Fer'ı Mesele
Fer'ı mesele
Fer' sözlükte; ayrıntı, bir asıldan
ayrılan kolların herbiri ve şu'be, esas olmayıp ikinci
derecede önemli olan şey anlamlarına gelir. Asl'ın
karşıtıdır. Çoğulu fürû'dur. Fer'i ise asla
ait olmayıp fer'a ait olana denir. Mesele de sorulup cevabı
istenilen şey, soru; bir ilim ve fenle ilgili olup çözümü istenen
konu ve bugünkü dilde sorun anlamlarına gelir.
İslam dininin iman ve amelin birleşmesinden
meydana gelen bir bütün olduğu gözönünde tutulursa; imana ilişkin
konular aslı mesele; ibadet, muamelat (medenî ilişkiler), ve ukûbat
(cezalar) ile ilişkin konular da fer'i mes'ele kapsamına girer.
Ehl-i Sünnet alimlerine göre itikadı meseleler dinin
aslını ve temelini oluştururlar; ki, bu esaslar ilk insan
ve ilk peygamber Hz. Adem (a.s)'dan Allah tarafından tebliğ
ettikleri ilalû dinlerin temelini oluşturmaktadır. Hz.
Peygamber (s.a.s): "Esasen peygamberler baba bir kardeştirler,
anaları ayrıdır, dinleri birdir" (Tecrid-i sarih Tercümesi
IX, 180) buyururken bütün peygamberlerin tebliğ ettiği iman
esaslarının aynı, şerîat hükümlerinin ise ayrı
olduğunu vurgulamak istemiştir.
Amel, iman-küfür açısından, imandan bir cüz
olmamakla birlikte, amel imanın kemale ermesi için gerekli
görülmüş; bu nedenle de imandan bahseden ayetlerin hemen
ardından salih amel adı verilen İslam'ın ibadet, muamelat
ve ukûbat ile ilgili hükümlerine uyulması emredilmiştir.
İman, amelle desteklenip beslendiği sürece güçlenir; amel ve
ibadet olmayınca veya eksik bulununca imanı korumak
zorlaşır.
İtikadı ve amelî konuların bütününü
teşkil eden hükümler topluluğuna "din", diğer
bir deyişle "şerîat" denir. Ancak şerîat
kelimesi, uygulamada, ibadet, medenî hukuk, ceza hukuku ile ilgili fer'i
meseleler hasredilmiştir.
İslam'da şer'î hükümlerin dört ana kaynağı
vardır: Kitap (Kur'an); Sünnet (Hz. Peygamber'in söz, fiil ve
takrirleri); icma (bir konuda bir asırda yasayan İslam
alimlerinin ittifakı); Kıyas (hakkında kesin nass bulunan
bir meselenin hükmünü, illeti ile o meseleye benzeyen ve hakkında
hüküm bulunmayan meseleye vermek).
Hakkında ilk üç kaynakta hüküm bulunan
meseleler İslam hukukunda "aslı mesele" olarak kabul
edilirken; Kitap, Sünnet ve icma'da hükmü bulunmayan bir meselede kıyas
ve ictihat yoluyla verilen hükümler de "fer'i mesele" kapsamına
girer.
Kıyas, hakkında nass olan bir meselenin hükmünü,
hakkında nass olmayan bir meseleye tatbiki demektir. İcdihad da,
hakkında kesin nass bulunmayan bir meselenin fıkıh
sahasında otoriter sayılan kişilerce (müctehid) İslam'ın
ruhuna aykırı olmayacak ölçüde verilen hükümlerdir. Nitekim
Hz. Peygamber (s.a.s) Yemen'e vali olarak gönderdiği Muaz b. Cebel'e
"İslam adına ne ile hüküm vereceksiniz?" diye
sorunca Hz. Muaz sırasıyla "Allah'ın Kitabı ile
onda bulamazsam Peygamber'in sünneti ile hükmederim. Onda da bulamazsam
kendi görüşümle ictihad ederim" buyurmuştur. (Ebû Davud,
Akdiye, II; Tirmizi Ahkam, 3; A. b. Hanbel, Müsned, I, 37, V, 230, 236).
Genel olarak. İslamî ıstılahta akaid
ilmine "usûlü'd-dın"; fıkıh ilmine de "fürû'u'd-dın"
adı verilir.
Ahmet ÖZGEN
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.