En'am Suresı
En'am suresı
Kur'an-ı Kerîm'in altıncı suresi,
Mekke'de bir defada nazil olmuştur. Ancak; 91, 92, 93 ve 151, 152,
153. ayetlerin Medine'de indiği rivayet edilir. Surenin bütünü
165 ayet, üçbinelli iki kelime, onikibinikiyüzkırk harften
ibarettir. Fasılası; nun, mim, lam, za, ra harfleridir.
En'am suresinde Allahu Teala, şirki reddederek,
tevhid'e, ahirete imana çağırır; batıl inançları
yok eder; temel ahlak ilkeleri koyar; Hz. Peygamber'e yöneltilen
itirazlara cevap verir; Resulullah ve müminleri teselli eder, kafirlere
uyarı ve tehditlerde bulunur, Hz. İbrahim (a.s.)'in
kıssasına yer verir; kitap, hüküm ve nübüvvet verilen
seçkin kulları (peygamberleri) zikreder.
Bu sure, Mekke'de inen diğer sureler gibi Allah'a
ve Peygamber'e imanı kökleştiren, tevhîd inancını
aşılayan, cahiliye devrinden gelen bozuk inanç ve kanaatleri
sarsan, insanları varlıklar üzerinde düşünmeye çağıran
özelliklere sahiptir. Sure, yüce Allah'a övgü ve hamd ifadeleriyle
şöyle başlar: "Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları
ve aydınlığı vareden Allah'a mahsustur. Böyleyken
kafirler hala Rablerine başkalarını eşit
sayıyorlar. Sizi çamurdan yaratan, sonra size bir ecel takdir eden
O'dur. Tayin edilen bir ecel de O'nun katındadır. Sonra bir de
şüphe ediyorsunuz. Göklerde ve yerde Allah sadece O'dur. O sizin
gizlinizi de açığınızı da ve ne
kazanacağınızı da bilir'' (el-En'am, 6/1 -3).
Surenin bütününde telkin edilen hususlar şöyle
özetlenebilir. Bütün varlıkları yaratan Allah'tır.
Rızkı veren ve mülkün sahibi olan O'dur. Gerçek hükümranlık,
güç ve kudret O'nundur. O, bilinmeyen şeyleri ve sırları
bilendir. Geceleri gündüze çevirdiği gibi, gözleri ve kalpleri
döndüren de Allah'tır. Bu yüzden, insanların hayatına hükmedenin
de Allahu Teala olması gerekir. Yol çizmek, hüküm koymak,
helali ve haramı belirtmek yalnız O'nun yetkisindedir. Bütün
bunlar ilahlığın özelliklerindendir. Yine bütün bunları
yaratma, rızık verme, öldürme, diriltme, fayda veya zarar
verme Allah'ın elindedir. Yerlerin ve göklerin tek ilahı
Allah'tır.
Esma binti Yezid'den şöyle dediği
nakledilmiştir: "En'am sûresi Resulullah'a indiği zaman
ben Hz. Peygamber'in devesinin yularını tutuyordum. Sure bütünü
ile indi ve ağırlığından az kalsın Hz.
Peygamber'in devesinin kemikleri kırılacak gibi olmuştu"
(S. Kutup, Fizılalı'l-Kur'an, Çev: M. E. Saraç, İ
Hakkı Şengüler, Bekir Karlığa, İstanbul, V, 45).
Ayetlerde, itikad bozukluğu olanlar
uyarıldıktan sonra, eski hallerinde ısrar ederlerse kötü
sonuçla karşılaşacakları bildirilir: "Hak,
kendilerine gelince onu yalanladılar Alaya aldıkları
şeyin haberi yakında kendilerine gelecektir Bizim daha önce
nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size
vermediğimiz imkanları onlara vermiştik. Onlara gökten
bol bol yağmur indirmiş, altlarından ırmaklar
akıtmıştık Fakat onları günahlarından
dolayı helak ettik ve kendilerinden sonra başka bir nesil
varettik" (5-6).
Allahu Teala'nın gayb alemini ve sırlar dünyasını
ihata edişi, nefis ve ömürleri bilmesi, karada ve denizde,
gece-gündüz, dünya-ahiret, ölüm ve dirim husûsunda hükmedici ve
kahredici gücü şöyle ifade edilir: "Gayb'ın
anahtarları Allah'ın katındadır Onları ancak O
bilir. O, karada ve denizde olanları bilir. Düşen hiçbir
yaprak yoktur ki, Allah onu bilmesin Yerin karanlıklarında olan
her tane, kuru ve yaş her şey mutlaka apaçık bir kitapta
kayıtlıdır."
"Geceleyin sizi öldürür gibi uyutan,
gündüzün ne elde ettiğinizi bilen O'dur. Sonra tayin edilen
vadenin tamamlanması için sizi gündüzün diriltir gibi uyandırır.
Sonra dönüşünüz yine O'nadır Sonunda O,
yaptıklarınızı size haber verecektir."
"O, kulları üzerinde kahredici güce
sahiptir. Size koruyucu melekler gönderir. Sonunda sizden birine ölüm
geldiği zaman elçilerimiz onun canını alırlar ve hiçbir
eksiklik yapmazlar" (59-61).
Bitkiler, denizler ve karalarla ilgili düşünmeye
sevkeden ayetlerde şöyle buyurulur:
"Taneyi ve çekirdeği yaratan şüphesiz
Allah 'tır. Ölüden diriyi ve diriden ölüyü çıkarır.
İşte Allah budur O halde nasıl yüz çevirirsiniz?"
(95).
"Karanlığı yarıp tan yerini
ağartan, geceyi dinlenme zamanı yapan, güneşi ve ayı
bir hesaba göre hareket ettiren O'dur. İşte bu, her şeye
galip olan ve her şeyi bilen Allah'ın takdiridir" (96).
"Kara ve denizin karanlıklarında
yolunuzu bulasınız diye sizin için yıldızları
yaratan O'dur Şüphesiz biz, bilen bir kavim için ayetleri geniş
bir şekilde açıkladık" (97).
"Gökten, suyu indiren O'dur. Biz, o su ile her
şey için gereken bitkiyi çıkardık Ondan da yeşillik
meydana getirdik" (99).
Bütün bu nimetler üzerinde düşünüp ibret
almayan ve uyarılara kulak asmayanların kıyamet günündeki
sıkıntıları şöyle ifade edilir:
"Ateşe sürüldükleri zaman; keşke
Rabbimizin ayetlerini inkar etmeyerek, mümin olarak yeniden dünyaya
döndürülseydik, dediklerini bir görsen" (27)
"Allah'ın huzuruna çıkmayı
yalanlayanlar, gerçekten hüsrana uğramışlardır
Kıyamet günü ansızın gelince, onlar günahlarını
sutlarına yüklenmiş olarak şöyle derler: 'Dünyada yaptığımız
kusurlardan dolayı yazıklar olsun bize.' Bakın yüklendikleri
günah ne kötüdür" (31).
Medine'de indiği bildirilen ayetlerde oranın
özelliklerini görmek mümkündür. Çünkü Mekke'de inen ayetlerde
inanç ve ahlak esasları ağırlıkta iken Medine'de
inenler hüküm ağırlıklıdır. Bir yandan ibadetler,
cihad, aile ve mirasla ilgili, diğer yandan da ceza, muhakeme
usûlü, muamelat ve devletler arası ilişkilerle ilgili hükümler
burada indi. Çünkü Medine döneminde artık bu kuralları
uygulayacak bir İslam devleti doğmuştu.
Şu ayetlerde Medine'de inişin izleri görülebilir:
"De ki: 'Gelin size Rabbinizin haram kıldıklarını
okuyayım: Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayın.
Ana-babaya iyilik yapan. Fakirlikten dolayı çocuklarınızı
öldürmeyin; sizi de onları da biz
rızıklandırırız. Hayasızlıkların
açığına da gizlisine de yaklaşmayın Haklı
olmanız müstesna Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı
cana kıymayın. Allah, aklınızı
kullanasınız diye size bunları emretti" (151).
"Yetim, rüşdüne erinceye kadar, onun malına
en güzel yolun dışında yaklaşmayın Ölçüyü ve
tartıyı adaletle yapın. Biz herkesi gücünün yettiği
ile mesul tutarız. Akrabanız dahi olsa konuşurken adaletli
olun. Ve Allah'ın ahdini yerine getirin. Allah düşünesiniz
diye size bunları emretti İşte benim yolum budur;
dosdoğrudur; O'na uyun. Başka yollara uymayın ki, sizi
Allah'ın yolundan ayırmasın. Allah bunları size
sakınasınız diye emretti" (152-153).
Sure şu ayetle sona ermektedir: "Verdiği
şeylerle sizi imtihan etmesi için sizleri yeryüzünün halifeleri kılan
ve sizi derece bakımından birbirinizden üstün yapan O'dur.
şüphesiz ki, Rabbin azabı sür'atli olandır O, çok
affeden ve çok merhamet edendir" (165).
Hamdi DÖNDÜREN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.