Felek
Felek
Yıldızların döndükleri gök. Çoğulu
eflak'dır. Rağıb, müfredatında aynı kelimeyi
yıldızların cereyan ettikleri (aktıkları) yer
olarak tarif etmiştir; fakat asıl anlatılmak istenen,
yıldızların yörüngesi demek olan göktür. Felek
kelimesinin kendisi de yıldızları deveran eden gök için
kullanılır.
Felek, astronomi ile ilgili bir terim olup, müstedir (yuvarlak)
hareketlerle akan dünya küresi ve bu kürenin mıntıkası,
ay ve güneşle beraber seyyarelerden (gezegenler) her birinin hareket
ettiği yörüngesi anlamına gelir (Mehmet Zeki Pakalın,
Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, I/596).
Felek kelimesi Kur'an-ı Kerîm'de iki yerde
geçmektedir. Bunlardan birincisi "O, geceyi, gündüzü, güneşi,
ayı... yaratandir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir'' (el-Enbiya,
21/33). İkincisi de "Ne güneş aya yetişebilir, ne de
gece gündüzü geçebilir. Bunların her biri belli bir yörüngede
yüzmeğe (akıp gitmeğe) devam ederler" (Yasin, 36/40)
şeklinde zikredilmektedir.
Birinci ve ikinci ayette "her biri bir yörüngede
yüzmektedir" Yani yürüyüp gitmektedir, denildiğine göre
sadece güneş ve ayın değil tüm gök cisimlerinin kendi
yörüngelerinde yüzdüklerini (akıp gittiklerini) durgun ve sabit
olmadıklarını ifade etmektedir (Mevdûdî, Tefhim,
III/279).
Yasin suresinde de şu güzel açıklamayı
görüyoruz: Burada "hepsinin aynı felekte yüzdükleri"
şeklinde bir ifade kullanılmıştır. Böylece dört
hakikata birden işaret olunmaktadır:
1- Sadece güneş değil, ay,
yıldızlar, gezeğenler, samanyolu vs. hepsi de hareket
etmektedirler.
2- Bunların her birinin ekseni ayrı
ayrıdır.
3- Felekler değil yıldızlar,
gezeğenler hareket etmektedirler.
4- Bunlar suda herhangi bir maddenin görünüşü
gibi fezada da yüzmektedirler.
Elbette ki bu ayet ile astronomi bilgisi vermek
istenmemektedir. Burada insanlar sadece düşünmeye davet
ediliyorlar; Yani sizler yeryüzünden gökyüzüne değin, nereye
bakarsanız bakın, Allah'ın ayetlerini görürsünüz; ve
hiç bir varlığın Allah'a ortak koştuğuna-dair
bir emare bulamazsınız (Mevdûdî, Tefhim, IV, 524-525).
Felek sözcüğü mecazı olarak bazı
ifadelerde de kullanılmıştır.
Hoş vakit geçirmek anlamına "felekten
bir gün çalmak"; düşkün, talihsiz anlamına "felekzede";
ümitsizliğe düşmek için "feleğe küsmek"; her
türlü zorluklara uğramış tecrübe sahibi için "feleğin
sillesini yemek" gibi ifadeler kullanılmaktadır (Pakalın,
Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, I/596-597).
Neyşabûri'nin zikrettiği görüşler de
gerçekten ilginçtir: Ulema feleğin hakikatında ayrı görüşler
ortaya koymuşlardır. el-Kelbiye göre felek, bir su küresidir
ki onda yıldızlar yüzer. Zira Allah bu kelimeden sonra "Yüzerler"
sözünü getirmiştir; yüzme ise suda yapılır
Hukemaya göre felek küre şeklinde bir cisimdir,
ne ağırdır ne de hafif... (Neyşabûrî,
Garaibü'l-Kur'an, XVII/19-20).
M. Hamdi Yazır'ın açıklaması da
şudur: Felek devreden sürekli dönen şey olduğuna göre,
bazıları onu devreden bir cisim saymışlar ki bunlar
zamanlarının fen anlayışına
kapılmış görünüyorlar. Halbuki felek, yıldızların
yörüngesi diye tarif edilmiştir ki, sırf riyazî (matematiksel)
bir ifadedir. Burada eski fennî nazariyeyi iptal söz konusudur. Çünkü
eskiler güneş ve ayı felek hareket ettiriyor diyorlardı.
Halbuki burada her birinin döndüğü birer mihveri olduğu açıklanıyor.
Demek ki bugün, bu ve benzeri ayetlerde Kur'an'ın fenne
karşı büyük bir zaferini okuyoruz (M. Hamdi Yazır, Hak
Dini Kur'an Dili, 5/3354-3355).
Dursun Ali TÜRKMEN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.