlardan razı olmuştur. Allah onların kalplerindekini bildi
de, onlara huzur ve itminan verdi. Onları pek yakın bir fetih ve
zaferle mükafatlandırdı " (el-Fetih, 48/18). ''Muhacirlerden
ve ensardan en ileri ve önce gelenlerle, iyilikte onlara tabi
olanlardan Allah razı olmuştur; onlar da Allah 'tan hoşnut
oldular, Allah onlara, altında ırmaklar akan cennetler
hazırladı; Onlar orada ebedi kalırlar. İşte en büyük
mutluluk da budur" (et-Tevbe, 9/100).
Sahabeyi öven pek çok hadis de vardır. "Ashabıma
sövmeyiniz. Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, sizden
biriniz Uhud dağı kadar altın infak etse, onların iki
avuç veya bir avuç miktarındaki bağışına
ulaşamaz '' (Müslim, Fedailu's-Sahabe, 54; Ebû Davûd, Sünnet,
11; Tirmizî, Menakıb, 59; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 111, II).
"On kişi var ki, cennettedir: Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali,
Talha, Zübeyr, Abdurrahman, Sa'd, Said ve Ebû Ubeyde" (Tirmizî,
Menakıb, 26). "Ümmetimin en hayırlısı
aralarında bulunduğum bu nesildir. Sonra onları takip
edenler, sonra onların ardından gelenlerdir" (Buhari,
Fedailu's-Sahabe, I, Rikak, 7). Sahabeyi tekfir eden, bize Kur'an-ı
Kerîm'i tevatüren nakleden bir nesli mahkum etmiş olmaktadır.
Alimlere ve fakihlere sebepsiz yere sövmenin dinden
çıkaracağına dair çeşitli fetvalar verilmiş
ise de, kendileri ayet ve hadislerle övülen sahabelere sövenin bile
kafir değil sapık ve bid'atçı
sayıldığı düşünülürse bu kimselerin fısklarıyla
başbaşa bırakılması daha uygun olur (Aliyyü'l-Kari,
a.g.e., 156-159; el-Fetava'l-Hindiyye, II, 270 vd.; el-Heytemi, a.g.e.,
I, 31; İbn Abidin, Reddu'l-Muhtar, III, 293, Mecmuatü'r-Resail, I,
360).
Hanefilerin çoğunluğu bir kimsenin sahabeye
sövmeyi, onlarla alay etmeyi, onları küçümsemeyi helal görüp
bu fiilleri isleyecek olursa kafir, helal görmeden isleyecek olursa
fasık olacağını, söylemiştir. Ancak bazı
Hanefi fakihleri, aynı sözler Hz. Ebû Bekir ve Ömer için
söylenirse, söyleyenin dinden çıkacağını söylemişlerdir.
Hanefilerden bir grup alim ise, sahabe büyüklerine sövenin siyaseten
öldürülmesini caiz görür. İmam Malik, Hz. Peygamber'e sövenin
öldürülmesi, ashaba sövenin ise te'dib amacıyla
cezalandırılması gerektiği kanaatindedir. Ahmed b.
Hanbel'e göre ise, sahabeden birine söven kimse şiddetli bir
şekilde dövülür (Aliyyu'l-Kari, a.g.e., II, 410-411; İbn
Abidin, Reddu'l-Muhtar, III, 293, Mecmuatü'r-Resail, I, 359; İbn
Teymiyye, es-Sarimu'l-Meslul, s.561).
Söyleyeni dinden çıkaran küfür sözlerinin bu
sonucu meydana getirmesi için hür bir irade ve ihtiyarla söylenmesi
gerekir. Tehdit, zor ve baskı altında küfür sözlerini
söyleyen kimse zorlama tam ise, yani öldürme, kesme, bedene zarar verme
ve şiddetli dövme tehdidi varsa küfür sözü söyleyebilir. Ayette
şöyle buyurulur: "Kalbi imanla dolu olduğu halde, küfre
zorlanan müstesna olmak üzere, kim iman ettikten sonra, küfre sine
açarsa Allah'tan onlara bir azap vardır" (Nahl, 16/106). Bu
ayet, küfre zorlanan kimsenin dinden çıkmayacağını
gösterir. Nitekim Mekke müşrikleri, Yasir ile hanımı Sümeyye'yi
İslam'dan dönmeleri için zorlamış, işkence
altında ikisini de öldürmüştür. Yasir'in oğlu Ammar'ı
da bir kuyuya atarak işkence yapmışlar, Ammar
işkenceye dayanamayarak, kalbi imanla dolu olduğu halde, diliyle
İslam'dan döndüğünü söylemiş ve canını
kurtarmıştır. Haber Hz. Peygamber'e ulaşınca,
kendisiyle görüşmüş ve yine işkenceye maruz kallısa
aynı sözleri söylemesine ruhsat vermiştir. Yukarıdaki
ayet-i kerîme bu olay üzerine inmiştir (İbnü'l-Esir,
Üsdü'l-Gabe, I V, 130 vd.)
Hamdi DÖNDÜREN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.