Fıraset
Fıraset
Düşüncede tutarlı olmak, bir şeyde düşünerek
davranmak ve basiretli hareket etmek, bir şeyin gerçek mahiyetini
görebilmek. Bir kişi işlerin iç yüzünü görebildiği,
önceden tahmin edip, düşünebilme kabiliyet ve maharetine sahip
olduğu müddetçe firasetli sayılır.
Bir müslüman kalbini kin, nefret, münafıklık,
çekememezlik, düşmanlık ...vb. her türlü kalb hastalıklarından
temizleyip, iman nuru ile takva muhabbetiyle doldurduğunda, aynaya
akseden eşyanın sureti gibi bazı sırlar adeta
cilalanmış olarak kalbine akseder, "başkalarının
gönüllerindeki saklı olan şeyleri de keşfedebilir ki,
işte bu gerçek "firasettir". Nitekim Hz. Peygamber "müminin
firasetinden sakınınız; zira o Allah Teala'nın nuru
ile bakar" (Suyûtî, el-Camiu's-Sağır, 1, 24)
buyurmuştur (Gazzalî, İhyau Ulumi'd-Din tıc. Ahmet
Serdaroğlu, İstanbul 1973, II. 726).
Firaset kabiliyetinin iman nuru ile yakından
alakalı olduğunu destekleyen şu ayeti burada
hatırlatmak gerekir. "Ey iman edenler! Şayet Allah'dan
ittika ederseniz, o size fürkan (hem zahir, hem batında hak
olanı olmayandan, iyiyi kötüden, temizi habisten ayırt edici
bir marifet ve nur) verir" (el-Enfal, 8/29) (Elmalılı
Hamdı Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, IV. 2392).
Yukarıda sözü edilen hadiste iki ayrı yorum
yapılmıştır: Birincisi, hadisin zahirinin delalet
ettiği anlamdır ki, bunu Allah Teala, evliyasının
kalbine koyar da, onlar da bunun sayesinde keramet, isabetli zan ve hades
(başkalarının bilmediği şeyleri bilebilme
yeteneği) çeşitleri ile insanlardan bazısının
durumlarını bilirler. İkinci görüşe göre ise;
hadiste sözü edilen firaset, delillerle, tecrübelerle, yaratılış
ve ahlakla öğrenilen bir tür (maharettir) ki, bazıları
insanların batın hallerini bu maharetleri sayesinde
bilebilirler (İbnü'l-Esir, en-Nihaye, Beyrut (t.y), III. 428).
Bu tecrûbî ve rasyonel izahın da hadislerde
izahını bulmak mümkündür. Zira Hz. Peygamber mümini akıllı,
zeki ve ince görüşlü olarak tavsif etmekle (Suyûtî, a.g.e.,
Şam(t) II. 571), iman ve takva sayesinde elde ettiği firaseti
sayesinde her türlü hile, tuzak ve entrikaya da düşmemesi
gerektiğini de şu hadisleri ile işaret etmişlerdir:
"Mümin bir kovuktan iki defa ısırılmaz (Buhari,
edeb, 83; Müslim, zühd, 63; Ebû Davud, edeb, 29; İbn Mace, fiten,
13; Darimi, rikak, 65; Ahmed b. Hanbel II. 1 15).
Talat SAKALLI
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.